Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/360 E. 2022/159 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/360 Esas
KARAR NO : 2022/159

DAVA : Marka Hakkı İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 31/12/2020
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkı İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 31/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2020 yılı Mart ayından beri “…” markası altında ….com web sitesi üzerinden dekoratif ev ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğini, aynı zamanda 2020/54067 sayılı markanın 20 ve 35. Sınıf mal ve hizmet sınıflarında hak sahibi olduğunu, davalı yanın da müvekkilinin izni olmaksızın bu ibare ile dekoratif ev ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğini, davalı tarafından üretilen ürünlerden satın alındığını, buna dair faturaları dosyaya sunduklarını, bunun üzere dava dışı …… A.Ş. firmasına …. sayılı yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, bilahare Gebze C. Başsavcılığı nezdinde 2020/21358 sayılı soruşturma dosyası üzerinden şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin kesintisiz bir şekilde “…” markasını kullanmakta olduğunu, davalının da ihlal eylemlerini … isimli mağaza adıyla … üzerinden gerçekleştirdiğini, “…” markası ile “hayat kısa kuşlar uçuşuyor” isimli dekoratif duvar tablosu ve diğer görselleri sunulan ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, davalının satışlarını sipariş üzerine gerçekleştirdiğini, oldukça düşük fiyatlarla ürün sattığını, davalı eylemlerinin müvekkil marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı eylemleri nedeniyle müvekkilinin ciddi ciro kaybı yaşadığını belirterek; müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına karşı tarafça tecavüz olunduğunun ve haksız rekabetin tespiti, tecavüz eylemlerinin internet yoluyla kullanılması dahil tekrarının men’i ile haksız rekabetin men’i, HMK m.107 hükmü uyarınca belirsiz alacak olarak 5.000,00 TL maddi tazminatın -davalının, müvekkilinin tescilli markasını kullanarak aynı kategorideki ürünlerin satışını yapmak suretiyle haksız olarak temin ettiği yoksun kalınan kâr niteliğinde- dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili, 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili, mahkemece verilecek kararın masrafı davalı yanca karşılanarak Türkiye’de tirajı en yüksek üç gazeteden biri olan günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen ya da özet olarak ilan edilmesi ve ilgilere tebliğine karar verilmesi istemlerini dava konusu yaptığı gözlemlenmiştir.
Davacı vekili 27/04/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; Belirsiz alacak olarak HMK m. 107 uyarınca dava dilekçesi ile 5.000,00 TL olarak ikame ettikleri dava değerini 53.624,08 TL bedele artırdıklarını, toplam 53.624,08 TL’lik maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 18/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” markası ile … vb. e-ticaret siteleri üzerinden satış yaptığını, başkaca kullandığı bir markasının bulunmadığını, …’un “…” isminde bir sistem kullandığını, bu sistemde “ahşap ve dekoratif ev ürünlerinin satışı” için 40’ı aşkın firma tarafından üretilen ürünlerin katalog sistemiyle tanıtımının yapıldığı ve benzer ürünler için satış kutusu (…) içerisinde listeleme yapıldığını, bu nedenle aynı katalogta birden fazla farklı firmanın sergilenen ürünleri ürettikleri ve sattıklarının tüketiciler tarafından anlaşılabilir olduğunu, müvekkilinin ve benzer şekilde mağaza sahiplerinin sadece kendi mağazalarından ilgili satışları gerçekleştirdiklerini, davacı yanın iddialarının asılsız olduğunu, tüketicilerin ürün satın alırken satıcının firmaları her aşamada görebildiğini, müvekkilinin aynı katalog içerisinde kendi markası ile ürün satarken davacının iddialarının kabul edilebilir olmadığını, davacı tarafın markasının, müvekkilinin inisiyatifi dışında ve tamamen ….com web sitesinin kendi kararı ile “…” isimli sistemden kaynaklı olarak katalog gösteriminde kullanıldığını, halbuki müvekkili markasının “…” olduğunu, bu nedenle davacı iddialarını kabul etmediklerini, müvekkil tarafından yapılan satışların kendi markaları altında olduğunu, davacı firmanın da bizzat … ile yaptığı anlaşmada ürünlerinin kataloglanmasını ve çeşitli ikame ürünlerin ilgili kataloglandırma içerisinde sunumunu kabul etmiş olduğunu, müvekkilinin davacı firmanın marka adını ürünlerinin herhangi bir yerinde ya da ambalajında kullanmadığını, davacı firmanın satış oranlarının düşmesinin diğer satıcıların aynı kataloglar üzerinden satış yapmasından kaynaklı olduğunu, piyasada çok sayıda satıcı bulunduğunu, bu nedenle davacının oluşan ciro kaybının müvekkiline yüklenilemeyeceğini, … firmasına müzekkere yazılarak … sistemi ile ilgili gerekli bilgilerin dosyaya kazandırılması gerektiğini, kaldı ki …’un artık bu sistemden vazgeçtiğini, sitedeki kullanım arayüzlerinin mimarının … olduğunu savunarak; davanın reddini talep ettiği görülmektedir.
İhbar olunan … vekili 28/07/2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 5651 sayılı Kanun kapsamında yer sağlayıcı olduğunu, aynı zamanda Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Yönetmeliği kapsamında “aracı hizmet sağlayıcı” olduğunu, müvekkilinin sitesinde yer alan içerik ve ilanlardan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalı sıfatını haiz kişinin Mart 2020 – Aralık 2020 tarihleri arasında “…” mağazası üzerinden “…” markalı ürünleri satışa sunduğunu, söz konusu ürünlerin duvar aksesuarı niteliğindeki tablolar ve asılabilen yazılar olduğunu, platforma satıcıların ürünlerin fiyatlarının belirlemekte serbest olduklarını, davalının ne kadar net gelir elde ettiğinin taraflarınca bilinemeyeceğini, davacı yanın ise yine Mart 2020 – Aralık 2020 tarihleri arasında “…” markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, … modelin aynı ürünün …’da kaç farklı satıcı tarafından satılmakta olduğu değişkeninden bağımsız olarak ilgili ürüne ilişkin tek bir içerik oluşturulması prensibiyle çalıştığını, aynı ürünü satışa sunan tüm satıcıların ilgili ürün için oluşturulmuş tekil içeriğin altında listelenmesiyle hem tüketicilere hem de satıcılara sunulduğunu, satıcılar tarafından halihazırda satışa sunulmuş olunan ürünlerin kümülatif biçimde … Kataloğunu oluşturduğunu, satıcıların bu sayede …’a ürün eklerken kataloğu kullanabildiği ve halihazırda başka satıcı tarafından satışa sunulmuş bir ürünün aynısını yeni bir içerik oluşturmadan sisteme ekleme şansı bulunduğunu, bu şekilde kendi stok miktarlarını ve fiyatlarını da ekrana işleyebildiklerini, satıcıların bu sistemde marka ve açıklamaları kendi iradeleri doğrultusunda sisteme işlediklerini, …’un doğrudan bir müdahalesinin olmadığını, müvekkilinin ancak bir ihlal bildirimi halinde müdahalede bulunduğunu, müvekkilinin ileri sürülen hususlarda bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki korunma istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya yönelik marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, bu minvalde “…” markalı emtia satışı yapıp yapmadığı, ihlal ve haksız rekabet eylemi söz konusuysa bunun tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat ile hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, Gebze CBS’nin 2020/21358 Soruşturma sayılı dosyası UYAP ortamında temin edilmiş, ihbar olunan şirketten tarafların satış faaliyetlerini gösterir evrak celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin hususlar bakımından bilirkişi kök ve ek raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca ibraz edilen deliller, davacıya ait marka tescil belgesi, ihbar olunandan temin edilen evrak, Gebze CBS’nin 2020/21358 Soruşturma sayılı dosyası, hukuki çıkarımları hariç olmak üzere maddi ve teknik tespitler içeren bilirkişi heyeti kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2020/54067 sayılı “…” ibareli markanın 27.05.2020 tarihinde tescil başvurusuna konu edildiği, başvurunun 29.06.2020 tarihinde ilan edildiği, 22.09.2020 tarihinde “20.SINIF: Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.” mal ve hizmetleri bakımından tescil edildiği, 6769 sayılı SMK m. 7/4 hükmüne göre; Markanın sahibine sağladığı hakların, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade edeceği, ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibinin, tazminat davası açmaya yetkili olduğu, mahkemenin, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremeyeceği düzenlemesi uyarınca davacı yanın markasının yayım tarihi olduğu görülen 29.06.2020 tarihinden itibaren gerçekleşen eylemler kapsamında davalı yana karşı bir hak iddiası ileri sürülebilecektir.
Dosya kapsamında Gebze C. Başsavcılığı nezdinde gerçekleştirilen 2020/21358 sayılı soruşturma dosyası kapsamında temin edilen ürün numuneleri incelenip iade edilme üzere getirtilmiştir. Numunelerden birinin davacı yana ait olduğu belirtilmiş olup davalı tarafa ait ürünün de davacı ürünü gibi mdf malzemeden yapılmış “hayat kısa kuşlar uçuyor” temalı olduğu, karton bir kutu içerisinde bulunan ürün üzerinde doğrudan bir markasal kullanımın tespit edilemediği, ancak ürün kutusunda yer alan etikette; … –…. “Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor Dekoratif” ve “…” ibarelerinin yer aldığı tespit edilmiştir.
Yine davacı yanca, dosya kapsamına sunulan ve davalı tarafın www…com e-ticaret sitesi üzerinden “…” mağaza adı ve “…” markası ile mdf malzemeden üretilmiş duvar dekorasyon ürünleri satışı gerçekleştirdiği iddialarını destekler nitelikteki delilleri de bilirkişi kök raporunda görselleştirilmiştir. Görseller incelendiğinde, her ne kadar ürün satıcısı konumunda aynı zamanda davalı yan markası olan “…” ibaresi geçmekte ise de ürünün pazarlama adı olarak, yani tüketiciye yansıyan markası olarak “…” ibaresinin de açık bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.
Burada, dava dışı ihbar olunanın yer sağlayıcısı olduğu “…” isimli online alışveriş platformunun “…” sistemi ile ürünlerin satışını sağladığı, dolayısıyla, davalının marka hakkı ihlâli ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunmadığı savunması üzerinde durulması amacıyla “…” sisteminin işleyişi, ihbar olunandan temin edilen evrak ile birlikte içinde uzman kimselerin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan ek rapor ile çalışma mekanizması tetkik edilmiştir.
