Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/288 E. 2021/154 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/288 Esas – 2021/154
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/288 Esas
KARAR NO : 2021/154

DAVA : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 02/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 16/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının, 10.06.2019 tarihinde “… Deri Mam. San. ve Tic. A.Ş.”den “…” markalarını devraldığını, bu marka ile hem üretim hem pazarlama yaptığını, anılan markanın tanınmış olduğunu, davalının, “…” markasını kendisine aitmiş gibi kullanarak ayakkabı, kemer ve çanta sattığını, davalının kötü niyetli olarak haksız kazanç sağladığını, bu kullanımın davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalının “…” ibareli marka tescil başvurusuna, davacı tarafından yapılan itirazın haklı bulunduğunu beyan ederek; davalının “…” ibaresini ürünlerinde kullanmakta olduğunun, bu kullanımın davacının markalarına tecavüz oluşturduğunun ve haksız rekabete yol açtığının tespitine, bu talepler doğrultusunda davalının ticari faaliyetlerini sürdürdüğü işyerlerinde tespit yapılmasına, davalının, davacıya ait markalı ürünlerinin toplatılmasına, davacıya teslim edilmesine, bu mümkün olmaz ise imhasına karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:
Davalı … … MAĞAZACILIK SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ vekili 18/01/2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Savunmaların ve sunulacak delillerin inkar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, davalının 04.12.2019 tarihinde kurulduğunu, “…” mağaza adı ve markasıyla faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı tarafından yapılan 2019/129312 sayılı marka başvurusunun, davacının iddia ettiği gibi “… …” değil, “… … MAĞAZACILIK” olduğunu, davacı tarafından bu başvuruya ilişkin yapılan itirazın hâlâ incelemede olduğunu, davacı tarafından süresi içinde delil ibraz edilmediğini, sunulmayan delillerden vazgeçmiş sayılacağını, “… … MAĞAZACILIK” ibareli marka tescil süreci tamamlanmadan davalı tarafından kullanılmadığını, mağaza reklamlarında ve satılan ürünlerde “…” markasıyla iltibas yaratacak bir kullanımın bulunmadığını, davalı işletmelerinde ve bu işletmelerde satılan ürünlerde “…” markasının kullanıldığını, “… … MAĞAZACILIK” ibaresi marka olarak kullanılmış olsaydı bile, bu kullanımın “…” markasıyla iltibas yaratmayacağını, “…” ibaresinin zayıf bir marka olduğunu, anılan ibarenin ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmayacağını, bu ibarenin, ayırt edici eklerle birlikte marka sahibi dışındaki kişiler tarafından kullanılabileceğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29, m.149 ile 6102 sayılı TTK m.54 vd hükümlere göre açılan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, kaldırılması, el koyma ve el konan ürünlerin davacıya teslimi ya da imhası istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait “…” ibareli marka haklarını ihlal ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, dava dilekçesinde bildirilen adreslerde davacı marka haklarını ihlal eden ürünlerin bulunup bulunmadığı, varsa bunların toplatılması, davacıya teslimi ya da imhasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, maddi vakıaların tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK m.29/1 hükmüne göre; Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
SMK m.29/1-a bendinin yollamada bulunduğu m.7 hükmüne göre;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları, davacıya ait marka tescil belgeleri, davalıya ait işyerlerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, davalıya ait “… AVM, …ANKARA” ve “…. ANKARA” adreslerinde bulunan işyerlerinde, taraflarına ait “…” ibareli markalarla iltibas oluşturan işaretlerin ürünler üzerinde kullanıldığını, bu durumun marka haklarının ihlaline ve haksız rekabete sebebiyet verdiğini ileri sürmektedir.
Davacı tarafın somutlaştırdığı ve dava konusu yaptığı davalıya ait iki ayrı işyerinde bilirkişi vasıtasıyla yerinde inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişi Osman Umut Karaca tarafından tanzim edilen 01/03/2021 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; Davalıya ait işyerlerinde yapılan incelemelerde, ticari faaliyetin; deri ayakkabı, çanta ve kemer emtialarının satışı hizmetine ilişkin olduğu, inceleme yapılan işyerlerinin tabelalarında, tanıtıcı araçlarında ve bu işyerlerinde satılan ürünlerde, raporda örnek niteliğinde belirtilen fotoğraflarda yer alan işaretler dışında herhangi bir markasal kullanımın bulunmadığı, bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen davalıya ait markasal kullanımların “Şekil” ve “Şekil+…” şeklinde oldukları, bu markasal kullanımların davacıya ait 111051 sayılı “…”, 99/023273 sayılı “…”, 2000/25454 sayılı “…”, 2002/02667 sayılı “…”, 2002/34612 sayılı “…”, 2012/04458 sayılı “…”, 2012/04497 sayılı “…”, T/02586 sayılı “…”, 2019/15776 sayılı “…” ibareli markalarla görsel, işitsel ve kavramsal olarak herhangi bir benzerlik oluşturmadığı, bu nedenle davacıya ait “…” ibareli markaları bilen, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davalıya ait işyerlerinde “Şekil” ve “Şekil+…” markasal kullanımları ile karşılaştığında, hemen ve ilk bakışta bu markasal kullanımları davacıya ait markalardan ayırt edebileceği, alım tercihinde bulunurken davalıya ait markasal kullanımlar ile davacıya ait markalar arasında herhangi bir ilinti kurmayacağı gibi marka sahipleri arasında da idari ya da ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla davalıya ait markasal kullanımların davacıya ait marka haklarını ihlal etmediği kanaatine varılmıştır.
Davalının, davacıya ait marka haklarını ihlal eylemi bulunmadığı gibi, davalı eylemleri davacı aleyhine haksız rekabet de oluşturmamaktadır. Zira, davalı, davacı tanıtıcı araçları ile iltibas oluşturmayan markasal kullanımları ile ticari faaliyette bulunmakta olup, davalı eylemleri, davacı tarafın ticari faaliyetlerini baltalamamakta, onun malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açacak bir nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle, davalı eylemlerinin, davacı aleyhine haksız rekabet oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL harç, 60,00 TL posta, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.068,80 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … MAĞAZACILIK SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … … MAĞAZACILIK SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davalı vekilinin yüzüne karşı, Davacı vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/04/2021