Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/296 E. 2021/219 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/296 Esas – 2021/219
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/296 Esas
KARAR NO : 2021/219

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı Şirketin 22.07.2004 tarihinde faaliyete geçtiğini, uydu ve … operatörlüğü görevini üstlenerek … alt yapısı ve bu altyapı üzerinden yürütülen hizmetleri sağladığını, … platformunun, TV ve radyo kanallarına ait yayınların internet ve ses hizmetlerinin bir merkezde toplanarak abonelere ulaştırılmasını sağlayan çok kanallı bir TV sistemi olduğunu, davacının analog … TV yayınının yanı sıra, web TV hizmeti ve sabit telefon hizmeti sunduğunu, ayrıca, bilişim alanında da e-devlet kapısının kurulması ve yönetilmesi görevini üstlendiğini, davacının … esas unsurlu itiraza mesnet markaları 09. sınıfa konu emtia bakımından tescilli olmasına rağmen, … sayılı başvuru markasının 09. sınıftaki mallarla sınırlandırılan 35.06 sınıftaki perakendecilik hizmetleri için tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, “…” ibaresinin, anlamından sıyrılarak davacının uzun süreli ve yaygın kullanımıyla toplumda belli bir ayırt edici niteliğe ve tanınmışlığa kavuştuğunu, … ibaresinin tanımlayıcı olarak kabulü halinde, aynı gerekçe altında … ibaresinin de tescil edilmemesi gerektiğini, davacının … esas unsurlu markaları ile ilk sözcüğü/esas unsuru aynı olan … ibareli markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, başvuru markasındaki ayırt edici niteliği bulunmayan “cu” ekinin markalar arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerliği kaldırmadığını, davacı markasının tanınmış olduğunu, davacının A.C.E. Awards’da “dijital platform” kategorisinde “en iyi online şikayet yönetimini gerçekleştiren firma” ödülünü aldığını, “Bilişim 500” araştırmasının sonuçlarına göre davacı son 3 yılda en iyi performans gösteren Bilişim Şirketi kategorisinde 1. sıraya, Satış Gelirleri kategorisinde 19. sıraya yerleştiğini, “şikayetvar.com” tarafından dağıtılan ödüllerde 2019 yılında internet servis sağlayıcıları ve dijital platform kategorilerinde 1. sırada yer aldığını, Assistt A.Ş’nin düzenlediği 2019 yılı Müşteri memnuniyet araştırması sonuçlarında göre müşterilerinin %81’inin memnun olduğu yanıtının iletildiğini, BTK pazar veri raporuna göre davacının 2019 yılı 3. çeyreği itibarıyla toplam analog … tv abone sayısının 1.257.535, … tv markasıyla sunulan sayısal … tv abone sayısının 1.111.619 olarak gerçekleştiği ve … ses markasının 320.904 aboneyle pazar payının %7.3 olduğunu, davacının Türkiye’nin en büyük 500 firmasına ilişkin Fortune 500 sıralamasında 186. sıraya yükseldiğini, 2019 yılı faaliyet raporuna göre … markalı ürün ve hizmetler ile 598.55.931,75 TL gelir elde ettiğini ve 2019 yılı net satış rakamlarının markanın tanınmışlığını gösterdiğini, davalı marka başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu öne sürerek; … sayılı YİDK Kararının iptali ile tescili halinde … başvuru sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 15/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru markası olan “…+şekil” ibareli markasının, tamamen farklı bir kurgulanış şekliyle bütünen itiraza mesnet markalardan farklılaştığını, çekişme konusu … ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, … ibaresi veya türevlerinin belirli bir firmanın tekeline bırakılamayacak bir ibare olduğunu, genel izlenim itibarıyla farklılaştıklarını, markalar her ne kadar benzer hizmetler içerse de; markalar arasında benzerlik bulunmadığından, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması halinin SMK 6/1 uyarınca tescil engeli oluşturabilmesi için gereken iltibas koşulunu oluşturmadığını, kötü niyetin ispatlanamadığını öne sürerek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … E-TİCARET … ELEKTRİK SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ vekili 23/11/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … başvuru sayılı “…” ibareli başvurunun yayınına yapılan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı başvurunun 2017/121408, 2017/121392, 2017/121367, 2017/121380, 2016/04401, 2016/02197, 2016/02195, 2015/95693, 2015/95686, 2015/40473, 2014/85460 sayılı markalara dayanılarak SMK 6/1 uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itirazın incelendiğini, çekişme konusu markaların ortak olarak içerdikleri “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfı zayıf bir ibare olması hususu dikkate alınarak, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğini ve başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, başvurunun tescilinin SMK 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde bir kanaat oluşmadığından tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazının da haklı görülmediğini ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı itirazının somut delillerle ispatlanamadığı için kabul edilmediğini beyan ederek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil dosyası getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Dava dışı ….isimli bir şahıs tarafından “Şekil+…” ibaresinin 35. sınıfta bulunan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin tescili amacıyla 07.05.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun 16.05.2019 tarihinde … nolu devir sözleşmesi ile markanın anılan şahıs tarafından, iş bu davanın davalısı … E-TİCARET … ELEKTRİK SANAYİ TİCARET ANO.NİM ŞİRKETİ’ne devredildiği, marka tescil başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında SMK m.5/1-b ve 5/1-c hükümleri gereği “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin başvurudan çıkartılmasına karar verildiği, akabinde kalan hizmetler bakımından başvurunun 12.09.2019 tarih ve 332 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 07.10.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2017/121408, 2017/121392, 2017/121367, 2017/121380, 2016/04401, 2016/02197, 2016/02195, 2015/95693, 2015/95686, 2015/40473 ve 2014/8546 sayılı markalar redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı şirketin 13.03.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 09.10.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 12.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 23.02.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükümleri gereği re’sen çıkartılan hizmetlerden sonra geriye kalan ve eldeki davaya konu olan hizmetlerin; “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan ve eldeki davaya konu olan “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”, davacının itirazına mesnet 2014/85460, 2015/40473, 2015/95686, 2015/95693, 2016/02195, 2016/02197, 2016/04401, 2017/121367, 2017/121380, 2017/121392 ve 2017/121408 sayılı markalarının ve hükümsüzlük davasında ilave olarak dayandığı 2014/85461, 2007/11355 ve 2007/11356 sayılı markalarının kapsamında olup, birebir AYNI HİZMET niteliğindedir. Aynı şekilde, başvuru markasının tescil edildiği “Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”, davacının itiraza mesnet 2017/121367, 2017/121380, 2017/121392 ve 2017/121408 sayılı markalarının kapsamında olan birebir AYNI HİZMET niteliği taşımaktadır.
Ayrıca; “…” ibareli başvuru markası altında “Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”nin sağlanması, “…” ibareli bir alan adı tescil ettirilmesi, bu alan adı üzerinden “…” ibareli bir web sitesinin kurulması/tasarlanması ve bu web sitesinin 35. sınıfta “toptan veya perakende malların ve/veya hizmetlerin pazarlanmasında/mağazacılık hizmetlerinde kullanılması” anlamına gelmektedir. 35. sınıf, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerini kapsadığından, bu bağlamda fiziki veya sanal mağaza arasında fark bulunmamaktadır. Dolayısıyla, başvuru markasının tescil edildiği “Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”, karakteristik özellikleri itibarıyla, davacının itiraza mesnet 2014/85460, 2015/40473, 2015/95686, 2015/95693, 2016/02195, 2016/02197 ve 2016/04401 sayılı markaları ile hükümsüzlük davasında dayandığı 2016/02192, 2016/02190, 2016/02186 ve 2014/85461 sayılı markalarının kapsadığı “Bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting” hizmetleriyle ve davacının itiraza mesnet 2014/85460, 2015/95686, 2015/95693, 2016/02195, 2016/04401, 2017/121392, 2017/121367, 2017/121380, 2017/121408 sayılı markaları ile hükümsüzlük davasında dayandığı 2014/85461 sayılı markasının kapsadığı “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleriyle de AYNI TÜR veya BENZER HİZMET niteliği taşımaktadır.
Davaya konu hizmetlerin, davacının hükümsüzlük davasında dayandığı 2007/12565, 2007/11357, 2010/24965 ve 2011/50889 sayılı markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle ise ayniyet veya benzerliğinin bulunmadığı görülmektedir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetlerin, davacının itirazına mesnet 2014/85460, 2015/40473, 2015/95686, 2015/95693, 2016/02195, 2016/02197, 2016/04401, 2017/121367, 2017/121380, 2017/121392 ve 2017/121408 sayılı markaları ile hükümsüzlük davasında dayandığı 2014/85461, 2007/11355 ve 2007/11356 sayılı markalarının kapsamında bulunan ve yukarıda detaylı olarak belirtilen hizmetlerle birebir AYNI HİZMET ve davacının hükümsüzlük davasında dayandığı 2016/02192, 2016/02190 ve 2016/02186 sayılı markalarının kapsamında bulunan ve yukarıda detaylı olarak belirtilen hizmetlerle BENZER HİZMET niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka; “…” kelimesi ile şekil unsurunun bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş, bileşke/karma marka olduğu, “…” olarak okunup, işitilip algılanılacak olan başvuru markasının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun … kelimesi olduğu, markadaki … görsellerine çağrışım oluşturan şekil unsurunun “…” ibaresinin hakim konumunu değiştirmeyen tali/yardımcı unsur nitelik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın itiraza mesnet markalarından dava konusu marka ile aynı veya benzer hizmetleri içerdiği tespit edilen markalarının; …..” ibarelerinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait bu itiraz markaları incelendiğinde:
“…” olarak okunup, işitilip algılanılacak olan 2016/04401 sayılı davacının markasının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun … kelimesi olduğu, bu kelimenin altına geri planda kalacak şekilde yerleştirilen yay figüründen ibaret şekil unsurunun “…” ibaresinin hakim konumunu değiştirmeyen tali/yardımcı unsur niteliği taşıdığı,
İtiraza mesnet …. sayılı markaların; … kelimesine, ilgili mal ve hizmetin niteliğine işaret eden GSM, Mobil, Cell, cep, net, ses, info, globe, internet, TV ve webTV ibarelerinin eklenmesiyle oluşturulmuş bileşke markalar olduğu, markaların asli, baskın ve ayırt edici unsurunun, marka kompozisyonunun başlangıç konumu itibarıyla ve farklı renk ve yazı karakteriyle yazılmak suretiyle ilk vurguyu yapacak şekilde yerleştirilen … kelimesi olduğu, … kelimesine eklenmiş olan, ilgili mal ve hizmetin niteliğine işaret eden ve konumu itibarıyla geri planda ve sönük bırakılmış GSM, Mobil, Cell, cep, net, ses, info, globe, internet, TV ve webTV ibarelerinin “…” ibaresinin hakim konumunu değiştirmeyen tali/yardımcı unsur niteliği taşıdığı,
İtiraza mesnet 2015/40473 sayılı kelime markasının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun, “Kabloo” ibaresi olduğu,
İtiraza mesnet 2015/95693 sayılı “Şekil+kablotv” ve 2014/85460 sayılı “Şekil+kablonet” bileşke/karma markaları bitişik yazılmakla birlikte, bu markaların asli, baskın ve ayırt edici unsurunun, marka kompozisyonunun başlangıç konumu itibarıyla ilk ve esas vurguyu yapacak, dikkat çekip ve akılda kalıp çağrışım yapacak şekilde yerleştirilen “…” kelimesi olduğu,
