Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/295 E. 2021/322 K. 01.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/295 Esas – 2021/322
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/295 Esas
KARAR NO : 2021/322

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/09/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin harcadığı emek ve sermaye ile markalarına ayırt edicilik niteliği kazandırdığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın 2006 yılından bu yana tescilli ve uzun yıllardır kullanılmakla ayırt edicilik kazandığını ve tanınmış marka halinde geldiğini, müvekkili şirkete ait “…” esas unsurlu bir çok seri marka bulunduğunu, davalı tarafça müvekkili markasının bilinirliğinden haksız biçimde yararlanmaya çalışıldığını, müvekkili şirketin “…” ibareli marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, davalı markasının müvekkili şirket markasıyla aynı ve/veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkili şirket markalarından haberdar olan davalı tarafın marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirkete ait markalar ile davalı başvurusunun yazılış, okunuş ve telaffuz bakımından aynı olduğunu, her iki markanın da kullanılmak istendiği sınıfların da aynı olduğunu, tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalı şirkete 26.12.2017 tarihinde müvekkili şirkete ait markanın izinsiz kullanımına son verilmesinin ihtarname aracılığıyla bildirildiğini, davalı şirketin ihtarnameye rağmen kötü niyetli bir şekilde müvekkili şirket markalarına itirazda bulunarak kendi adına marka başvurusu yapmaya devam ettiğini, davalı şirketin “… eğitim kurumları” ibareli başvurusunun müvekkili şirketin “…” ibareli markasından sadece iki kelime farkı olduğunu, davalı şirket markasında “…” ibaresinin tek başına ve dikkat çekecek şekilde kullanıldığını, “eğitim kurumları” ibaresinin yan unsur olduğunu, her iki taraf da eğitim sektöründe olduğundan tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, davaya konu ibarenin yazılış şekli ve kullanılan renk vb. hususlar dikkate alındığında doğrudan müvekkili şirkete ait “…” markalarını andırdığını, davalı şirket markasında bulunan “eğitim kurumları” ibaresinin markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığını, tüketiciler nezdinde davalı şirket markasının müvekkili şirket markalarının devamı niteliğinde olduğunu, firmalar arasında ekonomik ve ticari bir bağlantı olduğu zannı oluşacağını, müvekkil şirket markalarının tescilli olduğu sınıflarda yer alan mallar ile dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 41 ve 43. sınıflardaki mallar ve hizmetlerin aynı/ilişkili olduğunu, markaların benzer satış kanalları ile tüketicilere sunulabileceklerini, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların tanınmış marka olması sebebiyle benzer olmayan mal ve hizmetler açısından da korunması gerektiğini beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının müvekkili aleyhine olan kısmının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 07/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, davalı şirketin marka başvurusunun yayımına itirazı neticesinde davalı şirketçe 41 ve 43. Sınıfa dahil hizmetler açısından kullanım ispatı talebinde bulunulduğunu, kullanım ispatı talebinin 41. sınıfa dahil hizmetler bakımından geçerli ve incelenebilir nitelikte bir talep olduğunu, itiraz gerekçesi markanın kapsamında 43. sınıfa dahil hizmetler bulunmadığından 43. sınıfa dahil hizmetler bakımından kullanım ispatı talebinin yerinde olmadığını, davacı şirketçe sunulan delillerin incelenmesi neticesinde Markalar Dairesi Başkanlığınca kullanım ispatına ilişkin sunulan delillerin yeterli bulunmadığını, davacı şirketçe YİDK nezdinde yapılan itirazda Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kullanımın yeterli delille ispatlanamadığı yönündeki değerlendirmesine karşı bir itirazda bulunulmadığını, kullanım ispatı talebine konu 2006/61630 sayılı “… yayınları şekil” ibareli markanın kullanımının ispatlanamadığı sonucuna varılmış olduğundan, SMK m.19(2) hükmü uyarınca, söz konusu markanın kapsamında bulunan ve kullanım ispatı talebine konu 41.sınıfa dahil hizmetlerin SMK m.6(1) kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmadığını, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki şartların oluşmadığını, davacı şirketin kötü niyet iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ÖĞRENCİ ETÜT MERKEZİ VE EĞİTİM HİZMETLERİ LİMİTED ŞİRKETİ, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının aleyhine olan kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+… EĞİTİM KURUMLARI” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2006/61630 nolu “Şekil+… yayınları” ibareli marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+… EĞİTİM KURUMLARI” ibaresinin 41 ve 43.sınıfta bulunan “41. sınıf:Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43. sınıf:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin tescili amacıyla 27.06.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.07.2019 tarih ve 329 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 26.09.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2006/61630 sayılı marka mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davalı şirketin 09.11.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karşı görüş dilekçesinde 2006/61630 sayılı markaya ilişkin 41 ve 43.sınıftaki hizmetler bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı yanın 30.12.2019 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı yanın 24.02.2020 tarihinde karara yeniden itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.08.2020 tarih ve … sayılı kararı ile; itirazın kısmen kabulüne ve “SINIF KODU: 41 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).” hizmetlerinin başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 26.08.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 18.09.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf marka işlem dosyasında itirazına mesnet gösterdiği 2006/61630 sayılı markanın yanı sıra, dava aşamasında markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından 2014/94552, 2014/94559, 2015/01675, 2015/45285, 2015/45289, 2015/45292, 2015/45294, 2015/82452, 2015/89415, 2016/01232, 2016/01296, 2016/06287, 2016/12832, 2016/55963, 2016/55967, 2016/68570, 2016/68574 ve 2018/115006 sayılı markaları gerekçe olarak göstermişse de bu markalar, davaya konu marka ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğundan, aşağıda yapılacak iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamışlardır.
Davalı marka başvuru sahibi, marka işlem dosyasında kullanmama def’inde bulunmuş, ancak dava aşamasında davalı tescilli marka sahibi bu yönde herhangi bir def’i ileri sürmemiştir. Bu nedenle; YİDK kararının iptali istemi bakımından ileri sürülen kullanmama def’i nazara alınarak, ancak markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından bu yönde bir def’i ileri sürülmediğinden itiraza mesnet marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin fiilen kullanılıp kullanılmadıkları dikkate alınmaksızın iltibas değerlendirmesi yapılacaktır.
Buna göre; dava konusu … sayılı marka kapsamında kalan ve eldeki davaya konu olan hizmetler; “41. sınıf:Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43. sınıf:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” şeklindedir.
YİDK Kararının İptali Davası Bakımından Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırması Yapıldığında;
Davalı şirket, marka başvurusuna davacının yaptığı itiraz akabinde karşı görüş bildirerek, itiraza gerekçe olarak gösterilen 2006/61630 sayılı markanın 41 ve 43. Sınıflar bakımından kullanıldığının ispatlanmasını talep etmiştir. Davacı taraf, markasının kullandığına dair bir kısım belge sunmuşsa da, Markalar Dairesi Başkanlığı sunulan belgeleri yeterli görmemiş ve gerekçe markanın 41. Sınıfta kullanımının ispatlanamadığına karar vermiştir. İtiraz sahibi davacı şirket, MDB’nin kararına itiraz etmişse de, kararın, kullanımın ispatlanamadığına dair kısmına itiraz etmemiştir. Bu nedenle, davacı tarafa ait marka kapsamında yer alan 41. Sınıf hizmetlerin, “kullanımı ispatlanamadığından” bu hizmetler bakımından dava konusu marka başvurusuna itiraz edilemeyeceği tespit edilmiştir. Davalı başvuru sahibi 43. Sınıfta da kullanım kanıtı talep etmişse de, gerekçe marka kapsamında 43. Sınıf bulunmamaktadır. Bu nedenle, itiraz eden davacı şirket 43. Sınıf bakımından kullanıma dair delil sunmakla yükümlü değildir.
