Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/333 E. 2022/108 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/333 Esas
KARAR NO : 2022/108

DAVA : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 04/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/12/2020 tarihli dava 26/09/2021 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin sahibi olduğu www…com alışveriş sitesi üzerinden e-ticaret faaliyetleri gerçekleştirdiğini, Türkiye’de sektörünün lideri konumunda olduğunu, bir çok ödülün sahibi olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının online alışveriş sektöründe tanınmış bir marka haline geldiğini, davalı şirketin müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini, tanınmış marka statüsü bulunan müvekkili şirket markasının davalı şirket tarafından tesadüfen seçilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, müvekkili markasının tanınmışlığından haksız fayda sağlama gayesiyle hareket ettiğini, davalı şirketin “….LIFE” kullanımının, müvekkili şirketin tescilli markalarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğunu, markaların birebir aynı olduğunu ve aynı hizmetler üzerinde kullanıldığını, davalının internet sitesinin de www…life şeklinde olduğunu, davalının internet sitesinde müvekkili şirkete ait “…” ibaresinin birebir aynısını kullandığını, tüketiciler tarafından markaların ayırt edilmesinin olanaksız olduğunu, müvekkili markasının ayırt ediciliği yüksek ve orijinal bir marka olduğunu, davalının “…” markasını kullandığı internet sitesinin bir alışveriş platformu olduğunu, davalı tarafça müvekkili şirketin taklit edilerek bir alışveriş sitesi kurularak ürün satışı yapıldığını, davalı şirket kullanımının müvekkili markasının sulandırılmasına ve itibarının zedelenmesine yol açabileceğini, davalı şirkete ait alan adında müvekkili şirket markasının asli unsurunun aynen barındırıldığını, davalı kullanımının haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, internet sitesinde müvekkili şirketin Avrupa Ofisi olduğu imajının yaratılmaya çalışıldığını, davalı şirketin web sitesini “… Avrupa Online Satış Sitesi” olarak tanıttığını, davalı şirketin sadece müvekkili şirket markasını değil Türkiye’de tescilli başka markaları da yurtdışında tescil ettirerek haksız yarar sağladığını, davalı tarafın bahsettiği …. numaralı davada verilen kararın müvekkili şirket tarafından temyiz edildiğini ve henüz kesinleşen bir karar bulunmadığını, davalı tarafın müvekkili şirketin Avrupa’da tescilli markası olmadığından “…” markasını Avrupa Topluluğu nezdinde tescil ettirebildiğini, “…” markasının davalı adına Avrupa’da tescil tarihinin 28/08/2017 olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’deki ilk tescil tarihinin ise 22/09/2000 olduğunu beyanla davalı kullanımının müvekkili markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tecavüzün durdurulması ve men’i ile davalının “…” ibaresinin markasal kullanımının her türlü mecrada durdurulmasına, davalıya ait www…life internet sitesine erişimin engellenmesine, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı vekili 13/09/2021 tarihli cevap ve 30/09/2021 tarihli düplik dilekçelerinde özetle; “…” ismi ve markasının EUTM nezdinde müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin Hollanda kanunlarına göre kurulmuş bir Hollanda şirketi olduğunu, www…life alan adının domain sahibinin müvekkili şirket olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirketin “…” markasının iptali ve geçersizliği konulu dava ikame ettiğini, davacı şirketin söz konusu davayı 10.02.2021 tarihinde kaybettiğini, müvekkili şirketin meşru marka hakkına istinaden internet sitesini oluşturduğunu, müvekkili şirket kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini, alan adının Türkiye’den ulaşılabilir olmasının davacı markasına tecavüz oluşturmayacağını, müvekkili şirketin alan adının domainlerini Hollanda üzerinden sağladığını, müvekkili şirketin Türkiye’de bu alan adı üzerinden faaliyet yürütmediğini, Türkiye’de bu alan adını dahi kullanmadığını, müvekkili şirketin alan adını oluştururken davacıya zarar verme amacı ile hareket etmediğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin bu alan adı üzerinden faaliyet yürüttüğüne ilişkin bir tespit yapılamadığını, huzurdaki davanın esasen incelenmesi gereken yerin Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli tescil iddialarının soyut olduğunu, davacı tarafın müvekkili markası üzerinden haksız kazanç sağladığını, davacı tarafın Avrupa Birliği nezdinde üstün hak sahibi olmadığını, müvekkili şirketin tescil hakkından sonra Avrupa Birliğine girmeye karar verdiklerinin dilekçelerinde ifade edildiğini, asıl kötü niyetli olanın davacı taraf olduğunu, davacı tarafın Avrupa’ya satışlarının müvekkili şirket markasına tecavüz oluşturduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 vd hükümleri ve 6102 sayılı TTK 54 vd hükümlerinden kaynaklı Marka Hakkının İhlali – Haksız Rekabet istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait “…” ibareli marka hakkını ihlal eden, davacıya ait alan adı ile iltibas oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, bu eylemlerin aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, buna bağlı olarak; marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin tespiti, tecavüzün durdurulması, men’i, davalının “…” ibaresini markasal kullanımının her türlü mecrada durdurulması, davalıya ait “www…life” internet sitesine erişimin engellenmesi, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesi istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dilekçe teati aşaması tamamlanmış, tarafların ibraz ettiği deliller alınmış, marka tescil belgeleri celp edilmiş, davacı vekilinin delil tespiti istemi kabul edilerek bilirkişi marifetiyle delil tespiti işlemi icra edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıaların tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre; Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkını ihlal eylemi niteliğindedir.
SMK m.7/3-d hükmüne göre; İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması, marka hakkı ihlal eylemi niteliğindedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, celp edilen evrak, delil tespiti işlemi sonucunda mahkememize ibraz edilen bilirkişi raporu, tahkikat aşamasında aldırılan ve maddi vakıalar barındıran bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
“www.whois.com” sitesi üzerinden yapılan teknik incelemede; dava konusu “www.hespiburada.life” alan adının 28.08.2018 tarihinde davalı … adına kayıtlı olduğu ve bu kaydın 28.08.2021 tarihine kadar devam edeceği tespit edilmiştir.
“https://web.archive.org/web/2020*/….life” ile yapılan arşiv taramasında “….life” sitesine ait 22 Eylül 2018 – 25 Haziran 2020 tarihleri arasında 7 zamanda ekran görüntüsünün yer aldığı görülmüştür.
Davalının, bilirkişi incelemesi ile belirlenen markasal kullanımları incelendiğinde; bu kullanımların “…” ibaresini içerdiği, incelenen internet sitesi adresinin ise “www…life” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir. Davalı alan adında yer alan “life” ibaresi İngilizce bir kelime olup, “hayat” anlamına geldiği, bu ibarenin, davalının kullanımını “…” markasından uzaklaştırmaya yetmediği tespit edilmiştir. Zira “LIFE” ibaresi, sıklıkla kullanılan bir ibare olup, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, sicilde kayıtlı çok sayıda “LIFE” ibaresini içerir marka bulunmaktadır.
Davalının tespit edilen markasal kullanımı ve www…life ibareli alan adı, davacının salt “…” ibaresinden oluşan 2018/121553, 2018/121549, 2012 79983 ve 2013 90705 sayılı markaları ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek seviyede benzerdir. Zira; davacı markaları ve davalının markasal kullanımları, “…” ibaresinden oluşmaktadır.
Davalının internet sitesi içeriğinde, “KATEGORİLER” başlığı altında; “elektrikli mutfak aletleri, mutfak robotları, elektrikli çeyiz seti, mikserler, blender, kıyma makineleri, pratik aletler, elektrikli tencere/tavalar, tost makineleri, fritözler, ekmek kızartıcılar, elektrikli ızgarabarbekü, çay kahve makineleri/filtre, su ısıtıcılar, mini/midi fırınlar, meyve sıkıcılar, pratik mutfak aletleri, cezve setleri, mutfak gereçleri, termoslar, sütlük, bıçaklar, tekli tabaklar” sayılmıştır. Davalı sayılan ürünleri bir araya getirerek internet ortamında tüketiciler için satışa sunmaktadır. Davalının kullanımı 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetidir. Sınıf kapsamında yer alan “Çeşitli mallar” ise, davalının internet sitesinde sayılan ürünlerdir. Bu hizmet, davacının markaları kapsamında aynen yer almaktadır. 31/01/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda oluşturulan tabloda kırmızı renk ile işaretlenen hizmetler, davalının markaları ile davalının fiili kullanımı arasında ayniyet taşıyan hizmetlerdir. Buna göre; davalının kullanımları ile davacıya ait 2018/121553, 2018/121549, 2012 79983 ve 2013 90705 sayılı markaları kapsamında yer alan “35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler; Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar (elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri ayniyet taşımaktadır.
Davacının yukarıda belirtilen markaları ile davalı yanın eylemli kullanımının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalının eylemli kullanımını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabileceği değerlendirilmiştir. Tüketiciler bu bağlamda davacının, davalıya yeni bir marka türetme hakkı tanıdığını (davalıya bir hak ve/veya lisans verdiğini) ya da davalının davacının “…” markalı ürün yelpazesine katıldığını düşünebilirler. Sonuç olarak, davalının eylemli kullanımlarının davacı markaları ile iltibas yarattığı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf, “…” markasının tanınmış olduğunu ileri sürerek, tanınmışlığın ispatı için aşağıdaki delilleri dosyaya sunmuştur:
• APP Download sayıları, Facebook, Instagram, Twitter takipçi sayılarını gösterir tablo,
• Faturalar: 2010-2020 tarih aralığına ilişkin 37 adet fatura, TV reklam yayınına ilişkindir.
• Haberler başlıklı Excel belgesi içerisinde basılı gazete ve dergilerde yayınlanan reklamların
detaylı bilgisi yer almaktadır.
• Marka Sağlığı Araştırması Q3 2020 sonuçları başlıklı sunum,
• Broşürler,
• Sponsorluk listesi (Word belgesi içerisinde listelenmiştir.),
• TBF-… Basketbol Süper Ligi Sponsorluk Anlaşması,
• TBF-… Kadınlar Basketbol Süper Ligi Sponsorluk Anlaşması,
• Sponsorluk Haber Yansıma başlıklı excel belgeleri: Gazete ve dergilerde yayınlanan haberlere
ilişkin detaylı bilgiler yer almaktadır.
Davacının dayanak gösterdiği “…” markası, 12.05.2016 tarihli karar ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde T/2598 sayı ile “TANINMIŞ MARKA” olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu delillerden “…” markasının davacı firma ile özdeş hale geldiği ve 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmeti bakımından tanınmış marka olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının eylemli kullanımları, davacının tanınmış olduğu sektöre ilişkindir. Bir diğer deyişle taraflar, aynı sektörde faaliyet göstermektedir. Tüketici, belirli bir kalite sembolü haline gelen tanınmış marka sahibi tarafından yeni bir internet sitesinin faaliyete geçirildiği, piyasaya sunulduğu düşüncesiyle davalının yönetiminde olan ve davacıya ait tanınmış markayı içeren internet sitesine yönelerek, davalının haksız bir kazanç elde etmesine neden olacaktır. Tüketici, tanınmış markayı taşıyan hizmetten faydalandığı düşüncesiyle hareket edecek ve fakat yanılacaktır. Bu durumun sonucu olarak ise, davalı taraf, sadece tanınmış markayı faaliyetlerinde kullanması sebebiyle haksız kazanç elde edecektir. Bu nedenle; davacıya ait “…” ibareli markanın tanınmış marka olduğu, davalıya ait tespit edilen markasal kullanımların, davacıya ait markanın tanınmışlığından haksız yere istifade edecek nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davalı yan her ne kadar yurtdışından alınmış tescil belgelerine dayanmışsa da, mülkilik ilkesi uyarınca yurtdışı menşeli tescil belgelerinin ülkemizde etki doğuran markasal kullanımlar bakımından hukuka uygunluk sebebi oluşturduğu ileri sürülemez. Bu nedenle davalı yanın yurtdışı menşeli tescil belgesi bulunduğu argümanına itibar edilmemiştir.
Somut olayda değerlendirilmesi gereken bir başka husus; davalı yanın oluşturduğu ve ticari faaliyet yaptığı alan adı ve içeriklerinin ülkemizde ticari etki doğurup doğurmadığı hususuna ilişkindir. Zira; mülkilik ilkesi uyarınca, ancak ülkemiz bakımından ticari etki doğuracak markasal kullanımlar, marka hakkı ihlali ve haksız rekabet kurumları ile bertaraf edilebilirler. Ülkemiz bakımından ticari etki doğurmayan markasal kullanımlar, davacının salt Türkiye’de önceki tarihli marka tescil belgelerinin bulunmuş olmasından kaynaklı olarak kendisine hukuki koruma kalkanı sağlamaz.
Şöyle ki; Dünyanın herhangi bir yerinden alan adı tahsis edilip, bu alan adına bağlı internet sayfası oluşturulabilmekte ve bu sayfaya dünyanın diğer ülkelerinden erişim sağlanabilmektedir. Ancak, ihlal edildiği ileri sürülen markanın tescilli olduğu, dolayısı ile koruma altında olduğu ülkeden bu ihlal yarattığı ileri sürülen alan adlı siteye erişimin olması, bu alan adının söz konusu markanın korunduğu ülkede ticari etki yarattığının ve dolayısıyla tecavüz teşkil ettiğinin kabulü için yeterli değildir. Belirli bir ülke veya coğrafya sınırları içerisinde tecavüzün söz konusu olabilmesi için işareti alan adında veya internet sitesinde kullanan kişinin ihlal edildiği ileri sürülen markanın tescilli olduğu ülke veya coğrafyada bu alan adı ya da internet sitesi aracılığıyla ticari bir faaliyet göstermesi gerekmektedir. Keza, aynı veya benzer bir marka farklı kişilerce farklı ülkelerde tescil edilmiş olabilmekte ve söz konusu alan adına ve bu alan adına bağlı internet sitesine salt erişimin tecavüzün ispatı bakımından kabul edilmesi halinde bu işaretin farklı ülkelerdeki farklı sahiplerinin marka ihlal iddialarını ileri sürmesine neden olacaktır. Burada önemli olan; bir yargı alanındaki kimsenin internet sitesi ile etkileşime geçtiği zaman sitenin nasıl göründüğü ve işlediğidir. Sitenin, site ile etkileşimde bulunan kişinin konumuna göre kendini ayarlaması ve buna göre sonuçlar vermesi ihlal iddialarını güçlendirecektir.
Sonuç olarak; bir markanın alan adında kullanılması suretiyle tecavüzün söz konusu olabilmesi için, söz konusu alan adlı internet sitesinin markanın koruma altında olduğu ülkede ticari etki yaratır nitelikte olması gerekmektedir. Bunun tespiti ise somut olayın özelliklerine göre, özellikle söz konusu alan adlı internet sitesinin markanın koruma altında olduğu ülkedeki tüketicileri hedefleyip hedeflemediğine göre belirlenmelidir. Bu noktada belirtmek gerekir ki; söz konusu alan adlı siteden markanın koruma altında olduğu ülkeye fiili bir satış olmasa bile, reklamlar veya satışa sunumlar/teklifler ile bu ülkedeki tüketicilerin hedeflenmesi ticari etkinin gerçekleşmesi için yeterlidir. Buna karşılık, ihlal teşkil ettiği ileri sürülen alan adlı internet sitesine markanın koruma altında olduğu ülkedeki tüketicilerin salt erişebiliyor olması, bu ülkede ticari etkinin oluştuğunun kabulü için yeterli değildir (Yasaman, Zeynep (2020) Türk ve Avrupa Birliği Hukukunda İnternette Marka Hakkının İhlâli, İstanbul, On İki Levha, s.183-187.).
Belirtiler açıklamalara göre davalı yanın internet alan adı ve içeriği incelendiğinde; her ne kadar “….life” ibareli alan adı Hollanda menşeli olsa da, bu alan adına Türkiye’den erişim imkânının bulunduğu, ancak bu hususun tek başına söz konusu alan adının Türkiye’de ticari etki doğuracak şekilde kullanıldığını ispatlamaya yeterli olmadığı, ancak; söz konusu alan adı içeriği incelendiğinde, içeriğinin “Türkçe” olarak düzenlendiği, dolayısıyla Türk uyruklu veya Türkçe bilip ülkemizde yaşayan kimselerin anlayabileceği şekilde davalı yanın online ticari faaliyette bulunduğu, ayrıca site içeriğinde yer alan “Mağaza Bilgisi” kısmının hemen altında “… Avrupa Online Satış Sitesi Türkiye” ibaresine yer verildiği, bu ibarede yer alan “Türkiye” ibaresinin de, söz konusu alan adı içeriğinde gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin Türkiye’yi kapsayacak şekilde oluşturulduğu anlamına geldiği, bu hale göre, davalı yanın gerçekleştiği ticari faaliyetlerin, ülkemizde yaşayan ortalama tüketicilere de hitap edecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, davacı yanın Türkiye’de tescilli markalarına dayalı olarak, davalı yanın marka hakkı ihlali oluşturan eylemlerini engelleyebileceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre; davalı yanın “www…life” ibareli alan adı ve bu alan adı içeriğinde yer alan “…” ibareli markasal kullanımlarının Türkiye’de ticari etki doğuracak şekilde gerçekleştirildiği, davalı yanın Türkiye’de ticari etki doğuracak şekilde gerçekleştirilen bu markasal kullanımlarının Türkiye’de geçerli meşru bir dayanağının bulunmadığı, davalı yanın bu markasal kullanımlarının davacı yana ait “…” ibareli markalara tecavüz teşkil edecek nitelikte olduğu, davalı yanın eylemlerinin aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu da kanaatine varılarak; davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı eylemlerinin, davacıya ait “…” ibareli marka haklarına tecavüz oluşturduğunun ve davacı aleyhine haksız rekabet yarattığının TESPİTİNE, tecavüz eylemlerinin DURDURULMASINA ve MEN’İNE, davalının “…” ibaresini markasal kullanımının her türlü mecrada DURDURULMASINA, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ÖNLENMESİNE, “www…life” internet sitesine Türkiye’den ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 26,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 16,30 TL vekalet harcı, 7.200,00 TL tercüme ücreti, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 137,00 TL posta-tebligat masrafı, 190,00 TL yurt dışı tebligat ücreti olmak üzere toplam 8.902,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı …V. tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı vekilinin (e duruşma ile katıldı.) yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza