Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/281 Esas – 2021/292
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/281 Esas
KARAR NO : 2021/292
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/10/2020
KARAR TARİHİ : 09/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 12/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu markanın tescili istenen ürünler de dâhil olmak üzere çeşitli sınıflarda tescilli ve önceki tarihlerden beri kullanılmakta olan “… … SU” ibareli markasının bulunduğunu, müvekkilinin 99 004268 tescil numaralı “… … SU” markasının 32. sınıftaki eşyalar için tescilli olduğunu ve tescilin yenilendiğini, bu markaya dayanarak davalı şirketin … numaralı marka başvurusuna itiraz ettiklerini, itirazlarının reddedildiğini, davalı şirket başvurusunun SMK m. 5/1-c, f hükümlerine aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından halk arasında iyi bir su olduğu yönünde olumlu bir intiba bulunan “…” ibaresi kullanılmak suretiyle “sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” emtiaları içinde zorunlu olarak bulunan suyun … Dağı’ndan çıkan bir su olduğu konusunda haksız bir intiba yaratmanın amaçlandığını, bunun SMK m. 5/1-f’ye aykırı olduğunu, her ne kadar … ifadesi bir coğrafi işaret olduğundan kimsenin tekeline bırakılamayacaksa da davalı şirketin … Dağı’ndan çıkarmadığı bir suyu üzerinde “…” etiketi ile piyasaya sürmesinin tüketicinin yanılmasına yol açacağını, davalının … Dağı’ndan su çıkarmaya yetkili olup olmadığı yahut dava konusu markanın kapsadığı mal ve hizmeti nereden temin ettiği hususlarının belirlenmesi için Aydın Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne müzekkere yazılması gerektiğini, emsal davalarda 32. sınıfta yer alan ve su içermesi zorunlu olan tüm mallar yönünden ürünün kaynağının … olmadığı halde markada … ibaresinin kullanılmasının tüketiciyi yanıltıcı kabul edildiğini, davalı başvurusunun SMK m. 5/1-a, b, d maddeleri uyarınca da reddi gerektiğini, … ibaresinin özellikle su ve içeriğinde su bulunan ürünler konusunda tamamen herkes tarafından bilinen bir coğrafi kaynak belirttiği için tek başına tescil edilemeyeceğini, davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu “M … Meşrubatları” ibareli marka tescil talebinin SMK m.6/4 ve m.6/5 uyarınca da reddedilmesi gerektiğini, dava konusu markanın müvekkili adına tescilli tanınmış “… … Su” markaları ile ayırt edilemeyecek şekilde benzer olduğunu, başvurunun SMK m. 5/1-ç bendi yönünden de reddi gerektiğini, bir an için bunun kabul edilmemesi durumunda dahi marka tescil talebinin SMK m.6/1 uyarınca reddedilmesi gerektiğini, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan tüm emtialar yönünden dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markası arasında SMK m. 6/1 uyarınca iltibasın mevcut olduğunu, dava konusu YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı başvurusunun aynı zamanda SMK m. 6/3 ve 6/6 maddelerine göre de reddi gerektiğini iddia ederek; 12.08.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu YİDK kararını aktardıktan sonra özetle; kararın usul ve kanuna uygun olduğunu, markalar arasında iltibasa neden olabilecek düzeyde benzerlik bulunmadığını, dava konusu marka başvurusunun eşya listesinde yer alan mallar ve hizmetler açısından SMK m. 6/3 maddesinde tanımlanan ve reddi gerektirecek düzeyde davacı markalarının tescil başvurusundan önce lehine hak sahipliği doğuracak nitelikte Türkiye’de markasal olarak aktif ve yoğun kullanımının olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığını, açılan davanın SMK 6/5 maddesinde düzenlenen hükümlere göre de haksız ve mesnetsiz olduğunu, itiraz ve dava konusu başvurunun SMK m.6/6 bağlamında bir niteliği olmadığını ve bu açıdan ileri sürülen iddiaların da haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kötü niyete ilişkin iddiaların delillerle desteklenmediğini, davacının daha önceki tescilli markaları örnek göstererek ileri sürdüğü kurul kararlarının yanlış olduğu yönündeki iddialarının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, her somut olayın kendine özgü özellikler taşıdığını, davacının SMK m. 5/1-a, b, c, d, f hükümlerine ilişkin iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, başvuru kapsamında kalan 32. sınıftaki “sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mal ve hizmetleri yönünden doğrudan tanımlayıcı olmadığını, mezkûr başvurunun kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden asgari ayırt ediciliğe sahip olduğunu ve yanıltıcı olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Pazarlama Tarım Ürünleri Turizm Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili 26/11/2020 tarihli yasal cevap verme süresi sona erdikten sonra ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu başvuru ile ilgili Markalar Dairesi ve YİDK kararlarını aktardıktan sonra özetle; davanın haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin başvurusu hakkında yapılan itirazların tümünün reddedildiğini, özellikle İzmir ve Aydın illerinde “…” ibaresinin tanınmış birçok firma tarafından kullanılan bir ibare olduğunu, “…” ibaresinin yanına eklenen ve ayırt edici niteliği yüksek olan birçok ibare ile tescilinin alındığını, davacının “…” unsurunu içeren hemen hemen her marka başvurusuna itiraz ettiğini ve bu itirazların reddedildiğini, müvekkilinin 1976 yılında kuruluşundan itibaren … Gazozları-… … adı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü ve … Pazarlama Tarım Ürünleri Turizm Nakliyat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ticari unvanı ile faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiğini, müvekkilinin itiraza gerekçe markalardan çok daha önceki tarihlerde ticari faaliyetlerine başladığını ve … markasına bilinirlik kazandırdığını, müvekkilinin başvurusunun doğal kaynak suyuna ilişkin olmadığını, davacının emsal olarak ileri sürdüğü kararlardaki karşı tarafların su şirketleri olduğunu, başka marka başvurularına ilişkin kararların bu davada değerlendirilmesinin yerinde olmayacağını, müvekkilinin başvurusuna konu markada … ibaresinin kullanılmasının tüketiciyi yanıltıcı bir unsur içermediğini, müvekkilinin markasının ayırt edici nitelik taşıdığını, başvurunun kapsamında kalan malları için markanın doğrudan tanımlayıcı olmadığını, asgari ayırt ediciliğe sahip olduğunu ve yanıltıcı olmadığını, müvekkilinin amacının kötü niyetle bir kazanım elde etmek değil uzun yıllardan beri sahip olduğu hakkı korumak olduğunu, davacının kötüniyet iddiasıyla ilgili dosyaya sunulan delil olmadığını, davacının tanınmışlığa ilişkin iddiasının … markasıyla ilgili olduğunu, müvekkilinin yaptığı marka başvurusunun “M … Meşrubatları” olduğunu ve … markasıyla ilişkilendirilebilecek bir husus olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmasının imkândâhilinde bile olmadığını, davacının SMK m.6/3 ve 6/6 yönündeki iddialarının da yerinde olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddi bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… M MEŞRUBATLARI” ibareli marka başvurusunun SMK m.5/1-a, b, c, ç, d, f bendleri uyarınca mutlak tescil engeli barındırıp barındırmadığı, bu marka ile davacıya ait itiraz markaları arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı marka başvurusu arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyası getirtilmiş, davacıya ait ticaret sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, Aydın Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazı dosya arasına alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde;
13.04.2018 tarihinde yapılan dava konusu marka başvurusunda 32. sınıf için tescil talebinde bulunulmuştur.
Başvurunun ilk incelemesi üzerine SMK m.5/1(c) gerekçesiyle “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.”, SMK m.5/1(f) gerekçesiyle “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” malları için reddedilmesine karar verilmiştir. Başvuru, kalan mallar bakımından 28.01.2019 tarih ve 317 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlanmıştır.
Muteriz davacının yayıma itiraz gerekçeleri; “benzerlik/karıştırılma ihtimali (6/1)”, “eskiye dayalı kullanım (6/3)”, “tanınmışlık (6/5)”, “diğer fikri haklar veya kişi hakları (6/6)”,“kötü niyet (6/9)”ve “diğer” olarak belirtilmiştir. Dayanak yapılan benzer marka; 99/004268 numaralı markadır. İtiraza ilişkin açıklamalar, dava aşamasındaki iddialarla aynı yöndedir.
Yayıma itiraza karşılık olarak başvuru sahibinin sunduğu karşı görüşlerde itiraza dayanak yapılan markanın tüm mal ve hizmetler için kullanımının ispatı talebinde bulunulmuştur. Karşı görüşlere ilişkin açıklamalar, dava aşamasındaki savunmalarla benzer mahiyettedir.
Muterizin kullanım ispatı ile ilgili olarak sunduğu deliller; su şişesi görsellerinden oluşmaktadır. Görsellerin tarihlerine ilişkin bir kayda rastlanmamıştır. Su şişelerinin üzerinde yer alan ibareler arasında; … Yaşam Pınarım, … … ibareleri yer almaktadır. Tarih kaydı içermeyen … Su Ürün Kataloğu, başvurudan öncesine ilişkin … … ürün satışını gösteren çeşitli faturalar sunulmuştur.
İtirazın incelenmesi üzerine muterizin dayanak markasının kullanımı ile ilgili sunulan delillere göre “su” ürünlerinde kullanımının ispatlandığı tespit edilmiştir. Muterizin itirazı haksız bulunarak reddedilmiştir.
Muteriz tarafından dava aşamasında ileri sürülen mutlak tescil engelleri de dahil edilerek karara itiraz edilmiştir. İtirazın incelenmesi üzerine verilen ve dava konusu yapılan 12.08.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararında muteriz davacının itirazları reddedilmiştir.
YİDK kararı davacı marka vekiline 14.08.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 01.09.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka tescil belgesi, davacıya ait ticaret sicil kayıt bilgileri, Aydın Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü’nden alınan cevabi yazı, tarafların ibraz ettiği deliller, maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvuru kapsamında olan ve eldeki davaya konu olan emtialar; “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” dır. Bu mallar; büfeler, marketler gibi her zaman karşılaşılabilecek satış noktalarından temini mümkün olan veya susuzluk ihtiyacının giderilmesi için, tadının beğenilmesinden dolayı veya yiyeceklerin yanında tüketimi tercih edilen mallardandır. Dolayısıyla yoğun tüketime konu olan ve genç-yaşlı her yaştan tüketiciye hitap etmektedirler. Ayrıca erişiminin kolaylığı ve görece düşük fiyatları da dikkate alındığında dava konusu markanın tescil kapsamındaki mallar için ortalama seviyedeki tüketicilerin dikkate alınması gerekmektedir.
Dava konusu marka, “… M MEŞRUBATLARI” ibaresinden oluşup ilgili tüketicilerin markasal algı oluşturabilecekleri bir işarettir. Ayrıca, sicilde gösterilme koşulu ile ilgili olarak da “marka örneğinin gösterimi” ile yönetmelik hükmüne göre; sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların veya ambalajlarının biçimi veya bunların kombinasyonları, görme duyusu ile algılanabilen işaretlerden olduğu için grafik gösterim yoluyla gösterilebileceklerdir(SMK Yön. m. 7/1). Dava konusu markanın, grafik gösteriminin sağlanmış olması da dikkate alındığında soyut ayırt edicilik vasfını haiz olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu markada tescil edilen işaret; sözcük, şekil ve renk unsurlarından oluşup bunlardan herhangi biri tek başına yahut bir bütün olarak tescile konu olan mallar bakımından doğrudan bir bağımlılık ilişkisinden söz edilemeyecektir. Başvurudaki “meşrubatları” ibaresi, markanın tescil edildiği “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” malları için ürün türünü göstermektedir. Ancak, markanın ilgili tüketicide yaratacağı bütüncül algı da dikkate alındığında dava konusu marka bakımından somut ayırt ediciliğe ilişkin tescil engelinin mevcut olmadığı değerlendirilmiştir.
Dava konusu markada yer alan “meşrubatları” ibaresi tescil konusu olan malların türünü ifade etmektedir. Bu nedenle dava konusu markanın asli unsuru “…” sözcüğü ve bu sözcüğün ilk harfi olan “M” harfinden oluşmaktadır. “M” harfinin ortasında yer alan harf çizgilerinin kesiştiği kısımda ikili bir dağ dizisi görseli yer almaktadır. Doğayı temsil eden figüratif unsurlar, yiyecek-içecek gibi mallar için doğallığı çağrıştırdığı gibi günümüzde sağlıklı olmanın/yaşamanın öneminin farkında olunmasından da kaynaklı olarak organik ürünlerle ilgili algı oluşturmaktadır. Bu durumda dava konusu markanın asli unsuru “… M” ibareleridir. … ibaresinin çekişme konusunu oluşturan mallar (meşrubatlar) için kesin olarak coğrafi kaynağa işaret ettiğine ilişkin dosya kapsamında bir veri bulunmadığı gibi emsal kararlarda yer verilen coğrafi işaretten hareketle yapılan araştırmalarda da böyle bir kesin veriye rastlanmamıştır. Bu durumda dava konusu markanın esas unsurunun tescil edildiği mallarla ilgili olarak doğrudan herhangi bir özellik bildirmediği, bu nedenle de dava konusu markanın tescil edildiği mallarla ilgili olarak tanımlayıcı olduğundan söz edilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Dava konusu marka ile itiraza mesnet 99/004268 sayılı marka SMK m.5/1-ç hükmü gereği karşılaştırıldığında;
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” emtiaları ile itiraza mesnet marka kapsamında yer alan “Doğal kaynak suyu.” emtiası, aynı/aynı tür değildir. Çünkü bu malların birebir birbirlerinin yerini tutması söz konusu değildir. Marka kapsamları arasındaki ilişki sadece benzerlik ilişkisi olup, bunun nedeni; dava konusu markanın kapsamındaki malların üretiminde “su” ürünün yer alması (hammadde-mamul ilişkisi) veya tüketicilerinin susuzluk ihtiyacının giderilmesi bakımından birbirlerinin yerine ikame edilebilmesi yahut aynı veya benzer yerlerde satışa sunulmaları gibi hususlardır. Davacının dayanak markasında bulunan “su” emtiasının bir “meşrubat” olması sebebiyle benzerlik ilişkisi pekişmektedir. Detaylı belirtmek amacıyla, Türk Gıda Kodeksi Meyve Suyu ve Benzeri Ürünler Tebliği (Tebliğ No: 2014/34) incelendiğinde, “konsantreden üretilen meyve sularına ilave edilecek su, meyve suyunun kalitesini etkilemeyecek şekilde, özellikle duyusal, mikrobiyolojik ve kimyasal açıdan uygun özelliklerde ve İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe” uygun olacak şekilde üretilmelidir. Burada meyve suyu ve benzeri ürünlerin içeriğine su eklendiği açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla taraf emtiaları arasında hammadde-mamul ilişkisi mevcuttur.
Marka işaretleri ise içerdikleri görsel unsurlar, davacı markasının asli unsurunun “…” ibaresi olması, dava konusu markadaki şekil unsurunun önemli bir farklılık oluşturması gibi durumlar nedeniyle aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer değildir.
Taraf marka işaretlerinin karşılaştırmasında çekişme konusu yapılan “…” ibaresinin davacının iddialarında da belirtildiği üzere “su” ürününün kaynağını ifade eder nitelikte olması, bu ürünün çıkarıldığı yer olması nedeniyle tek başına kimsenin tekeline bırakılamayacak bir ibare olması da dikkate alındığında salt ortak unsur durumunda olan bu sözcük nedeniyle markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan yine söz edilemeyecektir.
Markalar işaret benzerliği açısından irdelendiğinde ise; davacı markası bakımından tüketicinin zihninde beliren asli unsurun … ibaresi olması, “… Su” ibaresinin davacı markasının tescil kapsamındaki “doğal kaynak suyu” ürünleri için markasal ayırt ediciliğinin bulunmaması da dikkate alındığında taraf markaları arasında işaret benzerliğinin de bulunmadığı gözlemlenmiştir.
Belirtilen tüm bu hususlar karşısında dava konusu marka ile davacı markası arasında kapsamları açısından aynı/aynı tür olma durumunun bulunmadığı gibi işaret bakımından da aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olma durumunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda somut uyuşmazlık bakımından önceki marka/başvuruya dayalı bir mutlak tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu SMK m.5/1-d hükmü uyarınca incelendiğinde;
Marka tescilinde mutlak tescil engellerine ilişkin düzenlemelerden bir diğeri; “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler”in tescil edilemeyeceğine ilişkindir.
Söz konusu tescil engelinde belirtilen gruba giren işaretler, tıpkı SMK m.5/1(c) bendinde sayılanlar gibi ilgili alanda hiç kimsenin tekeline verilmesi mümkün olmayan, herkesin kullanımına açık işaretlerdir. Düzenlemede sayılan bu sözcüklerin tek başlarına ya da markanın asli unsuru olarak tescil edilmeleri yasaklanmıştır. Bununla beraber bu ibarelerin markanın tali unsuru olarak tescil edilmeleri mümkündür. Düzenlenmedeki amaç; bu yolla kamu yararının sağlanmasıdır. Örneğin zeytinyağı üreticilerinin “zeytin” şekli veya adını, emlak komisyonculuğu yapanların “emlak” veya “emlakçı” sözcüğünü kullanmaları veya “hesaplı” sözcüğünün marketler için, “pet hospital” sözcüklerinin veteriner kliniği için, “selfy.com” ibaresinin fotoğrafçılık hizmetleri için tescili mümkün değildir. Ancak, bu ibarelerin markada asli unsurun yanında tali unsur olarak kullanılmaları mümkün olacaktır . Bu durumda marka bu tali unsurlarla birlikte bir bütün olarak korunabilecektir .
Dava konusu yapılan markada yer alan “…” ibaresi, markadaki şekil unsuru ile birlikte markanın asli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Ancak, bir yer adı (Türkiye’de bir dağ adı -batısında Çine ilçesi, güneydoğusunda Bozdoğan ilçesi, kuzeydoğusunda Yenipazar ilçesi, kuzeyinde Aydın Dalama kasabası bulunmaktadır. Dağ, adını zirvesinde bulunan … Baba yatırından almaktadır-) olması nedeniyle ilgili tüketiciler tarafından özel olarak markasal bir algının oluşması söz konusu olmayacaktır. Zira dava konusu markada, tescil kapsamındaki malların türünü gösteren “meşrubat” ibaresi de yer almakta, bu ibarelerin dışında figüratif unsurlar da barındıran M harfi de bulunmaktadır. Bu kapsamda çekişme konusunu oluşturan … ibaresinin markanın tek başına asli unsurunu oluşturmaması nedeniyle değerlendirme konusu tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği düşünülmektedir.
Dava konusu marka başvurusu SMK m.5/1-f hükmü uyarınca incelendiğinde;
“Yanıltıcılık” hakkındaki mutlak tescil engelline göre; “Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler” tescil edilemeyecektir.
Somut uyuşmazlık bakımından coğrafi kaynak / malın üretildiği yer bakımından “…” ibaresinin yanıltıcılık oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir. Coğrafi kaynak belirten bir işaretin marka olabilecek başka bir işaret ile birlikte tescil edilmesi bakımından bir engelin ortaya çıkmaması mümkündür. Ancak, böyle durumlarda kesin olarak yanıltıcılığın ortadan kalktığından söz edilemeyecektir. Çünkü yanıltıcılık hususunda tüketicilerin mal veya hizmeti satın almaya yönelmesinde markada yer alan ibareden kaynaklı yanlış tanımlama/algılama, mal veya hizmetle ilgili olarak yanılgıya düşme durumu söz konusu olmaktadır. Yanıltıcılığa sebep olan ibarenin markanın asli veya tali unsuru olması açısından da fark bulunmamaktadır.
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda dava konusu markada asli unsurun parçası durumunda olan ve çekişme konusunu oluşturan “…” ibaresi, markanın tescil kapsamında bulunan mallar ve bu malları temsil eden tali unsur durumundaki “meşrubat” ibaresi ile birlikte ilgili tüketiciler nezdinde üretim yerine ilişkin algı yaratması kuvvetle muhtemeldir.
Dosya kapsamındaki çeşitli bilgiler ve “…” ibaresinin “su” ürünleri ile ilgili olarak coğrafi işaret tescil başvurularına konu olması, internet üzerinden yapılan araştırmalar dikkate alındığında “…” ibaresinin “… Dağı”ndan çıkarılan sularla ilişkilendirildiği veya su ürünleri için tüketicinin tercihini etkileyebilecek nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu markanın kapsamında bulunan mallar, “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” olup, doğrudan “su” ürünlerini içermemektedirler. Ancak, dava konusu markanın tescil kapsamında bulunan bu içeceklerin hammaddeleri arasında “su” bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle çekişme konusu malların üretimi sırasında “su” kullanılmaktadır. Çekişme konusu olan bu malların nihai satışına konu olan ambalajlanmalarında çeşitli düzenlemeler gereği içeriği hakkında bilgi verilmesine ilişkin zorunluluğun yerine getirildiği etiketler kapsamında da içerik hakkındaki bilgilerde “su” malları da yer alabilmektedir. Ayrıca yukarıda da belirtildiği üzere Türk Gıda Kodeksi Meyve Suyu ve Benzeri Ürünler Tebliği (Tebliğ No: 2014/34) incelendiğinde, “konsantreden üretilen meyve sularına ilave edilecek su, meyve suyunun kalitesini etkilemeyecek şekilde, özellikle duyusal, mikrobiyolojik ve kimyasal açıdan uygun özelliklerde ve İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe” uygun olacak şekilde üretilmelidir. Burada meyve suyu ve benzeri ürünlerin içeriğine su eklendiği açıkça belirtilmiştir.Dolayısıyla dava konusu markanın tescil edildiği malların üretiminde “su” kullanıldığı açık olduğu gibi kullanılması da gerekmektedir.
Bu durumda ilgili tüketici nezdinde dava konusu markanın tescil kapsamında bulunan içeceklerin tamamının … Dağı’ndan elde edilen su ürünü ile imal edildiğine ilişkin bir algının oluşması mümkündür. Aydın İl Sağlık Müdürlüğü’nce mahkememize ulaştırılan müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere davalı şirketin … Dağı’ndan su çıkarılması konusunda herhangi bir tesis veya üretim izni bulunmadığı anlaşılmıştır. İmalat sırasında kullanılan malzemelerin başkalarından temininin mümkün olduğu da üretim sürecine ilişkin bir gerçekliktir. Ancak, dosya kapsamında çekişme konusu malların üretimi sırasında kullanılan “su” ürününün … Dağı’ndan çıkarılan sulara ilişkin olduğu, burada tesis ve üretim izni bulunan bir kişiden temin edildiğine ilişkin bir kayda vb.ne rastlanmamıştır.
Dolayısıyla tüketicilerin dava konusu markada yer alan … ibaresinin, tescil kapsamında yer alan meşrubat mallarının üretiminde kullanılan suyun temin edildiği yer olarak algılanması söz konusu olabilecektir. Bu algı, özel bir su ile üretilen ürüne yönelmeye ilişkin ciddi bir yanılgıya sebep olabileceğinden davalı şirket markasındaki “…” ibaresinin yanıltıcılık içerdiği değerlendirilmiştir. Bu nedenle dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-f hükmü uyarınca mutlak tescil engeline tabi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet markalarla dava konusu marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı bakımından yapılan değerlendirmede;
Davalı şirket markasının tescil edildiği mallar ile davacının dayanak markasının kapsamındaki mallar benzerdir. Marka işaretleri bakımından ise davacı markasının asli unsurunun “…” ibaresi olması, markalarda ortak unsur olarak yer alan “…” ibaresinin davacı markasının tescil kapsamındaki “doğal kaynak suyu” malının menşeine işaret etmesi nedeniyle ilgili tüketici bakımından markasal algı yaratmayacak olmasının da dikkate alınması gerekmektedir. Taraf markalarının görsel işitsel ve anlamsal olarak tüketicilerde oluşturacağı bütünsel algı bakımından farklı oldukları açıktır. Salt kapsam benzerliğinin tüketicilerin markalar arasında iltibas bulunduğuna ilişkin algıya sebep olması mümkün olmadığından aralarında benzerlik ilişkisi bulunmayan taraf markalarının iltibas tehlikesi içermediği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacıya ait ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında SMK m.6/6 hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı bakımından yapılan değerlendirmede;
Davacının ticaret unvanı “… Su ve İçecek Sanayi ve Ticaret A.Ş.” olup, unvanın kılavuz unsuru da “…” ibaresidir. Bu durumda davalı şirket markası ile davacının ticaret unvanı arasında da iltibas tehlikesi bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Davacıya ait markaların tanınmış olduğu iddiasından kaynaklı olarak davalı markasının tescilinin engellenmesi/hükümsüzlüğünün sağlanması istemi bakımından yapılan değerlendirmede;
Davacı tarafından marka işlem dosyasına veya dava dosyasına sunulan delillerin “…” markasının “su” ürünleri ile ilgili olarak tanınmışlığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Markaların karıştırılma ihtimaline veya işaret benzerliği içerip içermediğine ilişkin açıklamalarda da belirtildiği üzere … ibaresi ile … ibaresi arasında aynılık/benzerlik bulunmaması, davacının dayanak yaptığı markanın içerdiği “… Su” ibaresinin tescil kapsamındaki malın menşeine işaret eden unsur olması nedeniyle markasal ayırt ediciliğinin bulunmaması karşısından somut olay bakımından tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinden söz edilmeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının SMK m.6/3 hükmü uyarınca ileri sürdüğü gerçek hak sahipliği iddiasından kaynaklı olarak, davalı markasının tescilinin engellenmesi/hükümsüzlüğünün sağlanması istemi bakımından yapılan değerlendirmede;
Somut uyuşmazlıkta, marka işlem dosyası ve dava dosyasında muteriz davacı, tescilli markasına dayanmaktadır. Ayrıca, her iki aşamada da tescilsiz kullanımlar hakkında herhangi bir veriye dayanılmamıştır. İddialar ve kullanım örnekleri tamamen dayanak yapılan tescilli marka ekseninde olduğu gibi tescil kapsamında bulunan “su” ürünleri ile sınırlıdır.
Davalı şirketin markasının tescil edildiği ve “meşrubat” olarak nitelenebilecek mallar bakımından davacının, davalı marka başvurusunun yapıldığı 13.04.2018 tarihinden öncesine dayanan markasal nitelikteki tescilsiz kullanımlarından kaynaklı gerçek hak sahipliğinin ispatlanamadığı gözlemlenmiştir.
Davacının SMK m.6/9 hükmü uyarınca ileri sürdüğü davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiası bakımından yapılan değerlendirmede;
Davacıya ait itiraz markaları ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı şirketin; engelleme, spekülasyon, tuzak, şantaj vb amaçlarla, davacı tarafın ticari faaliyetlerini dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde baltalama gayesiyle davaya konu marka başvurusunun tescili müracaatında bulunduğuna yönelik somut delil bulunmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.5/1-f hükmü uyarınca davaya konu marka başvurusunun tescili bakımından mutlak tescil engeli mevcut olduğundan; davanın kabulü ile, … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 159,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.075,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … Pazarlama Tarım Ürünleri Turizm Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/07/2021