Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/358 E. 2021/167 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/358 Esas
KARAR NO : 2021/167

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 09/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 09, 38 ve 42.sınıflarda, kendi faaliyetine gözgülenmiş kısıtlı bir grup mal ve hizmet için “…” markasını tescil ettirmek üzere “WIPO” nezdinde 1516379 sayılı uluslararası tescil başvurusunda bulunduğunu, Türkpatent nezdinde 2020/24975 sayısı ile kayıt altına alanına söz konusu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı’nca tümden reddedildiğini, taraflarınca itirazda bulunulduğunu, YİDK’nın 27/10/2020 tarih … sayılı kararıyla, ret kararına karşı yapılan kısmi itirazlarının da reddedildiğini, müvekkiline ait “…” marka başvurusunun, kısmi karara itirazlarına konu ettikleri mal ve hizmetler için SMK madde 5/1(b) ve (c) anlamında reddi kararının hatalı olduğunu, bu sebeple işbu davanın ikame edildiğini beyan ederek; YİDK 27/10/2020 tarih … sayılı kararının iptalini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “…” kelimesinin tanımlayıcı bir ibare olup ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, davaya konu ibareye kullanım ile ayırt edici nitelik kazandırıldığının ispatlanamadığını, yabancı ülkelerdeki tescil hallerinin, başvurunun tescili için mutlak neden olmadığını beyan ederek; haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/24975 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun YİDK kararına konu mal ve hizmetler bakımından somut ayırt edici olup olmadığı, bu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlayıp tanımlamadığı, SMK m.5 hükmü bağlamında mutlak tescil engellerinin somut olayda mevcut olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının Madrid Protokolü hükümleri uyarınca Türk Patent ve Marka Kurumuna yaptığı “…” ibareli “9.SINIF: Scientific, nautical, surveying, photographic, cinematographic, optical, weighing, measuring, signalling, checking (supervision), life-saving and teaching apparatus and instruments; apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, accumulating, regulating or controlling electricity; apparatus for recording, transmission or reproduction of sound or images; magnetic data carriers, recording discs; digital recording media; calculating machines, data processing equipment, computers; computer software; computer programs; computer software for automating business processes and analysis including creating and managing workflows across multiple applications to synchronise files, get notifications, collect data; computer software for building AI models to add intelligence to business workflows; computer software for viewing, exploring, enabling or disabling workflows, publishing templates for workflows; computer software for creating, importing, exporting and editing a solution in a workflow; computer software for the collection, editing, organizing, modifying, bookmarking, transmission, storage and sharing of data and information. 38.SINIF: Telecommunications; telecommunications, namely, transmission of data for automating business processing and analysis including creating and managing workflows. 42.SINIF: Scientific and technological services and research and design relating thereto; industrial analysis and research services; design and development of computer hardware and software; Software as a Service (SaaS) services including software for use in automating business processes and analysis; Software as a Service (SaaS) services for use in enterprise development, building and certifying custom connectors, integrating websites and other technologies, embedding and testing workflows and solutions; Software as a Service (SaaS) service, namely, software for use in database management.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla, marka başvurusunun 2020/24975 no. ile işleme alındığı, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükümleri gereği başvurunun reddine karar verdiği, davacı şirket tarafından 13.08.2020 tarihinde karara itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde; “apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, accumulating, regulating or controlling electricity; computer software; computer programs” emtiaları bakımından Markalar Dairesi Başkanlığı’nın vermiş olduğu red kararına itiraz edilmediği, bunun haricinde kalan diğer mal ve hizmetler hakkında verilen red kararına itiraz edildiği, 27.10.2020 tarihinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmış olduğu incelemede, … sayılı davaya konu kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı şirket marka vekiline 30.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede;
Dava konusu 2020/24975 sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler; “9.SINIF: Scientific, nautical, surveying, photographic, cinematographic, optical, weighing, measuring, signalling, checking (supervision), life-saving and teaching apparatus and instruments; apparatus for recording, transmission or reproduction of sound or images; magnetic data carriers, recording discs; digital recording media; calculating machines, data processing equipment, computers; computer software for automating business processes and analysis including creating and managing workflows across multiple applications to synchronise files, get notifications, collect data; computer software for building AI models to add intelligence to business workflows; computer software for viewing, exploring, enabling or disabling workflows, publishing templates for workflows; computer software for creating, importing, exporting and editing a solution in a workflow; computer software for the collection, editing, organizing, modifying, bookmarking, transmission, storage and sharing of data and information. 38.SINIF: Telecommunications; telecommunications, namely, transmission of data for automating business processing and analysis including creating and managing workflows. 42.SINIF: Scientific and technological services and research and design relating thereto; industrial analysis and research services; design and development of computer hardware and software; Software as a Service (SaaS) services including software for use in automating business processes and analysis; Software as a Service (SaaS) services for use in enterprise development, building and certifying custom connectors, integrating websites and other technologies, embedding and testing workflows and solutions; Software as a Service (SaaS) service, namely, software for use in database management.” şeklindedir.
Dava konusu bu mal ve hizmetlerin Türkçe tercümesi; “09.SINIF: Bilimsel, denizcilik, ölçme, fotografik, sinematografik, optik, tartım, ölçme, sinyal verme, kontrol (denetim), hayat kurtarma ve öğretim araç ve gereçleri; (…) ses veya görüntülerin kaydedilmesi, iletilmesi veya çoğaltılması için aletler; manyetik veri taşıyıcıları, kayıt diskleri; dijital kayıt ortamı; hesaplama makineleri, veri işleme ekipmanları, bilgisayarlar; (…) dosyaları senkronize etmek, bildirimler almak, veri toplamak için birden fazla uygulama arasında iş akışlarının oluşturulması ve yönetilmesi dahil olmak üzere iş süreçlerini ve analizi otomatikleştirmek için bilgisayar yazılımları; iş akışlarına zeka katmak için yapay zeka modelleri oluşturmak için bilgisayar yazılımı; iş akışlarını görüntülemek, keşfetmek, etkinleştirmek veya devre dışı bırakmak, iş akışları için şablon yayınlamak için bilgisayar yazılımları; bir iş akışında bir çözümü oluşturmak, içe aktarmak, dışa aktarmak ve düzenlemek için bilgisayar yazılımları; veri ve bilgilerin toplanması, düzenlenmesi, organize edilmesi, değiştirilmesi, işaretlenmesi, iletilmesi, depolanması ve paylaşılması için bilgisayar yazılımları. 38.SINIF: Telekomünikasyon; telekomünikasyon, yani iş akışlarının oluşturulması ve yönetilmesi de dahil olmak üzere iş işleme ve analizini otomatikleştirmek için veri iletimi. 42.SINIF: Bilimsel ve teknolojik hizmetler ve bunlarla ilgili araştırma ve tasarım; endüstriyel analiz ve araştırma hizmetleri; bilgisayar donanımı ve yazılımı tasarımı ve geliştirilmesi; iş süreçlerini ve analizleri otomatikleştirmede kullanım için yazılım dahil olmak üzere Hizmet olarak Yazılım (SaaS) hizmetleri; kurumsal geliştirme, özel bağlayıcılar oluşturma ve onaylama, web sitelerini ve diğer teknolojileri entegre etme, iş akışlarını ve çözümleri yerleştirme ve test etmede kullanım için Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) hizmetleri; veri tabanı yönetiminde kullanılacak Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) hizmeti” şeklindedir.
Dava konusu marka başvurusu ile davaya konu mal ve hizmetler birlikte incelendiğinde; Dava konusu 9. Sınıftaki emtiaların bir kısmının genel olarak iş dünyasında kullanılan emtialar oldukları (söz gelimi; iş akışlarına zeka katmak, yapay zeka modelleri oluşturmak için bilgisayar yazılımı vb.), diğer bir kısmının genel halk kitlesine hitap ettiği (söz gelimi; ses veya görüntülerin kaydedilmesi, iletilmesi veya çoğaltılması için aletler, hesaplama makineleri vb.), dava konusu 38.sınıftaki hizmetlerin genel halk kitlesinin yanı sıra spesifik olarak iş dünyasına hitap ettiği (örneğin; telekomünikasyon hizmeti oldukça genel bir tanımlama olup, bu hizmetin nihai alıcısı profesyonel iş sahipleri olabileceği gibi ev internetinden faydalanan halk kesimi de olabilir.), 42.sınıf hizmetlerin ekseriyetle iş dünyasına hitap eden hizmetler oldukları, dava konusu marka başvurusunun “…” ibaresinden oluştuğu, başkaca herhangi bir unsur içermediği, “…” ibaresinin İngilizce bir kelime olup anlamının Türkçe’de “Güç” olarak anlaşıldığı, “…” ibaresinin de İngilizce bir kelime olup anlamının Türkçe’de “Otomatikleştirmek” olarak anlaşıldığı, “Güç” veya “Otomatikleştirmek” anlamına gelen “…” ve “…” kelimelerinin tek başına davaya konu mal ve hizmetleri ayırıcı vasıflarının bulunmadığı, tek başına bu kelimelerin davaya konu mal ve hizmetlerin “Güçlü” veya el yordamı gerektirmeyen ve “Otomatikleştirilmiş” mal ya da hizmetler oldukları yönünde ilgili tüketici kesimi nezdinde hemen ve ilk bakışta algı oluşturabileceği, ancak davaya konu marka başvurusunun bu iki kelimenin bir araya getirilmiş türetme hali ile oluşturulduğu, bu nedenle markayı oluşturan işaretin bir bütün olarak “…” şeklinde ele alınması gerektiği, İngilizce’nin ülkemizde en yaygın olarak aşina olunan yabancı dil olduğu, zira ilk öğretimden üniversite çağına kadar, gerek devlet okulları, gerekse özel okullarda bu dilin yaygın öğretiminin verildiği, bu hale göre “…” işareti ile karşılaşan davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin bu ibareyi bir bütün halinde kavramsal olarak hemen ve ilk bakışta ne şekilde algılayacağının önemli olduğu, “…” ibaresinin bir bütün halinde ve kalıp olarak kullanılan bir anlamsal karşılığının bulunmadığı, bu konuda İngilizce sözlüklerde bir bütün halinde Türkçe karşılığı bulunan herhangi bir ibareye rastlanmadığı (Bkz; https://www.merriam-webster.com/dictionary/…%20automate, https://dictionary.cambridge.org/tr/spellcheck/ingilizce/?q=…+…, https://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/…%20automate, s.e.t:08/04/2021), dolayısıyla bu ibareyi gören ilgili tüketici kesiminin kelimelerin bağımsız anlamlarını bir araya getirerek oluşan kelime dizgisi ile işareti algılayacağı, bu hale göre “…” işaretini gören ilgili tüketici kesiminin bu işareti “GÜÇ OTOMATİKLEŞTİRMEK” şeklinde Türkçe’ye çevireceği ve bu şekilde algılayacağı, bu kavramsal algının davaya konu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, bu mal ve hizmetlerin karakteristik herhangi bir özelliğini refleksif olarak tüketici zihnine yerleştirmediği, dolayısıyla bir bütün olarak “…” işaretinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, ayrıca söz konusu işaretin bu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, nitekim İngilizce diline aşinalığın ülkemizdeki tüketici kesiminden çok daha fazla olduğu Avrupa uygulaması incelendiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerin EUIPO nezdinde ayırt edici bulunduğu, davaya konu mal ve hizmetleri tanımlamadığının dosya içerisinde mevcut EUIPO kaydından anlaşıldığı, yine İngilizce’nin menşe ülkesi olan Birleşik Krallık’ta da davaya konu “…” işaretinin marka olarak tescil edildiğinin dosya içerisine alınan Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi kaydından da anlaşıldığı, İngilizce’nin ana dil olarak konuşulduğu Birleşik Krallık’ta markasal ayırt edici etkisi kabul edilen “…” markasının İngilizce dilinin görece daha az bilindiği ülkemizde markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı yönünde saptamada bulunulmasının eşyanın tabiatına aykırı olacağı, nitekim ülkemizde bulunan ilgili tüketici kitlesinin tamamının bu işaretin Türkçe anlamını bilmesinin beklenemeyeceği, bir kısım tüketicinin bu işareti anlamsız kelimeler olarak da algılayacağı, kaldı ki kavramsal olarak bütün halinde yukarıda açıklandığı üzere bu işaretin markasal ayırt ediciliğinin bulunduğu ve tasviri olmadığı anlaşıldığından SMK m.5/1-b ve SMK m.5/1-c hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, SMK m.5 hükmünde yer alan başkaca mutlak tescil engellerinin de somut başvuruda bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 73,50 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 190,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, tüm taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/04/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza