Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/335 E. 2021/308 K. 16.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/335 Esas – 2021/308
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/335 Esas
KARAR NO : 2021/308

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 08/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 1994 yılında … ticaret unvanı ile kurulmuş bisküvi, kek ve benzeri gıda üretimi ve satışı ile iştigal etmekte olup 148 çeşit ürün ile ilgili sektörün büyükleri arasında yerini aldığını, Türkiye’de son yıllarda yaptığı yatırımlarla markalarını taşıyan ürünlerin Tüketici Kalite Ödüllerine layık görüldüğünü, bu ürünlerin 70’ten fazla ülkeye ihraç edilmekte olduğunu ve ülke ekonomisine bu yolla da katkı sağladığını, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanının çekirdek/esas unsuru da olan … lider markası ile gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, 30. sınıftaki mallarda … markasını tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduklarını, … numaralı başvurunun yayımı üzerine davalı şirketlerin itirazda bulunduklarını, … numaralı YİDK kararı ile başvurunun haksız ve mesnetsiz olarak reddedildiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde öncelikli ve üstün hakkı olduğunu, markalarının ve tasarımlarının bulunduğunu, başvuru markası ile davalıların markalarının benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markaların uzun yıllar birlikte var olduğunu iddia ederek; … numaralı YİDK kararının iptaline, … numaralı marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda davacının başvuru markası ile davalıların redde gerekçe markalarının esas unsurlarının …-… ibareleri olduğunu, anılan markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduklarını, markaların mal ve hizmetlerinin de benzer olduğunu ve benzer alıcı kitlesine hitap ettiğini, dolayısıyla ortalama tüketicinin markalar arasında kolaylıkla yanılgıya düşeceklerini, seri marka tescilinde mükerrer tescilli olan bir başka markaya yaklaşma amacı olmaması gerektiğini, somut olayda davacının başvuru markasının diğer davalılara ait markalara yaklaştığını ve iltibasa yol açtığını, seri markadan söz edilebilmesi için seri markaya konu markaların taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerektiğini, “…/…” markalarının taraflar arasında çekişmeli olduğunu, dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş. vekili 06/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili adına tescilli … markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer … marka başvurusunun müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıflarda tescilinin SMK m.6’ya aykırı olduğunu ve YİDK kararının yerinde olduğunu, müvekkilinin … ibareli markasının SMK m.6/5 anlamında tanınmış marka olduğunu, … markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer … markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar kazandırdığı … markasının sulandırılmasına neden olacağını, davacının başvurusunun TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Past. Gıda Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 18/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … ibareli veya esas unsurlu seri markası ile dava konusu … ibareli markanın görsel, sesçil ve anlamsal olarak aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve bu benzerliğin markalar arasında karıştırıma tehlikesi yarattığını, markaların aynı mal ve hizmet sınıfnda yer aldığını, bu sınıfta yer alan ürünlerin özelliğinin küçük yaştaki tüketicilere de hitap etmesi, değerinin çok küçük olması, tüketicinin alışveriş esnasında fazla zaman ayırmaması ve anlık karar vermesi, dikkat gösterilmeden ürünün alınması olduğunu, davacının “…” markasına kazanılmış hak teşkil edecek bir markasının bulunmadığını, davacının çok farklı ibareler içeren markalar alabilecekken müvekkilinin markasıyla neredeyse aynı olan ve “-…” ibaresi yerine “…” marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı ‘…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirketlere ait redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, davacıya ait önceki tarihli tescilli markalardan kaynaklı müktesep hakkın bulunup bulunmadığı, dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında “Birlikte Var Olma” koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 03.04.2019 tarihinde ‘…” ibareli işaretin 30.sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez, Kekler” emtiaları için tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 29.04.2019 tarih 323 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanmasına karar verildiği, davalı … Past. Gıda Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 18.06.2019 tarihinde 99/016265, 2008/07680, 2010/54686, 2009/36009, 2011/04177, 2011/86313, 2014/90845, 2014/04627, 2014/32579, 2014/04625, 2014/04630 sayılı markaları mesnet göstererek yayına SMK m.6/1 ve m.6/9 hükümleri uyarınca itiraz dilekçesi sunduğu, davalı … Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş.’nin 01.07.2019 tarihinde 99/013974 sayılı markayı mesnet göstererek yayına SMK m.6/1 hükmü uyarınca itiraz dilekçesi sunduğu, bu itirazlara karşı davacının 09.08.2019 tarihinde karşı görüş dilekçeleri ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca marka tescil başvurusunun reddedilmesine karar verildiği, redde mesnet olarak; 99/016265, 2008/07680, 2010/54686, 2009/36009, 2011/86313, 2014/90845, 2014/04627, 2014/32579, 2014/04625, 2014/04630 ve 99/013974 sayılı markaların gösterildiği, davacının 30.06.2020 tarihli dilekçe ile karara itiraz ettiği, davalı … Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş.’nin 04.08.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, davalı … Past. Gıda Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 09.08.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karara yapılan itirazın … sayılı YİDK kararı ile reddedildiği, bu kararın davacı marka vekiline 06.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet alınan marka, maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez, Kekler” emtiaları ile davalı şirketlerin redde mesnet alınan markalarının kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda kalın ve altı çizili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit edilmiştir. Zira bunlar benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet ve birbiri yerine ikame imkanı bulunur, birbirlerini tamamlayıcı işlev görürler.
Davalı … Pastacılık Ltd. Şti.’nin redde mesnet markalarının kapsamında bazı markalar bakımından 35.05. sınıf kapsamında davacı başvuru sahibinin tescil talebine konu ettiği malların bir araya getirilerek satışa sunulması hizmetiyle tüketicilere birden fazla markadaki aynı veya benzer ürünlerin bir araya getirilerek sunulması söz konusu olduğu için doğrudan üretim ile satışa konu edilen mallarla başkalarının mallarının bir araya getirlmesinde tüketici bakımından nihai tüketim için satın almaya konu olmalarından dolayı benzerlik bulunmaktadır.
Bunun gibi davalı … Pastacılık Ltd. Şti.’nin redde mesnet markalarının kapsamında bazı markalar bakımından 43. sınıftaki yiyecek ve içeceklerin sunulması hizmeti yer almaktadır. Başvuru ile tescil talebine konu edilen 30. sınıftaki mallar, söz konusu hizmetin sunulması veya gerçekleştirilmesi sırasında kullanımı gereken veya tüketiciye söz konusu malların da doğrudan sunulmasını kapsayan hizmetlerden olduğu için burada da birbirini tamamlama durumunun mevcudiyetinden dolayı benzerlik ilişkisi söz konusudur.
Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusu kapsamından çıkartılan emtialar ile davalı şirketlere ait redde mesnet markalarda bulunan ve bilirkişi raporunda kalın ve altı çizgili olarak gösterilen mal ve hizmetler arasında emtia benzerliği bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka; renk, sözcük unsurları ile yazı karakterinin stilize formu olması nedeniyle şekil izlenimi de barındıran karma bir markadır. Tespit edilen tüketici kitlesi tarafından başvuruda markasal algı yaratacak asli ve baskın unsur, “…” ibaresidir. Zira söz konusu sözcük, çok daha büyük puntoda, dikkat çekiliği daha yüksek olan kırmızı renk ile ve bütünsel izlenimde ön planda olacak biçimdedir. Başvurudaki “…” sözcüğü ise her ne kadar Türkçe alfabede olmayan “w” ile oluşturulmuşsa da tüketiciler nezdinde “…” olarak algılanması mümkün olacaktır. Bunda işitsel etkinin de tesiri yadsınamaz. “…” sözcüğü; “çok iyi, aferin” gibi anlamları olan bir ünlem olup, ortalama seviyedeki tüketicilerin bir tebrik etme durumunda yahut beğeniyi göstermek için yaygın olarak kullandığı veya bildiği bir kavramdır. Bu durumda başvuru markasındaki bütünsel izlenimde “…/…” ibaresi, daha ön planda olan “…” ibaresini niteleyen bir rol üstlenmiş durumdadır. Başka bir ifadeyle başvuru markasındaki “…/…” ibaresi, “…” ibaresini destekleyen, niteleyen, ilgili tüketici nezdinde tanımlayıcılığa yönlendiren unsur olarak algılanabilecektir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; “… ….”, “…” ibarelerinden oluşan, bir kısmı kelime ve şekil unsuru içeren karma marka, diğer bir kısmı ise salt kelime markaları olup, bu markaların “…/…” kelimeleri etrafında oluşturulan markalar oldukları, markaların esas unsurunun bu kelimeler olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Her ne kadar markalar kapsamında mal ve hizmet benzerliği bulunsa da, markaları oluşturan genel görünümlerin iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadığı, redde mesnet markaların esas unsurunun “…/…” kelimeleri ve bu kelimelere ekli şekil ve ek kelime unsurları ile oluşturulduğu, dava konusu marka başvurusunda “…” kelimesi bulunsa da, markanın genel görünüm içinde bu kelimenin “…” kelimesine göre arka planda kaldığı, zira markasal mizanpajda, davaya konu emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin anlamsız bir ibare olarak algılayacağı “…” kelimesine göre “…” kelimesinin daha küçük punto ile yazıldığı ve geri planda konumlandırıldığı, ayrıca; “…” sözcüğü; “çok iyi, aferin” gibi anlamları olan bir ünlem olup, ortalama seviyedeki tüketicilerin bir tebrik etme durumunda yahut beğeniyi göstermek için yaygın olarak kullandığı veya bildiği bir kavram olduğu, bu durumda başvuru markasındaki bütünsel izlenimde “…” ibaresi, daha ön planda olan “…” ibaresini niteleyen bir rol üstlenmiş durumda olduğu, başka bir ifadeyle başvuru markasındaki “…” ibaresi, “…” ibaresini destekleyen, niteleyen, ilgili tüketici nezdinde tanımlayıcılığa yönlendiren unsur olarak algılandığı, davaya konu gıda emtiaları; günlük, sıradan ve görece ucuz emtialar olup, bu emtialar bakımından ortalama tüketici kesiminin görsel algısının işitsel ve kavramsal algılayışına göre daha ön planda olduğu, zira gıda emtialarını tüketicinin bizzat bu tip ürünleri satan yerlere gidip ya da sanal ortamda gezinti yaparak, gördüğü gıda ürününü ilk olarak görsel algısı ile ürün üzerinde irtibat kurduğu ve görsel algının nispeten güçlü etkisi ile alım tercihini belirlediği, somut olayda da karşılaştırılan markaların özellikle görsel olarak birbirlerinden uzaklaştıkları, markaların görsel olarak farklı olmasının da, markalar arasında “…” kelimesinin müşterekliğinden kaynaklı nispeten işitsel ve kavramsal benzerliği bertaraf ettiği, bu hale göre; daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu 30.sınıfta yer alan emtialar üzerinde gördüğünde, bu markayı redde mesnet markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari ve ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı şirket vekili önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafın önceki tarihli tescilli markaları bilirkişi raporunda liste halinde belirtilmiştir. Davacının önceki tarihli markalarının hiçbirinin asli unsuru korunarak eldeki davaya konu marka başvurusunun oluşturulduğu söylenemez. Zira; dava konusu marka başvurusunun esas unsuru “…” ibaresi olup, davacının önceki tarihli markalarının hiçbirinde “…” ibaresi bulunmamaktadır. Dolayısıyla daha ileri bir tahkikat yapılmasını gerektirmeyecek şekilde, davacının önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında, birlikte var olma iddiasına dayandığından, her ne kadar yargılamanın sonucunu etkilemese dahi, eksiklik bulunmaması açısından söz konusu iddia aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (Bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 03.06.2013 T, 2012/8617 E 2013/11464 K)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, iş bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (Gün, Buket (2019) Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, 2019, Onikilevha, s.211-214).
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2018/2050 E 2019/7034 K sayılı kararında da;”Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (Buket Gün, Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, Oniki Levha Yayıncılık, 2019) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir.” şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan incelemede; Davacı tarafın marka işlem dosyasına “…” markasının uzun süredir 30.sınıftaki emtialar üzerinde fiilen kullanıldığına dair belge ibraz etmediği anlaşıldığından, somut olayda birlikte var olma koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak; varılan bu kanaat yargılamanın neticesini etkilememiştir. Zira; yukarıda izah edildiği üzere, dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markaların hiçbiri SMK m.6/1 hükmü uyarınca, başlangıçta da iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer değillerdir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca benzerlik bulunmadığı tespit edildiğinden; davanın kabulü ile, … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL maktu peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 16,30 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 175,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.050,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş. tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Past. Gıda Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … Gıda vekilinin yüzüne karşı, Davalı … Pastacılık vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/07/2021