Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/43 E. 2021/57 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/43 Esas
KARAR NO : 2021/57

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
YAZIM TARİHİ : 17/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 18/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı firma tarafından tescili istenen … ibareli markanın davacı adına tescilli … markaları ile iltibas tehlikesi yarattığını, davacının tanınmış markalarından haksız faydalanma sağlanabileceğini, davacının … markasının tanınmış marka siciline tescilli olduğunu, WIPO nezdinde de markanın 2000 yılından beri tescilli olduğunu, davacının … markasını ise ilk kez 1990 yılında tescil ettirdiğini ve markasına büyük yatırımlar yaparak marka sayısını arttırdığını, yine … ibareli tescilli tasarımları bulunduğunu, … markalarının WIPO nezdinde de tescilli olduğunu, EUIPO nezdinde tescillerinin olduğunu, … … markasının Arnavutluk, Bulgaristan, Çekya, Hırvatistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan, Slovenya, Slovakya bölgelerini kapsar nitelikte uluslararası marka tescili bulunduğunu, davacının seri marka oluşturma amacıyla hareket ettiğini, markasına global bir koruma sağlamaya çalıştığını, … markalarının 6769 sayılı SMK 6/4 ve 6/5 uyarınca tanınmış markalar olduğunu, sunulan deliller ve mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu, dava konusu markalar arasında işitsel ve görsel benzerlik bulunduğunu, halk tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması hatta çağrıştırma yoluyla iltibas doğmasının söz konusu olduğunu, davalı markasında yer alan CHEF ibaresinin yaygın olarak bilinen “şef” anlamına geldiğini, … ibaresinin “sağlıklı yiyecek” anlamına gelmekle gıda ürünleri bakımından tanımlayıcı niteliği olduğunu, bu bakımdan markanın esas unsurunun … olduğunu, dava konusu markaların aynı / benzer sınıflarda tescilli olduğunu, bu haliyle davalı markasının davacı markalarından biri olarak algılanma ve davacının tanınmışlığını erozyona uğratma tehlikesi bulunduğunu, davalı markasının tescili halinde SMK m.6/4’e bağlanan sonuçların doğabileceğini, davalı Kurum tarafından verilen kararın önceki tarihli kararları ile çeliştiğini, davalının dava konusu marka başvurusunu yapmakla kötüniyetli olduğunu belirterek; 23/12/2019 tarihli … sayılı YİDK’nın 35/5 altsınıfta bulunan 29, 30 ve 32.sınıftaki malların perakendeciliği hizmetleri yönünden iptaline, davalı markasının 35/5. altsınıf içinde yer alan 29, 30 ve 32. sınıf ile ilgili hizmetler yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markalar arasındaki kısmi benzerlik dikkate alınarak bir kısım emtiaların başvuru kapsamından çıkarıldığını, kalan emtialar bakımından iltibas ihtimali bulunmadığını, dolayısıyla SMK m.6/1 bakımından YİDK kararının yerinde olduğunu, tanınmışlık iddiasının da yerinde olmadığını, ispat yükümü davacıda olan m. 6/4’de aranan 3 koşuldan birinin somut olayda gerçekleştiğine ilişkin delillerin sunulmadığını, kötüniyet iddiasının da ispat edilemediğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Gıda Yatırım Değerleme A.Ş, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve SMK m.25 hükmüne göre açılan tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının 35/5 altsınıfta bulunan 29, 30 ve 32.sınıftaki malların perakendeciliği hizmetleri yönünden hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2018/95022 nolu “….” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında 35/5 altsınıfta bulunan 29, 30 ve 32.sınıftaki malların perakendeciliği hizmetleri yönünden iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+…-…” ibaresinin 30, 31, 32, 35 ve 40. sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmet sınıflarında tescili amacıyla 24.10.2018 tarihinde gerçekleştirdiği 2018/95022 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.11.2018 tarih ve 312 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 10.01.2019 tarihinde 2018/93389, 2018/92239, 2018/92162, 2018/78410, 2018/59261, 2018/59250, 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2014/21783, 2014/21712, 2014/21704, 2013/41764, 2013/41705 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, davalı şirket tarafından 13.03.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunulduğu, karşı görüş dilekçesinde 2013/41705, 2013/41764, 2014/21704, 2014/21712, 2014/21783 sayılı markalara ilişkin kullanmama def’i ileri sürüldüğü, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 27.06.2019 tarihli kararı ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 18 inci maddesine dayanılarak yapılan itirazın incelenmesi sonucunda marka başvurusu mal ve hizmet listesinden; “30. Sınıfa giren; Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmez ve 32.Sınıfa giren; Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtialarının çıkartılmasına karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 24.07.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı başvuru sahibi tarafından 01.04.2019 tarihli karara itiraz formu ibraz edildiği, davalı şirketin 27.08.2019 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karara yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 25.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 30.04.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2018/95022 sayılı marka kapsamında bulunan ve eldeki davaya konu olan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (29) Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri. (30) Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmez. (32) Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetler ile davacıya ait gerek marka işlem dosyasında gerekse dava aşamasında itiraza mesnet gösterilen markaların içerisinde yer alan 29, 30 ve 32. Sınıf emtialar benzerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu o malın pazarlanmasıdır. Emtia satışı-pazarlaması hizmeti verilmesinin ön koşulu, ortada satışa-pazarlamaya elverişli bir emtia bulunmasıdır. Bu nedenle yukarıda belirtilen mal ve hizmetler arasında birbirini tamamlayıcı ilişki bulunur ve bu mal-hizmetler benzerdir.
Dava konusu 2018/95022 sayılı marka incelendiğinde, “Şekil+…-…” ibaresinden müteşekkil bir karma markadır. Marka işaretindeki “…” ibaresi bütüne göre oldukça küçük ve geri planda olup ilk bakışta seçilemediğinden ayırt ediciliğe katkısı olmayan tali/yardımcı unsur olarak değerlendirilmiştir. Marka işaretinde “chef” kelimesine atfen yer alan şef şapkasının özellikle davaya konu emtialar açısından tanımlayıcı nitelikte olduğu, mavi el ve yeşil yaprak figürlerini haiz yeşil bir yaprağı sunan mavi bir el figürünün ise davaya konu emtiaları doğrudan tanımlamadığı, dolayısıyla bu şekil figürünün markaya belli bir düzeyde ayırt edicilik katan başkaca bir unsur olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan markalarına bakıldığında ise; davacının “Şekil+….” sözcüklerini haiz iken davacının karma markalarında “…” şeklinin yanı sıra, ürün ambalajları ile birlikte “… …” yazılı markalar da bulunmaktadır. Bu tür markalarda ambalajın üzerinde ürüne ait şekiller, çeşitli renklendirmeler ve ürünün niteliğini bildirir “light kepekli bisküvi”, “light kepekli çubuk kraker”, “light kızarmış kepekli ekmek dilimleri”, “light limon lifli kepekli bisküvi”, “light muzlu hindistan cevizli tahıl bar”, “light müsli”, “light portakal kremalı kepekli sandviç bisküvi”, “light yeşil çaylı kepekli tatlı bisküvi”, “light yulaflı kepekli bisküvi”, “light çikolata kaplı lifli bisküvi”, “light çörekotlu kepekli tuzlu”, “light”, “şekersiz-kepekli çubuk kraker” gibi tali ibareler bulunmaktadır. Söz konusu bu ibareler tanımlayıcı niteliktedir. Bu markalarda markasal unsur “… …” ibaresidir. Ancak davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin gerek yazılış olarak “…” ibaresinden geri planda kalması gerekse … markasının davacının çatı markası olması nedeniyle, huzurdaki davaya konu davacı markalarında esas ve ayırt edici markasal unsurun “…” ibaresi olduğu görülmektedir.
Taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal olarak değerlendirildiğinde; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin günlük yaşamda yaygınlaştığı, sıklıkla kullanıldığı ve bu sebeple gıda ürünleri bakımından ayırt edici niteliği zayıf bir işaret olduğu (Aynı yönde bkz; Y11HD, 12.10.2020, 2020/119 E 2020/3987 K; 12.10.2020, 2020/141 E 2020/4001 K; 16.09.2019, 2018/4042 E 2019/5421 K), davalının marka işaretinde, “…” kelimesinin başına “chef” sözcüğünün getirildiği, soldan sağa okuma prensibi gereğince görsel ve işitsel olarak öncelikle “chef” kelimesinin algılandığı, davacının seri marka oluşturma prensibinin ise … sözcüğünün devamına getirilen ibareler şeklinde olduğu, bununla birlikte davalının CHEF ve … sözcüklerini bitişik olmakla birlikte aynı tip fakat farklı renkler ile vurguladığı, davalının markasındaki figüratif unsurun markaya ayırt edici vasıf kazandırdığı, markalar arasında ortak … sözcüğü sebebiyle kısmen işitsel bir benzerlik bulunmaktaysa da davalı markası tüm unsurları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde kullanılan renkler ve görsel ögelerin oluşturduğu mizanpajın bir logo etkisi yarattığı ve davacı markalarından görsel ve kavramsal olarak uzaklaştığı, ezcümle markalar arasında “…” ibaresinin müşterekliğinden kaynaklı kısmi bir benzerlik bulunmaktaysa da bu benzerliğin iltibas tehlikesi oluşturacak boyutta olmadığı, karşılıklı etkileşim ilkesi uyarınca mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi azaldıkça iltibas tehlikesinin oluşması için karşılaştırılan işaretlerin benzerlik derecesinin artmasının gerektiği, ancak somut olayda karşılaştırılan mal ve hizmetlerin aynı veya aynı tür olmadıkları, benzer oldukları, ayniyetten ve aynı tür olmaktan daha düşük bir eşya benzerliği durumunda iltibas tehlikesinin oluşması için karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik derecesinin artması gerekse de, somut olayda yukarıda izah edilen farklılıklardan dolayı karşılaştırılan markalar arasındaki benzerliğin iltibas tehlikesi oluşturacak boyutta olmadığı, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” markalarını gören veya işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “Şekil+…-…” markasını davacı emtiaları ile aynı/aynı tür olmayan, ancak benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markanın davacı markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik herhangi bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği tespit edilmiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının her ne kadar “…” ibaresini “Bisküviler ve benzeri ürünler” üzerinde yaygın surette kullanarak bu emtialar üzerinde “…” ibaresine kattığı markasal ayırt ediciliği güçlendirmişse de, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığından, SMK m.6/4 ve m.6/5 hükümleri koşullarının somut olayda oluşmadığı tespit edilmiştir.
Davacı vekili, davalı şirketin marka başvurusunda kötüniyetli olduğunu dava aşamasında iddia ettiğinden, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından söz konusu iddia aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 245,00 TL posta, tebligat, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti masrafı olmak üzere toplam 1.761,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2021Katip 155161
E imza

Hakim …
E imza