Bundan sonra dava konusu marka başvurusu kapsamındaki hizmetler ile itiraza mesnet marka kapsamında yer alan ve kullanmama def’ine tabi olmayan 41.sınıf haricindeki diğer emtiaların benzer olup olmadığı incelendiğinde; Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” ile davacının itiraza mesnet markası kapsamında bulunan 16. Sınıf emtiaların, birbiri ile ilişkilendirilebilir mal ve hizmetler oldukları tespit edilmiştir. Eğitim ve öğretim hizmetleri kapsamında yazılı ve basılı evrak kullanımı kaçınılmaz olup, eğitim ve öğretim kurumlarının kendi markalarını taşıyan yazılı ve basılı materyalleri kullanması, yaygın bir uygulamadır. Benzer şekilde, “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” ile basılı evrak kullanımı ve özellikle bu ürünlerin, bu tür hizmetler verilirken, promosyon olarak dağıtımı yapıldığı gözetildiğinde, birbiri ile ilişkilendirilebilir mal ve hizmetler olduğu değerlendirilmiştir. Bir diğer deyişle, bu mal ve hizmetler aynı tüketicilere hizmet etmekte olup, ilgili tüketicilere aynı zaman zarfında hizmet verilmekte, bir arada kullanılmaktadır. Dolayısıyla, benzer işaretlerin eğitim ve öğretim hizmetleri ile yazılı ve basılı evraklar üzerinde aynı anda kullanılması, ilgili tüketiciler nezdinde iltibasa yol açacaktır. Dava konusu marka kapsamında yer alan diğer hizmetler ise, davacı markasında yer alan mal ve hizmetler ile ilişkilendirilebilir nitelikte değildir.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırması Yapıldığında;
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davalı şirket cevap dilekçesi ile birlikte kullanmama def’i ileri sürmediğinden, itiraza mesnet 2006/61630 sayılı markanın tescil kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler ile dava konusu marka kapsamındaki tüm hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, kullanım koşulu aranmaksızın karşılaştırılmıştır.
Buna göre; ilk olarak belirtilmelidir ki; yukarıda izah edildiği üzere, dava konusu marka kapsamında yer alan 41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” ile davacının itiraza mesnet markası kapsamında bulunan 16. Sınıf emtiaların, birbiri ile ilişkilendirilebilir mal ve hizmetler oldukları tespit edilmiştir. Bunun haricinde; dava konusu marka kapsamında yer alan 41.sınıf hizmetlerin tamamı, itiraza mesnet marka kapsamındaki 41.sınıf hizmetler ile aynı ve aynı tür hizmetlerdir. Son olarak; dava konusu marka kapsamında 43.sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” de, itiraza mesnet marka kapsamındaki 41.sınıfta yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor hizmetleri, spor amaçlı organizasyonların düzenlenmesi hizmetleri. Eğlence hizmetleri.” ile benzerdir. Şöyle ki; 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri,
geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri,
konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı
öğretmenevlerinde ve Hizmet İçi Eğitim Enstitüleri ve Akşam Sanat Okullarında
gerçekleştirilebilmektedir. Öğretmenevleri, diğer bakanlıklar ve 3. kişilere de hizmet vermektedir. Başka bir deyişle; eğitim ve öğretim hizmetlerinin verildiği akşam sanat okulları, hizmet içi eğitim enstitüleri veya öğretmenevlerinde, aynı zamanda yukarıda belirtilen 43.sınıf hizmetlerin de verildiği, içinde sektör bilirkişilerin yer aldığı bilirkişi ek raporunda ifade edilmektedir. Öğretmenevleri ile aynı işlevi gören Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Hizmet İçi Eğitim
Enstitüleri ve Akşam Sanat Okulları’nda da aday öğretmen, öğretmen, yönetici ve memurların
hizmet içi eğitimleri yapılmakta ve katılımcılara yiyecek-içecek, konaklama ve eğitim
hizmetleri sunulmaktadır.
“İşletmeler” mal ve hizmet üreten ve aynı zamanda uygulamalı eğitim veren
kurumlardır. Bu kurumlar özellikle mesleki ve teknik eğitim 11. ve 12. sınıf öğrencilerine ve
çıraklara beceri eğitimi vererek onları iş başında yetiştirmektedir. Bu çerçevede 41. sınıfta yer
alan eğitim ve öğretim faaliyetlerinin işbaşında yetiştirme işlevini de işletmeler icra
etmektedirler.
43. sınıf hizmetlerin uygulamadaki karşılığı işletmeleri işaret ettiği dikkate
alındığında, işletmeler 3308 sayılı Kanun uyarınca kurdukları eğitim birimi ile hem teorik
hem de pratik eğitime katkı verdiklerine göre, 41. listedeki eğitim ve öğretim hizmetlerinin,
mesleki ve teknik eğitim alanını yürütmekle benzerlik göstermektedir.
41. sınıf hizmetlerinden sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme
planlamasının uygulamadaki karşılığı, 43. sınıf hizmetleri arasında yer alan konferans ve
çeşitli toplantılar için sağlanan hizmetler olduğundan benzer ve birbirini tamamlayan
hizmetler olarak görülebilir. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlik branşından olan
müdür ve müdür yardımcılarını atadığı kendisine bağlı öğretmenevleri ile 41. sınıf ve 43.
Sınıf hizmetlerini bünyesine toplamış ve ilişkilendirmiş olmaktadır. Bunların yanı sıra; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.02.2020 tarih 2018/4060 E 2020/1278 K sayılı kararında belirtildiği üzere; dava konusu marka kapsamında 43.sınıfta yer alan “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” ile itiraza mesnet marka kapsamında 41.sınıfta yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor hizmetleri. Eğlence hizmetleri.” arasında da benzerlik bulunmaktadır. Zira; gündüz bakımı (kreş) hizmetleri kapsamında, aynı zamanda kreşe bırakılan küçük çocuklara eğitim hizmeti de verilmektedir. Bu hizmet altında; ana-babası çalışan veya çalışmayan, farklı saiklerle çocuklarını kreşe bırakan ebeveynlerin çocuklarına gün içinde geçici barınma, yeme-içme hizmetinin sağlanmasının yanı sıra, çeşitli fiziksel ve ruhsal aktivitelerle eğitim verildiği de bilinen bir olgudur. Bu nedenle; dava konusu marka kapsamındaki 41.sınıfta yer alan yukarıdaki hizmetlerle dava konusu marka kapsamında yer alan “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” arasında benzerlik ilişkisi kurulması mümkündür.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” ise itiraza mesnet marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer değildir. Zira; karşılaştırılan bu mal ve hizmetler; benzer tüketici kesimine hitap etmezler, benzer ihtiyaçları karşılamazlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame ilişkisi bulunmaz, benzer yerlerde tüketiciye arz edilmezler.
Sonuç olarak markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; dava konusu marka kapsamında yer alan “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” nin, itiraza mesnet marka kapsamındaki yukarıda izah edilen mal ve hizmetlerle benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; marka turuncu renk ile oluşturulmuş hem şekil hem kelime unsurlarını barındıran karma nitelikli bir markadır. Şekil unsuru beyaz renk ile yazılmış “P” harfinin etrafına çizilen turuncu renkli şeritten ibarettir. Şekil unsurunun altında, turuncu renk ile yazılmış “… EĞİTİM KURUMLARI” ibaresi bulunmaktadır. Kelimelerin tamamı aynı boyutta ve aynı satırda yazılmıştır. Marka kapsamında yer alan “şekil” unsuru, kelimelere nazaran daha büyük boyuttta olacak şekilde oluşturulmuştur. “…” ibaresi, Türk Dil Kurumu online sözlüğünde “Yay veya çember çizmekte ve ölçmekte kullanılan araç, yayçizer.” şeklinde, “Eğitim Kurumu” ise “Öğrencilerin eğitim ve öğretimlerinin yapıldığı yer.” olarak tanımlanmıştır. Dava konusu markayı oluşturan markaların tamamı anlamı olan kelimeler olup, orijinal ibareler değildir. Dava konusu markada yer alan “şekil” unsuru, boyutu itibariyle markanın dikkati üzerine toplayan unsurlarından birisidir. Buna karşın, markanın kelime unsurunu oluşturan “EĞİTİM KURUMLARI” ibaresi, özellikle “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından tanımlayıcı nitelikte olup, ayırt ediciliği bulunmamaktadır. Dava konusu markada yer alan “…” ibaresi, özgün bir ibare olmamakla birlikte, dava konusu markada ayırt edici işlevi bulunan, dolayısıyla marka algısı yaratan unsurdur. Dolayısıyla dava konusu ibareyi gören tüketiciler, “…” ve “ŞEKİL” unsurunu marka olarak algılayacaktır. Açıklanan sebeplerle dava konusu markanın esaslı unsurlarının, “…” ve “ŞEKİL” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet 2006/61630 sayılı marka incelendiğinde; “kelime” ve “şekil” unsurlarını barındıran bir karma marka niteliği taşımaktadır. Marka kapsamında yer alan “şekil” unsuru, “…” ibaresinin önünde konumlandırılmıştır. “…” ibaresinin sağ alt tarafında ise, diğer unsurlara nazaran çok daha küçük boyutta yazılan “YAYINLARI” ibaresi mevcuttur. Davacı markasında yer alan “şekil” unsuru hem boyut itibariyle hem de görseli itibariyle, ayırt ediciliği zayıf bir işarettir. Davacıya ait markanın, esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, “yayınları” ibaresinin özellikle tescil kapsamındaki 16.sınıf emtialar bakımından tasviri nitelikte bulunduğundan markanın tamamlayıcı/tali unsuru olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu markadaki “eğitim kurumları”, davacı markasında ise “yayınları” ibaresinin, tescil sınıfları da göz önüne alındığında markalara ilgili tüketicinin fark edebileceği somut bir anlam farkı yüklemediği, dava konusu marka tescilinde esas ve tüketici algısında markasal nitelik gösterir mahiyetteki temel unsurlardan birinin “…” ibaresi olup, dava konusu marka ifade edilirken, tanımlanırken ya da telaffuz edilirken “…” ibaresinin tek unsur olarak ön plana çıkacağı, aynı şekilde davacının önceki tarihli markasının da asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, bu nedenle tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait marka ile davalının dava konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğu, YİDK kararının iptali istemi bakımından; “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” in, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından ise; “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” in, itiraza mesnet marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer oldukları, bu hizmetlerin hitap ettiği gerek makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, gerekse bu tüketici kesimine göre daha dikkatli olan ve bilinçli tüketici kesiminin, daha öncee davacıya ait itiraz markasından edindiği izlenimi davalı markasına aktarabilecek olduğu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak markaların esaslı unsurlarını oluşturan “…” kelimesinin varlığından kaynaklı olarak yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu gözetildiğinde, yukarıda yer verilen davaya konu hizmetler arasındaki benzerliğin taraf markaları arasında iltibasa yol açacağı, ilgili tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark etse dahi her iki markanın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olduğu, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşeceği,
Dolayısıyla, YİDK kararının iptali istemi bakımından; “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” bakımından,
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” bakımından, dava konusu marka ile itiraza mesnet gösterilen 2006/61630 sayılı marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı tarafça gerekçe gösterilen markanın tanınmışlığının ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belge dosya kapsamında bulunmadığından, bu markanın “tanınmış” olduğunun söylenmesi de mümkün görülmemektedir. Belirtilen nedenlerle, davacı tarafın tanınmışlık iddiasından kaynaklı istemleri yerinde bulunmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, davalı şirkete ait önceki tarihli 2017/21196 sayılı “… … Eğitim Kurumları” ibareli 41 ve 43.sınıfta yapılan marka başvurusuna davacının itirazı üzerine kısmen kabul kararı verilerek başvurudan 41.sınıf hizmetlerin çıkartıldığı, bu karara karşı gerek başvuru sahibi gerekse muteriz itiraz etmiş olup, itirazları değerlendiren YİDK’nin … sayılı kararı ile her iki itirazın da reddine karar verdiği, ancak başvuru kapsamında kalan 43.sınıf hizmetler bakımından tescil ücreti ödenmediğinden tescil işleminin tamamlanamadığı, dava konusu marka başvuru tarihinden önce, yukarıda başvuru safahati özetlenen 2017/21196 sayılı marka başvurusunun bir kısım hizmetler bakımından davacı itiraz markası mesnet gösterilerek TÜRKPATENT’ce reddedilmiş olması olgusunun eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ispatlamaya yeterli bir vakıa olmadığı, zira; TÜRKPTATENT’in idari bir makam olup, 1982 Anayasası’nın 125/1 hükmüne göre; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, bu bağlamda TÜRKPATENT’in önceki tarihli 2017/21196 sayılı marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet gösterilen marka arasında yaptığı iltibas değerlendirmesinin yargı yoluna açık bir işlem olup, yargı yolu ile denetimi sağlanmamış iltibas değerlendirmesinden kaynaklı olarak, eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından, salt önceki tarihli marka başvurusunun idari aşamada reddedilmiş olmasının, tek başına eldeki davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu sonucuna yol açmayacağı, bunun haricinde; davalı şirketin engelleme, spekülasyon, tuzak, şantaj, haksız kazanç elde etme, davacı tarafın ticari faaliyetlerini dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde baltalama amacıyla davaya konu marka başvurusunda bulunduğuna yönelik başkaca delil bulunmadığı, dolayısıyla davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A)“41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” bakımından … sayılı YİDK kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
B) “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” bakımından … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği karar kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
7-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 147,50 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 1.959,70 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 979,85 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 979,85 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/09/2021