Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/290 E. 2021/397 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/290 Esas
KARAR NO : 2021/397

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 19/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının 2019/21284 başvuru sayılı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, karara karşı YİDK nezdinde itiraz edildiğini, itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin eşi olan dava dışı …, dava dışı … ve davalı …’ın eşit hisseler ile dava dışı … İnş.teks.tur. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’yi kurduklarını, davalının, şirket ortaklarından …ın paylarını devraldığını, davalının, dava dışı şirketin %75 hissesinin sahibi olması üzerine müvekkilinin eşinin şirket müdürlüğü görevine son verildiğini, davalının şirket müdürü olarak kendisini seçtiğini, davalının müvekkilinin eşini şirket işlerinden uzaklaştırmaya başladığını, bahse konu restoranın marka ismi, menü içeriği, sunumları, sos içerikleri vs gibi tüm detaylarının müvekkili tarafından oluşturulduğunu, şirket kuruluşunda taraflar arasında güven ilişkisi bulunduğundan marka başvurusunun dava dışı … LTD. ŞTİ. adına yapıldığını, ancak gerekli harçlar davalı tarafından ödenmediğinden tescilin gerçekleşmediğini, müvekkilinin kurum ilanlarını kontrol etme gereksinimi duyması üzerine “…” marka başvurusunun şirket adına değil davalı adına yapıldığını öğrendiğini, bunun üzerine yapılan araştırmada davalının … GIDA TURİZM İNŞ. TİC. LTD. ŞTİ. adında bir şirket açtığının tespit edildiğini, davalının … isimli restoran açtığını, ismi, marka görseli, menü ve sos içerikleri gibi işletmenin ana unsurlarını oluşturan tüm detayların birebir aynı olduğu işletmeyi davalının kendi adına açıp işlettiğini, müvekkili ile sözlü lisans sözleşmesi kurularak söz konusu markanın dava dışı … LTD. ŞTİ. tarafından kullanılması konusunda mutabık kalındığını, müvekkiline kararlaştırılan lisans bedelinin ödenmediğini, söz konusu marka başvurusunun şirket adına tescil edilmesi konusunda diğer şirket ortakları ile mutabık kalınması üzerine 2018/70120 başvuru sayılı marka başvurusunda bulunulduğunu, 2018/70120 başvuru sayılı marka ile dava konusu marka başvurusunun birebir aynı olduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olarak şirket adına yapılan başvurunun harcını ödemediğini, akabinde kendi adına başvuruda bulunduğunu, davalının kötü niyetli eylemleri sebebiyle müvekkilinin eşi tarafından İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/991 E. sayılı dosyası ile “ortaklıktan çıkma/çıkarılma” davası ikame edildiğini, adı geçen dosya kapsamında alınan raporda davalının markayı kendi adına tescil ettirmeye çalışmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden haksız rekabet koşullarının oluştuğu kanaatine varıldığını, dava konusu marka başvurusunun tescili halinde davalının haksız kazanç sağlayacağını beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, markanın davalı adına tescilinin tedbiren durdurulmasına ve yayıma itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın başvuruya konu markası ile dava dışı şirket adına başvuru yapılan 2018/70120 sayılı marka arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu iddiasının yerinde olmadığını, itiraza gerekçe gösterilen markanın hükümden düşmesi nedeniyle SMK m. 6/1 hükmü bağlamında tescil engeli oluşturmasının mümkün olmadığını, SMK m.6/2 hükmü bağlamında tescil engelinden söz edilebilmesi için, anılan hükümde yer alan hukuki ilişkilerin mevcut olması ve tescilde haklı bir sebebin bulunmaması gerektiğini, bu hususta davacı tarafça ispata elverişli yeterli delil sunulmadığını, davacının kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunmadığını, davacının başvurunun tescil sürecinin durdurulması ve yayına itirazının kabulüne karar verilmesi talebinin, tescil süreci mahkemenin yetkisinde olmadığından reddi gerektiğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.

UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişiden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın “Şekil+….best tasty burgers” ibaresinin 29, 30 ve 43.sınıfta yer alan; “29. sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 43. sınıf:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 01.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/21284 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2019 tarih ve 325 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı tarafından 25.07.2019 tarihinde 2018/70120 sayılı marka mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK m.6/1, 6/3, 6/5, 6/6 ve m.6/9 uyarınca itirazda bulunulduğu, dava dışı ….rafından da ayrıca 25.07.2019 tarihinde yayına itiraz edildiği, davalı şahıs tarafından 13.09.2019 tarihli itiraza karşı görüş sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 15.01.2020 tarihli kararı ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 18 inci maddesine dayanılarak yapılan itirazın incelenmesi sonucunda itiraza gerekçe markanın hükümden düştüğü ve itiraz gerekçesinin yerinde bulunmadığı kararı verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 12.04.2020 tarihinde SMK m.6/1, m.6/2 ve m.6/9 hükümleri mesnet gösterilerek yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahıs tarafından 16.07.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi sunulduğu, YİDK’nın 19.08.2020 tarih ve … sayılı kararı ile, davacı ve dava dışı … tarafından yapılan itirazların reddedilmesine karar verildiği, bu kararın davacıya 05.11.2020 tarihinde tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, 10.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı şahıs, yayına itiraz dilekçesinde önceki tarihli marka olarak 2018/70120 sayılı markaya yer vermişse de, iş bu marka tescilli bir marka olmadığı gibi, esasen davacı şahıs adına da kayıtlı değildir. 2018/70120 sayılı marka başvurusu, dava dışı … İNŞAAT TEKSTİL TURZ.VE GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ. adına kayıtlıdır. Açıklanan gerekçeler çerçevesinde, davacının, 2018/70120 sayılı markaya dayalı olarak dava konusu marka başvurusuna itiraz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/2 maddesine göre; “Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Maddede yazılı hükümsüzlük sebebinin söz konusu olabilmesi için, ticari vekil veya temsilcinin markayı adına tescil ettirmek üzere başvurması ya da tescil ettirmesinin marka sahibinin izni ve bilgisi dışında ve geçerli bir gerekçe olmadan gerçekleşmiş olması gereklidir.
Davacı tarafın, davaya konu markanın sahibi olduğunu gösterir bilgi ve belge dosya kapsamında bulunmadığı gibi, davalı şahsın, davacının ticari temsilcisi veya vekili olduğuna dair bir bilgi de dosyada bulunmamaktadır. Dolayısıyla somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/2 maddesi kapsamındaki tescil engelinin koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda yapılan incelemede; Davacı yayına itiraz dilekçesinde, “… Şirket kuruluşunda, markanın ismi, grafik tasarımı, menü grafik çalışmaları, dekor amaçlı grafik çalışmaların tümü şahsıma aittir.” ifadesini kullanmış, davalı başvuru sahibi tarafından sunulan karşı görüş dilekçesinde ise “… Hepimizin malumu olduğu üzere, kurumsal tasarım çalışmalarını hazırlamış olmak, marka üzerinde bir hak sağlamamaktadır. Markanın bir ortağının eşi olmak da marka üzerinde bir hak sağlamamaktadır…” ifadesi ile davacının, markanın kurumsal tasarım çalışmalarını yapan kişi olduğu belirtilmiştir.
Ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; Dava dışı … İNŞAAT TEKSTİL TURİZM VE GIDA SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin, davalı başvuru sahibi dahil dört gerçek kişi tarafından eşit hisseler ile 11/06/2018 tarihinde kurulduğu; akabinde iş bu başvuru sahibinin diğer iki kurucunun hisselerini devir alarak şirketin %75 lik hissesinin sahibi olduğu, davalı başvuru sahibinin müdür olarak atandığı anlaşılmaktadır. Davacının, bahsi geçen dava dışı şirket ile herhangi bir ilişkisi tespit edilememiştir. Bununla birlikte dosya içerisine celp edilen ali nüfus kaydına göre; davacının eşi …’in söz konusu şirketin kurucu ortaklarından biri olduğu tespit edilmiştir.
Davacının yayına itiraz dilekçesinde gerekçe olarak gösterdiği 26.07.2018 başvuru tarihli 2018/70120 sayılı marka … İNŞAAT TEKSTİL TURZ.VE GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ. adına kayıtlı olup, tescil ücreti bildirim yazısı ödenmediğinden marka tescil edilmemiştir.
Dosyada bulunan bilgilere göre, dava dışı … GIDA TURİZM İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin 07/02/2019 tarihinde tescil edildiği, şirketin kurucusunun ve tek ortağının iş bu davanın davalı … olduğu tespit edilmiştir.
Marka işlem dosyasına mail yazışmaları sunulmuş olup, buna göre;
• 14.07.2018 tarihinde …@gmail.com adresinden davacıya ait olduğu iddia edilen …@gmail.comadresine “…” markası ile ilgili menü çalışmaları gönderilmiştir.
• 24.07.2018 tarihinde …@gmail.com adresinden davacıya ait olduğu iddia edilen …@gmail.com adresine “…” markası ile ilgili broşür çalışmaları gönderilmiştir.
• 25.07.2018 tarihinde …@gmail.com adresinden davacıya ait olduğu iddia edilen …@gmail.com adresine “…” markası ile ilgili sosyal medyada paylaşılmak üzere “açıldık” grafik çalışmaları gönderilmiştir.
• 26.07.2018 tarihinde …@gmail.com adresinden davacıya ait olduğu iddia edilen …@gmail.com adresine “…” markası ile ilgili tatlı kavanozları için hazırlanan sticker grafik çalışmaları gönderilmiştir.
• 30.07.2018 tarihinde …@gmail.com adresinden davacıya ait olduğu iddia edilen …@gmail.comadresine “…” markası ile ilgili poster çalışmaları gönderilmiştir.
Maillere konu görseller, dosya kapsamında yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen maddi tespitler ışığında kötü niyet iddiası irdelendiğinde; dava konusu marka başvurusundan önceki tarihli 2018/70120 sayılı marka başvurusuna ilişkin tescil ücretinin ödenmesi için dava dışı … İNŞAAT TEKSTİL TURİZM VE GIDA SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne yapılan bildirimin 02/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihi itibari ile dava dışı şirketin yetkilisinin davacının eşi … olduğu, 20/11/2018 tarihinde dava dışı şirketin yetkilisinin davalı … olduğu, davalının yetkilisi olduğu süreç içinde önceki tarihli marka başvurusunun tescil ücretini ödeyerek önceki tarihli markanın dava dışı şirket adına tescil edilmesi imkanı varken bundan imtina ettiği, daha sonra dava konusu marka başvurusunu kendi adına tescil talebinde bulunduğu, bu hususun ticari dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı düşünülse de, davalının bu eylemleri bakımından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun söylenemeyeceği, zira; davacının, yukarıda yer verilen … İNŞAAT TEKSTİL TURİZM VE GIDA SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin kurucusu, temsilcisi veya ortağı olmadığı, davaya konu marka başvurusunun tasarım çalışmalarında yer aldığı ve bu markayı kendi adına değil dava dışı … İNŞAAT TEKSTİL TURİZM VE GIDA SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ adına tasarlama çalışmalarında bulunduğu, dolayısıyla, davacının söz konusu şirketin kurucusu veya ortaklarından biri olmamakla, davalı şahıs eyleminin, davacı aleyhine kötü niyet olarak yorumlanamayacağı, nitekim, şirket ortaklarından ve davacının eşi …’in de, davaya konu marka başvurusuna itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın itirazın reddi kararı üzerine YİDK nezdinde de itirazda da bulunduğu, dolayısıyla dava dışı …’in, davalı şahsın kötü niyetli olduğu iddiasına ilişkin olarak aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, oysa dosyamız davacısının bu hususta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının SMK m.6/9 hükmü uyarınca davaya konu marka başvurusunun tescil edilmesini engelleyemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 217,50 TL posta-tebligat, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.084,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza