Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/31 E. 2021/213 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/31 Esas
KARAR NO : 2021/213

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen YİDK kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira davalı firmanın davacının 2015 09865 ve 2015 15223 sayılı tescilli markalarının iptali talebiyle, KKTC’nde sahip oldukları ticaret unvanına dayalı olarak Bakırköy 1. FSHHM’nde açmış olduğu davanın, 2018/336 E. no.lu dosya altında yapılan yargılaması sonucunda bütünüyle reddedildiğini, söz konusu davada, davalı firmanın “…” işareti üzerinde davacının markalarının başvuru tarihlerinden önceye dayanan bir hak sahipliğini ispat edememiş olduğunu, hal bu iken davalı TÜRKPATENT’in davalı firmanın “…” ibareli marka başvurusunu kısmen kabul etmesinin hukuka aykırı bir işlem olduğunu, davalı firmanın bugüne kadar 39 adet “…”lu marka tescil başvurusunda bulunduğunu, bu durumun davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, taraf markalarının asli unsurlarının ve markalarda kullanılan amblemlerin birebir aynı olduğunu, zaten taraf markaları arasındaki bu ayniyet derecesindeki benzerliğin davalılar tarafından da kabul edilmiş olduğunu, taraf markalarının benzer/türdeş/ilintili emtialarda kullanılacak olduğunu, davalının dava konusu marka başvurusunun davacıya ait seri markaların içine sızabilecek niteliği haiz olduğunu, davalının kanunu dolanmak amacıyla yapmakta olduğu marka başvurularının sicili boş yere işgal ettiğini ve yorduğunu ileri sürerek; TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 25.11.2020 tarihli ve … sayılı kararının müvekkilinin itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusunun 03, 14, 16, 32, 34, 36, 39, 41, 43 ve 44. Sınıflarda yer alan emtiaları kapsadığını, davacının tescilli markalarının kapsamına giren emtialar ile aynı/benzer olan emtiaların dava konusu edilen marka başvurusunun kapsamından TÜRKPATENT tarafından çıkartılmış olduğunu, geriye kalan emtialar açısından taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ispat edemediğini belirterek; davadaki bütün taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 22/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından usulen reddinin gerektiğini, davalının 2006 yılından beri turizm alanında ticari faaliyette bulunduğunu, 2015 yılında KKTC’nde beş yıldızlı konaklama hizmeti vermek üzere “… Hotel Resort & Spa” projesini hayata geçirdiğini, davalının davacıdan daha önce “… hotel” markasını tasarlandığını, kullandığını ve tanınmış marka haline getirdiğini, bu nedenle davalının bu marka/ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, dava konusu markaya davalının yaptığı ciddi yatırımlar sonucunda ekonomik bir değer kazandırdığını, davalının dava konusu markayı 05.03.2015 tarihinde KKTC ilgili makamları nezdinde ticaret unvanı olarak tescil ettirdiğini, bu tescilin davacının davasına mesnet aldığı markaların başvuru tarihinden önce olduğunu, davalının otel projesinin yapım aşamasında dahi bu markayı yapmış olduğu sözleşmelerde ve yazışmalarda kullandığını, davalının turizm sektöründe lüks düzeyde hizmet veren ve organizasyonlara ev sahipliği yapan bir otel olarak hizmetinin niteliği gereği özel bir tüketici grubuna hitap ettiğini, Kıbrıs’taki en büyük yatırımlardan biri olmasının yanında 2015 yılındaki açılışın ardından gerek Türkiye’de, gerekse uluslararası çapta verdiği sayısız reklam ve tanıtım ile tanınır hale geldiğini, yani davalının “… Hotel & Spa” şeklinde tescilli olan ticaret unvanını, işletme adı ve markası olarak fiilen ticari hayatta kullandığını, davacının davalının bu tanınmışlığından haksız şekilde yararlanma ve markayı “depolama” kötü niyetinin açık olduğunu, davacının tek pay sahibi ve davacıya tek başına temsile yetkili olan şahsın eskiden davalının da ortağı ve sekreteri olduğunu, davalının “… Hotel” projesinin başlangıcında ve devamında davalı firmadaki görevlerinden ayrıldığını, ancak davalının tüm projelerinden ve ticari sırlarından haberdar olduğunu ve huzurdaki davaya mesnet alınan markaları bu şekilde kendi şirketi adına kötü niyetle tescil ettirmiş olduğunu, taraflar arasında, davacının markalarının iptali konusunda süregelen davanın henüz istinaf incelemesinde, yani halen derdest olduğunu, davacının huzurdaki davada “markanın reddedilmesi” talebinin TÜRKPATENT’in görev alanına giren bir talep olduğunu, zaten de taraf markalarının birbirine benzemediğini ve 03, 32, 34, 36, 39, 43 ve 44. Sınıflara giren emtiaların davacının tescilli markalarının kapsamında bulunmadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddi bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2018/119669 nolu “Şekil+… elegance&luxury” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet 2015/15223 ve 2015/09865 sayılı markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+… elegance&luxury” ibaresinin 03, 14, 16, 32, 34, 36, 39, 41, 43 ve 44. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 27.12.2018 tarihinde gerçekleştirdiği 2018/119669 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü gereği başvurunun SMK m.5/1-ç hükmü gereği kısmen reddine karar verildiği, kalan mal ve hizmetler için 28.01.2019 tarih ve 317 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde başvurunun ilan edildiği, bu ilana davacının 11.03.2019 tarihinde SMK m. 6/1, m. 6/9 hükümlerine ve 2015 15223, 2015 09865 sayılı markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, davalı şirketin 20.05.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, davacı şirket tarafından 11.10.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, 25.11.2019 tarihinde itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararı ile; … tarafından yapılan itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun Sınıf 41: “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” bakımından reddine karar verdiği, dava dışı 3.kişilerin itirazlarının da kısmen kabulüne karar vererek; başvurudan 14, 16 ve 41.sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetleri çıkardığı, bu kararın davacıya 09.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 25.11.2019 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Dava konusu marka kapsamında bulunan mal ve hizmetler ile itiraza mesnet 2015 15223, 2015 09865 sayılı marka kapsamındaki mal ve hizmetler arasında aşağıda belirtilenler haricinde benzerlik bulunmamaktadır. Zira; aşağıda belirtilenler haricinde kalan, dava konusu marka kapsamındaki mal ve hizmetler davacı markaları kapsamındaki emtialara göre; benzer alıcı çevresine hitap etmez, benzer ihtiyaçları gidermez, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri farklıdır, satış/dağıtım kanalları farklıdır, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri ve birbirleri yerine ikame imkanları hiç yoktur, aralarında hammadde/mamul/yarı mamul ilişkisi bulunmaz ve benzer markaları bu farklı mal ve hizmetler kapsamında kullanılırken gören tüketicilerin, markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurması mümkün değildir.
Ancak; Davacının markalarının kapsamında yer alan ve 43. Sınıfa giren “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile, davalının markasının kapsamına alınmak istenen bir kısım içecek maddelerinin, keza; “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri”nin ilintili emtialar olduğu değerlendirilmektedir. Zira; bu emtialar benzer alıcı çevresine hitap eder, benzer ihtiyaçları giderir, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri aynı ve bazen de benzerdir, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri vardır ve benzer markaları bu emtialarda gören tüketicilerin markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurması mümkündür. Ayrıca da; 43. Sınıfa giren “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin verildiği ortamlarda, hizmetin bir parçası olarak tüketiciye sunulan yiyecek ve içecek maddeleri, genelde ambalajsız ve markasız nihai ürünler olsa da, bunların daha uzun raf ömrüne sahip içecek maddeleri ile karıştırılabilme hali belli durumlarda söz konusu olabilecektir. Bu hizmet kolları genelde tüketicinin belli bir hizmeti satın almak üzere tercih ettiği yani, tek bir işletmenin ürünlerini satın almak üzere tercih ettiği hizmet kollarıdır. Bununla birlikte, hizmet markası ile ticari markanın benzemesi durumunda; tüketici her iki markanın aynı işyerine sahip olduğunu düşünebilir ki bu durumda markalar birbiri ile karıştırılabilir. Zira günümüzde pek çok tanınmış gıda markası , hem yiyecek/içecek üretmekte, hem de bunları tüketiciye servis etmektedir. Ayrıca, günümüzde, yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri, reel ortamlardan ziyade sanal ortamlarda da yapılmaktadır ve böyle bir durumda tüketicinin, hizmeti sağlayan kaynakla hizmetin içeriğinde sunulan emtiaları karıştırması ihtimali doğmaktadır.
Bütün bu nedenlerle; somut olayda davalının markasının kapsamına alınmak istenen, 32. Sınıfa giren “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” açısından, davacının itirazlarına mesnet aldığı markaların kapsamındaki “yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri” hasebiyle, emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davalının markasının kapsamına alınmak istenen diğer tüm mal ve hizmetler açısından ise somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu 2018/119669 sayılı marka incelendiğinde; şekil, renk ve kelime unsurlarından müteşekkil karma marka olduğu, tepesine taç şekli yerleştirilmiş büyük “E” harfi, onun altında büyük puntolarla ve harflerle yazılmış “…” ibaresi bulunduğu, markanın en altında yer alan “…” ibaresinin ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza gerekçe markaları incelendiğinde; tepesine taç şekli yerleştirilmiş büyük “E” harfi, onun altında büyük puntolarla ve harflerle yazılmış “…” ibaresi bulunduğu, markaların birinde ayrıca “…” kelimesinin altında “…. kelimesinin “KIBRIS” anlamına geldiği, coğrafi yer bildirdiğinden markasal ayırt edicilik incelemesinde bu kelimenin arka planda kaldığı tespit edilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu marka kapsamında yer alan “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” emtiaları ile redde mesnet markaların kapsamında yer alan “yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri” arasında benzerlik bulunduğu, karşılaştırılan markaların esas unsurları olan; tepesine taç şekli yerleştirilmiş büyük “E” harfi, onun altında büyük puntolarla ve harflerle yazılmış “…” ibaresinin müşterek olarak bulunduğu, bu nedenle davacıya ait itiraza mesnet markaları daha önce 43/1 alt sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri üzerinde gören veya işiten, makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görme ve karşılaştırma imkanından yoksun, önceki tarihli markanın gözünde ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu markayı 43/1 alt sınıftaki hizmetlerle benzer olduğu tespit edilen “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” emtiaları üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu bu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, söz konusu markayı davacıya ait markalardan biri zannedebileceği, davacı markaları ile ilişki kurabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla belirtilen emtialar bakımından markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğu, bu emtialar haricinde kalan dava konusu diğer mal ve hizmetlerle itiraza mesnet markalar kapsamında yer alan emtialar bakımından benzerlik bulunmadığından, benzer olmayan bu mal ve hizmetler açısından ise markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, taraflar arasında davaya konu markalar üzerinde hak sahipliği bulunduğu iddiasından kaynaklı olarak çekişme bulunduğu, dosyamız davalısı şirketin, dosyamız davacısı şirketin, eldeki davada itiraza mesnet gösterdiği markalarının hükümsüzlüğü talepli olarak Bakırköy 1.FSHHM’nin 2018/336 E sayılı dosyası ile açtığı davanın kesinleşmediği, bu husustaki nizanın dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle sonuçlanmadığı, bu nedenle dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle dosyamız davalısının kötü niyetli olduğuna ilişkin, marka işlem dosyası kapsamında yeterli delil bulunmadığından, davacı tarafın kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının davacının itirazının reddine ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Biralar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 4,90 TL harcın müteselsilen davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/4 olarak kabulüne,
6-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 70,00 TL başvurma ve vekalet harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 187,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.057,00 TL yargılama giderinin 1/4 ü olan 514,25 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.542,75 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 3/4’ü olan 12,23 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, bakiye 4,07 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
09/06/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza