Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/334 E. 2022/185 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/334 Esas
KARAR NO : 2022/185

DAVA : Marka Hakkının İhlâli
DAVA TARİHİ : 04/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlâli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ve markasının uzun yıllardır ticari pazarda bulunduğunu, müvekkilinin “…” unvanı/markası altında uzun yıllardır Ankara ili başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde mobilya üretim, satış ve pazarlama işini ifa ettiğini, kendine has çizgisiyle tasarladığı ve ürettiği tüm mobilya tasarımlarını bu marka altında satışa sunduğunu, müvekkilin kullanmış olduğu 2011/90810 tescil numaralı bu markanın 35. sınıfta tescilli olup mobilya ürünlerinin satışında 04.11.2011 tarihinden bu yana koruma altında olduğunu, müvekkiline ait marka ile davalı unvanı arasında benzerlik bulunduğunu, markaların karıştırılması ihtimalini yaratan ayırt edici unsurların “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin; müvekkili şirketin ticaret unvanının kısaltılması ile oluşturularak bir marka halini aldığını, müvekkiline ait tescilli markanın yine davalı yanca hiçbir değişiklik yapılmaksızın; “https://www.facebook.com/pages/category/Shopping—Retail/…-PLAZA-Mobilya …/” adresi ile Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde, “…” ve “…” kullanıcı adlı Instagram hesaplarında ve ticari faaliyetlerde kullanıldığının taraflarınca tespit edildiğini ve aynı zamanda noter aracılığı ile e-tespit yaptırıldığını, davalı yana ait sosyal medya hesaplarının herkese açık oluşu da göz önünde bulundurulduğunda; davalı yanın müvekkiline ait marka hakkı üzerinden haksız kazanç sağladığını, bu sebeple 6769 sayılı SMK’nın 149/1-a-c-d maddeleri uyarınca müvekkiline ait markanın yer aldığı “https://www.facebook.com/…-PLAZA-Mobilya-…” adresi ile Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde, “…” ve “…” kullanıcı adlı Instagram hesaplarına erişimin engellenmesi ve markanın kullanıldığı ürünlere (özellikle etiket, sipariş formu, fatura, sevk irsaliyesi, katalog, tabela vb basılı evraklar dahil) yönelik tedbirlerin alınmasını talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, ilgili hesaplara erişimin engellenmesi ve 6769 sayılı SMK’ nın 25. maddesi uyarınca ürünler (özellikle etiket, sipariş formu, fatura, sevk irsaliyesi, katalog, tabela, vb basılı evraklar dahil) üzerindeki markaların silinmesi veya kaçınılmaz ise imhası yönünde öncelikle teminatsız, bunun mümkün olmaması halinde uygun görülecek teminat miktarı doğrultusunda “tedbir kararı” verilmesini, yargılamanın sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi halinde verilen tedbirlerin hükümle birlikte devamına karar verilmesini, tedbir kararı verilmemesi halinde hükümle birlikte taleplerinin kabulünü, davalı şirketin müvekkili şirket unvanıyla iltibas yaratacak şekilde ticaret unvanını hukuka aykırı şekilde kullanması sebebiyle davalı şirketin ticaret unvanının sicilden terkinini, davacının 6769 sayılı Yasanın 151/1 ve 151/2-b maddeleri uyarınca maddi zararının tespiti ile 149/1-ç ve 150 maddeleri uyarınca fazlaya ilişkin talep, artırım, ıslah ve diğer bütün yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL.(Bin Türk Lirası) maddi ve 20.000,00 TL. (Yirmi Bin Türk Lirası) manevi zararının tespit tarihi olan 22.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, …. yevmiye nolu ihtarnamesi için yapılan 404,14 TL masrafın ve e-tespit masrafı olan 2.012,38 TL’nin yargılama gideri kalemi olarak davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/04/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat bedelini 24.000,00 TL artırarak 25.000,00 TL maddi tazminatın ihtarname tarihi olan 22.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 05/01/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın huzurda açmış olduğu işbu davanın hukuki mesnetten yoksun, usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin mobilya sektöründe üretici bir firma olmadığını, müvekkil şirkete ait mağazada farklı neviden ürünlerin sergilendiğini ve bunların satışının yapıldığını, açılan davanın müvekkili şirketin marka tecavüzü yaptığı varsayılarak açıldığını, ancak ortada herhangi bir marka tecavüzü bulunmadığını, 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 149/1-a maddesine; “SMK 149/1-a Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti” hükmü konulduğunu, davacı tarafın marka tecavüzüne yönelik herhangi bir tespitte bulunmadığını, müvekkil şirketin ticaret unvanındaki bazı harflerin aynı olması gerekçesiyle huzurdaki davanın açıldığını, davacı tarafın üretici firma olduğunu, müvekkilinin üretim faaliyetinin olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin Batman’da …Mobilya olarak tanınan eski bir işletme olduğunu, davacı yanın huzurda açmış olduğu işbu davanın hukuki mesnetten yoksun, usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin kullandığı unvan ile davacı şirketin kullandığı unvanın ayırt edilebilecek kadar farklı olduğunu, davacı şirketin tescile konu markasının …, müvekkili şirketin unvanının … Plaza olduğunu, tescil edilen marka ile müvekkilinin ticaret siciline tescil ettirdiği unvanın açıkça birbirlerinden farklı olduğunu, davacı şirketin dilekçesinde belirttiği şekilde bir şikâyetin varlığının mümkün olmadığını, zira müvekkili şirketin faaliyetlerinin mağaza kapsamında olup, ileri sürülen iddiaların kurgusal olduğunu, marka tecavüzü fiilinin gerçekleşmediğini ve müvekkilinin davacı şirketin tescil ettiğini iddia ettiği markayı taklit ettiğini gösterir herhangi bir tespit bulunmadığını belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
REPLİK:
Davacı vekili 20/01/2021 tarihli replik dilekçesi ile; Davalının; müvekkili firmasının üretici olması, kendilerinin ise üretici olmaması, farklı neviden ürünler sergilenmek suretiyle bunların satışının yapılması gerekçesi ile tarafların aynı sektörde hizmet vermediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkili markasındaki mallar ve hizmetler ile davalının ürettiği malların ve sunduğu hizmetlerin aynı olduğunu, davalı tarafından öne sürülen unvanların ayırt edilebilecek kadar farklı olduğu iddiasının yerinde olmadığını, müvekkile ait marka ile davalı unvanı arasında benzerlik bulunduğunu ve karıştırılma ihtimali olduğunu, davalı yanın unvan kullanımının Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/5 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davalı tarafından müvekkiline ait tescilli markanın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanılması sonucu SMK’nın 7/3-e maddesi gereği marka tecavüzü olgusunun gerçekleşmiş olduğunu, müvekkilinin, markasının haksız ve hukuka aykırı olarak kullanılması neticesinde maddi ve manevi zararı bulunduğunu talep ederek; davanın kabulünü talep etmiştir.

DÜPLİK:
Davalı vekili 09/02/2021 havale tarihli düplik dilekçesinde özetle; Davacı yanın gerek dava dilekçesinde ve gerekse de cevaba cevap dilekçesinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş olduğunu ve ancak bu hususta somut bir delil ortaya koyamadığını, zarar iddiasının yinelenmiş olup, bu hususta somut bir veri sunulamadığını, davacı yanın dava açarken dürüstlük kuralına aykırı olarak iş bu davayı ikame ettiğini, müvekkilinin satış yaptığı hiçbir ürünün üstünde … Mobilya markası bulunmadığını, müvekkili şirketin hizmet ürettiği Batman ili ve çevresinde davacı şirketin hiçbir mağazası veya çalışmasının olmadığını, ancak farklı firmaların … Mobilya ismiyle ve davacı şirketten bağımsız faaliyet yürüttüğünün bilindiğini, …sözcüğü beyaz anlamına gelmekte olup, birçok sektörde kullanılmakta olduğunu, müvekkili şirketin soyismini tabelasında kullanmasını engellemeye dönük işbu davanın amacının haksız kazanç sağlamak olduğunu, işbu sebeple davacı tarafın dosyaya ikmal ettiği sosyal medya yazışmalarının araştırılmasını talep ettiklerini, zira davada haklı çıkmak için delil üretilmiş olması ihtimalinin gözden ırak tutulmaması gerektiğini beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava; marka hakkının ihlali iddiasından kaynaklı hukuki korunma yollarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait 2011/90810 sayılı “…” ibareli marka hakkına tecavüz oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, bu minvalde “https://www.facebook.com/…-PLAZA-Mobilya-…” adresi ile facebook isimli sosyal paylaşım sitesinin, “…”ve “… kullanıcı adlı Instagram hesaplarının erişiminin engellenmesinin gerekip gerekmediği, varsa davaya konu ürünler üzerinde özellikle etiket, sipariş formu, fatura, sevk irsaliyesi, katalog, tabela vb.basılı evrak dahil bunlar üzerindeki markaların silinmesi veya kaçınılmaz ise imhası, davalı şirketin ticaret unvanının sicilden terkini, maddi ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin hususlar bakımından bilirkişi kök ve ek raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri bilgi ve belgeler, celp edilen marka tescil belgeleri, davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, davalıya çekilen ihtarname, e-tespit tutanakları, hukuki nitelendirme içeren kısımları hariç özel veya teknik hususlar bakımından saptamalar barındıran bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2011/90810 sayılı “…” ibareli marka; 35. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mobilya (modern mobilya, klasik mobilya, oturma odası, yatak odası, yemek odası, koltuk, kanepe, tv ünitesi, masa, sandalye, mutfak sandalyesi) mallarının bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” için tescillidir. Marka başvurusu 04.11.2011 tarihinde yapılmış olup, tescil belgesi 15.07.2013 tarihinde verilmiştir.
Davalı yanın markasal kullanımlarının tespiti için davalı yana ait “https://www.facebook.com/pages/category/Shopping—Retail/…PLAZA-Mobilya …/” isimli hesap üzerinde incelemelerde bulunmuştur. İlgili adresten “https://www.facebook.com/…-PLAZA-Mobilya-…” ibareli sosyal medya hesabına erişim sağlanmış ve söz konusu sosyal medya hesabında “…. PLAZA. Mobilya Alışveriş ve Perakende” adı altında mobilya ürünlerinin satışa konu olduğu görülmüştür. İlgili adreste sayfa oluşumunun 19 Haziran 2018 olduğu, “… PLAZA MOBİLYA” ve “… PLAZA MOBİLYA” ibarelerinin markasal olarak ve ticari etki doğuracak şekilde kullanımlarının bulunduğu tespit edilmiştir.
Bununla birlikte; “…” ve “…” kullanıcı adları instagram sayfasında bilirkişi heyeti marifetiyme incelenmiş olup; “…” ve “…” anahtar kelimeler ile arama yapılmış, ancak kayıt tespit edilememiştir.
Ancak; … yevmiye numaralı e-tespit tutanağına göre; “…” kullanıcı adlı instagram hesabında “…” ve “… PLAZA” ibarelerinin markasal olarak ve ticari etki doğuracak şekilde mobilya emtialarının ticareti bakımından kullanıldığı, …. yevmiye numaralı e-tespit tutanağına göre; “…” kullanıcı adlı instagram hesabında “… PLAZA MOBİLYA” ibaresinin markasal olarak ve ticari etki doğuracak şekilde mobilya emtialarının ticareti ve mobilya satış hizmetleri bakımından kullanıldığı tespit edilmiştir.
Davalı “…”nin tek ortaklı şirket olarak kuruluşunun 19/07/2017 tarihinde tescil edildiği, söz konusu tescilin 26/07/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, şirketin kurucu ortağının … …olduğu, ancak … …’ın hisselerini … …’a 19/02/2018 tarihinde devrettiği, davalı şirketin sicil kaydında şirketin amaç ve konusunun; plaza sektöründe çok katlı iş hanları, toplum için ayrılmış geniş alanlar ve iş merkezleri yapmak, açmak işletmek, mobilya sektöründe: mobilya ve dekorasyon malzemeleri, ahşap ve metalden büro ve ev mobilyaları, her türlü mutfak dolapları ve mutfak dekorasyon işleri, yatak odaları, oturma odaları, yemek odası, genç odası, koltuk, masa, sandalye ve her türlü mobilya imalatı, alımı, satımı, pazarlanması, ithalatı, ihracatını yapmak, her türlü tesislerin mobilya dekorasyon işlerini yapmak, yurt içinde ve dışında her türlü ahşap merdiven, ahşap merdiven korkulukları, ahşaptan ev ve iş yeri ürünleri, ahşap üzerine her türlü mamulün imalatını, pazarlamasını, dahili ticaretini yapmak, şirket her türlü mobilya ve cila malzemeleri alım satımı yapmak, her türlü cilalama işlerini yapmak, yurt içi ve dışı fuar tanıtım stantları yapmak, mobilya imalatı için gerekli orman ürünleri alım satımı, ithalat ihracatını yapmak, konusu ile ilgili mamul yarı mamul orman ürünlerinin, parke, sunta, duralit gibi ürünlerin temin edilmesi, bunların işlenmesi, satılması, pazarlanmasını yapmak, marangozluk, doğramacılık işleri için gerekli makine, alet ve ekipmanların alım satımını yapmak, kuyumculuk mobilyacılık ve gümüşçülük sektörü, dayanıklı tüketim malları sektörü, ev tekstili ve mefruşat sektörü, halı-kilim sektörü, züccaciye sektörü, elektronik sektörü, iletişim sektörü, inşaat sektörü, nakliye sektörü, petrol sektörü, madencilik sektörü, emlak sektörü, danışmanlık sektörü, gıda sektörü, tekstil konfeksiyon sektörü, temizlik sektörü, turizm sektörü, otomotiv sektörü, zirai sektörde faaliyet göstermek olarak belirtildiği tespit edilmiştir.
Ankara 63.Noterliği’nin 22.09.2020 tarih 28909 yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; “… MOBİLYA” markasının kullanımına derhal son verilmesi, internet sitesi, tabela, afiş ve görseller, faturalar ve sosyal medya sitelerindeki kullanımlara son verilmesi, markanın yer aldığı evrak, iş, ürün ve görsellerin imha edilmesi hususlarında davacı vekili tarafından davalı muhatap alınarak ihtar bildiriminde bulunulduğu, bu bildirimin davalıya 25.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir.
Davalı yanın ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini sicile tescil ettirmesi eyleminin davacıya ait marka hakkı ihlaline sebebiyet verip vermediği hususu aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
Mahkememizce aldırılan kök bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacıya ait 2011/90810 sayılı marka kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mobilya (modern mobilya, klasik mobilya, oturma odası, yatak odası, yemek odası, koltuk, kanepe, tv ünitesi, masa, sandalye, mutfak sandalyesi) mallarının bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” ile davalının iştigal alanını oluşturan “Mobilya Sektörü: Mobilya malzemeleri, ahşap ve metalden büro ve ev mobilyaları, her türlü mutfak dolapları, ve mutfak dekorasyon işleri, yatak odaları, oturma odaları, yemek odası, genç odası, koltuk, masa, sandalye ve her türlü mobilya imalatı, alımı, satımı, pazarlanması, ithalatı, ihracatını yapmak.” arasında aynı, aynı tür veya benzerlik ilişkisi mevcuttur. Zira bunlar; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, aralarında birbirini tamamlayıcılık ilişkisi bulunur.
Davacıya ait 2011/90810 sayılı markanın esaslı unsuru “…” ibaresidir. Zira; markada yer alan “MOBİLYA” ibaresinin marka kapsamında yer alan hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği bulunmamaktadır.
Davalıya ait ticaret unvanının ayırt edici unsuru “…” ibaresidir. Zira; ticaret unvanında yer alan “PLAZA MOBİLYA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” ibareleri, davalının iştigal alanını ve şirket türünü gösteren ve ayırt ediciliği bulunmayan tamamlayıcı unsurlardır.
Davacıya ait markanın esaslı unsuru olan “…” ibaresi ile davalıya ait ticaret unvanının ayırt edici unsurunu oluşturan “…” ibaresinin aynı olduğu şüphesizdir. Bu durumda, davacıya ait marka kapsamında yer alan hizmetler ile davalıya ait ticaret unvanında yer alan bir kısım faaliyet alanlarının aynı ya da benzer olduğu da dikkate alındığında, davalı yanın salt “…” esas unsurlu ticaret unvanını tescil ettirmesi eyleminin davacıya ait marka hakkının ihlâl edip etmediğinin tartışılması gerekmektedir.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre;Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
SMK m.7/3-e hükmüne göre; İkinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilecek bir işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması, marka hakkını ihlal eylemi niteliğindedir.
SMK m.7/3-e düzenlemesi, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin 10/3-d (aynı hükmün eşdeğeri Topluluk Tüzüğü m.9/3-d) maddesinin iç hukuka aktarılması ile ihdas edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus, markanın veya benzerinin ticaret unvanında yer almasının mutlaka marka hakkı ihlali olarak görülüp görülmeyeceğidir. AB Marka Direktifi’nin 19.resitalinde böyle bir kullanımın marka hakkı kapsamında görülebilmesi için işaretin mal veya hizmetleri ayırt edecek biçimde kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, İstanbul, s.554-555) Nitekim, marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken ticaret unvanı tacirleri ayırt etmeye yarayan işarettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticaret unvanına ilişkin 39’uncu maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken, ticaret unvanın tacirleri birbirinden ayırt etmeye yarar. Esasen bu iki ayırt edici işaretin işlevleri birbirinden farklıdır. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki işaretin ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi başlı başına marka hakkı ihlali oluşturmamaktadır. Şöyle ki; marka hakkı kapsamında yasaklanabilecek haksız kullanım şekilleri SMK madde 7/3 hükmünde düzenlenmiş, ancak SMK’nın 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.” denilmiştir. Dolayısı ile üçüncü fıkra kapsamında yasaklanabilecek durumlar 7’nci maddenin ikinci fıkrasından bağımsız şekilde düşünülmemelidir. Çünkü fıkrada, ikinci fıkra kapsamına giren işaretlerin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinden bahsedilmektedir. Maddenin 2’nci fıkrası ise karıştırılma ihtimali bulunmasını şart koşmaktadır. Bu durumda da kullanılan işaretlerin benzer olması yanında, davalı kullanımlarının markanın fonksiyonlarını etkilemeye müsait olması ve kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratması gerekmektedir.
Bununla birlikte; 6769 sayılı SMK, marka tescilinden doğan hakların kapsamını biraz daha belirginleştirmiştir. Tescilli bir markanın sahibinden izinsiz biçimde SMK 7/2. maddesinin a, b, c hükümlerinde öngörülen model ve 7/3. Maddesinde belirtilen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak ifade edilmiş ve 7/3-e hükmüyle markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması açık biçimde marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.(Merdivan, Fethi (2020) ‘6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu-Sistem, İlkeler ve 556 Sayılı KHK Dönemindeki Yargıtay Kararlarının Yeni Dönemde Uygulanabilirliği (Marka)’ Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C:22, S:21, s.30)
Bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmez. Ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebilir. Bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanları ile önceki tarihli markanın tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli marka ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektirir. Hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği düşünülmektedir. (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13)
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; davacıya ait marka ile davalıya ait ticaret unvanı bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, yukarıda izah edildiği üzere davacı markası kapsamında yer alan hizmetler ile davalıya ait ticaret unvanının tescil edildiği faaliyet alanları arasında benzerlik bulunduğu, bu benzerliğin bir kısmının hizmet sektörüne ilişkin olduğu, davacıya ait markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı ticaret unvanının ayırt edici esas unsurunun da “…” ibaresi olduğu, ayırt edici unsurların birebir aynı olduğu, bu hale göre özellikle benzerlik bulunduğu tespit edilen hizmet sektöründe; daha önce davacıya ait “…” markasını gören, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait ticaret unvanını gördüğünde veya işittiğinde, davalı şirketi davacıya ait markanın sahibi zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin davacıya ait markanın farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi davacı ile davalı arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle SMK m.29/1-a ve SMK m.7/3-e hükümleri uyarınca somut olay özelinde davalının salt ticari unvanını tescil ettirmesi eyleminin davacıya ait marka haklarını ihlal eylemi niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda salt davalının ticaret unvanını tescil ettirmesi eylemi, davacıya ait marka haklarına tecavüz oluşturduğundan, davalının “MESA” ibaresinin ticaret unvanından terkini istemlerinde bulunulabileceği kanaatine varılmıştır.
Davalı yanın “…” ibaresini ayrıca markasal olarak ticari etki doğuracak şekilde kullanması eyleminin davacıya ait marka hakkı ihlaline sebebiyet verip vermediği hususu aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
Davalının facebook ve instagram sayfalarında “…. PLAZA. Mobilya”, “İNDİRİMLER … PLAZA MOBİLYA”, “… PLAZA MOBİLYA” gibi “…” ibaresini esas unsur olarak kullandığı markasal kullanımların, davacıya ait “…” esas unsurlu marka ile iltibas oluşturduğu, zira davalının markasal kullanımlarına konu faaliyetlerinin davacı markası kapsamındaki hizmetlerle aynı veya benzer olduğu, bu durumda daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markayı gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait yukarıda belirtilen markasal kullanımları davalının faaliyet yürüttüğü alanda gördüğünde veya işittiğinde, davalı ile davacı markası arasında ilişki kuracağı, davacı markası zannederek tüketim tercihinde bulunacağı, böylece davacının tescilli marka hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davalının yukarıda izah edilen eylemleri, davacıya ait marka hakkına tecavüz oluşturduğundan; “https://www.facebook.com/…-PLAZA-Mobilya-…” ibareli facebook sayfasına ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, “…” ve “…” kullanıcı adlı instagram hesaplarına erişimin engellenmesi istemleri hakkında bu hesapların yapılan tahkikat sonucunda erişilebilir olmadığı tespit edildiğinden, erişimin engellenmesi talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davacıya ait 2011/90810 sayılı “…” markası ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer, davalıya ait “…. PLAZA. Mobilya”, “İNDİRİMLER … PLAZA MOBİLYA”, “… PLAZA MOBİLYA” ibarelerinin kullanıldığı; etiket, sipariş formu, fatura, sevk irsaliyesi, katalog, tabela vb basılı evraklar dahil tüm tanıtıcı evraka EL KONMASINA, el konan tanıtıcı evrak üzerindeki “…” ibarelerinin SİLİNMESİNE, bunun teknik olarak mümkün olmaması halinde söz konusu evrakın İMHASINA,
Davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin ticaret unvanından TERKİN EDİLMESİNE karar verilmiştir.
Davacı yan, davalının marka hakkı tecavüzü oluşturan eylemleri nedeniyle 6769 sayılı SMK m.151/2-b hükmü uyarınca maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalının yukarıda tespit edilen eylemlerinin davacıya ait marka hakkını ihlâl ettiği, davacının davalıya çektiği ihtarnameye rağmen davalının dava tarihi itibariyle halen marka hakkı tecavüzü oluşturan eylemleri bulunduğu, ayrıca marka sicilinin aleni olmasından kaynaklı olarak “sicilin olumsuz etkisi” uyarınca, davalının, davacıya ait tescilli markayı bilmediğini ileri süremeyeceği gibi hususlar dikkate alındığında, davalının markaya tecavüz oluşturan eylemlerinin aynı zamanda kendi kusurundan kaynaklandığı, bu nedenle, davacı yanın, davalıdan maddi tazminat isteminde bulunabileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı yan, 6769 sayılı SMK m.151/2-b hükmü uyarınca maddi tazminat bedelinin hesaplanmasını talep ettiğinden, tarafların ticari kayıtlarının incelenmesinin gerektiği anlaşılmakla; mahkememizin 24/03/2021 tarihli duruşmasında, taraf vekillerine, tarafların ticari defterlerinin bulunduğu yer hakkında mahkememize beyanda bulunmak üzere kesin süre verilmiş olup, bu süre içerisinde beyanda bulunulmadığı takdirde duruma göre ticari kayıtların içeriği konusunda karşı tarafın beyanlarının kabul edilebileceği taraf vekillerine ihtar edilmiştir.
Davacı vekili verilen kesin süre içinde müvekkiline ait ticari defterlerin bulunduğu yer hakkında beyanda bulunmuş, davalı vekili ise bu hususta beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Davalı yan ticari defterlerinin bulunduğu yer hakkında beyanda bulunmadığından davalı yana ait ticari defterler incelenememiş, maddi tazminat istemine mesnet olmak üzere, davacı yanın ticari faaliyetinin kapasitesinin tespit edilmesi amacıyla davacıya ait ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
Mahkememize ibraz edilen 15/11/2021 havale tarihli bilirkişi ek raporundan görüleceği üzere; Davacı şirketin ticari defter kayıtlarından 25.09.2020 – 04.12.2020 tarih aralığında (davalıya tebliğ edilen ihtarname tarihi – dava tarihi) dava konusu markaya bağlı olarak mobilya satışlarının toplam 7.726.356,43 TL tutarında olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla 25.09.2020 – 04.12.2020 tarih aralığında davacının markasına bağlı satış kapasitesinin 7.726.356,43 TL tutarında olduğu değerlendirilmektedir.
Davacı şirketin 2020 yılında ürün satışları üzerinden ortalama %3,30 oranında kar elde ettiği tespit edilmiştir. Şirketin gelir tablosundaki gelir kalemleri arasında bulunan olağan gelir ve kârlar ile olağan dışı gelir ve kârlarının yüksek olduğu gözlemlenmiş olmakla birlikte, söz konusu gelir ve kârlar markayla ilgili gelir ve kâr olarak değerlendirilemeyeceğinden faaliyet kârı hesaplamasında dikkate alınmamıştır.
Gerek davacı gerekse davalının kazancının oluşumunu sağlayan tek faktör marka değildir. Gelirin/kârın oluşumunda marka dışında bir dizi unsurlar bulunmaktadır. Markanın satışa/kâra olan etkisi firmadan firmaya, markanın bilinirliğine, ürünün/hizmetin kalitesine, faaliyette bulunulan sektöre, marka sahibinin organizasyon yapısına, satış ve dağıtım ağına, reklam ve tanıtım faaliyetlerine, pazarlama tekniğine, sektördeki rekabetin yoğunluğuna, rakip firmaların satış politikalarına, pazardaki arz ve talep miktarlarına, ikame ürün çeşidine vb. unsurlara doğrudan veya dolaylı olarak bağlıdır. Satışın/kazancın gerçekleşmesinde rol oynayan yukarıda sayılan unsurlardan hangisinin ne oranda etkili olduğunun net olarak tespiti pek mümkün değildir.
Ancak marka sahibi davacının mobilya sektöründe faaliyet gösteriyor olması, bu sektörde rekabetin yoğun oluşu, dava dosyasına sunulan tüm belgeler ve yukarıda sayılan tüm faktörler gözetilerek, davacının imal ettiği mobilya ürününe oluşan talepte ihlale konu markanın belirleyici bir etken oluşturduğuna dair net bir tespit yapılması pek mümkün olmamıştır. Bu değerlendirmeler ışığında davalı şirketin 2020 yılına ilişkin bilançosu ile gelir tablosundaki gelir kalemlerinin dağılımı da gözetilerek davaya konu markaya bağlı ürünlerin satışından %3,30 kadar kâr elde etmiş olabileceği görüşüne varılmıştır. Diğer bir deyişle davacı şirket tarafından 2020 yılındaki satışlar üzerinden elde edilen kâr, markanın katkısı da dahil elde edilen kâr olduğundan, davalının haksız ihlali olmasaydı, davacının yapacağı satışlar üzerinden de yine aynı (%3,30) oranda kâr elde etmiş olabileceği değerlendirilmektedir.
Mobilya sektöründe markanın tüketici tercihine etkisi; markaya bağlı ürünün kalitesi, ürünü piyasaya sunan firmanın tanınmışlığı ve güvenilirliği, tüketicinin önceki deneyimleri ve tercihleri, başka tüketicilerin öneri ve yönlendirmeleri, ürünün fiyatı, davalının haksız fiilde bulunduğu süre vb. hususlara bağlıdır. Öte yandan davacının satışlarının oluşumunda rol oynayan markanın satışa olan etkisi ile marka dışındaki etkenlerin net bir şekilde ayrıştırılması pek mümkün değildir. Sayılan tüm bu unsurlar topluca göz önünde bulundurularak ve davacı şirketin 25.09.2020-04.12.2020 tarih aralığındaki satış kapasitesinin 7.726.356,43 TL, karlılık oranının ise %3,30 olduğu gözetilerek bir değerlendirme yapıldığında, davalı yan ticari defterlerinin bulunduğu yer hakkında mahkememize beyanda bulunmadığından 6769 sayılı SMK m.151/2-b hükmü uyarınca davacının talep ettiği maddi tazminat bedeli hesaplanamadığından 6098 sayılı TBK m.50/2 hükmü uyarınca davacı yanın maddi tazminat miktarının belinlenmesi gerektiğinden; davacı yanın ticaret hacmi, davalının marka hakkı ihlali oluşturan eylemlerinin niteliği, dava konusu markanın davaya konu emtialara kattığı ekonomik değer ve tarafların durumu dikkate alınarak davacının davalıdan 25.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunabileceği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle; 25.000,00 TL maddi tazminatın 25/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE karar verilmiştir.
Davacı yan manevi tazminat isteminde de bulunmuştur.
Manevi tazminatın amacının, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilen sınai hak sahibinin ticari piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararların tazmin edilmesi olduğu, manevi tazminatın takdirinde sınai hakkın tanınmışlığı ve ihlal niteliği taşıyan ürünlerin niteliğinin dikkate alınması gerektiği, bu nedenle, sınai hak ihlaline ilişkin fiilin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam, ekonomik ve sosyal durumları birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği, buna göre; tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları, ihlale konu ürünlerin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, davacının uğradığı maddi zararın boyutu, tarafların işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; davalının marka hakkı ihlali oluşturan eylemleri nedeniyle, 15.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
“https://www.facebook.com/…-PLAZA-Mobilya-…” ibareli facebook sayfasına ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, “…” ve “…” kullanıcı adlı instagram hesaplarına erişimin engellenmesi istemleri hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davacıya ait 2011/90810 sayılı “…” markası ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer, davalıya ait “…. PLAZA. Mobilya”, “İNDİRİMLER … PLAZA MOBİLYA”, “… PLAZA MOBİLYA” ibarelerinin kullanıldığı; etiket, sipariş formu, fatura, sevk irsaliyesi, katalog, tabela vb basılı evraklar dahil tüm tanıtıcı evraka EL KONMASINA, el konan tanıtıcı evrak üzerindeki “…” ibarelerinin SİLİNMESİNE, bunun teknik olarak mümkün olmaması halinde söz konusu evrakın İMHASINA,
Davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin ticaret unvanından TERKİN EDİLMESİNE,
25.000,00 TL maddi tazminatın 25/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-15.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Davacının peşin ve ıslah ile yatırdığı 464,40 TL peşin nisbi harcın mahsubu ile alınması gereken 2.268,00 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı; marka hakkı ihlalinin giderilmesi istemleri bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı; maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı; manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bu istemin kabul edilen kısmına ilişkin olarak karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen reddolunması ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının %89 olarak kabulüne,
8-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin ve ıslah ile yatırdığı 464,40 TL harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 44,80 TL vekalet harcı, 1.900,00 TL bilirkişi ücreti, 206,60 TL posta, tebligat ve müzekkere masrafı, 404,14 TL ihtarname masrafı, 2.012,38 TL e-tespit masrafı olmak üzere toplam 4.622,32 TL yargılama giderinin %89’u olan 4.113,86 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 508,46 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin %11’i olan 1,87 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 15,13 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin %89 ‘u olan 1.174,80 TL’nin davalıdan, % 11’i olan 145,20 TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
12-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, Davalı vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022