Buna göre; dava dışı şirketin mahkememize gönderdiği cevapta; aynı ürünlerin birden fazla satıcı tarafından, … ürün kataloğunda yer alan görseller kullanılmak suretiyle satışa konu edilmesi mümkün olmakla birlikte burada satıcılara birebir içerik eklemenin yanında kendi stok miktarlarını, fiyat bilgilerini ekrana işleyerek ilgili ürünü satışa sunma hakkı tanıdığı, ayrıca satıcıların satışa sunacakları ürünleri ve bu ürünlere ilişkin açıklamaları kendi iradeleri doğrultusunda sisteme eklemelerinin mümkün olduğu belirtildiği görülmektedir. Ancak mahkememize gönderilen cevabi yazıda; “Gerek Katalog’tan ürün seçerek gerekse de sıfırdan içerik oluşturarak ürün satışa sunma prosedürlerinde ürün adı, ürün açıklaması, barkod, stok ve fiyat münhasıran satıcılar tarafından sisteme girilmekte, …’un bu kapsamda herhangi bir yönlendirmesi bulunmamaktadır.” denilmiş ise de sayılan hususlar arasında “marka” ibaresinin değiştirilebilir olduğu yönünde net bir bilgi verilmemiştir. Mezkur cevabi yazıdan satıcının kendi oluşturduğu esas içerikte marka ve açıklamalarını belirleme hakkı bulunduğu net olarak anlaşılabilirken, sisteme dahil olunarak katalogtan çekilen ürünler için “ürün adı, ürün açıklaması, barkod, stok ve fiyat” denilmiştir. Bu noktada cevabi müzekkerede “marka” ibaresinin bilinçli kullanımının bulunduğu açıklamalar mevcutken verilen bu bilgide “ürün adı” ile kastedilenin marka olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bununla birlikte; bilirkişi heyeti “…” sisteminin işleyişi ile ilgili olarak aşağıdaki teknik tespitlerde bulunmuştur:
“…” sistemi genellikle birden fazla satıcı tarafından satılan ürünlerin tek bir global barkod vasıtasıyla en uygun fiyata müşteriye sunulmasını ifade eden bir sistemdir. Bu sistemde ürünü uygun fiyata ve yüksek puana sahip olarak üst sıralara çıkılabilir. Kargoya teslim süresi, tedarik edememe oranı, ürün iade oranı, ortalama ürün puanı, iadeye dönüş hızı, kusurlu ürün iade oranı gibi metrikler mağaza puanını olumlu ya da olumsuz etkilemektedir.
… platformunda satış için ürün eklemenin birden çok yolu var olup bunlardan bazıları şöyledir:
 Hazır ürünü kullanmak (… Katalog): Daha önce …’da satışa sunulan ürünün satıcının ürün listesine ekleyerek satışa sunulmasıdır. Bu sayede barkod oluşturma, resim ekleme, resim kalite kontrolü gibi adımlar atlanmaktadır. “https://akademi…com/satici-bilgi-merkezi/urun-islemleri/urunislemleri/…-katalogundan-urun-ekle” adresinde ürünün satıcı listesine eklenmesi için satıcı stok kodu, stok miktarı, piyasa satış fiyatı ve … satış fiyatı alanlarının doldurulması gerektiği belirtilmektedir. Ürünün; Barkod, Kategori, Marka gibi bilgileri sadece etiket olarak (salt okunur) gösterilmekte bu alanların değiştirileceği herhangi bir giriş (input) alanı bulunmamaktadır.
Sıfırdan ürün eklemek (Tekil Ürün Oluşturma) : Satışı yapmak istenen ürünlerin … sistemine tek tek yüklenerek satışa sunulmasıdır.
“https://akademi…com/satici-bilgi-merkezi/urun-islemleri/urunislemleri/tekil-urun-olustur-ile-urun-yukleme” adresinde ürünün satıcı listesine eklenmesi için Ürün Bilgileri( ürünün isim, kategori ve açıklama), Satış Bilgileri ( Barkod no, Satıcı Stok kodu, piyasa satış fiyatı, Stok adedi), Ürün Özellikleri ( Model, Desen, Boy,Yaş Grubu gibi ürüne özel özellikler), Ürün Görselleri alanlarının hepsinin doldurulması. Tüm alanlar input yapıda olup bilgi girişi yapılabilmektedir.
… Katalog kullanarak ürün ekleme işlemi satıcıların ürün bilgi girişiyle zaman kaybetmeden hızlıca ürünü listelerine ekleyebilmeleri sağlamak, tekil ürün sayısını artırarak mükerrer ürün adedini azaltmakta olup barkod numarası ile tekilliği sağlanmış ürünün ayırtedici özellikleri olan barkod numarası, marka, kategori bilgilerinin, sonraki her bir satıcı tarafından değiştirilmesine izin verilmesi bu yapının oluşturulma mantığına aykırıdır. Tekilliği sağlayan özelliklerin değiştirilmesi ancak yeni ürün ekleme işlemi ile yapılabilir. Satıcılar ürün ekleme için kullanacağı yöntem/yöntemler … ürün ekleme sisteminde satıcıya bırakılmış, yapılan her ürün işleminin satıcı tarafından kontrol edilerek onaylanması istenmiştir. Katalogtan ekleme işlemi satıcının ürün bilgilerinin ve sair bilgilerin doğruluğunu kontrol ettikten sonra ekleme kararı vermesi ve onaylaması ile satışa sunulabilmektedir. Ürün bilgilerinin doğru olmadığı düşünülürse satıcı ürün eklemeye zorlanmamakta, tekil ürün ekleme işlemi yaparak tüm bilgileri kendisinin girmesi için fırsat sunulmaktadır.
Yukarıda yer verilen tespitler ışığında değerlendirme yapıldığında; davalı her ne kadar “…” sistemini kullanarak “…” ibareli ürün satışı yapmışsa da, davalının … platformu üzerinde bu sistem ile satış yapmasının teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, zira, adı geçen platformda “tekil ürün oluşturma” yöntemi ile de ürünlerin satışa arzının mümkün olduğu, bununla birlikte; “…” sistemi ile davalının satışa arz işlemi gerçekleştirirken dahi ürün bilgileri ve sair bilgileri kontrol etme imkânının bulunduğu, bu sistem ile mutlak anlamda ürün eklenmesine sistemin zorlayıcı yönlendirmede bulunmadığı, davalının adı geçen sistem ile dava konusu ürünleri satışa arz ederken bu ürünlerin “…” markası altında tüketicinin beğenisine sunulacağını bildiği veya en azından bilmesi gerektiği, bu nedenle söz konusu markanın davacıya ait olduğunu, marka sicilinin aleniyeti ilkesi uyarınca ve “sicilin olumsuz etkisi” gereği en azından bilmesi gerektiği, sonuç olarak; davalı yanın kusurlu eylemi ile “…” ibaresini ticari etki doğuracak şekilde ve markasal olarak dekoratif ürünlerin satışı hizmetinde kullandığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davalı yanın mezkur kullanımları, davacı yanın tescilli markasından doğan hakları ihlal eder mahiyette olduğu, her ne kadar davalı taraf “…” mağaza adı üzerinden bu satışları gerçekleştirmekte ise de tüketicinin daha evvelden davacı yana ait olduğunu bildiği, deneyimlediği veya tanıdığı bir marka olan “…” markasını, davalı yanın ticari faaliyetlerinde görmesi halinde, davalının da davacı yana ait ürünlerin satışını gerçekleştirmekte olduğu yönünde bir yanılgıya düşebileceği, başka bir ifadeyle satın almak istediği ürünün iktisadi kaynağında yanılgı yaşayabileceği, taraflar arasında ticari bir ortaklık bulunduğunu zannedebileceği, dolayısıyla salt mağaza / satıcı ismindeki farklılaşmanın, davacı yanın tescilli markasından doğan hakların ihlal edilmeyeceği yönünde bir kanaate varılması için yeterli olamayacağı, mevcut durumda davalı kullanımlarının davacı yan tescilli marka hakkının ihlali olduğu, bununla birlikte sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz teşkil eden eylem biçimleri, aynı zamanda haksız rekabet eylemlerinin de özel bir biçimi olduğu, dolayısıyla marka hakkına tecavüz iddiaları açısından yukarıda yer verilen değerlendirmelerin tamamının, haksız rekabet düzenlemeleri açısından da geçerli olduğu, davalı taraf kullanımlarının “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklinde TTK m. 55/1-4’te tanımlanan haksız rekabet biçimini ortaya çıkardığı kanaatine varılmıştır.
Davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemleri sübut bulduğundan; davalı eylemlerinin davacıya ait 2020/54067 sayılı marka hakkına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, davacının marka hakkına tecavüzün internet yoluyla kullanılması dahil tekrarının MEN’i ve haksız rekabetin MEN’ine, karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle hükmün hülasasının ulusal düzeyde yayın yapan gazetelerden birinde İLAN EDİLMESİNE, karar verilmiştir.
Davacı yan, dosya kapsamında yoksun kaldığı kazanç talebini 6769 sayılı SMK m.151/2-a “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.” maddesi uyarınca talep etmektedir.
Dava konusu markanın başvuru tarihinin 27.05.2020 olduğu, başvurunun 29.06.2020 tarihinde yayınlandığı, mevzuatta yer alan “Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.” (SMK m. 7/4) düzenlemesi uyarınca davalının hukuka aykırılık teşkil eden eylemlere başladığı tarihlerde davacı markasının henüz tescil edilmemiş olunduğu, dolayısıyla davacının marka başvuru süreci devam ederken başlayan davalı eylemlerinden ötürü davalı aleyhine doğacak tazminat sorumluluğunun başlangıç tarihinin, davacı markasının yayım tarihi olan 29.06.2020 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Buna göre değerlendirme yapıldığında; mahkememizce ihbar olunan şirkete gönderilen müzekkereye verilen cevapların yer aldığı 28.02.2022 tarihli cevabi yazı ekinde; davalı yanın gerçekleştirdiği satış, iade ve iptal dökümlerinin yer aldığı bir listeye yer verilmiş olup ilgili liste incelendiğinde davalı yanın … markasını taşıyan ürünlerden;
 Haziran ayında 2 satış yaptığı ancak her iki satışın da iptal olduğu,
 Temmuz ayında satışın bulunmadığı,
 Ağustos ayında toplam 460 satış işlemi gerçekleştirdiği, bu satışlardan 42 tanesinin satış sonrasında iptal/iade olduğu, yani net satışının 418 adet olduğu,
 Eylül ayında toplam 1786 adet satış işlemi gerçekleştirdiği bu satışlardan 164 adedinin iptal/iade olduğu, net satış miktarının 1622 olduğu,
 Ekim ayında 672 adet satış işlemi gerçekleştirdiği, bu satışlardan 49 adedinin iptal/iade olduğu, net satış miktarının 623 olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla davalı yanın ….com sitesi üzerinden “…” markasını taşıyan ürünler ile yaptığı toplam satışın 2919 adet olduğu, ancak bu satışlardan 257 adedin iptal/iade olduğu, yapılan net satışın 2662 adet olduğu görülmektedir. Bilirkişi ek raporunda dökümü verilen kayıtlar çerçevesinde davacı yanın defter kayıt ve belgelerine göre ilgili dönemdeki (haziran – ekim 2020) BRÜT satışının 304.688,88 TL olduğu, ortalama kâr haddinin ise %69,8 olduğu görülmüş olup kök raporda da belirtildiği üzere davalı tarafça ilgili dönemde gerçekleştirilen 2662 adet satışın tamamının doğrudan davacı tarafın yoksun kaldığı kazanç olarak kabulü ve hesaplanması halinde, davacının ortalama satış tutarı olan 72,15 TL ile bu miktarın çarpılması sonucunda ulaşılacak rakam davacı yanın yoksun kaldığı brüt kazanç olacaktır.
Bu hesaplamaya göre de 2662*72,15 = 192.135,45 TL brüt kazanç üzerinden % 69,8 karlılık oranı hesaplandığında davalı yanın izinsiz kullanımları olmasaydı davacı yanın aynı tutardaki satışlarından ötürü toplamda 134.060,18 TL net karı olacağı değerlendirilmelidir.
Ancak SMK m.151/3 ve m.151/4 düzenlemeleri kapsamında yapılan değerlendirmelerde, davacı yanın tercihinin 151/2-a maddesine dayandırılmış olunması nedeniyle, sınai mülkiyet hakkının ekonomik öneminin gerçekleştirilen eylemlerde belirleyici etken olup olmadığı hususunda inceleme yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede dava konusu eylemlere konu marka kapsamında satışa konu edilen ürünlerin ev dekorasyon ürünleri oldukları, bu ürünlerin kişiye özel/el yapımı nitelikte olmayan, kalıp nitelikte mdf malzemeden üretilmiş duvar aksesuarları olduğu, bu nitelikteki ürünlerde tüketici tercihlerini belirleyen asıl unsurun dekorasyon konusu ürünün kendisi olduğu, görece düşük fiyatlı oldukları dosya kapsamından da anlaşılan bu ürünler açısından, tüketicinin marka bağımlılığının, ürünün tasarımsal / görsel algısına nazaran çok daha zayıf olacağı, başka bir ifadeyle tüketicinin bu ürünü satın alırken, hangi marka ile satıldığından ziyade, ürünün doğrudan kendisi üzerinden tercihte bulunduğu, bu tür ürünlerin uzun yıllardır piyasada satışa konu edilmekte olduğu, dolayısıyla tüketicinin de farklı markalar/işletmelerden bu ve benzeri ürünleri halihazırda zaten temin etmekte olduğu, aynı ürünlerin çok sayıda satıcı tarafından özellikle e-ticaret platformlarında satışa konu edilmesinin ve davacı yanın ürünlerin kendisi üzerinde bir sınai hak iddiasının bulunmaması karşısında, dava konusu markanın iş bu ihlal eylemlerinin meydana gelmesinde doğrudan en güçlü ekonomik etken olmadığı düşünülmektedir.
Dosya kapsamındaki bilgilerden, davacının satışlarında meydana gelen dalgalanmanın/dönemsel azalmaların ve buna bağlı oluşan yoksun kaldığı kazancın tüm sonuçlarının davalı yana yükletilmesinin isabetli olmayacağı, hal böyleyken 151/2-a maddesinde yer alan seçimlik hakka ilişkin yapılan hesaplamalar sonucunda belirlenen yoksun kalınan kazanç tutarı üzerinden adil bir uyarlama yapılması gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluştuğu, bu kapsamda belirlenen miktar üzerinden %60 adil uyarlama oranı uygulandığında, yoksun kalınan kazanç tutarının 53.624,08 TL olarak belirlenebileceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; 53.624,08 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiştir.
Davacı yan manevi tazminat isteminde de bulunmuştur.
Manevi tazminatın amacının, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilen sınai hak sahibinin ticari piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararların tazmin edilmesi olduğu, manevi tazminatın takdirinde sınai hakkın tanınmışlığı ve ihlal niteliği taşıyan ürünlerin niteliğinin dikkate alınması gerektiği, bu nedenle, sınai hak ihlaline ilişkin fiilin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam, ekonomik ve sosyal durumları birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği, buna göre; tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları, ihlale konu ürünlerin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, davacının uğradığı maddi zararın boyutu, tarafların işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; davalının marka hakkı ihlali oluşturan eylemleri nedeniyle, talep edilen 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı eylemlerinin davacıya ait 2020/54067 sayılı marka hakkına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, davacının marka hakkına tecavüzün internet yoluyla kullanılması dahil tekrarının MEN’i ve haksız rekabetin MEN’ine,
53.624,08 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle hükmün hülasasının ulusal düzeyde yayın yapan gazetelerden birinde İLAN EDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.868,00 TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama ile alınan 967,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 2.901,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men-i, hükmün ilanı istemleri bakımından; kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.771,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 136,62 TL peşin harç, 830,38 TL tamamlama harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 229,05 TL posta-tebligat masrafı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.358,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin olmak üzere toplam 508,50 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2022

Katip …
E-imza

Hakim…
E-imza