Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/303 E. 2021/307 K. 16.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/303 Esas – 2021/307
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/303 Esas
KARAR NO : 2021/307

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 30/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Markalar arasında var olduğu ileri sürülen benzerliğin (normal bir tüketici gözüyle dahi olsa) gerçek dışı ve hayali olduğunu, redde gerekçe markanın herhangi birisi ile müvekkilinin tamamen özel tasarım olarak hazırlanmış olan markası arasında renk, içerik ya da görünüm olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, marka sınıflarında yıllar içinde yapılan değişiklik nedeniyle, müvekkili tarafından yapılan başvuru sınıfında yer alan bazı hizmet sınıflarının, dayanak yapılan ve itiraz … 3. Şahıs adına tescilli markalardaki sınıflarla aynı olmadığını, tescile konu marka ile karşı tarafça itiraz edilen markaların aynı olmadığını, çünkü,“… … & beach, feeling of paradise, …, turkey+şekil “ ibareli markanın tamamen özgün nitelikli, özel bir şekil/logo içeren bir marka olduğunu, renk, tasarım ya da şekil olarak karşı tarafın markaları ile en küçük bir benzerlik arz etmediğini, markalar arasındaki tek benzerliğin, İngilizce kökenli “…” kelimesi olup, onun da ne yazım karakteri, ne fontu, ne büyüklüğü ne de rengi konusunda, markalar arasında hiçbir benzerliğin bulunmadığını, markanın asli unsurunun, logo + … … & beach ibareleri olduğunu, itiraz edenin de tıpkı müvekkili gibi, markasının önüne ve arkasına, şekil ve ibareler eklemiş olduğunu, bu nedenle, tescilli markaların, bu şekil ve ibarelerle bir bütünlük arz ettiğini, dolayısıyla, inceleme yapılırken, markayı; renk, şekil, tasarım, yer alan ibareler itibarı ile bir bütün olarak ele almak ve benzerlik durumunu buna göre değerlendirmek gerektiğini, Türk Marka ve Patent Kurumu kayıtları incelendiğinde; “…” ibaresinin 43 nolu sınıfta herhangi bir kişinin adına tescilli olmadığını, 97/010934 nolu … + şekil ibaresinin 43 nolu sınıfta “Yiyecek ve içecek hizmetleri ile konaklama hizmetleri vs.” için 3. Şahıs adına tescilli olduğu, itiraz … 3. Şahıs adına ise 2017/36775 nolu tescille “Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” sınıfı için tescilli olduğu, bunun da itiraz dışı olduğunun görüldüğünü, itiraz edenin, “…” ibaresi üzerinde herhangi bir tescil veya rüçhan hakkı olmadığı gibi, geçmişe dayalı bir müktesep hakkının da olmadığını, dolayısıyla, itiraz edenin markalarında yer alan “…” ibaresine dayanarak itirazda bulunamayacağını, çünkü bu ibarenin münhasıran kendisi adına tescilli olmadığını, diğer ibarelerin ise (…, tour, group, garden vs.) zaten müvekkilinin başvuru markasında yer almadığını, eğer böyle bir müktesep hak varsa bu hakkın 97/010934 nolu tescil sahibine ait olduğunu, onun da bu tescil başvurusuna itiraz etmemiş olduğunu, itiraz edenin, dayanak yaptığı markaların tamamı … ile başlayan, arada “…” ibaresinin yer aldığı ve onun ardından da “tour, group, garden vs.”gibi başka ibarelerin şekil ile birlikte yer almasından oluştuğunu, müvekkilinin markasının esaslı unsurlarının … … & BEACH + ŞEKİL olduğunu, bu şekil tamamen özel bir tasarım olup, ahşap yani bungalow yapıyı ve huzurlu bir ortamı simgelediğini, markanın tek başına … kelimesinden ibaret olmadığını, aynı durumun esasen, itiraz edenin markaları için de söz konusu olduğunu, dolayısıyla; … ibaresinin itiraz edenin markalarının da esaslı unsuru olmadığını, ayrıca … … & … ibaresi farklı bir logo ile müvekkili adına 2018/112277 başvuru nosu ile zaten tescilli bir marka olduğunu, dolayısıyla bu tescil mevcut iken aynı ibarelerin başka bir logo ile üstelik itiraz edenin markaları ile hiçbir benzerlik arz etmeyecek şekilde tesciline herhangi bir yasal engel bulunmadığını, buradaki marka tescilinde de açıkça görüldüğü üzere müvekkilinin tescil ettirmek istediği marka örneğindeki asli unsurun, “… … & Beach+şekil” ibaresi olduğunu, bu ibarede yer alan & işaretinin İngilizce “ve” anlamında kullanıldığını, nitekim, müvekkilinin web sayfasının da www.edenbungalows.com.tr şeklinde olduğunu, metin altında yer alan “….” ibaresinin de farklılığı bariz hale getiren ek unsur durumunda olduğunu, ifade ederek; davalı Kurumun YİDK tarafından verilen ve … başvuru nolu marka tescil başvurusunun reddine ilişkin 20.8.2020 tarih … karar nolu kararına ilişkin itirazlarının kabulü ile söz konusu kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 23/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … sayılı markanın kapsamından çıkarılan 43. Sınıf hizmetlerin, itiraz edenin itiraza konu ettiği markaların kapsamında da yer alan hizmetler olduğunu, diğer bir deyişle başvurunun kapsamından çıkarılan hizmetlerin aynı ve/veya benzer olduğunu, bu noktada 6769 sayılı SMK 6/1 deki koşullardan ilki, yani mal ve hizmet benzerliği koşulunun gerçekleşmiş olduğunu, işaret karşılaştırmasında ise; YİDK’nın benzer gördüğü markaların “… … beach e şekil”, “… … tour e şekil”, “… gardens e … şekil”, “… … group e şekil” şeklinde olduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin başvurunun tek esas unsuru olduğunu, itiraza dayanak markalarda da baskın veya esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, markaları oluşturan işaretlerin yüksek düzeyde benzer olduğunu, başvuruda daha küçük puntolarla yazılan diğer ibareler tanımlayıcı ibare olduklarından marka algılarına bir etkilerinin olmadığını, başvuruda yer alan farklılıkların onu itiraza dayanak markadan farklılaştırmaya yetmeyeceğini, davacı markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin itiraz edenin markasının aynısını davacı markasında gördüğünde yanılgıya düşebileceğini, tüketici bu markalar altında sunulan mal veya hizmetlerin en azından birbiri ile bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sürüldüğünü düşünebileceğini, bu kapsamda karşılaştırılan markaların genel izlenim itibari ile benzerlik arz ettiğini ifade ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Mühendislik Taahhüt San. Ve Tic. A.Ş. vekili 25/01/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır yapılan-yürütülen hizmet, yoğun reklam, tanıtımı, pazarlama faaliyetleri sonucunda, müvekkiline ait redde mesnet markalarının, otelcilik, turizm, geçici konaklama sektöründe-pazarında (43. Sınıf) ciddi bir tüketici kitlesi tarafından benimsenmiş, otelcilik-turizm, geçici konaklama pazarında önemli bir paya sahip olmuş ve tanınmış markalar haline gelmiş olduğunu, müvekkilinin tescilli markaları ile davacının dava konusu markasına bakıldığında aynı benzer olduğunu, müvekkilinin tescilli markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın da aynı şekilde esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, diğer ibarelerin genel ibareler olduğunu, dava konusu marka başvurusunun davalı müvekkili firmanın markalarının serisi izlenimini uyandırdığını, ret kararına konu 43. Sınıfa dahil hizmetlerle aynı/aynı tür hizmetlerin, davalı müvekkili firmaya ait olan markaların tescili kapsamında olduğunu, dava konusu marka ile müvekkilinin markaları arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu ifade ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, davacıya ait önceki tarihli tescilli markasından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 27.09.2019 tarihinde “… … & Beach feeling of paradise, …, turkey+şekil” ibareli … sayılı başvuru ile 43.sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” için tescil talebinde bulunmuştur. Marka başvurusu 14.10.2019 tarih 334 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmıştır. Davalı şirket 22.11.2019 tarihinde marka başvurusuna SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümlerine göre itiraz etmiş, itirazına mesnet olarak; 2006/63987, 2006/63989, 2006/63986, 2006/63985 sayılı markaları göstermiştir. Davacı taraf bu itiraza karşı 31.01.2020 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz etmiştir. Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü gereği başvurunun reddine karar verildiği, davacı şirket tarafından 18.05.2020 tarihinde bu karara itiraz edildiği, 20.08.2020 tarihinde itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmış olduğu incelemede, … sayılı davaya konu kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 31.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka kapsamındaki; “43.sınıf:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hizmetleri ile itiraza mesnet 2006/63987, 2006/63989, 2006/63986, 2006/63985 sayılı markalar kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen hizmetler aynı, aynı tür, benzerdir. Zira; bu hizmetlerin ortak tüketici kitlelerine hitap …, birbirilerini tamamlayıcı, birbirleri ile rekabet halinde olan, benzer ihtiyaçlara dönük, satış, sunum ve dağıtım kanalları benzer nitelikteki hizmetler oldukları değerlendirilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; yeşil renkte büyük harflerle “…” ibaresi, bu ibarenin üstünde yeşil ve kahverenginde çatı figürü, altında ise “…” ibaresine kıyasla çok küçük puntolarla “…&….” ibarelerinden oluştuğu, “…” ibaresinin “cennet, cennet bahçesi” anlamlarına geldiği, markada yer alan “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğu, “…&..” ibarelerinin sırasıyla tanımlayıcı ve slogan ibareler olduğu, ayrıca söz konusu ibarelerin marka işaretinde görsel olarak “…” ibaresine kıyasla çok daha küçük puntolarla yazıldığı dolayısıyla dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; “…” ibaresinin müşterek olarak yer aldığı, bunlara ek olarak sırasıyla “beach”, “gardens”, “tour” ve “group” ibarelerinin yer aldığı, redde mesnet markalarda yer alan “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğu, “beach”, “gardens”, “tour” ve “group” ibarelerinin tanımlayıcı, ayırt edici niteliği zayıf ibareler olduğu, dolayısıyla davalı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalarda “…” ibaresinin müşterek olarak bulunduğu, bu kelimenin gerek dava konusu marka başvurusunda, gerekse redde mesnet markalarda, esaslı unsur niteliğinin bulunduğu, markaların somut ayırt ediciliğini sağladığı, her ne kadar markalar arasında şekil ve bir takım kelime gruplarından kaynaklı farklılıklar bulunsa da, bu farklılıkların markaları birbirinden ayrıştırmaya yeterli olmadığı, zira “Söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi uyarınca, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin, markalarda yer alan şekil unsurlarını arka planda bıraktığı, yine markalarda yer alan; “…&Beach”, “Feeling of Paradise”, “…”, “Turkey”, “…”, “beach”, “gardens”, “tour” ve “group” gibi ibarelerin “…”kelimesine göre arka planda kalan tanımlayıcı ve sloganvari ifadeler oldukları, bu hale göre; karşılaştırılan markalar arasında müşterek olarak “…” kelimesinin ön planda oldukları, daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları her zaman bir arada görüp karşılaştıramayan, markaların detaylarını analiz etmeyen, ayırt edici unsurlarının gözü ve kulağında kalan izi ile hareket … ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu marka başvurusunu aynı/benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet markaların serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, bu hususta yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf, müktesep hak iddiasında bulunmuştur.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; Dava konusu marka başvurusu 27.09.2019 tarihinde tescil başvurusuna konu edilmiştir. Davacı yanın önceki tarihli markasına bakıldığında; davacının 2018/112277 sayılı ve 12.04.2019 tescil tarihli markası olduğu, işbu dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle anılan markanın tescil tarihi üzerinden 5 yıllık bir sürenin geçmediği anlaşılmaktadır. Hal böyleyken davacı yanın önceki tarihli markalarına dayalı bir müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 başvurma harcı, 16,30 TL vekalet harcı, 291,50 TL posta, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.016,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Mühendislik Taahhüt San. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Mühendislik Taahhüt San. Ve Tic. A.Ş. ‘ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda , HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/07/2021