Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/28 E. 2021/47 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/28 Esas – 2021/47
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/28 Esas
KARAR NO : 2021/47

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 29/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” ve “Bİ …” ibarelerini ihtiva eden 2018/41003, 2018/59288, 2007/32834, 2007/32833, 2011/17366, 2014/88560, 2015/36664, 2015/38145, 2015/38139, 2018/40997, 2018/82594 ve 2018/82600 sayılı markaların sahibi olduğunu, bu ibarelerin herhangi bir sektörde sıklıkla kullanılan ibareler olmadığını, davalı markasında “…” ibaresinin çatı marka iken asıl unsurun “… …” ibaresi olduğunu, “… …” ibaresinin davacının itiraza mesnet “…/…” ibareleriyle iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik taşıdığını, davalı markasında seslendirmede vurgunun davacı markasıyla ortak “…” ibaresinde olacağını, taraf markalarının görsel ve kavramsal olarak da benzer olduğunu, davalı Kurumun Marka İnceleme Klavuzunda (sh.115) “markaların benzerliğinin değerlendirilmesinde çatı markasının (veya ticaret unvanının) arka planda bırakılarak inceleme yapılacağının belirtildiğini, “…/…” ibarelerinin tescil edildiğinden bilinen ve sevilen bir marka haline geldiğini, davalı markasının davacının seri markaları arasına sızacağını ve tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını belirterek; 09.12.2019 tarih ve … sayılı YİDK Kararının iptali ile tescile bağlanması halinde 2019/32929 sayılı “… … …” ibareli markanın kapsadığı tüm mal ve/veya hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu başvurunun özgünlük derecesi, tasarımının davacı markasından farklı olduğunu, “… … …” markasında … ibaresinin belirleyici esas unsur iken … … ibaresinin vasıf bildirici olduğunu, dolayısıyla davacının “Bİ …” ve “…” markalarıyla arasında benzerlik bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Gıda Pazarlama İç ve Dış Tic. Ltd.Sti, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan tescili halinde Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/32929 nolu “… … … ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “Bİ …, İÇİ …” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 01.04.2019 tarihinde 2019/32929 sayılı “… … …” ibareli 30. sınıfta bulunan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” emtiaları için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.04.2019 tarih ve 322 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davacı şirketin 31.05.2019 tarihinde 2018/59288, 2018/41003 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacı şirket tarafından 09.10.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 11.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2019/32929 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan; “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” emtiaları ile itiraza mesnet gösterilen davacıya ait 2018/59288 ve 2018/41003 sayılı markaların 30.sınıfta tescilli emtialarının aynı, aynı tür, benzer emtialar oldukları tespit edilmiştir.
30. sınıfa konu bu mallar, günlük tüketime yönelik, görece olarak ekonomik değeri düşük olduğundan bir anda satın alınabilen, satın alma anında yüksek özen derecesi gerektirmeyen, her cins, yaş, meslek, sosyal ve ekonomik düzeyden, dikkat, ihtimam ve özen derecesi düşük veya ortalama düzeyde bulunan vasati tüketici grubuna hitap eden gıda maddeleridir.
Dava konusu 2019/32929 sayılı marka incelendiğinde; “…” ibaresi nispeten daha kalın ve koyu harflerle ve markada önde yer almakla birlikte; “… …” ibaresinin de, her halükarda, hemen hemen aynı boyutlarda ve aynı genişlikte yer kaplayacak şekilde yerleştirilmiş olan, marka kompozisyonunda bağımsız rolü bulunan, korunması amaçlanan, dikkat çeken ve bu markayı eş düzeyde temsil eden asli, baskın ve ayırtedici unsurlardan biri olduğu tespit edilmiştir.
Davacının itiraza mesnet gösterdiği markalar incelendiğinde; 2018/59288 sayılı markanın salt “Bİ …” ibaresinden müteşekkil kelime markası olduğu, 2018/41003 sayılı markanın ise; “İÇİ …” ibaresi ile içiçe geçmiş halkalardan oluşan şekil unsuru içermekle birlikte, şekil unsurunun daha geri planda ve sönük kalan, yardımcı unsur olduğu, “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi gereği, davacının 2018/41003 sayılı markasının “İÇİ …” olarak okunup, işitilip, algılanacağı ve bu markanın asli, baskın ve ayırtedici unsurunun ”İÇİ …” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, davalı şirketin “…” ibaresini tek başına veya başka unsurlarla birlikte içeren 30. sınıfa konu mallar için çok sayıda marka başvurusunun bulunarak bu ibare etrafında seri bileşke markaları yaratmayı hedeflediği, buna ilişkin olarak davalı şirkete ait “…” çatı markasını içeren 30.sınıfta tescile konu 14 adet marka başvurusunu gösteren kayıtlara bilirkişi raporunda yer verildiği, o halde, davalı şirketin zaten tek başına ve başka unsurlarla halihazırda tescilli olan “…” ibaresini ihtiva eden seri markalarının arasına “… … …” ibareli yeni bir marka eklemek istediği ve esasen, davaya konu başvuruda tescille korunması hedeflenen asıl unsurun “… …” ibaresi olduğunun dikkate alınması gerektiği, davaya konu başvurunun esas unsurlarından biri olan ve asıl tescille korunmak istenen “… …” ibaresi ile davacının “İÇİ …” veya ”Bİ …” markalarının müştereken “oldukça …, neredeyse tamamen …, çok …” gibi anlamlara gelmekte olup, kavramsal bakımdan yüksek derecede benzer oldukları, taraf markalarındaki müşterek “…” kelimesinden dolayı görsel ve işitsel olarak da benzerlik taşıdıklarının yadsınamayacağı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 01.11.2016 tarih 2015/11779 E 2016/8557 K sayılı kararında benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak; davacıya ait “Bİ …” esas unsurlu markalar ile “… …” markası arasında 30.sınıfta yer alan emtialar bakımından iltibas tehlikesinin bulunduğunun kabul edildiği, yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16.01.2019 tarih 2017/2976 E 2019/430 K sayılı kararında başka benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak; davacı markalarındaki “Bi’…'” ibaresi ile “… .. markası arasında gıda emtiaları bakımından iltibas tehlikesinin bulunduğunun kabul edildiği, benzer yargı içtihatları da dikkate alındığında, daha önce davacıya ait “İÇİ …” veya ”Bİ …” markalarını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları her zaman bir arada göremeyen, markaları detaylarını analiz etmeyen, zihninde oluşan imajı ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… … …” markasını aynı emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu emtialardan yararlanmak için ayıracağı görece kısa süre içerisinde, bu markanın çatı markası olan “…” ibaresinden ziyade esas tescil edilmek istenen “… …” ibaresinden kaynaklı olarak bu markayı itiraza mesnet davacı markaları ile ilişkilendirebileceği, bu markanın çatı marka dolayısıyla ticari köken olarak davacı markaları sahibinden farklı bir kimseye ait olduğunu algılasa bile, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında en azından dolaylı olarak iltibas tehlikesinin mevcut olduğu anlaşıldığından SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca benzerlik bulunduğu tespit edildiğinden, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.614,00 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.730,60 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı ve Davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.