Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/302 E. 2021/256 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/302 Esas – 2021/256
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/302 Esas
KARAR NO : 2021/256

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 30/10/2020
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının … tanınmış markasının tüm sınıflarda korunması gerektiğini, markanın Türkiye’de tüm sektörlerde tanınmış olduğunu ve Türkiye’de en çok satılan spor markası olduğunu, Türkiye ve dünyada yaklaşık 2950 satış noktasında ve tüm sanal pazarlama mecralarında satışa sunulduğunu, 2014-2015-2016 yılları toplam cirosunun 1.112.520.297-TL. olduğunu, sadece 2016 yılında 13 milyon … markalı ayakkabı satılmış olup markanın tüm spor ürünlerinde kullanıldığını, davacının ……. ŞEKİL ve devamındaki markaları ile tanınmış ve piyasanın lider firması olduğunu, davalının … başvuru no.lu işaretinin 25. sınıfta tescil ettirilmek istendiğini, davacı markalarının da 25. sınıf malları kapsadığını, marka işaretinde kullanılan X harfinin davacı ile özdeşleştiğini, görüldüğünde akla ilk davacı markalarının geldiğini, dava konusu marka işaretlerinin benzer olduğunu, ayrıca davacının marka ve logosunda, ürün kutu ve paketlerinde turuncu rengi kullandığını, bu rengin de tescil edildiğini, davalı işaretinin tescili halinde davacı markalarının alt/yan ürünü olarak algılanacağını, davalının davacının tanınmışlığından faydalanmak amacıyla bu markayı oluşturduğunu, davacının müşteri portföyüne hitap ederek kötü niyetli şekilde ekonomik çıkar elde etmek istediğini, seri marka algısının doğacağını, Kurum kararının hatalı olduğunu, emsal nitelikte pek çok karar bulunduğunu belirterek; dava konusu 15.10.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali ile davaya konu … sayılı marka başvurusunun tescil edilmesi halinde başvuru tarihinden itibaren hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 19/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu YİDK kararı ve ilgili mevzuat hükümlerine değindiği, devamla dava konusu markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzer olmadığını, markaların genel izlenimlerinin farklı olduğunu, davacının X markalarının değil … markasının ayakkabı sektöründe bilinir olduğunu, başvuru markasının ise X-RAY SPORT olduğunu, dolayısıyla somut olayda tanınmışlık koşullarının oluşmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “…SPORT” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı ma.rkalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “….SPORT” ibaresinin 25. sınıfta bulunan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtialarının tescili amacıyla 19.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.12.2019 tarihinde T/01504, 2016 54134, 2016 54132, 2016 05501, 2016 05497, 2015 84289, 2015 14818, 2015 13140, 2015 13135, 2010 04817, 2010 04816, 2010 04815, 2010 04814, 2008 55229, 2008 55228, 2008 55226, 2008 55225, 2008 55223, 2008 55222, 2008 55221, 2008 55219, 2008 55218, 2008 55217, 2008 41646, 2008 37571, 2007 00804, 2007 00803, 2007 00802 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahıs tarafından 12.03.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 14.08.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “25.Sınıf:Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları ile davacıya ait 2016 54134, 2016 54132, 2016 05497, 2015 84289, 2015 14818, 2015 13140, 2015 13135, 2010 04817, 2010 04816, 2010 04815, 2010 04814, 2008 55229, 2008 55228, 2008 55226, 2008 55225, 2008 55223, 2008 55222, 2008 55221, 2008 55219, 2008 55218, 2008 55217, 2008 41646, 2008 37571, 2007 00804, 2007 00803 sayılı markalarda yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ile belirtilen 25.sınıftaki emtiaların aynı, aynı tür ve benzer oldukları tespit edilmiştir. Zira bu malların giyim – moda ürünleri oldukları, benzer tüketici kitlelerine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılamaya yönelik, birbirlerini tamamlar nitelikte emtialar oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca bilirkişi raporunda değinilmemekle birlikte, mahkememizce özel veya teknik bilgi gerektirmediği kanaatiyle re’sen yapılan hukuki değerlendirmede; davacıya ait itiraza mesnet 2016 05501 sayılı marka kapsamında 18.sınıfta yer alan “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: Çantalar” emtiaları ile dava konusu marka kapsamında yer alan 25.sınıftaki mallar karşılaştırıldığında; 18. sınıftaki bu malların deri/suni deriden mamül çantaları da kapsaması, söz konusu malların çoğunlukla giyim ürünleriyle aynı satış yerinde satılması, söz konusu ürünlerin aynı zamanda giyim ürünlerinin aksesuarı olarak kullanıldığından, özellikle ayak giysileriyle tamamlayıcı nitelik arz ettiği, aynı tüketici kesimine hitap ettikleri ve çoğunlukla aynı ticari kaynak tarafından satışa sunulması nedenleri ile 18 ve 25. sınıftaki bu malların benzer, birbirleri ile ilişkili ve bağlantılı olduğu da tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; turuncu, büyük harflerle ve yukarıdan aşağıya doğru kelime boyutları küçültülerek tasarlanmıştır. Marka başvurusunda işaret “….” olarak tanımlanmıştır. Ancak işaretin başında yer alan noktalı fakat köşeli şekil “İ” harfi olarak seçilmemekte, “X” harfine uyum sağlamış şekilde tasarlandığından “X” harfini vurgulayan bir unsur, bir süsleme olarak algılanmaktadır. Bu haliyle markanın “….SPORT” olarak seçileceği düşünülmektedir. Marka işaretinde “şekil” işaretinin üst kısma konumlandırıldığı, altında aynı işaretin “RAY” kelimesi ile bir arada “X-RAY” olarak yazıldığı, markada “spor” anlamına gelen “sport” sözcüğünün ise tanımlayıcı olmakla ayırt ediciliğe katkısı bulunmadığı değerlendirilmiştir. Bu haliyle markasal algının ortalama tüketici nezdinde şekil izlenimi veren “X X-RAY” şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; X …, THIS IX …, ….ve X markalarıdır. Marka işaretlerinde X harfi tek başına esas unsur olduğu gibi …, KNX gibi markaları ile birlikte de esas unsur olarak da konumlandırılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Markalar arasında “X” harfinden kaynaklı müştereklik bulunsa da, salt “X” harfinden kaynaklı müşterekliğin markalar arasında iltibas tehlikesi doğuracak nitelikte olduğunun söylenemeyeceği, zira; dava konusu markada yer alan “X” harfinin tertip tarzı ile davacıya ait itiraza mesnet markalarda yer alan “X” harflerinin tertip tarzlarının birbirlerinden farklılaştığı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 25.04.2018 tarih 2016/10631 E 2018/3123 K ve 11.12.2019 tarih 2019/1606 E 2019/8091 K sayılı kararlarında da; tek harften oluşan markaların ayırt ediciliklerinin düşük olduğunun belirtildiği, bu şekilde ayırt edicilikleri düşük tek harf markalarında yapılan ufak değişikliklerle iltibas tehlikesinin bertaraf edilebileceği, nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında da; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiğinin ifade edildiği, somut olayda karşılaştırılan markalar arasında müşterek olan unsurun “X” harfinden kaynaklı olarak tespit edildiği anlaşıldığından ve karşılaştırılan bu “X” harflerinin tertip tarzlarının farklı olmasının yanı sıra, dava konusu markada ayrıca “RAY” kelimesinin de markanın esaslı unsurlarından birini oluşturması ve bu unsura benzer başka bir unsurun davacı markalarında bulunmaması nedeniyle bütüncül olarak markaların birbirlerinden farklılaştığı, davacının “X” şekilli markalarının tanınmış olduğunun söylenemeyeceği, davacının tanınmış marka siciline kaydedilen markasının “X …” markası olduğu, bu markada “X” kelimesinin tek başına tanınmışlığından söz edilemeyeceği, bir bütün halinde adı geçen markanın tanınmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu markanın bir bütün halinde davaya konu “….SPORT” markası ile benzer olduğunun söylenemeyeceği, dolayısıyla; salt davacının tanınmış markasından kaynaklı olarak, dava konusu marka ile davacı markası arasında iltibas tehlikesi oluştuğundan da söz edilemeyeceği, ayrıca dava konusu markanın açık turuncu renk tonu ile davacıya ait itiraza mesnet turuncunun farklı tonlarındaki markalarına benzer olduğunun da söylenemeyeceği, zira; yukarıda izah edildiği üzere; dava konusu markada yer alan “X” harfinin tertip tarzının farklı olması ve yine bu markada yer alan “RAY” kelimesinden kaynaklı olarak; bir bütün halinde dava konusu markanın davacıya ait itiraza mesnet markalardan farklılaştığı, bu hale göre; daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu …. SPORT” markasını aynı veya benzer emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, belirtilen nedenlerle; dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen tüm markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın “…” markalarının, ülkemizin en bilinen ve tanınmış spor giyim markalarından biri olduğu ve davalı TÜRKPATENT nezdinde de özel korunan markalar statüsünde koruma altında olduğu görülmekle birlikte, uyuşmazlığın temelinin anılan kelime markasından kaynaklı olmadığı, davacı yanın “X” logolarından kaynaklı olduğu görülen uyuşmazlıkta, davacının bu logosunun tanınmışlığını ispatlamaya dönük yeterli delili işlem ve dava dosyasına ibraz etmediği, ayrıca karşılaştırılan markaların birbirinden farklı olduğu anlaşıldığından SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Davacı vekili, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu dava aşamasında ileri sürmüştür. Marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen bu iddia; YİDK kararının iptali istemi açısından irdelenemez. Bu iddia; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından irdelenebilirse de, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, konusuz kalan istem bakımından davacı tarafın kötü niyet iddiası ayrıca değerlendirilmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 125,10 TL harç, 169,00 TL posta, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.044,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’in yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/06/2021