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; … esas unsurlu başvuru markasının, davacının KABLOO esas unsurlu 2015/40473 sayılı markası ve … esas unsurlu 2014/85460, 2015/40473, 2015/95693, 2016/02195, 2016/02197, 2016/04401, 2017/121367, 2017/121380, 2017/121392, 2017/121408, 2016/02192, 2016/02190, 2016/02186 ve 2007/11355 sayılı markalarıyla müşterek … ibaresinden kaynaklı olarak yüksek düzeyde görsel ve işitsel benzerlik taşıdığı, … ibaresi ile buna yapım eki “cu” ibaresinin eklenmesiyle oluşturulan … ibaresinin, “kabloyu temin eden/satan kişi” anlam ve algısı yarattığından kavramsal olarak da … kelimesi ile benzer olduğu, … markasının ihtiva ettiği farklılıkların (şekil unsuru, “CU yapım eki, renk kompozisyonu veya öğelerin yerleştirilme biçiminin), markaya davacının “…” esas unsurlu markalarıyla çağrışımı, benzerliği ve karıştırılmayı bertaraf edecek düzeyde ayırt edicilik katmadığı ve … ibaresinin markanın diğer unsurlarını göz ardı edilebilir kılacak derecede hâkim konumunu değiştirmediği, davacının asıl unsuru “…” olan seri markalarının varlığı karşısında, davaya konu “…” esas unsurlu markanın, davacıya ait daha önce tescil edilip kullanılmakta olan markaların bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabileceği, davaya konu 35.sınıfta tescil edilen hizmetlerin sadece profesyonellerce yönetilen büyük ölçekli firmalar değil, orta ve küçük ölçekli işletmeler ile nihai tüketicilere de hitap ettiği, bu çerçevede, somut olayda, tanıdığı, bildiği, beğendiği güvenilirliğini kanıtlamış bir markayı seçerek fazla zaman ayıramamamaktan doğan olumsuzluklardan kurtulduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylığından yararlandığını düşünen müşterek ilgili alıcı kitlesinin, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, taraf markaları ve/veya işletmeleri arasında idari ya da ekonomik bir bağ olduğu algısına kapılarak taraf markalarını karıştırma ihtimalinin bulunduğu, … markasının, davacı yanca uydurulmuş, eşsiz ve benzersiz/orijinal bir ibare olmamakla birlikte; uyuşmazlığa konu hizmetler bakımından somut ayırt ediciliği düşük zayıf marka olmadığı, aksine, “…” ibaresinin, davaya konu “35/Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi” ile tamamen ilgisiz, bahse konu hizmetlerden herhangi birini dahi akla dahi getirmeyen ve bu hizmetler bakımından somut ayırt edici gücü düşük bir ibare olmamasının mümkün olmadığı, elektrik ve elektronik sektörü bakımından “…” kelimesinin somut ayırt ediciliğinin düşük olduğu söylenebilirse de, davaya konu yukarıda belirtilen hizmetler bakımından bu kelimenin somut ayırt edici gücü düşük zayıf karakterli bir ibare olduğunun söylenemeyeceği, belirtilen nedenlerle; taraf markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsurları göz önüne alınarak bütünsel genel izlenim yönünden mukayeselerinde, … sayılı “…+şekil” markasının, davacının 2015/40473 sayılı KABLOO ve 2014/85460, 2015/40473, 2015/95693, 2016/02195, 2016/02197, 2016/04401, 2017/121367, 2017/121380, 2017/121392, 2017/121408, 2016/02192, 2016/02190, 2016/02186 ve 2007/11355 sayılı … esas unsurlu markalarıyla görsel, fonetik ve kavramsal olarak ilişkilendirilebilecek ve karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşıdığı, dolayısıyla karşılaştırılan bu markalar bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından, itiraz ve dava aşamasında, “Türkiye’nin tek uydu operatörü ve … Tv platform işletmecisi …’ın, 2013 yılında Ankara vergi rekortmenleri arasında 17’inci ve Türkiye genelinde 59’uncu olduğuna”, “2015 Kurumlar Vergisinde 61. sırada yer aldığına”, “Bilişim 500” araştırmasının sonuçlarına göre 2014 yılı listesinde 24. sırada olan …’ın satış gelirleri kategorisinde 22. sıraya yükseldiğine, İletişim şirketleri kategorisinde 11. sırada yer aldığına ve internet hizmeti gelirlerine göre ikinciliği kazandığına”, “Türkiye’nin tek uydu ve … tv operatörü … A.Ş’nin Hollanda’da IBC 2015 Fuarına katıldığına”, “…’ın 20.09.2018’de Teknofest’e katıldığına”, “… …’nun 2018’de A.C.E. Awards’da “dijital platform” kategorisinde “en iyi çevrimiçi şikayet yönetimini gerçekleştiren firma” ödülünü aldığına”, “şikayetvar.com” tarafından dağıtılan ödüllerde 2019 yılında internet servis sağlayıcıları ve dijital platform kategorilerinde 1. sırada yer aldığına”; “Assistt A.Ş’nin düzenlediği 2019 yılı Müşteri memnuniyet araştırması sonuçlarında göre müşterilerinin %81’inin memnun olduğuna”, “BTK pazar veri raporuna göre davacının 2019 yılı 3. çeyreği itibarıyla toplam analog … tv abone sayısının 1.257.535 ve … tv markasıyla sunulan sayısal … tv abone sayısının 1.111.619 olarak gerçekleştiğine ve … ses markası bakımından 320.904 aboneyle Pazar payının %7.3 olduğuna”; “davacının Türkiye’nin en büyük 500 firmasına ilişkin “Fortune 500” sıralamasında 186. sıraya yükseldiğine”; 2019 yılı faaliyet raporuna göre … markalı ürün ve hizmetler ile 598.55.931, 75 TL gelir elde ettiğine” dair haber/ilan/duyuruları ihtiva eden çok sayıda internet çıktısı; “…” ve … ibareli markaları ihtiva eden broşür ve kampanyalara ilişkin çok sayıda görsel ve …de yayınlanan 29.03.2019 tarihli …’tan satış ve kar rekoru başlıklı haber sunulmuştur.
Bahsedilen dökümanlara ve içeriklerine göre; dava konusu başvurunun yapıldığı 07.05.2019 tarihinde, Davacının “… tv”, markasının, bu marka altında sunduğu hizmetler için ulaştığı abone sayısı, uzun yıllar boyunca kullandığı tekel hakkı ve bu hak sayesinde elde ettiği gelir/pazar payı itibarıyla 38. sınıfa konu “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” hizmetleri bakımından, hitap ettiği nihai tüketiciye kadar uzanan ilgili alıcılar nezdinde tanınmış bir marka olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davaya konu ve davacının … esas unsurlu çok sayıda marka tescilinin de kapsamında olan 35. Sınıfta tescilli hizmetlerden “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetlerinin, Davacının … TV markasının tanınmışlık kazandığı kanaatine ulaşılan 38. sınıfa konu “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” hizmetleriyle ilişkilendirilebilecek nitelikte olduğu dikkate alındığında; … esas unsurlu başvuru markasının “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetleri bakımından tescili ve kullanımı halinde; potansiyel müşterilerin … TV ve bu sektörde kullanılan … esas unsurlu markalarını hatırlayarak … esas unsurlu başvuru markasını … TV markasıyla ilişkilendirmesi ve bu kurulan bağlantının sonucunda ortalama alıcı kitlesinin ekonomik davranışlarında ve satın alma tercihlerinde değişiklik olması, … markalı hizmetlerinin seçilerek davalı yanca haksız menfaat temin edilmesi veya umdukları kalitede hizmet alamamaları durumunda zihinlerindeki … TV markasına ilişkin olumlu olgunun sarsılarak davacı markasının itibarına veya ayırt edici karakterine zarar verilmesi durumlarından birinin gerçekleşmesi ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmaları, bir kısım hizmetler bakımından davalı markasının, davacıya ait “… TV” markasının tanınmışlığından haksız yere istifade edecek nitelikte olması haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, her ne kadar davacı ile davalı şirket arasında bir takım mailleşmelerin bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmışsa da, bu mailler içeriği incelendiğinde; davalı şirketin, davacı tarafa yönelik şantaj, tehdit, engelleme vb ticari dürüstlük kurallarına aykırı eylemlerinin bulunmadığı anlaşıldığından kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1 ve SMK m.6/5 hükmü koşulları oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, 168,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.984,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … E-TİCARET … ELEKTRİK SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
09/06/2021