Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/355 E. 2021/249 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/355 Esas
KARAR NO : 2021/249

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü ) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının mevcut ticaret unvanı altında 17.06.2008 tarihinde kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana “…” tanıtma vasıtası altında otomotiv, traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının satışı ve servisi alanlarında faaliyet gösterdiğini, 2015 yılında pazar payında Türkiye üçüncüsü seçildiğini, özellikle çiftçiler nezdinde tanınmış bir firma olduğunu, dünyaca ünlü tarım makineleri ve traktörlerinin Türkiye çapında bayisi olduğunu, davacının “…” markasını 2008 yılından beri söz konusu makinelerin ve otomotiv satışı hizmetleri kapsamında yoğun ve ciddi bir biçimde kullandığını ve bu markanın gerçek hak sahibi olduğunu, davacının ticaret unvanının da aynı ibareyi asli unsur olarak içerdiğini, davacının aynı zamanda 2019/115047 sayılı aynı ibareyi içeren bir marka tescil başvurusunun bulunduğunu ve davacının www…com alan adının da maliki olduğunu, davacının bütün bu kullanımlarının 35. Sınıfa giren satış hizmetlerinde markasal hüviyette olduğunu, davalının ise “plastik boru” imalatı yapan bir firma olduğunu, 35. Sınıf altında otomotiv, traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçaları satışının bulunmadığını, buna rağmen davalının huzurda dava konusu edilen markanın tescili için diğer davalı TÜRKPATENT nezdinde müracaatta bulunduğunu, söz konusu markada geçen “…” ibaresinin davacının tescilsiz markası ile iltibas yaratacak şekilde aynı/benzer bir ibare olduğunu, davalının bu ibareyi tarım ürünleri veya otomotiv satış sektöründe kullanacak olmasının karıştırılma ihtimalini doğuracağının şüphesiz olduğunu, davalının söz konusu markayı tescil ettirmek istemesinin davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu ileri sürerek; TÜRKPATENT YİDK’mnın dava konusu edilen 29.10.2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 14/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen markanın başvuru tarihi olan 07.08.2019 tarihinden önce davacının başvuruda geçen “… TARIM” ibaresini ciddi ve yoğun bir biçimde kullandığına dair yeterli belge ve delili TÜRKPATENT işlem dosyasına sunamamış olduğunu, aynı şekilde davacının somut olayda SMK m.6/5 hükmünde aranan şartların gerçekleşmiş olduğuna veya SMK m.6/6 hükmünün somut olaya uygulanmasını gerektirecek bir durumun mevcut olduğuna dair belge ve delilleri sunamamış olduğunu beyan ederek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 01/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının plastik ham maddelerin, içme/kullanma/tarımsal sulamada kullanılan boruların, tarım makineleri ve ekipmanlarının, plastik makine ekipmanlarının, otomotiv dişlilerinin, şanzımanların, dişli kutularının ve bunların yedek parçalarının tasarımı, üretimi, satışı, pazarlaması, ithalatı ve ihracatı alanlarında faaliyet gösteren, bu sektörlerde lider ve tanınan bir firma ve marka olduğunu, ticari faaliyetlerine 1975 yılında “… Makine Sanayi” tanıtma vasıtası altında başladığını, 1991 yılında “…” ibareli ilk markasını 91/001328 no. tahtında tescil ettirdiğini, aynı yıllarda otomotiv dişlileri, makine dişlileri, dişli kutuları, plastik extruder ve plastik işleme makineleri üretimine başladığını, 1993 yılı sonunda adi ortaklık yapısını değiştirerek “… Makine Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.” unvanıyla ticari faaliyetlerini yürütür hale geldiğini, 2012 yılında mevzuat gereği ticaret unvanını bugünkü haline getirdiğini, günümüzde yıllık yurtiçi satış cirosunun 100.000.000 TL, 35 ülkeye gerçekleştirdiği ihracatın yıllık cirosunun da yaklaşık 5.000.000 ABD Doları olduğunu, söz konusu ticari faaliyetlerini “…” ve “…” ibarelerini de ihtiva eden toplam 15 adedi aşkın tescilli markalar tahtında sürdürdüğünü, yani dava konusu edilen “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin davacı değil davalı firma olduğunu, davalı firmanın bu markaya uzun yıllardır yatırım yapmakta ve markaya ekonomik bir değer katmakta olduğunu, davacının bir üretim firması olmamasına rağmen ticaret unvanını kullanım şeklini marka kullanımı olarak göstermeye çalışmasının kötü niyetli olduğunu, davacının markalaşmaya hiç yatırım yapmadan davalının bilinirliğinden faydalanma saikiyle hareket ediyor olduğunu, davacının web sitesinden anlaşıldığı üzere sadece Aksaray ve Konya’da oto galericiliği yapan bir firma olduğunu, davacının faturalarında ticaret unvanının ilk kelimesini biraz büyük yazıyor olmasının markasal kullanım ve markaya yatırım sayılmasının mümkün olmadığını, davacının davasına mesnet aldığı markasının davalı firmanın markasından sonraki bir tarihte başvurusu yapılmış bir marka olduğunu beyan ederek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… TARIM” ibareli marka başvurusu bakımından davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacıya ait alan adı ve ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, davacının tanınmış markasının bulunup bulunmadığı, davacıya ait sonraki tarihli markanın SMK m.6/1 hükmü incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı, davalı şirketin önceki tescilli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, ticaret sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… TARIM” ibaresini 12, 31, 35 ve 44. sınıflarda bulunan “Sınıf Kodu:12 Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Bisikletler ve bunların gövdeleri, gidonları, çamurlukları. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar. Bebek arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler. El arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar. Raylı taşıtlar: Lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, teleferikler, telesiyejler. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Sınıf Kodu: 31 İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu. Sınıf Kodu:35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Sınıf Kodu:44 Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 07.08.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.09.2019 tarih ve 332 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 12.11.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz edildiği, davalı şirketin 30.12.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, davacı yanın 17.08.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 29.10.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 02.11.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, tarafların ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, davalı şirkete ait … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu nedenle, eldeki uyuşmazlık salt YİDK kararının iptali istemi bakımından esastan incelenmiş olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 29.10.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Davacı taraf marka işlem dosyasında ibraz ettiği 12.11.2019 tarihli yayına itiraz formunun 2 nolu sayfasında, dava konusu marka başvurusu bakımından SMK m.6/1 hükmünü ileri sürmüşse de, SMK m.6/1 hükmü gereği nispi tescil engelinden söz edilebilmesi için, başvuru markasından önceki tarihli bir markanın veya marka başvurusunun bulunmasının gerektiği, davacının, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki tarihli herhangi bir marka ya da marka başvurusunun bulunmadığı, davacıya ait 2019/115047 sayılı marka başvurusunun, dava konusu marka başvuru tarihinden sonraki tarihli olduğu anlaşıldığından, davacının bu markayı mesnet göstererek dava konusu marka başvurusunun tescilini engelleyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, somut olayda, SMK m.6/1 hükmü koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan incelemede;
Davacı tarafın marka işlem dosyasına, 2008-2020 yılları arasında kesmiş olduğu çok sayıda fatura örneği ibraz ettiği, faturaların sol üst köşelerinde davacının ticaret unvanının “… ambalaj optik otomotiv tarım makinaları ltd.şti” şeklinde yazılmış olduğu, bu şekildeki yazımda “…” ibaresinin, ticaret unvanının diğer kelime unsurlarının üstünde ve görece büyük puntolarla oluşturulduğu ve markasal fonksiyon icra edecek şekilde faturalarda tanıtıcı işaret olarak konumlandırıldığı, nitekim ibraz edilen bazı faturalarda; salt “… ambalaj optik otomotiv tarım makinaları ltd.şti” şeklinde, “…” ibaresinin markasal olarak ön plana çıkartıldığı ibare bulunsa da (Örneğin; 06.04.2018 tarihli 117983 sayılı fatura), bazı faturalarda “… ambalaj optik otomotiv tarım makinaları ltd.şti” şeklinde, “…” ibaresinin markasal olarak ön plana çıkartıldığı ibarenin yanı sıra, davacının ticaret unvanını olduğu gibi içeren “…” ibaresinin, diğer unsurların önüne geçmediği “… AMBALAJ OPTİK OTOMOTİV TARIM MAKİNELERİ LTD ŞTİ” olarak ticaret unvanı kaşesinin de bulunduğu (Örneğin; 05.10.2018 tarih 033962 sayılı fatura) tespit edilmiştir.
Davacı tarafın marka işlem dosyasına ibraz ettiği, davacının aldığı plaketlerin ve ödüllerin görselleri incelendiğinde; davacının işletme adı olarak çoğunlukla “… OTOMOTİV” ve bazen de “…” ibaresinin kullanıldığı 2011, 2012 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 yıllarına ilişkin belge, plaket ve ödül dokümanı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından marka işlem dosyasına, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki döneme tekabül eden tahsilat makbuzları, davacının üçüncü kişilere satışını gerçekleştirdiği traktör emtiasına ilişkin araç satış sözleşmesi örnekleri, satışa ilişkin banka dekontları, davacının bayi olarak dava dışı tedarikçisinden satın aldığı emtiaları gösterir faturalar ibraz ettiği tespit edilmiştir.
Davalının sahip olduğu kalite belgelerinin, deney raporlarının, yayınladığı fiyat listelerinin ve kataloglarının örnekleri incelendiğinde; Kalite belgelerinden ve deney raporlarından, davalının 2000’li yılların başından beri “…” ibaresini muhtelif malzemelerden üretilmiş muhtelif fonksiyonu olan borularda markasal hüviyette kullandığı, yine davalının kataloglarında ağırlıklı olarak “şekil+… Plastik” çatı markası altında, “…” ve “…” ibarelerini markasal hüviyette kullandığı görülmektedir.
Davalının yurt içi ve yurt dışı satışlarını gösterir fatura ve gümrük beyannamesi örnekleri incelendiğinde; Davalının 2000’li yılların başlarında faturalarında “…” ibaresini “… makina sanayi ve ticaret ltd şti” şeklinde kullandığı, daha güncel faturalarında ise “…” ibaresini faturalarında sadece ticaret unvanında değil, “Şekil+… Plastik” şeklinde markasal hüviyette de kullandığı anlaşılmaktadır.
Davalının reklam, promosyon ve tanıtım yatırımlarını gösteren sözleşmelerin, fotoğrafların, harcama faturalarının ve fuar katılım belgelerinin/fotoğraflarının örnekleri incelendiğinde; Davalının 2000’li yılların başından beri “… PLASTİK” ibaresini “Şekil+… Plastik” şeklinde markasal hüviyette kullandığı, promosyon malzemelerine yatırım ve harcamalar yaptığı ve gerek yurt içinde gerekse yurt dışında “… PLASTİK” tanıtma vasıtası altında fuarlara katıldığı görülmektedir.
Davalının www.duzgunlermak.com.tr ve www.duzgunlerplastik.com alan adlı internet sitelerinden alınmış çıktılar incelendiğinde; Davalının bu web sitelerinde “… PLASTİK” ibaresini “Şekil+… Plastik” şeklindeki gibi veya bu işaretlerin türevlerinde, muhtelif borularda ve bunların tanıtımında, markasal hüviyette ve yoğun bir biçimde kullandığı görülmektedir.
Davalıya ait ticaret sicil gazetesi, işyeri açma ve çalışma ruhsatı, vergi levhası, oda sicil kaydı belgelerinin örnekleri incelendiğinde; T.C. Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 09.12.1993 tarihinde verilen İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nda davalının işyerinin unvanı “… Makina Sanayi”, faaliyet konusu da “delikli saç ve sondaj borusu imalatı” olarak görülmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalara göre; Davacının özellikle ibraz ettiği faturalarda “…” ibaresini markasal olarak ticaret unvanı içinde, ancak ticaret unvanında yer alan diğer unsurların önüne çıkacak ve markasal etki oluşturacak şekilde 2008 yılından 2019 yılına kadar tescilsiz bir şekilde “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri üzerinde yoğun ve sıkı bir şekilde kullandığı, davalının ise 2000’li yılların başından beri “…” ibaresini muhtelif malzemelerden üretilmiş muhtelif fonksiyonu olan borularda markasal hüviyette kullandığı, davacının tescilsiz kullanımlarının bulunduğu hizmetler ile davalının 2000’li yıllardan beri markasal kullanımlarının bulunduğu boru emtiaları arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığı, zira; bunların farklı tüketici kesimine hitap eden, farklı ihtiyaçları gideren, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkanı olmayan mal ve hizmetler oldukları, dolayısıyla davalı şirketin 2000’li yıllara uzanan boru emtiaları üzerindeki markasal kullanımlarının, davacının tescilsiz kullanımını ispatladığı “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri bakımından davalı lehine üstün hak sağlamayacağı, davalı tarafından ibraz edilen ve önceki ticaret unvanı altında satışı yapıldığı tespit edilen ve “…” ibaresinin ticaret unvanı içinde ancak markasal fonksiyon icra edecek şekilde kullanıldığı tespit edilen; 2003 tarihli 1 adet dişli, 7 adet vals dişlisi, 30 adet ayna mahruti, 5 adet prenses ve maraton isimli uzun yol aracı, 1 adet dişli, 2005 tarihli 3 adet dişlinin satışı yapıldığı tespit edilmişse de, bu emtialar bakımından da davalı şirketin gerçek hak sahipliğinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, zira bu emtiaların satışı hizmetleri bakımından davalı şirketin “…” ibareli markasal kullanımlarının 2003 ve 2005 yılı ile sınırlı kaldığı, yoğun ve sıkı bir markasal kullanımın bulunmadığı, sınırlı sayıda emtianın satışı yapıldığı, dolayısıyla bu emtiaların satışı hizmetleri bakımından “…” markasal kullanımının ayırt edicilik kazandığının söylenemeyeceği, bu nedenle davacının yukarıda belirtildiği şekilde, daha uzun zaman aralığına uzanan, nitelik ve nicelik olarak çok daha fazla sayıda faturaya konu olan tarım ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri bakımından davacının “…” kelimesini bu hizmetler bakımından ayırt edici hale getirdiğinden, bu hizmetler üzerinde davacının gerçek hak sahipliğinin bulunduğu, buna göre; “…” ibaresi ile “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi ile iştigal etmekte olan davacının, SMK m.6/3 hükmü kapsamında, davalının “… TARIM” markasının aynı/benzer/ilişkili emtialar için tescil edilmesini engelleme hakkını haiz olduğu, zira her iki işaretin de esas unsurunun “…” olduğu, davalı markasında yer alan “TARIM” kelimesinin tamamlayıcı bir işaret olup, ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı,
Buna göre; mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Her ne kadar dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen 31. Sınıftaki tüm emtialar ile 44. Sınıftaki “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler”in, tarım ile yakın ilişkili emtialar olduğu görülse de, davacının tescilsiz “…” işaretini, “tarım” faaliyetleri kapsamında kullanmadığı, sadece “tarım yapılmasına yardımcı fonksiyonları olan alet ve makinelerin satışı/servisi” hizmetlerinde kullandığı fiili gerçeği gözetildiğinde, davacının bu tanıtma vasıtalarından kaynaklanan haklarının, “tarımla ilişkili tüm emtiaları” kapsadığının söylenmesi mümkün görülmemiştir. Ancak, davacının fiili iştigal alanına giren hizmetler ile, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 12. Sınıftaki; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.”ınbenzer/ilişkili emtialar olduğu değerlendirilmektedir. Zira bir otomotiv işletmesinden bir kara taşıtı, örneğin traktör satın almış bir tüketicinin, işletmenin adı ile birebir aynı bir markayı taşıyan, yukarıda sayılmış olan makine parçalarından birini gördüğünde, marka sahibi işletme ile taşıtını satın aldığı işletme arasında bir bağlantı kurması mümkündür. Zaten; davacının dava dosyasına sunmuş olduğu faturalarda da, davacının bu tip makine parçalarının ve aksesuvarlarının satışı ile iştigal ettiği görülmektedir. Bu nedenle; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 12. Sınıftaki;“Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.” açısından, somut olayda, davacının gerçek hak sahipliğinden kaynaklı olarak, davalı markası kapsamındaki bu emtiaların tescil edilmesini engelleyebileceği, bu emtialar bakımından SMK m.6/3 hükmü koşulunun somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda her ne kadar davacının ticaret unvanının önüne geçecek şekilde, ibraz ettiği faturalarda “…” kelimesini markasal olarak kullanmadığından bahisle, SMK m.6/3 hükmünün somut olayda oluşmayacağı yönünde görüş bildirilmişse de, yukarıda izah edildiği ve örneklendirildiği üzere, davacı tarafın ibraz ettiği ve dava konusu marka başvuru tarihinden önceki tarihli faturaların tamamında, “…” ibaresi, ticaret unvanı içinde olmakla birlikte, ticaret unvanını oluşturan diğer unsurların önüne çıkacak şekilde, oldukça büyük punto ile faturaların sol üst köşelerinde kullanılmış ve yukarıda belirtilen fiili satış/servis hizmetleri bakımından bu ibareye markasal fonksiyon yüklemiştir. Dolayısıyla, davacının tescilsiz bu kullanımları, salt davacının ticaret unvanının kullanımı kapsamında görülmemiş, bu kullanımların markasal fonksiyon icra edecek şekilde kullanıldığı tespit edildiğinden, bilirkişi heyetinin SMK m.6/3 bağlamında ileri sürdüğü aksi yöndeki görüşe itibar edilmemiş ve HMK m.282 hükmü uyarınca, gerekçesi de belirtilmek suretiyle, yukarıdaki paragraf gibi değerlendirme yapılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; SMK m.6/3 bahsinde belirtilen davacı kullanımlarında, aynı zamanda davacıya ait ticaret unvanının da faturalarda yer aldığı, davacı kullanımlarının gerek markasal gerekse ticaret unvanını ifade edecek ikili bir fonksiyon icra ettiği, yukarıda belirtildiği üzere davacının ticaret unvanını üzerinde taşıyan faturalardan kaynaklı eylemli faaliyet alanının bir malın üretilmesine değil, bir malın satışına ilişkin hizmet niteliğinde olduğu, bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmeyeceği, ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebileceği, bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli markanın tescilli olduğu emtialar ile önceki tarihli ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli ticaret unvanı ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığı hususları olduğu, bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektireceği, hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği, (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13), somut olayda da hizmet sektöründe ticaret unvanını kullanan davacının, ticaret unvanını olduğu gibi bu sektörde kullanması halinde dahi, bu kullanımın aynı zamanda markasal fonksiyon icra edeceği, bu şekilde yapılan tespitlerden sonra, davacının ticaret unvanının ticaret siciline 18.06.2008 tarihinde kaydedildiği, dolayısıyla dava konusu markaya göre davacının ticaret unvanının önceki tarihli olduğu, SMK m.6/3 bahsinde ifade edildiği üzere; davacının ticaret unvanını fiilen kullandığı hizmetler ile davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 12. Sınıftaki; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.”ınbenzer/ilişkili emtialar olduğu, davacının ticaret unvanının eki niteliğindeki “…” kelimesi ile dava konusu markanın esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin aynı olduğu, bu nedenle söz konusu 12.sınıftaki bu emtialar bakımından, SMK m.6/6 hükmü uyarınca davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar müvekkilinin alan adından kaynaklı üstün hakkı bulunduğunu iddia etmişse de, marka işlem dosyasında alan adından kaynaklı nispi tescil engeli iddiasını ileri sürmemiştir. Eldeki dava aşamasında ileri sürülen bu iddia, YİDK kararının iptali istemi bakımından dikkate alınamaz. Bu iddia, markanın hükümsüzlüğü istemine mesnet alınabilirse de, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, davacı vekilinin alan adından kaynaklı markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın,Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” denilmektedir.
Buna göre; Herşeyden önce; davacının davasına mesnet aldığı 2019/115047 sayılı markası, henüz tescile bağlanmamış bir marka başvurusudur ve başvuru tarihi de, davalının dava konusu edilen markasının başvuru tarihinden sonraki bir tarihdir. Halbuki, yukarıda yer verdiğimiz üzere, SMK m. 6/5 hükmü açık olup, “tescilli/tescil başvurusu daha önce yapılmış bir markanın” tanınmışlık düzeyinden bahsedilmektedir. Davacının tescilli bir markası olmadan lafzı açık olan bu madde hükmüne dayanamayacağı, bu yüzden de davacının “tanınmışlık” kapsamındaki iddiasının, dava konusu edilen markanın tesciline bir engelinin olamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza tescilsiz kullanım ve ticaret unvanının bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
Davalı şirket vekili marka işlem dosyasında önceki tarihli tescilli markalarının bulunduğunu belirttiğinden, dava konusu marka başvurusu bakımından davalı şirketin müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususu da aşağıdaki şekilde incelenmiştir.
Yargıtay 11. HD.’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547E., 2008/10251K. sayılı “Ece Lady / Ece Toff” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davalının müktesep hak iddiasına mesnet aldığı markaların, dava konusu markasının başvuru tarihi olan 07.08.2019’dan geriye dönük 5 yıl hesaplandığında, yani 07.08.2014 tarihinden önce tescile bağlanmış olmaları gerekir. Davalının müktesep hak iddialarına mesnet aldığı markaların tescil tarihlerine bakıldığında, davalının müktesep hak kriterlerinden ilkini karşılayan markalarının; 124674, 2006/03583, 2006/03584, 2008/41836, 2010/70206, 2011/66988 ve 2012/08516 sayılı markalar oldukları tespit edilmiştir. Ancak; davalıya ait bu markaların 6, 7, 9, 17 ve 19.sınıfta yer alan emtialar bakımından tescilli oldukları, ancak dava konusu marka başvurusu kapsamında bulunan ve yukarıda SMK m.6/3 ve m.6/6 hükümleri uyarınca davacıya ait tescilsiz kullanım ve ticaret unvanı ile iltibas oluşturduğu tespit edilen 12.sınıftaki emtiaların, davalı şirkete ait önceki tarihli bu markaların hiçbiri bakımından tescilli olmadığı, başka bir deyişle dava konusu marka kapsamında bulunan 12.sınıf emtiaların hiçbirinin, davalı şirkete ait önceki tarihli tescilli markaların hiçbirinin kapsamında bulunmaması nedeniyle davalı şirketin eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından ileri sürdüğü müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin maktu harcın mahsubu ile alınması gereken bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/4 olarak kabulüne,
7-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 70,70 TL başvurma ve vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 132,50 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 1.953,20 TL yargılama giderinin 1/4’ü olan 488,30 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.464,90 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 3/4’ü olan 6,38 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiye 2,12 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekili, davalı şirket vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2021