Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/47 E. 2021/300 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/47 Esas
KARAR NO : 2021/300

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 14/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı firmaya “kalibrasyon hizmeti-hizmet yeterlilik belgesi-belge kullanım” hizmetleri sunduğunu, davacı kurumun vermiş olduğu hizmetlere ilişkin borçlu davalı adına Hizmet yeterlilik belgesi- Belge kullanım ücreti ve Hizmet yeterlilik belgesi-Teknik hizmet ücreti isimli olmak üzere 30.10.2018 tarihli 1.079,70 TL bedelli fatura, Kalibrasyon Hizmeti Ücreti isimli olmak üzere 20.12.2018 tarihli 466,10 TL bedelli faturaolmak üzere toplam 2 adet fatura kesildiğini, davalı aleyhine Ankara … Müdürlüğü’nün … E sayılı dosya ile takip başlatıldığını, borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edildiğini, borçlunun yasal süre içinde herhangi bir yasal mesnet göstermeksizin borca itiraz ettiğini, itiraz nedeniyle takibin durdurduğunu, davacı Kurum tarafından davalı için arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle yapılan itirazın iptalini iş bu dava ile talep ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 27/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Cevap dilekçelerinin ekinde yer alan ödeme dekontlarını sunduklarını, huzurdaki davadan ve Ankara … Müdürlüğü’nün …E sayılı icra dosyasından önce sözü edilen hizmetlerin bedelinin davacıya ödendiğini, icra takibine yapılan itirazın haklı olduğunu, davalı şirketin davacıya borcu bulunmadığını, icra takip dosyasının kötü niyetli olduğunu, açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesine dayalı, İtirazın İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının, davalı ile TSE markasının kullanımına ilişkin akdi bir ilişki içerisinde bulunmasına bağlı olarak davalının bu akdi ilişki kapsamında davacıya icra takip tarihi itibari ile borçlu olup olmadığı, varsa bu borcun ve fer’ilerinin miktarlarının ne kadar olduğu, davacının davalıdan icra inkar tazminatı talep edip edemeyeceği, davalının, davacıdan kötüniyet tazminatı talebinde bulunup bulunayacağı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı olarak tebliğ edilmiş, dilekçe teati aşaması tamamlanmış, Ankara … Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıaların tespiti bakımından bilirkişi kök ve ek raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İcra takip dosyası incelendiğinde; Alacaklının davacı …, borçlunun davalı … Ltd. Şti., 1.545,80 TL Asıl Alacak, 99,07 TL İşlemiş faiz, 17,83 TL işlemiş faizin %18 KDV’si olmak üzere toplam 1.662,70TL toplam alacak olarak 14.03.2019 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunulduğu, borcun sebebinin 1.709,70 TL bedelli 30.10.2018 vadeli fatura, 466,10 TL bedelli 20.12.2018 vadeli fatura olduğu, ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğ edildiği, icra takibine borçlu tarafından yasal süresi içinde itiraz edildiği, İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Eldeki itirazın iptali davası, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davacıdan celp edilen evraka göre; Davacı ile davalı şirket arasında 30.10.2018 tarihli TSE Hizmet Yeterlilik Belgesi ve Markası Kullanma Tip Sözleşmesi imzalandığı, iş bu sözleşme ile kuruluşa belge kapsamında belirtilen Türk Standartlarına ve kriterlere uygun hizmetleri vermeye yeterli olduğunu gösteren 06-… numaralı Hizmet Yeterlilik Belgesi’ni kullanma hakkının tanındığı, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, taraflarca belge kullanma süresi son bulmadan önce herhangi bir yazılı ihbarda bulunulmazsa sözleşmenin her defasında kendiliğinden aynı şartlar dahilinde 1 yıl daha uzayacağının kararlaştırıldığı, davalı adına TSE-HYB Hizmet Yeterlilik Belgesi düzenlendiği, davacı kurum tarafından, davalı firmada 28.03.2018 tarihli inceleme sonucunda; bir kısım eksiklikler tespit edildiği, bu eksiklikler nedeniyle belgenin askıya alındığı, askı süreci zarfında davalı şirket tarafından davacı kuruma yazılı başvuru yapılmadığı, 27.09.2018 tarihli yazı ile Hizmet Belgelendirme Usul ve Esasları’nın 24. Maddesi gereğince … no.lu Hizmet Yeterlilik Belgesinin iptal, belge kullanma sözleşmesinin ise fesih edildiği ve bu yazının tebliğ edilmesinin ardından belge ve TSE Hizmet Belgelendirme Markasının kullanımının durdurulmasının gerektiğinin bildirildiği, davacı kurum tarafından davalı şirket adına düzenlenen 30.10.2018 tarihli Hizmet Yeterlilik Belgesi-Belge Kullanma Ücreti ve Teknik hizmet ücreti açıklamasıyla 1.079,70 TL bedelli fatura ile, 20.12.2018 tarihli Kalibrasyon Hizmeti ücreti açıklamasıyla 466,10 TL bedelli faturanın sunulduğu ve 1.079,70 TL bedelli 30.10.2018 tarihli faturanın üzerinde davalı şirketin kaşesi ile birlikte el yazısı ile “belgeyi, faturayı, sözleşmeyi elden teslim aldım” açıklaması ve imza bulunduğu, ancak 20.12.2018 tarihli faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğine ilişkin belgelerin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı şirket tarafından dava konusu alacağın davacı kuruma ödendiği hususunda, banka kayıtları delil olarak gösterilmiş ve dekont suretleri 09.11.2020 havale tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulmuştur. Buna göre; 11.10.2018 tarihinde 570,00 TL, 24.10.2018 tarihinde 428,00 TL, 04.03.2019 tarihinde 2.519,71 TL, 26.12.2019 tarihinde 1.080,00 TL,17.03.2020 Tarihinde 1.545,00 TL ödendiği, 11.10.2018 ve 24.10.2018 tarihli dekontlarda “….” açıklamasının bulunduğu, diğer dekontlarda ödemenin hangi hizmete ya da faturaya karşılık yapıldığına ilişkin açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, davalı şirket tarafından 04.03.2019, 26.12.2019 ve 17.03.2020 tarihinde yapılan ödemelerin hangi faturalara ya da sözleşmelere ilişkin olduğu davacı kurumdan müzekkere ile sorulmuş olup, 22.02.2021 tarihli cevap müzekkeresi ve eklerinde; Davacı kurum tarafından davalı adına düzenlenen “Kalibrasyon Hizmeti Ücreti” isimli olmak üzere 20.12.2018 tarihli 466,10 TL bedelli faturanın okunaklı sureti ile davalı … Güvelik Ltd. Şti’ne 20.12.2018 tarihli faturanın PTT Kargo aracılığıyla 21.12.2018 tarihinde tebliğ edildiğine ilişkin gönderi belgesinin dosyaya sunulduğu, başka herhangi bir belgenin sunulmadığı tespit edilmiştir.
Bunun üzerine, mahkememizin 02/04/2021 tarihli duruşmasında; davalı vekilinin ibraz ettiği ödeme dekontlarının davaya konu faturalarla ilişkili olması halinde borcu sönümlendiren evrak niteliğinde olacağı, bu hususun itiraz mahiyetinde olup mahkeme hakimince re’sen nazara alınması gerektiği ilkesinden hareketle; davacı TSE’ye müzekkere yazılarak; davalı şirket tarafından TSE’ye 04/03/2019 tarihinde 2.519,71 TL, 26/12/2019 tarihinde 1.080,00 TL, 17.03.2020 tarihinde 1.545,00 TL olarak yapılan ödeme dekontlarının hangi faturalara ya da sözleşmelere ilişkin olduğunun, ilişkisi kurularak gerekli sözleşme ve faturaların birer örneğinin mahkememize gönderilmesinin istenmesi istenmiştir.
Ancak, davacı kurumun 07/04/2021 tarihli cevabi yazısında; mahkeme müzekkeresine daha önce cevap verildiği belirtilerek 22/02/2021 tarihli cevabi yazı ve ekleri yeniden mahkememize gönderilmiş, bilirkişinin talep ettiği ödemelere ilişkin ayrıca sözleşme veya fatura örneği müzekkere cevabı ekinde bulunmamıştır.
Bununla birlikte davacı vekilinin 01/04/2021 tarihli beyan dilekçesi ile; müvekkili kurum ile yaptıkları görüşme sonucunda 04/03/2019 tarihinde 2.519,71 TL, 26/12/2019 tarihinde 1.080,00 TL, 17/03/2020 tarihinde 1.545,00 TL olarak yapılan ödemelerin fatura ödemesi olmadığı, davalı firma tarafından ödenmesi gereken miktarların parça parça ödenmesine ilişkin olduğu yönünde bilgi aldıklarını, söz konusu ödemelerin farklı bir sözleşme ve faturaya ilişkin olmadığını, davalı tarafından miktarlar bölünerek ödeme yapıldığını belirttiği, tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin 01/04/2021 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunulan cari ekstre raporu incelendiğinde; Rapor tarihinin 01.04.2021 olduğu, cari ektsre raporu uyarınca davalının, davacı Kuruma 956,46 TL borçlu olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Belirtilen açıklamalara göre mevcut delil durumu itibariyle somut olayda yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara … Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasında; takip konusu asıl alacağın 1545,80 TL, işlemiş faizin 99,07 TL ve işlemiş faizin KDV’si 17,83 TL olmak üzere toplam 1.662,70 TL olduğu, borcun sebebinin 1.709,70 TL bedelli 30.10.2018 vadeli, 466,10 TL bedelli 20.12.2018 tarihli faturalar olarak belirtildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan cari hesap ekstresi 01.04.2021 tarihli olup; uyuşmazlığın çözümü için takip tarihi olan 14.03.2019 tarihi itibariyle, takip konusu faturalar nedeniyle davalının davacı kuruma borçlu olup olmadığı tespit edilmelidir. Cari hesap ekstresi incelendiğinde; takibe konu 30.10.2018 tarihli faturadan önce davalının 3.819,30 TL borçlu olduğunun belirtildiği, ancak dosya kapsamında bu borcun hangi fatura ya da sözleşmeden kaynaklandığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmıştır.Bununla birlikte takip dayanağı belge cari hesap ekstresi olmadığından; Yargıtay içtihatları uyarınca taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılması da mümkün değildir.
“İtirazın iptali davaları, dayanağı olan takiple sıkı sıkıya bağlıdır. Takip dayanağı olarak (6) adet fatura gösterildiği halde taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılarak hüküm kurulması doğru değildir. Davalının ödeme iddiasının ve davacı defterlerinde gözüken davalı ödemelerinin takip dayanağı faturalar çerçevesinde değerlendirmesi yapılarak ve gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle varılacak sonuç dairesinde karar verilmelidir.” (Bkz; Y19HD, 28.03.2013 tarih 2013/341 E 2013/5453 K)
İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı, alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 101. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 102. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.
Yukarıda izah olunan açıklamalar ve davacı Kurum vekilinin “söz konusu ödemelerin farklı bir sözleşme ya da faturaya ilişkin olmadığı, davalı tarafından miktarlar bölünerek ödeme yapıldığı” şeklindeki yazılı beyanı uyarınca; davalı tarafından yapılan ödemelerin icra takibi başlatılan fatura bedellerinden mahsup edilmesi gerektiği, takip tarihinden önce yapılan 04.03.2019 tarihinde 2.519,71 TL bedelli ödemenin borcu sona erdiren evrak niteliğinde olduğu, bu nedenle davalı şirketin dava konusu faturalar nedeniyle takip tarihi itibari ile davacı kuruma borçlu olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle davanın reddine karar verilmiş, davacının kötü niyetli olarak icra takibinde bulunduğuna ilişkin somut olgu bulunmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 1.662,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin nispi harç, 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 189,80 TL posta, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 785,00 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
9-Ankara … Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının makamına iade edilmesine,
Dair, Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, HMK ek m.1 ve m.341/2 hükümleri uyarınca miktar itibari ile KESİN olmak üzere karar verildi.14/07/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza