Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/52 E. 2021/421 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/52 Esas
KARAR NO : 2021/421
DAVA : Fikir ve Sanat Eseri Kanunu’ndan Kaynaklı Tazminat / Hükmün İlanı
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir ve Sanat Eseri Kanunu’ndan Kaynaklı Tazminat / Hükmün İlanı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/02/2020 tarihli dava ve 22/09/2020 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Davacının farklı cinslerde 11 adet köpeği beslediğini, günlük vaktini onlarla geçirdiğini ve bakımlarını yaptığını, köpekleri zaman zaman bir araya getirerek oyalanmalarını sağladığını, onlarla konuştuğunu, barınma, beslenme, gezdirme gibi işleri ailesiyle birlikte yaptığını, yaptığı bu faaliyetleri videoya alarak FSEK anlamında yapımlar vücuda getirdiğini, bu yapımları sosyal medyadan izleyen civar okullardaki öğretmenler ve öğrenciler ile yurt içinden ve dışından insanların davacının köpekleri ile olan yaşam tarzını yerinde fiziken izlemek için turistik geziler yaptığını, netice olarak davacının köpekleriyle birlikte yaşama üzerine yapım üreten bir fenomen haline geldiği davacının YouTube’da içerik ürettiğini, yapımlarının binlerce takipçisi olması dolayısıyla tanınmışlığın bulunduğunu, yapımların özgün nitelikte olduğunu, yani davacının hususiyetini taşıdığını, davacının, videoların montajını, kurgusunu, seslendirmesini kendisinin yaptığını, davacının “…” ve “…” isimli videolarını YouTube ve Instagram isimli sosyal mecralara yüklediğini, bu videolardan söz konusu mecralara verilen reklamlardan davacının takipçi ve video izlenme sayısına göre pay aldığını, davalı şirketin 21/10/2019 tarihinde ana haber ve gece haberlerinde hayvan haklarına dair hazırladığı haberde köpek dövüşlerine yer vererek hayvan haklarının ihlâl edildiğini, onlara eziyet edildiğini, yorum da yaparak sözlü ve görüntü bir şekilde yayınlandığını ve köpek dövüşü yaptıranlara baron lakabı takıldığını, davacının da bu lakaptan nasibini aldığını, davalının, bu haberin ortalarında müvekkilinin ve köpeklerinin yapımda yer alan görüntülerine de yer vererek davacıyı köpek dövüşçüsü, bahisçisi, baron olarak kamuoyuna yansıttığını, bu durumda davacının YouTube sayfasındaki yapımlarında reklam almama riski ile karşılaştığını ve davacının sosyal medya kanallarını kapatmayı düşündüğünü, davacının yer aldığı görüntüde köpeklerinin birbirleri ile içgüdüsel olarak oynadığı anların köpek dövüşü şeklinde bir imaj oluşturularak ekrana getirildiğini, oysa davacının bir hayvan sever olduğunu, eğitimli cins köpeklerle vakit geçirdiği yapımları sayesinde köpek sevgisini topluma aşıladığını ve bu davranışlarına video çekerek ve basit ruhsat vererek YouTube ve Instagram gibi sosyal mecralarda yüklediği ve izleyicilere sunduğunu, özgün olan davacı yapımlarını, gerçek dışı küçük düşürücü köpek dövüşçüsü olarak yansıtan davalı, haberinde davacının eserinin amaca aykırı şekilde ve eserin bütününden bir parçanın kesilip yayınlanması ve bu suretle yayma hakkının ve umuma iletim hakkının ihlâli suretiyle telif tazminatına hak kazanıldığını, davalı kuruluşun söz konusu haber bültenlerinde ücretli reklamlar yayınladığından gelir elde ettiği, bu gelirlerden davacının görüntülerinin yer aldığı sürenin saniye olarak hesaplanıp reklam gelirine göre oranlama yapılıp davacının payına düşenin belirlenmesi gerektiğini, davalının davacının eser üzerindeki mali haklarını ihlâl ettiğini ve kusurlu olduğunu, bu sebeple FSEK m.70 uyarınca haksız fiilden doğan tazminat talep edildiğini, haberde davacının ismi zikredilmese de tanınacak şekilde gerçeğe aykırı olarak köpek dövüştüren bir kimse olarak ekrana getirildiğini, davalının tekrarlayan bu yayınından dolayı davacının takipçilerinden ve çevresinden çok sayıda olumsuz dönüşler ve tepkiler aldığını, davacının kişilik haklarının ihlâl edildiğini, bu haber dolayısıyla üzüntüye boğulduğunu ve manevi zarara uğradığını, arkadaşlarıyla ve takipçileri ile arasının bozulduğunu, eleştirilere maruz kaldığını, davacının köpek dövüşü yaptırmadığını, davacının video kaydının özgün olduğu ve eser niteliği taşıdığını, davalının; hayvan haklarının ihlâl edildiğini, bahis karşılığında köpek ve horoz dövüşleri yaptırıldığını, hayvanlara eziyet edildiğini ve bunları yapanların baron olduklarını ve bu işten para kazandıklarını konu edinen bir yayınladığı haberde izin almaksızın davacının aldığı görüntülere de yer verdiği, bu nedenle davacının köpek dövüşünden para kazanan biri olarak yansıtıldığını, bu durumun davacıyı küçük düşürdüğünü, eğer davalı, davacıya ait görüntüleri hayvan dostu olan kişiler de var diyerek yayınlasaydı kişilik hakkı ihlali bakımından sorun oluşmayacağını, basın kuruluşlarının hazırlayacakları haberin doğru ve gerçek olup olmadığını araştırmak zorunda olduğunu, basına tanınan özgürlüğün kişilerin haklarını ihlale uğratma hakkı vermediğini ifade ederek davalının, davacıyı karalamaya hakkı olmadığını, davalı yanın daha sonra haber bültenlerinde davacı ile ilgili kısmı çıkarmış olmasının sonucu değiştirmeyeceğini, davalının hukuka aykırı fiili ile davacının kişilik haklarını ihlâl ettiğinin açık olduğunu, davacının eseri üzerindeki haklarına zarar verildiğini, bu nedenle davacının haksız kazanç elde etme amacı bulunmadığını, davacıya ait görüntülerin alelâde olmadığı, özgün eser olduğu, telif haklarının sosyal kişilik hakları içinde olduğunu, gerçek ve doğru olmayan bir haber yapılmasında kamu yararının söz konusu olmadığını, ayrıca FSEK m. 37 hükmü uygulansa bile maddenin devamında yer alan “Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz.” hükmünün ihlâl edildiğini, davalının hukuka aykırı ilk fiilinden dolayı manevi tazminat babında FSEK m.70/1 ve MK 24, BK 58 hükümlerinin ihlal edildiğini, davalı tarafından yayınlanan haberde davacının köpekleriyle olan görüntüsü ekrana getirilerek davacının köpek dövüşçüsü baron olduğu imaj ve intibaı yaratıldığını, somut olayda davalının davacının videosundan izinsiz alıp yayınladığı kısmın haberin konusu olan köpeklerin dövüşü ile bağdaşmadığı ve köpek dövüşü yaptırdığı bakımından gerçeği yansıtmadığını, haberde gerçeklik unsurunun bulunmadığından hukuka aykırı olduğu ve ayrıca davacının resminin kendisini tanınacağı şekilde rızası dışında görüntülendiğinden davacının resmi üzerindeki hakkının da ihlâl edildiği bu sebeple davacının kişilik haklarının ihlal edildiği ve manevi tazminat ödenmesi gerektiğini ifade ederek; müvekkilinin çoğaltma hakkı ve umuma iletim hakkının birden fazla kez ihlal edilmesi nedeniyle belirsiz alacak hükümlerine göre FSEK m.68 hükmü uyarınca 1.000,00 TL telif tazminatının eylem tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, müvekkilinin mali haklarının haleldar edilmesi sebebiyle ve davalının kusurlu eylemleri nedeniyle belirsiz alacak hükümlerine göre FSEK m.70/2 hükmü uyarınca 1.000,00 TL maddi tazminatın eylem tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalının haber bültenlerinde müvekkilinin özgün eser niteliğindeki yapımlarından alıntılar yapmak suretiyle FSEK m.70/1 hükmünü ihlal ettiği gibi müvekkilinin köpek dövüşçüsü, bahisçi ve baron olarak gösterilmesi dolayısıyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle 80.000,00 TL manevi tazminatın (TMK m.24, TBK m.49, m.58) eylem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, kurulacak hükmün 5846 sayılı FSEK’in 78 ve 4721 sayılı TMK’nin 25/2 maddeleri uyarınca tüm Türkiye’de yayımlanan günlük gazetelerden birinde bir defa ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı vekili 02/09/2020 tarihli cevap ve 07/10/2020 tarihli düplik dilekçelerinde özetle; Yargıtay’ın basının somut gerçeği değil o anda belirlenen ve var olan kişilerce yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları ayarlaması gerektiği, o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basının sorumlu olmayacağı şeklindeki kararına binaen davalının dava konusu görüntülerin diğer kanallarda paylaşılması ile doğru olduğunu kabul ettiğini ve yayınladığını, bu nedenle de sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kişilik hakları ile basın özgürlüğünü çatışması halinde basının haber verme hakkının bir hukuka uygunluk nedeni olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, YouTube ünlülerinin hayatının halkın ilgisini çektiğini, bu doğrultuda dava konusu haberin kamunun ilgisini haiz bir haber olduğunu, haberin özüne davalının herhangi bir kişisel yorum katmadığını, özle biçim arasındaki dengeyi koruduğunu, bu noktada dava konusu haberin basının haber verme hakkı kapsamında olması gereken unsurları taşıdığını, davacının kişilik haklarının ihlâl edilmediğini, çünkü dava konusu haberin hukuka uygunluk nedeni içerisinde yer aldığını, haber, görünen gerçekliğe aykırı olsa da davacının manevi tazminat isteminin yersiz olduğunu, çünkü gerekli özen gösterilerek ve gerçek olduğuna inanılarak yayımlanan ancak gerçek olmayan haber, kişilik hakları ihlâl edilmiş oluyorsa da bu halde davalının kusuru söz konusu olmadığından maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulamayacağını, söz konusu haberin çeşitli haber kanallarında yayınlandığını, bu sebeple davalının da gerçek olduğuna inandığını ve yayınladığını, bu nedenle de kusursuz olduğunu, fikir ve sanat eserlerinden haber ve bilgi vermek amacı ile ve basının haber verme hakkı kapsamında basın tarafından yapılabilecek iktibaslara ve basının fikir ve sanat eserlerinden yararlanma serbestisine FSEK kapsamında yer verildiğini, dava konusu fikir ve sanat eserinden haber amacıyla yapılan iktibasın FSEK’te düzenlenen m.37 hükmüne karşılık geldiği söz konusu videonun güncel kamunun ilgi duyduğu hadiselerden oluşması ve dolayısıyla haber değeri taşıdığı ve halkı bilgilendirme amacında olduğu dikkate alındığında söz konusu videonun yayınlanmasının FSEK kapsamında hukuka uygunluk kapsamında olduğunu, davacının, zararını ispatlayacak herhangi bir delil ortaya koymadığından bunların sonradan bildirilmesine davalının muvafakat etmediğini, haberin konusunun hayvan haklarının ihlâli ve bunun doğurduğu sonuçlar olduğundan köpek videoları ile hazırlanan haberde gerçek köpek dönüştüren insanların yer aldığını, davacının üç saniye görünen görüntüsünün doğruluğunun davalının araştırma gereği hissetmediğini, zira haberde bilinen birçok köpek dövüştürücüsü yer aldığından davalının davacıyı da bu insanlardan biri zannederek diğer kanalların da haberi yayınlatması sebebiyle görüntüleri yayınladığını, davalının görüntülerin gerçek olmadığını işbu dava süreciyle öğrendiğini, Yargıtay kararları doğrultusunda davalının sorumlu tutulmaması gerektiğini, her ne kadar davacı, haberde gerçeklik olgusunun bulunmadığını ve haberin hukuka uygunluk unsurlarındaki gerçeklik kavramına vurgu yaparak çelişkiye düştüğünü belirtse de dava konusu haberde hukuka uygunluk unsurlarının hepsinin yer aldığını, köpek dövüşü ile ilgili gerçek bilgilere yer verildiğini ve buradaki amacın köpek dövüştürmenin hayvan haklarını ihlâl ettiği ve iyi bir davranış olmadığını ifade etmek olduğunu ve davacının köpek dövüştürücüsü izlenimi vermek amacıyla bu haberin yapılmadığını, habere çarpıcı köpek videolarının koyulduğunu, videolardaki görüntülerin her yerde bulunabilecek alelâde köpek görüntüleri olduğunu, dolayısıyla bu köpeklerin yırtıcı bir şekilde havlamasının özgün bir eser olmadığını ve telif tazminatına vücut vermeyeceğini, videoda geçen her görüntünün kime ait olduğunun araştırılmasının basının yükümlülüğü olmadığını, haberin özüne davalının herhangi bir kişisel yorum katmadığını ve güncellik unsurunun da varlığı göz önüne alındığında haberin hukuka uygunluk unsurlarını barındırdığını, eser sahibinin rızasının bulunmadığı her durumda hakkın ihlalinden söz edilemeyeceğini, dava konusu olayda, davalının kamunun bilgi ve haber alma ihtiyacını karşılamayı amaçladığını, bu nedenle FSEK m.37 çerçevesinde davalının sorumluluğunun bulunmadığı, davalının davacıyı kötüleme, hakaret etme, iftira gibi bir saiki olmadığından davacının videoya tepki göstermesi üzerine ilgili kısımların haberden çıkarıldığını, ayrıca davacıya itibarın iadesi için kanala gelmesi ve programa çıkarak kendisini ifade etmesinin teklif edildiğini, ancak davacının bunu kabul etmeyerek maddi kazanç elde etmek amacı taşıdığını, 1,5 saatlik bir haberde davacının görüntülerinin üç saniye yer aldığı dikkate alındığında tazminat isteminin zenginleşme amacı taşıdığının açıkça görüldüğünü, davalının davacıyı baron veya köpek dövüştürücüsü olarak nitelendirmediğini ifade ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklı telif tazminatı, maddi tazminat, manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklı mali hakları ihlal eylemlerinin bulunup bulunmadığı, davalı eylemlerinin hukuka uygunluk kapsamında kalıp kalmadığı, davalı eylemlerinin davacının kişilik haklarını ihlal mahiyetinde olup olmadığı, davacının davalıdan maddi tazminat ve telif tazminatı istemi ile manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı, hükmün ilanının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip, tarafların dilekçeleri karşılıklı olarak birbirlerine tebliğ edilmiş, dilekçe teatisi tamamlanmış, tarafların ibraz ettikleri deliller dosya arasına alınmış, davacının mali, sosyal ve ekonomik durum araştırması yaptırılmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetlerinden maddi vakıalara ilişkin raporlar alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen ve celp edilen deliller, dava konusu uyuşmazlık konularında uzman bilirkişi heyetleri tarafından tanzim edilen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen DVD içeriğindeki görüntü ve konuşmaların yazılı olarak transkripsiyonu mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyeti vasıtasıyla yapılmıştır.
Mahkememize ibraz edilen 19/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda yer alan ve dava konusu uyuşmazlığa ilişkin görüntü ve konuşmaların yazılı olarak transkripsiyonu incelendiğinde;
21/10/2019 tarihli saat 18:59’da başlayan …. TV Halk Ana Haber Bülteni’nde:
“SUNUCU – Stüdyo: …Bir rapor daha ortaya koydu hayvan haklarını araştıran komisyon. Türkiye’de köpek dövüştürülüyor. Köpek dövüşünden para kazananlar var. Bahis oynanıyor köpek dövüşü üzerine bahis oynanıyor. Hem öyle böyle değil. İki yüz bin kişi rapora göre Meclis’in raporuna göre Türkiye’de köpek dövüşleri ile ilgili bahis oynuyor.
VTR – Dış Ses : Meclis Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonunda yapılan bir sunum köpek ve horoz dövüşlerindeki korkunç tabloyu gün yüzüne çıkardı. Tutanaklara da geçen o sunuma göre 60 bin köpek dövüştürülüyor. 200 bin kişi de o dövüşler üzerinden bahis oynuyor. Sadece bu da değil. Hayvanlara iyi dövüşsünler diye kimyasal maddeler veriliyor ve dövüş sonunda köpeklerden biri nefes darlığı yaşadığı için mutlaka ölüyor. Bir dövüşte 200 bin Euro bile para dönebiliyor. Raporda dikkat çekilen bir diğer nokta ise dövüşmek istemeyen köpek vuruluyor. Yenilenler de köpeğini sonuncu oldu diyerek yine vurup öldürüyor. …”
22/10/2019 tarihli saat 00:58’de başlayan …. TV Gece Haber Bülteni’nde:
“SUNUCU – Stüdyo: Sadece en değerli varlığı insan olarak gördüğümüz için hayvanları yok sayıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Hayvan yasası ile ilgili bir komisyon kuruldu. Bu komisyonda konuşulmaya devam ediyor. İlginç, dehşete düşürecek şeyler yaşanıyor. Aslında herkesin bildiği ve görmezden geldiği o gerçekler. Türkiye’de köpekler dövüştürülüyor ve bundan sayısız insan kazanç sağlıyor.
VTR – Dış Ses : Meclis Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonunda yapılan bir sunum köpek ve horoz dövüşlerindeki korkunç tabloyu gün yüzüne çıkardı. Tutanaklara da geçen o sunuma göre 60 bin köpek dövüştürülüyor. 200 bin kişi de o dövüşler üzerinden bahis oynuyor. Sadece bu da değil. Hayvanlara iyi dövüşsünler diye kimyasal maddeler veriliyor ve dövüş sonunda köpeklerden biri nefes darlığı yaşadığı için mutlaka ölüyor. Bir dövüşte 200 bin Euro bile para dönebiliyor. Raporda dikkat çekilen bir diğer nokta ise dövüşmek istemeyen köpek vuruluyor. Yenilenler de köpeğini sonuncu oldu diyerek yine vurup öldürüyor.” şeklinde haber sunumları yapıldığı tespit edilmiştir.
Yukarıda transkripsiyonu verilen haber bültenlerinde yer alan görüntüler ile birlikte değerlendirme yapıldığında;
Ana Haber Bülteni’nde (Akşam haberleri) akış sırasında videonun 00:12:45 zamanında Hayvan Hakları ile ilgili ara haberin sunumu başlamış, 00:15:55’de ise diğer habere geçilmiştir. Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun raporuna atıfla “faytonların kaldırılması” hakkındaki maddeden bahsedilen haberde, 00:13:33’de köpek dövüşlerinden bahsedilmeye başlanmış, sunucunun sözlü takdimi sırasında arka fonda 00:13:23-00:13:32 arasında 9 saniye süre ile davacıya ait olduğu iddia edilen köpeklerin, sadece köpeklerin, birbirleriyle oynarken doğal görüntüsü yer almıştır. 00:14:01’de tasmalı iki köpeğin göründüğü kayıt devam ederken 00:14:09’da karede sol taraftan bir erkek görünmüş, üç saniye sonra ilgili kayıt, başka hayvan görüntüleri ile devam etmiştir. Kaydın devamında, 00:14:37’de tekrar aynı mekan görüntüleri belirmiş, sırt açıdan görünen bir erkek, birbiriyle dövüşen iki köpeği ayırmak için elindeki kayışla vurmuş ve 00:14:40’da ilgili yüzü görünmeden kareden çıkmıştır. İlgili bu kayıt, 00:15:57’de sunucunun sözlü sunumuyla bitmiştir.
Gece Haber Bülteni’ne ait, sunulan ikinci video kaydında ise; 37:22’de hayvan hakları ile ilgili habere giriş yapılmış, komisyonun çalışmalarına köpek dövüşü bahsiyle başlanmıştır. 39:01’de yeni habere geçilmiştir. Bu süre zarfında, ana haber bülteninde yer verilen davacıya ait görüntüler, 37:58-38:07 ve 38:34-38:38 zaman aralığında kullanılmıştır. Burada kullanılan görüntüler de yine yukarıda olduğu gibi anı tespit eden doğal görüntülerdir.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre mahkememizce içinde telif hakkı uzmanı ve kültürel yapımlar sektörü uzmanından oluşan bilirkişi heyeti marifeti ile aldırılan 19/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda;
“Davacıya ait olduğu ileri sürülen ve dosya kapsamına sunulan depolama aygıtında yer alan görüntülerin, bir hususiyet arz etmeyen, diğer bir ifadeyle fikri ve sanatsal çaba içermeyen, herhangi bir senaryo bulunmaksızın durum-zaman tespiti yapan görüntüler olduğu, FSEK kapsamında korunacak sinema filmlerinde hareketli görüntü dizisinin, bir düşünce bütünlüğü içermesinin gerektiği, fikirsel ve sanatsal katkının ön planda yer almasının şart olduğu, somut olayda yer alan davaya konu görüntülerde ise, davacının herhangi bir hususiyetinin ve katkısının bulunmadığı, davacının sadece, hayvanların o andaki doğal davranışlarını elindeki alet vasıtasıyla tespit ederek bir görüntü tespiti yaptığı ve başkaca bir sanatsal katkı sunmadığı, bu nedenle de söz konusu görüntülerin herkes tarafından tespit edilebilecek nitelikte olduğu, dolayısıyla dava konusu görüntülerin FSEK m.84/3 kapsamında eser niteliğinde olmayan sinema görüntüsü olduğu,
Davacıya ait görüntülerin eser niteliği taşıdığı kanaatine varılmadığından davacının eser sahipliğinden ya da bağlantılı hak sahipliğinden kaynaklı mali haklarının ihlal edilmediği,
Davacıya ait görüntülerin eser niteliği taşımaması nedeniyle davalı eylemlerinin FSEK 36 ve 37. maddeler kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği” şeklinde mütalaa bildirilmiştir.
Davacı vekilinin 19/01/2021 havale tarihli bilirkişi kök raporuna itiraz etmesi üzerine ve uyuşmazlık konusu hususların çözümü bakımından dosya önceki bilirkişi heyetine tevdii edilerek ek bilirkişi raporu tanzim edilmesi istenmiştir.
Önceki bilirkişi heyetinin mahkememize ibraz ettiği 05/04/2021 havale tarihli bilirkişi ek raporunda;
“Dava konusu görüntülerin, 19 Mart 2019 tarihinde “…” başlıklı video ile davacıya ait “….” isimli youtube kanalına yüklendiği, kök raporda çözümü yapılan ve davacıya ait olduğu iddia edilen hareketli görüntü dizisinin “….” başlıklı videodan alındığı, zira aynı görüntülerin davacıya ait adı geçen videoda yer aldığı,
Davacının çekişme konusu görüntülerin ilk tespitini yapan kişi olması, kendisine yapımcı sıfatını kazandırsa da, söz konusu görüntüler sinema eseri niteliğinde olmadığından davacının FSEK m.80 hükmünden yaralanmasının mümkün olmadığı, ancak davacının FSEK m.84 hükmü kapsamında haksız rekabete ilişkin hükümlerden yararlanabileceği, tazminat hükümlerinin düzenlendiği FSEK m.68 ve FSEK m.70 hükümlerinin uygulanabilmesi için ortada bir eserin bulunması gerektiği, dava konusu olayda, davacının FSEK m.80 hükmü kapsamındaki film yapımcısı sıfatını haiz olmadığı ve yine kök raporda yer alan sebeplerle dava konusu ürünlerin eser niteliği bulunmadığı kanaatine varıldığından FSEK m.68 ve m.70 hükümleri kapsamında tazminat isteminde bulunulamayacağı” şeklinde mütalaa bildirilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi ek raporuna karşı, 28/04/2021 tarihli duruşma esnasında itiraz etmiş olup, dava konusu görüntüler üzerinde müvekkilinin “film yapımcısı” sıfatını haiz olduğunu yineleyerek yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin ileri sürdüğü itirazların değerlendirilmesi ve özellikle davacının FSEK m.80 hükmü uyarınca “film yapımcısı” sıfatını haiz olup olmadığının belirliliğe kavuşturulması amacıyla mahkememizce önceki bilirkişi heyetinden farklı kimselerden tertip edilen yeni bir bilirkişi heyeti marifetiyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Telif hakkı uzmanı ve sinema, televizyon, radyo, video kayıt sektöründe uzman bilirkişilerden oluşan heyetin mahkememize ibraz ettiği 15/09/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda;
“FSEK m.80 kapsamında film yapımcısı sıfatının kazanılabilmesi için yapılan tespitlerin, FSEK kapsamında eser niteliğinde olması gerektiği,
Dava konusu görüntülerin yer aldığı video görüntüleri incelendiğinde, videolarda davacının köpekleri, köpek yetiştirilmesi, bakımı vb. konularla ilgili görüntülerine yer verildiği, bu görüntülerin çekimi, bir araya getiriliş şeklinin FSEK bağlamında hususiyet göstermediği, dolayısıyla dava konusu görüntülerin FSEK kapsamında eser niteliğinde olmadığı, bu değerlendirmeye bağlı olarak, davaya konu görüntülerin FSEK’te eserler için öngörülen korumadan yararlanamayacağı, bir başka ifade ile, davalının eyleminin FSEK kapsamında bir hak ihlali oluşturmadığı, davaya konu görüntülerin eser niteliğinde olmaması sebebiyle, davalı kullanımının FSEK m.37’de yer alan haber istisnası kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı,
Davacının bir youtuber olarak, köpekleriyle birlikte görüntülerinin yer aldığı videoları, youtube kanalına koymak amacıyla ürettiği, kendi görüntülerinin yer aldığı videoları, kendisine ait youtube kanalında youtuber olarak ticari maksatla yayınlaması, yayması göz önünde bulundurulduğunda, davacının FSEK m.84 ile sağlanan korumadan yararlanacağı” şeklinde mütalaa bildirilmiştir.
Yukarıda yer verilen bilirkişi raporlarında yer alan tespitler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.10.2021 tarih 2017/11-2758 Esas 2021/1228 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, bir fikri ürünün 5846 sayılı FSEK uyarınca “eser” niteliğinde olup olmadığı hususu, genel hayat tecrübesi veya hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan, özel ya da teknik bir konu olup, bilirkişi incelemesi ile çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre; mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemelerinde, davacıya ait olup, davalı tarafından iki ayrı haber bülteninde kullanılan davaya konu hareketli görüntü dizisinin, sahibinin hususiyetini barındırmayan, hayvanların o andaki doğal davranışlarının alet vasıtasıyla tespitinin yapıldığı ve başkaca bir sanatsal katkı sunulmadığı, bu nedenle de söz konusu görüntülerin herkes tarafından tespit edilebilecek nitelikte olduğu yönünde birbiri ile uyumlu teknik görüşler çerçevesinde, davaya konu bu hareketli görüntü dizisinin, 5846 sayılı FSEK kapsamında “eser” mahiyetinde olmadığı, bu nedenle, davacının eser sahipliğinden kaynaklı mali ve manevi haklarının davalı tarafından haleldar edildiği iddiasında bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, dava konusu hareketli görüntü dizisi üzerinde, müvekkilinin 5846 sayılı FSEK m.80 hükmü uyarınca müvekkilinin “film yapımcısı” sıfatını haiz olduğunu iddia ettiğinden, bu husus ayrıca değerlendirilmiştir.
4410 sayılı Kanundan önce eser sahibi hakları kapsamında değerlendirilen film yapımcısı hakları, 1995 tarihli değişiklikle ayrıca düzenlenmiştir. 5846 sayılı FSEK’in 80.maddesinin 2.bendi, film yapımcılarına eser sahibi ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıkları film tespitleri üzerinde tekelci hak sağlamıştır. Kabaca bu kavram kapsamına sinema eserleri girmektedir. Film yapımcıları, filmlerin ilk tespitini gerçekleştirenlerdir. Burada yapımcı, yaratıcılığı için değil, yatırımı ve üstlendiği mali risk için korunmaktadır (Güneş, İlhami (2021) Uygulamada Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, 3.Baskı, Ankara, Seçkin, s.286.).
5846 sayılı FSEK’in 80.maddesinin 2.bendi, ikinci grup bağlantılı hak olarak, “filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarını” hükme bağlamıştır. Buraya her film yapımcısı değil, “sinema eseri yapımcıları” girer. Öte yandan, Kanunun 84/3.maddesinde yer alan eser niteliğinde olmayan sinema ürünleri buraya girmez (Kılıçoğlu, Ahmet M. (2018) Sınai Haklarla Karşılaştırmalı Fikri Haklar, 4.Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, s.221). Zira bağlantılı haktan söz edebilmek için, mutlaka bir eserin bulunması gerekir. Eser yoksa ona bağlantılı olan haktan söz edilemez.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23/06/2014 tarih 2014/1671 Esas 2014/11833 Karar sayılı kararında da, FSEK anlamında “eser” niteliğini haiz ürün üzerinde FSEK m.80 hükmü uyarınca “film yapımcısı” sıfatının bulunduğu kabul edilmiştir.
5846 sayılı FSEK sistematik olarak incelendiğinde, “eser” niteliğini haiz olmayan sinema mahsullerinin FSEK m.84 hükmünde düzenleme altına alındığı, FSEK m.84 hükmü uyarınca, “eser” niteliğini haiz olmayan sinema mahsullerini, bunları nakle yarayan bir alet üzerine tespit eden veya ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3’üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayımlanmasını men edebilir. Tecavüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır.
Yukarıda yer verilen Kanun hükmünden görüleceği üzere, Kanun koyucu, “eser” vasfını haiz olmayan sinema mahsullerini korumasız bırakmamış olup, bu tip mahsullerin ilk tespitini gerçekleştiren kimseyi, “haksız rekabet” hükümleri çerçevesinde koruma altına almıştır.
Belirtilen açıklamalara göre; “eser” niteliğini haiz olmayan sinema mahsullerinin FSEK m.84 hükmü uyarınca korunabileceği yönünde kanuni düzenleme bulunduğundan ve bağlantılı hak sahibi olabilmek için ortada “eser” vasfını haiz, sahibinin hususiyetini yansıtan fikri bir ürün bulunması gerekmesi nedeniyle FSEK m.80 hükmü uyarınca “film yapımcısı” sıfatını haiz olabilecek kimselerin, ancak teknik anlamda “eser” mahiyetindeki fikri ürünlerin tespitini gerçekleştirmiş olmaları gerekmektedir.
Somut olayda, davaya konu hareketli görüntü dizisinin teknik anlamda “eser” vasfını haiz olmaması nedeniyle, bu görüntü dizisinin tespitini yaparak kendisine ait “youtube” kanalında umuma arz eden davacının FSEK m.80 hükmü uyarınca “film yapımcısı” sıfatının bulunmadığı, bu nedenle FSEK m.80/son fıkra hükmü uyarınca; davacının, eser sahipleri gibi tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat davası haklarından faydalanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yer verilen tespit ve mahkeme kanaatine göre; davacıya ait “eser” niteliğini haiz olmayan hareketli görüntü dizisinin, davalı yanca, davacının izni alınmaksızın, 21/10/2019 ve 22/10/2019 tarihlerindeki haber bültenlerinde yayınlaması eylemlerinden kaynaklı olarak, davacının gerek “eser sahipliği” sıfatının bulunmaması, gerekse FSEK m.80 hükmü uyarınca “film yapımcısı” sıfatının bulunmaması nedeniyle, davalıya yönelttiği FSEK m.68 hükmü uyarınca telif tazminatı ve FSEK m.70/2 hükmü uyarınca maddi tazminat isteminde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf 5846 sayılı Kanun m.70/1, TMK m.24, TBK m.49 ve m.58 hükümleri uyarınca davalı eylemlerinden kaynaklı olarak manevi tazminat isteminde de bulunmuştur.
6100 sayılı HMK m.33 hükmüne göre; “Hakim, Türk hukukunu resen uygular.” Söz konusu Kanun hükmüne göre; tarafların bildirdikleri vakıalara uygulanacak hukuk kurallarını bulup uygulamak, tamamen hakimin işidir (iura novit curia). Tarafların, ileri sürdükleri vakıaların mahiyeti hakkında yapmış oldukları hukuki nitelendirmeler, hakime yardımcı olursa da, hakim tarafların bildirdikleri hukuk kuralları ile bağlı değildir (Kuru, Baki / Arslan, Ramazan / Yılmaz, Ejder (2013) Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, s.340.).
Somut olayda davacı yan, davalı eylemlerinden kaynaklı olarak manevi tazminat isteminde bulunmuş olup, manevi tazminat isteminin dayanağını 5846 sayılı Kanun m.70/1, TMK m.24, TBK m.49 ve m.58 hükümlerine isnat etmiştir.
Dava konusu hareketli görüntü dizisinin “eser” vasfının bulunmaması nedeniyle davacı yanın FSEK m.70/1 hükmü uyarınca davalı yandan manevi tazminat talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte somut olayda; davalının medya hizmet sağlayıcısı olarak, … TV adlı kanalda, birisi akşam haber bülteni, diğeri gece haber bülteni olmak üzere iki haber bülteninde davacının ve köpeklerinin görüntülerine, köpek dövüşleriyle ilgili haberde yer verdiği, haber metninde horoz ve köpeklere uyuşturucu verip ölene kadar dövüştürüldüklerinin belirtildiği, bu konuda TBMM Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonu’na atıfta bulunularak, köpeklere iyi dövüşmeleri için kimyasal madde verildiği, köpeklerden birinin nefes darlığı yaşadığı için mutlaka öldüğü, bir dövüşte 200.000,00 Euro civarında paranın döndüğü, dövüşmek istemeyen köpeklerin vurulduğu, yenilenlerin de köpek sonuncu oldu denilerek sahipleri tarafından yine vurulup öldürüldüğünün ifade edildiği, davacının köpekleri ile olan hareketli görüntü dizisine metni desteklemek amacıyla yer verildiği, davacının yüzünün belirgin bir şekilde yaklaşık 3 sn. süreyle ekrana getirildiği anlaşılmaktadır. Davacıya ait görüntüler ile haberin içeriği arasında bir bağlantının bulunmaması bir yana, gerçeğe aykırılığın söz konusu olması, davacının hareketli görüntülerinin izinsiz olarak kullanılması ve bu kullanımın davacının “youtuber” olarak faaliyette bulunduğu da gözetildiğinde, davacının mesleki ve ticari itibarını zedelemesi nedeniyle davalı eylemlerinin, davacının kişilik haklarını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
5846 sayılı FSEK m.84 hükmü yollaması ile uygulanması gereken 6102 sayılı TTK m.54 vd hükümlere göre, davalının, davacıya ait hareketli görüntü dizisini, davacının izni olmaksızın alarak iki ayrı haber bülteninde kullanması, ayrıca kullandığı bu görüntülerin içeriği ile verilen haber metni arasında biçim ve öz dengesinin korunmaması, davacının görüntülerine yer verilerek, haber metninde hayvanlara yapılan kötü muamelelerin sunulması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının “köpek dövüşçüsü”, “köpeklere kötü davranan, onları istismar eden, bahis aracı olarak kullanan bir kimse” olarak kamuoyuna lanse edilmesi nedeniyle, davacının “youtuber” olarak faaliyet gösterdiği de nazara alındığında, davalı eylemlerinin davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu, davacı taraf her ne kadar manevi tazminat isteminin hukuki sebebi olarak ifade etmese de, HMK m.33 hükmü uyarınca re’sen yapılan hukuki değerlendirmede, davacı yanın manevi tazminat istemi bakımından, yukarıda belirtilen maddi vakıalar uyarınca, somut olaya 5846 sayılı FSEK m.84 hükmünün yollaması ile 6102 sayılı TTK m.54 vd hükümlerinin uygulanması neticesinde, davalı yanın haksız rekabet oluşturan eylemlerine müteallik olarak, davacının, davalı yandan manevi tazminat isteminde bulunabileceği, davaya konu hareketli görüntü dizisinin davalı yanca yalnızca iki adet haber bülteninde ve kısa süreli olarak kullanılması, bu hareketli görüntü dizisinin özgünlüğü, niteliği, tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları, davalı eylemleri nedeniyle davacının uğradığı itibar erozyonu, manevi tazminatın hukuki mahiyeti itibariyle zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde düzenlenen hak ve nesafet ilkesi de dikkate alınarak, 5.000,00 TL manevi tazminatın ilk haksız eylem tarihi olan 21.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
5846 sayılı FSEK m.78 hükmüne göre; 67 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı halden maada, haklı olan taraf, muhik bir sebep veya menfaati varsa, masrafı diğer tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş olan kararın gazete veya buna benzer vasıtalarla tamamen veya hulasa olarak ilan edilmesini talep etmek hakkını haizdir. İlanın şekil ve muhtevası kararda tesbit edilir. İlan hakkı, hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde kullanılmazsa düşer.
Somut olayda, davalı eylemleri, 5846 sayılı FSEK m.84 ve 6102 sayılı TTK m.54 vd hükümleri uyarınca haksız rekabet oluşturduğundan, davacı yanın hükmün ilanı isteminde hukuki yararı bulunması nedeniyle, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün Türkiye ölçeğinde yayınlanan günlük gazetelerden birinde ilan edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davacının 5846 sayılı Kanun m.68 hükmü uyarınca talep ettiği telif tazminatı ve aynı Kanun m.70/2 hükmü uyarınca talep ettiği maddi tazminat istemlerinin REDDİNE, 5.000,00 TL manevi tazminatın 21.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün Türkiye ölçeğinde yayınlanan günlük gazetelerden birinde bir kez İLAN EDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 341,55 TL nispi karar ve ilam harcının, davacının peşin yatırdığı 1.400,36 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 1.058,81 TL’nin talebi halinde davacıya iade edilmesine, aksi halde hazineye irad kaydedilmesine,
3-Davacı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davanın kabul edilen kısmı bakımından karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davanın reddedilen kısmı bakımından karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı telif tazminatı istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının % 6,1 olarak kabulüne,
8-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile 341,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 2.200,00 TL bilirkişi ücreti,186,50 TL posta, tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.448,70 TL yargılama giderinin %6,1’i olan 149,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 2.299,33 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin %93,9’u olan 15,30 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 1,00 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin %6,1’i olan 80,52 TL’nin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
12-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-11, m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin %93,9’u olan 1.239,48 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
13-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip … Hakim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır