Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/285 Esas
KARAR NO : 2021/222
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 14/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin “…” ibaresini uzun süredir kesintisiz ve fasılasız olarak kullanarak maruf ve meşhur hale getirdiklerini, davalıların 17/05/2019 tarihinde “… Tereyağlı Lezzet” ibareli marka başvurusunda bulunduklarını ve bu başvurunun … sayısı ile kaydedildiğini, anılan başvuruya karşı yapmış oldukları itirazın reddedildiğini, müvekkiline ait “…” ibareli markaların tanınmış markalar olduğunu ve bu kapsamda SMK 6/4 ve 6/5. maddeler uyarınca markanın reddinin gerektiğini, davaya konu başvuru ve müvekkillerine ait markaların esas unsurunun “…” olduğunu, yani SMK 5/1-ç maddesi uyarınca ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu ve anılan madde kapsamında tescil engeli bulunduğunu, davalıların asıl amacının yasayı dolanarak tescil etmek olduğunu, markalardaki küçük değişikliklerin iltibası ortadan kaldırmadığını, markalar birebir aynı olarak kabul edilmese dahi SMK 6/1. madde anlamında karıştırılmaya sebebiyet verecek kadar benzer olduğunu, yapılan eklemelerin iltibası ortadan kaldırmadığını, markaya eklenen “BEY” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-a, b, c, d ve f bentleri uyarınca da reddinin gerektiğini, daha önceden “… vb. markalar bakımından mahkemelerce hükümsüzlük kararları verildiğini, aynı şekilde davalı kurum tarafından da, “…” içeren birçok marka bakımından daha önceden red kararları verildiğini, “…” ibaresinin müvekkillerinin ticaret unvanlarının kılavuz kelimesi niteliğinde olduğunu ve bu doğrultuda davaya konu başvurunun SMK 6/6. madde uyarınca reddinin gerektiğini, yine “…” kelimesini müvekkillerinin maruf hale getirmesi karşısında davaya konu marka başvurusunun SMK 6/3. Madde bağlamında reddinin gerektiğini, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve bu bağlamda SMK 6/9.madde uyarınca başvurunun reddinin gerektiğini, SMK’nın 6/7. maddesinin “Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü ve 6/8. Maddesinin ise “Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir” hükmünü havi olduğunu, davaya konu marka başvurusunun SMK 6/7 ve 6/8. Maddeleri kapsamında da reddinin gerektiğini beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline ve davaya konu … başvuru sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 28/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, markaların bir bütün olarak inceleneceğini, markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin su kaynağı anlamına geldiğini, bu ibarenin tek başına davacı adına tahsisinin mümkün olmadığını, “… tereyağlı lezzet” ibaresinin davaya konu marka başvurusundan önce davalılar tarafından aktif ve yoğun şekilde kullanıldığına ilişkin bir delil bulunmadığını, SMK 6/4 ve 6/5. Maddelerdeki koşulların oluşmadığını, SMK 6/6. madde kapsamındaki itirazların ispatlanamadığını, davalının kötü niyetinin ispatlanamadığını beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar …, …, … ve … vekili 16/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkillerinin “…” ibaresine vurgu yapmak isteseydi “ı” harfini koymayacağını, “…” ibaresinin bir özel ad olduğunu, müvekkili şirketin bulunduğu yerin “…” yaylası olduğunu, markalarda kullanılan renklerin farklı olduğunu, müvekkili firmanın 90 yıldır faaliyette olduğunu, davacının “…” ibaresi üzerinde tekelleşmek istediğini beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahıslara ait … nolu “… Tereyağlı Lezzet” ibareli marka başvurusunun mutlak tescil engeli barındırıp barındırmadığı, bu marka başvurusu ile davacılara ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıların gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacılar markalarının tanınmış olup olmadığı, davacılara ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahısların marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, SMK m.6/7 ve m.6/8 hükümlerinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahısların “… Tereyağlı Lezzet” ibaresinin 29. ve 35. sınıfta bulunan “29.Sınıf:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri.Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmezİşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Ormancılık ürünleri.Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar.Hayvan yemleri.Malt (insan tüketimi için olmayan).Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu.Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 14.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.09.2019 tarih ve 333 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı … Entegre Et ve Un San. A.Ş.’nin 20.11.2019 tarihinde 85/085343,85/085342, 95/004553, 94/007699, 93/006757, 92/009098, 91/011091, 89/006140, 88/102943, 88/101548, 96/004770, 96/004769, 96/004768, 96/004767, 96/004766, 96/001658, 96/001657, 95/012526, 95/011777, 95/011776, 95/011774, 95/011066, 2000/05078, 2000/05077, 2000/05076, 2000/05075, 2000/05074, 2000/05073, 2000/05072, 2000/05071, 2000/05070, 2000/05069, 2000/05068, 2000/05067, 2000/05066, 2000/05065, 2000/05064, 2000/05063, 2000/05062, 2000/05061, 99/015879, 99/015069, 99/004863, 99/003770, 99/003769, 99/003768, 99/003767, 98/003070, 98/003068, 2008/33425, 2007/40177, 2007/16291, 2007/15998, 2006/43356, 2006/43355, 2004/12910, 2004/12909, 2004/11589, 2004/07836, 2004 /07835, 2004/07834, 2004/07833, 2004/07832, 2004/07831, 2004/07830, 2004/07829, 2004/ 07828, 2003/18195, 2001/10454,2000/05079, 2013/06855, 2013/02647, 2013/02646, 2013/02610, 2013/02546, 2013/02530, 2013/02496, 2013/02491, 2013/02486, 2012/80232, 2011/43720, 2011 /36869, 2011/24789, 2011/24780, 2011/00368, 2011/00367, 2014/34136, 2010/38330, 2010/21803, 2009/33173,2009/15407, 2009/11338, 2008/44692, 2017/01388, 2016/87311, 2016/87307, 2016/74392, 2016/59276, 2016/59104, 2016/56481, 2016/44159, 2016/35341, 2016/32933, 2016 /27324, 2016/27320, 2016/27312, 2016/103951, 2015/80096, 2015/76216, 2015/52632, 2014/83572, 2014/51577, 2014/34132, 2014/34127, 2014/34121, 2014/34108, 2014/27940, 2014/27937, 2014/ 24712, 2013/92073, 2013/61946, 2013/27485, 2013/20487, 2013/15221 2013/106328, 2017/35598, 2017/35599, 2017/54817, 2017/54822, 2017/54827, 2017/57444, 2017/72545 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/7, 6/8 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, aynı tarihte diğer davacı … Süt Mamülleri San. A.Ş.’nin T/00116, 85/088548, 2015/93613, 2011/111091, 2011/111049, 2011/111046, 2011/111032, 2011/08291, 2009/32255, 2004/10216, 2004/04787, 2003/33234, 2000/23710, 2000/01502, 2000/00753, 99/016597, 99/016596, 99/016595, 99/004858, 99/004853, 99/004780, 99/004779, 99/004777, 98/018290, 98/015495, 98/008427, 98/001505, 93/008193, 89/004174, 94/014173, 88/107517, 88/104394 2016/56496, 2016/56485, 2016/56477, 2016/51270, 2016/50979, 2016/50976, 2016/50969, 2016/44154, 2016/42818, 2016/42809, 2016/42796, 2016/42791, 2016/35329, 2016/103979, 2016/103968, 2016/102892, 2016/102887, 2015/92590, 2015/85151, 2015/82439, 2015/80102, 2015/76229, 2011/111080, 2011/111077, 2011/110701, 2011/110663, 2011/110657, 2011/110653, 2011/110650, 2011/110645, 2010/40725, 2010/38332, 2010/27236, 2010/21812, 2010/19795, 2010/19787, 2010/07621, 2010/00714, 2009/66883, 2 009/22259, 2009/15412, 2009/11379, 2009/04693, 2007/28836, 2007/25764, 2007/25763, 2007/05123, 2006/42959, 2006/42958, 2005/37670, 2005/27734, 2005/25222, 2004/22991, 2003/27537, 2003/07844, 2002/27687, 2002/19479, 2001/28131, 2001/24586, 200 1/14113, 2001/14111, 2001/14110, 2001/05921, 2000/11939, 2000/05060, 2000/05059, 2000/05058, 99/016600, 99/016599, 99/016598, 99/016594, 99/016593, 99/016421, 99/012645, 99/011238, 99/006342, 99/004861, 99/004860, 99/004857, 99/004855, 99/00485 4,99/004785, 99/004782, 99/004781, 98/016207, 98/016206, 98/013222, 98/003729, 98/002361, 97/017933, 97/017932, 97/017503, 97/017502, 97/013814, 97/012852, 96/017941, 96/006249, 95/013409, 94/013632, 94/013567, 94/007983, 94/005298, 94/002926, 94/002434, 93/012185, 93/004477, 92/010363, 92/006324, 92/002464, 90/002174, 89/006612, 89/004175, 88/105648, 88/103864, 88/103701, 88/103490, 87/098517, 87/098435, 87/097849, 87/097848, 87/097750, 86/093850, 86/093849, 2016/74405, 2016/87284, 2016/87479, 2017/01391, 2017/107080, 2017/13403, 2017/13406, 2017/18091, 2017/26496, 2017/26498, 2017/34985, 2017/34997, 201 7/35000, 2017/35005, 2017/51723, 2017/54809, 2017/54813, 2017/72535, 2017/87506, 2017/94750, 2018/61489, 2016/109143, 2015/63676, 2015/54176, 2015/52643, 2015/18532, 2015/01396, 2014/83570, 2014/51716, 2014/34157, 2014/34156, 2014/34153, 2014/30759, 2014/30752, 2014/30739, 2014/24701, 2014/14289, 2013/92078, 2013/21342, 2011/43716, 2011/40779, 2011/37592, 2011/ 37586, 2011/32147, 2011/36868 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK ‘nın 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/7, 6/8 ve 6/9hükümlerini kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı … Entegre Et ve Un San. A.Ş. tarafından 07.04.2020 tarihinde ve diğer davacı … Süt Mamülleri San. A.Ş. tarafından 08.04.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; … Süt Mamülleri San. A.Ş. Adına yapılan itirazın reddedilmesine, … Entegre Et ve Un San. A.Ş. Adına yapılan itirazın reddedilmesine karar verdiği, bu kararın davacılar marka vekiline 17.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 21.02.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
6769 sayılı SMK m.5/1-d bendinde; Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hükme göre; tacir ve üreticilerin ticari faaliyette bulunmaları, mal ve hizmetlerini tanıtmaları, sunumda bulunmaları sırasında işin doğası gereği kullanılan sözcüklerin tek başına bir kimsenin lehine marka koruması sağlayacak şekilde tesciline izin verilemez.
6769 sayılı SMK m.5/1-f bendi hükmüne göre; Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler, marka olarak tescil edilemezler.
Hükme göre; başvurusu yapılan işaretin, re’sen reddi için objektif olarak halkı yanıltıcı nitelikte olması yeterlidir. Yanıltıcılık olgusu belirlenirken başvuranın aldatma kastı ayırca aranmaz. (A.Kaya; Marka Hukuku; İstanbul 2006; s,105)
Marka olarak tescili istenen işaretin; mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, coğrafi menşei itibariyle yanıltıcı olması mümkündür. Bir markanın, mal ya da hizmetin niteliği, kalitesi, coğrafi kaynağı gibi konularda yanıltıcı olup olmayacağı, tescil başvurusuyla birlikte verilen ve markanın kullanılacağı malları veya hizmetleri gösteren liste dikkate alınarak belirlenir. (S.Arkan; Marka Hukuku Cilt I; Ankara 1997; s.87)
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; dava konusu … sayılı markanın kelime, renk ve şekil unsurlarından ibaret karma marka olduğu, markanın ortasında yeşil renkli “…” ibaresinin yerleştirildiği, bu kelimenin altında mavi kurdele şekli üstünde “Tereyağlı Lezzet” ibaresinin bulunduğu, kelime unsurlarının arkasında ise beyaz renkli çevresi nizami olmayan bir şekil unsurunun bulunduğu, markayı oluşturan esas unsurun “…” ibaresi olduğu, zira bu kelimenin bir bütün halinde ve bitişik yazıldığı, “Tereyağlı Lezzet” ibaresinin davaya konu gıda emtiaları bakımından tasviri ve tanımlayıcı olduğu, markada bulunan şekil unsurlarının da “…” kelimesine göre arka planda kaldığı tespit edilmiştir. Bu hale göre; dava konusu markanın bir bütün olarak marka olma vasfını haiz soyut ayırt edici niteliği bulunan bir işaret olduğu, dava konusu kapsamındaki mal ve hizmet bakımından ayırt edici olduğu, bu nedenle somut ayırt edici de olduğu, yine tescilli olduğu mal veya hizmetleri hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı ve tasvir etmediği, bu nedenle tanımlayıcı bir işaret olmadığı, bir bütün halinde ticaret sırasında herkesçe kullanılacak bir işaret olmadığı, markanın esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin Türkiye’de bilinen, maruf coğrafi bir yer ismi olmadığı, yine markada bulunan “Tereyağlı Lezzet” ibaresinden kaynaklı olarak da dava konusu markanın halkı yanıltıcı işaret barındırmadığı, belirtilen nedenlerle; SMK m.5/1-a, m.5/1-b, m.5/1-c, m.5/1-d ve m.5/1-f hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.5/1-ç hükmüne göre;Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler, marka olarak tescil edilemezler.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacı muterizlere ait dava konusu markalardan 98 01626, 189448, 190966, 186565, 149903, 116885, 112530 (çınar ibareli), 2016/87479 (müddet), 2017 18091, 2007 25764, 2007 25763, 2009 22259, 2001 14111, 2009 32255, 2004 10216, 2000 21710 (dava dışı firmaya ait), 2000 01502, 2000 00753, 201876, 110916, 2016 56496, 2016 56477, 2016 51270, 2016 42818, 2016 42809, 2016 42796, 2016 42791, 2015/82439 (başvuru red), 2015/76229 (müddet), 2017 94750, 2018 61489, 2014 34156, 2014 34153, 99 003771, 85343, 163009, 2000 05078, 2000 05077, 2000 05075, 2000 05074, 2000 05073, 2012 80232, 2017 35598, 2017 35599, 2016/74392 (başvuru red), 2015/76216 (başvuru red), sayılı markalar hariç kalan markaların tescil sınıfları ile davaya konu marka başvurusunda bulunan mal/hizmetler aynı/benzer/ilişkili olarak yer almaktadır.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; beyaz şekil zemin üzerinde üstte yeşil renkle yazılmış “…” ibaresi ile altta daha küçük puntolarla yazılmış “TEREYAĞLI LEZZET” ibaresinden oluşan kompozisyon bir markadır. Markada bulunan “TEREYAĞLI LEZZET” ibaresi, markanın gıda emtialarına yönelik olması karşısında markaya herhangi bir ayırt edicilik katmamakta olup markada ön plana çıkan esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacılara ait itiraza mesnet markaların bir kısmı da yazı, renk ve şekil unsurlarından oluşan kompozisyon markalar iken bir kısmı ise sözcük markalarıdır. Davacılar markalarında ortak “…” ibaresi bulunduğu, davacılara ait markaların “…” ibareli seri çerçevesinde yaratılan markalar olduğu görülmektedir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; her ne kadar markalar arasında “…” kelimesinden kaynaklı müştereklik bulunsa da, dava konusu markanın esas unsurunun salt “…” kelimesinden oluşmadığı, “…” şeklinde ve bir bütün olarak mizanpajının yapıldığı, dava konusu markanın esas unsuru olan “…” ibaresinin toplam dokuz harften oluştuğu ve “…” şeklinde dört hecede telaffuz edildiği, davacıların markalarının esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin beş harften ve “.. şeklinde iki heceden oluştuğu, dava konusu markanın başlangıcında yer alan “BEY” kelimesinin telaffuzundan kaynaklı olarak m.arkaların işitsel olarak benzer olduğundan söz edilemeyeceği, davacı markalarının çoğunlukla yeşil ve bazılarında siyah renkle özellikle ortadaki “n” harfine belirgin bir karakter verilerek düz yazı ile yazılmış “…” sözcüğünden ibaret olup, bazı markalarda “…” sözcüğünün yanı sıra geri planda algılanacak yeşil, kırmızı ve mavi renkte ufak şekil unsurlarının yer aldığı, bununla birlikte, harflerin yuvarlatılmış görünümlerinin davacılar markalarında ortak bir özellik olarak göze çarptığı, dava konusu markanın ise çevresi nizami olmayan beyaz bir zemin üzerine yeşil renkle “…” kelimesinin yazıldığı, bu kelimenin altında mavi renkli bir kurdele zemin üzerine beyaz renkle “Tereyağlı Lezzet” ibaresinin yazıldığı, bu itibarla davacıların markaları ile davalı başvurusu görsel olarak karşılaştırıldığında ve ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel izlenim dikkate alındığında, görsel açıdan benzer olmadıkları, öte yandan “…” sözcüğünün “yerden kaynayarak çıkan su, kaynak” anlamına geldiği, davalı başvurusunun ise “Bey” ve “pınarı” sözcüklerinin bir araya getirilmesinden oluşan bileşik bir sözcük olduğu ve maruf olmasa da coğrafi bir yer anlamı taşıdığı, kavramsal olarak yer adına ilişkin baskın bir algıya sahip olduğu, bu nedenle davacıların markaları ile davalı başvurusu arasında anlamsal açıdan dahi benzerlik bulunmadığı, bu nedenle daha önce davacılara ait “…” markalarını gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… Tereyağlı Lezzet” markasını, davaya konu mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacılara ait markalardan farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunmadığından, evleviyetle SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca karşılaştırılan markalar arasında iltibas bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih 2017/11-16 Esas 2021/198 Karar sayılı kararında; eldeki uyuşmazlığa emsal teşkil edecek başka bir uyuşmazlıkta, davacılara ait “…” markaları ile “… markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, markaların genel görünümleri itibariyle iltibas değerlendirmesinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacıların “…” esas unsurlu tescilli markalarından başka, dava konusu marka ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer tescilsiz bir işareti, dava konusu marka başvuru tarihinden önce, davacılar tarafından yoğun ve sıkı şekilde kullanılması ile ayırt edicilik kazandırmadıkları, böylece dava konusu marka ile iltibas tehlikesi taşıyan davacılara ait önceki tarihli tescilsiz bir işaretin varlığı saptanamadığından SMK m.6/3 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; “…” markasına ilişkin olarak; Türk Patent Markalar Sicili’nde yapılan araştırmada, anılan ibarenin davacılardan … adına tanınmış marka olarak tescil edilmiş olduğu, mahkememizce aldırılan içinde sektörden kimselerin de bulunduğu bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; “…” markasının özellikle gıda ürünlerinde belli bir bilinirliğe ulaştığı, dosyada mübrez emsal yargı kararlarında ve Yargıtay içtihatlarında da davacıya ait “…” markası serisinin tanınmışlığına vurgu yapıldığı tespit edilmişse de “…” tanınmış markası ile dava konusu “… Tereyağlı Lezzet” markası genel görünüm itibariyle benzer olmadıklarından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih 2017/11-16 Esas 2021/198 Karar sayılı kararında da; tanınmış “…” markası ile işaret benzerliği oluşturmayan “Dağpınarı” markası karşılaştırıldığında, tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinin oluşmayacağı belirtilmiştir.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacılara ait ticaret unvanlarının ayırt edici ekini “…” ibaresinin oluşturduğu, bu ibare ile dava konusu “… Tereyağlı Lezzet” ibaresinin görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları anlaşıldığından, SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/7 hükmüne göre; Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Somut olayda yapılan incelemede; davacıların “…” ibareli markalarının ortak yahut garanti marka olmaması, yine maddenin aradığı “koruma süresinin 3 yıl içinde yeni bir başvuru yapılması” gibi bir durumun somut olayda vücut bulmaması karşısında SMK 6/7. maddenin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/8 hükmüne göre; Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacıların tescilli markalarına dayanması, bir başka deyişle, koruma süresi sona eren herhangi bir markaya dayalı olarak hükümsüzlük talebinde bulunmaması karşısında SMK 6/8. maddenin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahısların kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL nispi peşin harç, 16,30 TL vekalet harcı, 300,50 TL posta, tebligat, 1.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.325,60 TL yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılar …, …, … ve …’na verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalılar …, … VE …’nun vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/06/2021
Katip …
E-imza
Hakim …
E-imza