Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/29 E. 2021/82 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/29 Esas
KARAR NO : 2021/82
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 2018/73583 sayılı “…” ibareli markanın tescili için yaptığı başvuruya karşı davalı firma itirazının kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 39. sınıf hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, bu karara karşı yapılan itirazın reddine karar verildiğini, dava konusu markaların görsel ve işitsel olarak birbirlerine benzemediğini, davalı firmanın unvanından da anlaşılacağı üzere sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler bakımından bir faaliyeti olmadığını, … ibaresinin yer aldığı birçok markanın 39. sınıfta tescilli olduğunu, bu bakımından davacı başvurusunun reddinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, dava konusu markaların ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açmayacağını belirterek; YİDK’nın … sayılı kararına yapılan itirazlarının kabulüne, davacıya ait dava konusu markanın 39. sınıfta tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 26/02/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markaların karıştırılacak derecede benzer olduğunu, söz konusu markaların esas unsurlarının … olduğunu, genel izlenimlerinin benzer olduğunu, bu sebeple SMK m.6/1 gereğince başvuru kapsamından 39. sınıf hizmetlerin çıkarıldığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 26/02/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacı iddialarını kabul etmediklerini, davanın esas yönünden hukuki ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak benzeşmediği iddiasının doğru olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2018/73583 sayılı “N … the … company” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait 2011/45356 sayılı “… …+Şekil” ibareli marka arasında 39/1 alt sınıfta bulunan hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şahsın 08.08.2018 tarihinde “N … the … company” ibareli 2018/73583 sayılı başvuru ile 39 ve 41. Sınıflardaki “39.Sınıf: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 41.Sınıf: Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” hizmetler için tescil talebinde bulunduğu, marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.10.2018 tarih ve 310 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirket tarafından 21.11.2018 tarihinde SMK m.6/1 hükmü kapsamında 2011/45356 sayılı marka redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacının bu itiraza karşı 10.01.2019 tarihinde karşı görüş sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü gereği başvurunun “39.Sınıf: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri.” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, davacı şahıs tarafından 26.08.2019 tarihinde bu karara itiraz edildiği, itiraza karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararı ile itirazın reddine karar vermiştir. Bu kararın davacı şahıs marka vekiline 03.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacı şahsa ait marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu edilen “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri.” hizmetleri ile davalı şirkete itiraza mesnet gösterilen 2011/45356 sayılı markanın koruma kapsamı altında “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil).” hizmetleri aynı ve aynı tür hizmetlerdir. Zira bunlar benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, benzer yerlerde satışa arz edilirler, aralarında rekabet ve birbiri yerine ikame imkânı bulunur.
Davacı şahsa ait 2018/73583 sayılı marka; daire içinde N harfi ile devamında büyük harflerle yazılmış … sözcüğü ve altında “the … company” ibarelerini haizdir.
Davalı şirkete ait itiraza mesnet 2011/45356 sayılı marka; büyük harflerle yazılmış “… …” ibaresi, “O” harfi yerine kullanılmış “kırmızı kalp” figürü”, üst kısımda bir yıldız ile yıldızdan başlayarak devam eden nabız grafiğinden oluşmaktadır. Davalı markasında ayrıca “A” harfleri orta çizgisi olmaksızın tasarlanmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, davacı markasında yer alan “the … company” ibaresi “etkinlik şirketi” anlamına gelmekte olup tanımlayıcı olduğundan markanın tali unsurunu oluşturduğu, diğer yandan markalarda ortak olarak bulunan “…” sözcüğügünün “Parlaklığı birdenbire artan, patlamalı değişen yıldız” anlamına geldiği, bu sözcüğün anlamı itibariyle davaya konu 39/1 alt sınıftaki hizmetleri tanımlamadığı, bu hizmetlerin karakteristik özelliklerinden birine atıfta bulunmadığı, dolayısıyla somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olup her iki markanın da esas unsurunu oluşturduğu, redde mesnet markada yer alan “yıldız şekli” nin “…” kelimesinin anlamına vurgu yaptığı, yine “kırmızı kalp” ile “ritim grafiği”nin birbirini pekiştirdiği, redde mesnet markanın başlangıç kısmında “…” ibaresi bulunsa da, markanın ayırt edici unsurlarını bir bütün halinde algılayan ortalama tüketici kesiminin redde mesnet markayı sözcüksel olarak bir bütün halinde “… …” olarak algılayacağı, bu bütünleyici algı halinde marka içinde yer alan “…” ibaresinin anlamsal bağımsızlığını koruduğu, dolayısıyla “…” kelimesi haricinde kalan diğer sözcük ve şekil unsurlarının redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin markanın esas unsuru olma olgusunu bertaraf etmediği, davacı markasında yer alan “N” şeklinin de markada bulunan “…” ibaresinin esas unsur olma konumunu ortadan kaldırmadığı, bu hale göre daha önce redde mesnet “… …” markasını 39/1 alt sınıftaki hizmetler üzerinde gören veya işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “N … the … company” markasını aynı/aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet markanın serisi bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında davaya konu hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.526,00 TL posta, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.642,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’nin yapmış olduğu 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı şirket vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2021