Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/267 E. 2021/274 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/267 Esas
KARAR NO : 2021/274

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, 21.06.2019 T.’li ve 2019/59436 başvuru numaralı “… …” ibaresini 35. sınıftaki bir kısım emtia için marka olarak almak üzere TPMK nezdinde marka tescil başvurusunda bulunduğunu, TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı’ca marka tescil başvurusunun kayıtlı olduğu tüm emtialar için yayınlanarak ilânına karar verildiğini, Marka Tescil Başvurusunun Resmi Marka Bülteni’nde ilânıyla haberdar olunması üzerine müvekkili tarafından; “…”, esas unsurlu 2003/38044 ve 2016/87123 numaralı markalarının tescil ve kullanım önceliği, aynılık/benzerlik, tanınmışlık boyutundaki ayırt edicilik ve kötü niyetli tescil iddiasıyla, Türk Patent Ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde yayınlanan iş bu marka başvurusuna itiraz edildiğini, TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 05/03/2020 T. ve 2020-OE-112688 sayılı karar ile, müvekkil şirketinin itirazının yerinde görülmeyerek, reddedildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın anılan bu kararına karşı, davalı TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde 12/05/2020 T. 2020-GE-204773 sayılı dilekçe ile itirazda bulunduğunu, TPMK Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun, 05/08/2020’de tebliğ edilen 04/08/2020 T. … sayılı kararında müvekkiline ait itirazın reddine karar verildiğini, Kurumun bu kararının, itiraz dosyası kapsamında sunulan önceki tarihli ve yine davalı şirkete ait 2018/119455 başvuru numaralı ” …” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin aynı gerekçelerle itirazı neticesinde verdiği ret kararı ile de çelişmekte olduğunu, verilen 04/08/2020 T., … sayılı ret kararının, müvekkiline ait “…” ibareli markaların, tanınmışlık düzeyindeki ayırt edici özelliğine aykırı olduğunu, müvekkili … Toptan Satış Mağazaları A.Ş, ….nin (“Organize Toptan Ticaret”) sektöründe faaliyetlerini sürdürmek üzere 2001 yılında kurulduğunu, … Grubuna mensup halka açık bir ticari anonim şirket olduğunu, iştigal konusundaki faaliyetlerini kırkı aşkın markanın oluşturduğu bir marka portföyüyle sürdürmekte olduğunu, itiraza mesnet; 35. sınıfta tescilli, 2003/38044 sayıdaki “…” ile 2016/87123 numaralı “… market” markalarının da bu markalar arasında yer almakta olduğunu, davaya konu 2019/59436 sayılı “… …”ibareli marka başvurusunun da yine aynı 35. sınıftaki hizmetler için tescil edilmek istenildiğini, müvekkiline ait itiraza mesnet markaların tescil tarihlerinin dava konusu başvurudan çok daha önce olması, müvekkiline ait markaların esas unsuru “…” ile dava konusu markanın esas unsurunun aynı olması ve markalar arası benzerliğin mevcut olması, müvekkilinin itiraza mesnet markaları ile dava konusu marka başvurusunun mal/hizmet sınıfları kapsamındaki emtiaların birebir örtüşecek kadar benzer olması sebepleriyle halk nezdinde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin doğmasının kaçınılmaz olduğunu, dava konusu marka başvurusunun “… …”olup “…” kelimesinin tek başına SMK md.5 hükmü gereği marka olarak kullanılamayacak nitelikteki bir coğrafi ad olduğunu, markadaki asli unsurun “…” kelimesi olduğunu, “al” ibaresinin de seçme eyleminden sonra yapılacak eylem olması itibariyle ikincil nitelikte olduğunu, markanın asli unsuru olan “…” ibaresinin müvekkilinin itirazına mesnet 2003/38044 sayıdaki “…” markası ile birebir aynı olduğunu, kullanım itibariyle de yine müvekkilinin itirazına dayanak olarak gösterdiği diğer marka olan 2016/87123 numaralı “… market” markası ile aynı şekilde olduğunu, müvekkili markasında da “market” kelimesinin tıpkı “al” ibaresi gibi tek başına marka olarak kullanılamayacağını, müvekkilinin de tüketici nezdinde ürün seçimine yönelik olarak “seçme” eylemini markası içerisinde kullandığını, markasını “…” ibaresi üzerine kurguladığını, aynı mal/hizmet grubunda, aynı esas unsur olan “…” ibaresi üzerine, aynı kavramsal kurgu ile kurgulanan iki markanın arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin kaçınılmaz olacağını, davaya konu YİDK kararında tanınmışlığın ispatlanamadığına ilişkin olarak; müvekkilin itirazına konu “… market” markasının “…” markasının serisi niteliğinde olduğunu, internet arama motorunda “… market” yazılarak yapılacak kısa bir aramada dahi markanın yaygın kullanımı ve tanınmışlığına ilişkin bilgi sahibi olunabildiğini, … Marketleri’nin, 539 bayisi ile Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde hizmet vermekte olduğunu ve bu bağlamda da tanınmışlığı göz ardı edilemeyecek kadar geniş ulusal ağa sahip bir marka olduğunu, dava konusu başvurunun tescili halinde ilişkilendirme ihtimali ve tanınmışlık nedeniyle haksız kazanç sağlanacağını, aynı hizmet grubunda faaliyet gösteren müvekkilinin ve markasının itibarının zedeleneceğini, davalı şirketin yalnızca bu davaya konu marka ile değil, listede dökümü bulunan ve müvekkilinin hem TPMK nezdinde itirazda bulunduğu, hem de dava aşamasına taşıdığı “…” ana unsurlu farklı marka başvurularını ısrarla yaparak müvekkilinin markasından haksız kazanç sağlama niyetini de ortaya koyduğunu, müvekkilinin marka hakkını korumak için yaptığı itirazlara rağmen marka araştırması ve marka seçimi konularında basiretli tacir olmanın gerektirdiği özeni göstermeyen davalının başvurusunda iyi niyetli olmadığını ifade ederek; 04/08/2020 T. ve … sayılı YİDK’ya ait ret kararının iptaline; bu arada davalı adına 2019/59436 numarada “… …” olarak işlem gören iş bu marka tescil başvurusunun herhangi bir sebeple kesinleştirilerek tescile bağlanması halinde anılan markanın hükümsüzlüğüyle-sicilden terkinine; 3. kişiye devir ve temlikin önlenmesi için TPMK nezdindeki sicil kaydı üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 10/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 2019/59436 sayılı, “… …” markasının münhasıran kelime unsurundan oluşmakta olduğunu, markada en üstte yer alacak şekilde “…” ibaresine yer verildiğini, markada ilk görünen ve algılanan unsurun bu ibare olduğunu, davalı markasındaki unsurların tamamının markanın esas unsuru konumunda olduğunu, davalı markasının davacı markasından farklı bir birlik ve bütünsellik içerisinde tüketiciye sunulduğunu, itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzerliğin bulunmadığını, davalı markada “…” ibaresine değil, “…” tamlama şeklinde kullanımına yer verildiğini, “…” ibaresi ile “…” tamlamasının yarattığı algının tamamen farklı olduğunu, kaldı ki markalarda yer alan “…” kelimesinin, günlük dile yerleşmiş, herkesçe anlamı bilenen ve anılan ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğunu, somut olayda markalarda ayırt edici gücü görece düşük “…” ibaresinin kısmen ortak olarak yer aldığını, buna karşın davalı markasının esas unsuru konumunda olan diğer unsurlara davacı markalarında yer verilmediğini, başvuru konusu markanın, davacı markalarından yeterince farklılaştığını, somut ve soyut ayırt ediciliğe sahip davalı markası ile davacı markaları arasında, ilgili tüketicilerin ilişki kurmasının mümkün olmadığını, verilmiş olan YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, dava konusu mal ve hizmetler kapsamında ortalama tüketicilerin markaları karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, tanınmışlık iddiasının ispatının, iddia eden davacı tarafa ait olduğunu, markalarla karşılaşan ortalama bilgi ve dikkat düzeyine sahip tüketicilerin başvuru ile davacı markalarını ilişkilendiremeyeceğini, dosyaya aksi yönde bir delil sunulmadığını, davacının, kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … Perakende Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili 04/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının markaları ile müvekkil başvurusuna konu işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, dava konusu 2019/59436 sayılı “… …” ibareli markaları incelendiğinde, markada görünen ve ilk algılanan unsurun “…” unsuru olduğunu, markadaki yeri, konumu vs. dikkate alındığında, markanın bütünsel olarak bıraktığı izlenimin davacının “… MARKET” ibareli markasından tamamen farklı bir intibaa bıraktığını, markaların hem görsel, hem işitsel olarak birbirinden tamamen ayrılmakta olduğunu, davaya konu davacının isnat ettiği markaların “…” ve “… MARKET” ibarelerinden oluşmakta olduğunu, müvekkilin başvuru konusu markasının ise “… …” ibaresinden oluşmakta olduğunu, markalarda ortak olan ibarenin “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin, 35/5. sınıf için tanımlayıcı olduğunu, müvekkili markasıyla sunulan 35. sınıf hizmetlerden yararlanacak ortalama yararlanıcı ve tüketicilerin, sadece bu ibareyi işletmesel kaynağı gösteren bir işaret olarak algılamalarının mümkün olmadığını, çünkü “…” ibaresinin “AL” ibaresiyle birlikte kullanıldığında ve ayrıca başına “…” ibaresi eklendiğinde farklı ve ayırt edici bir markanın oluştuğunu, kendi ayırt ediciliği bulunan markanın davacının gerekçe markalarında yer alan 35. sınıf için tanımlayıcı olan “…” ibaresi ile karıştırılmasının mümkün olmadığını, “…” ibaresinin ayırt edici nitelik taşımayan, vasıf bildiren ve ticaret hayatında herkesin kullanımına açık bir kelime olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, yetişkinlerden ve profesyonellerden oluşan alıcı ve yararlanıcı kitlesinin 35. sınıf ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının itiraza mesnet markalarıyla, müvekkilinin markasını gördüğünde sadece “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı bir tercih yapmayacağını, aksine anılan ibarenin anlamına göre doğrudan işletmesel kökene işaret edecek bir değer yüklemeyeceğini, Yargıtay’ın ayırt ediciliği bulunmayan veya zayıf olan sözcükleri asıl ve ayırt edici unsur olarak içeren tescilli markalarla, sonradan tescil edilen ve anılan unsurları yardımcı öge olarak içeren başvurularla ilgili kararlarının da aynı yönde olduğunu, davacının markalarının tanınmış olduğuna ilişkin gerekli ispatı yapamadığını, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/59436 nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin hususlar bakımından rapor aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 21.06.2019 tarihinde 2019/59436 sayılı “… …” ibareli 35. Sınıfta bulunan hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.07.2018 tarih ve 328 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davacı şirketin 2003/38044, 2016/87123 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacı şirket tarafından yayına yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davaya konusu marka başvurusu 10.01.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu 2019/59436 sayılı marka kapsamında bulunan “35. Sınıf:Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler.Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler.İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri.Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Ormancılık ürünleri.Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan).Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu.Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile itiraza mesnet markaların koruması kapsamı altında bulunan hizmetlerin aynı, aynı tür hizmetler oldukları tespit edilmiştir.
Davaya konu davalı markası düz beyaz zemin üzerine herhangi bir şekil yahut renk unsuru içermeden “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan “…” kelimesi, bilinen bir coğrafi il adı olduğundan, markada tali unsur konumunda olup, markanın esas unsuru “…” ibaresidir.
Davacıya ait 2003 38044 tescil sayılı markanın, siyah zemin üzerine beyaz çerçeveli harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu; itiraza mesnet 2016 87123 tescil numaralı markanın ise mavi zemin üzerine üstte nispeten büyük puntoda ve beyaz renkle yazılmış “…” ibaresi ve altında “MARKET” ibarelerinden oluştuğu, tescil konusu hizmetler de dikkate alındığında markada bulunan “MARKET” ibaresinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı, tüm bu kapsamda her iki markanın da esaslı unsurunun “…” kelimesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, davacı markalarının esas unsurunu “…” kelimesinin oluşturduğu, davalı markasının esas unsurunu ise “…” ibaresinin oluşturduğu, davacı “…” markalarının, ülkemizde yaygın kullanıma sahip, yerleşik anlamı bilinen “SEÇMEK” kelimesinin emir kipi olduğu, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin ise bir ürün ya da hizmeti seçip satın alma yönündeki bir eyleme kavramsal olarak işaret ettiği, iki emir kipinin tamlaması ile oluşturulduğu ve bir bütün halinde ortalama tüketici nezdinde algılandığı, dolayısıyla davalı markasında yer alan “…” ibaresinin bir bütün halinde slogan markası olduğu, slogan marka başvurusu nedeniyle iltibas değerlendirmesine ilişkin olarak Avrupa Birliği Genel Mahkemesi vermiş olduğu bir kararında; “….ibareli marka ile itiraza mesnet markayı oluşturan “JOY” ibareli marka arasında benzerlik bulunmadığı, slogan markası içerisinde yer alan “JOY” kelimesinin tek başına ayırt ediciliğinin bulunmadığı, diğer kelime unsurları ile birlikte bir bütün olarak algılandığı, slogan içerisinde yer alan ancak slogan içinde ayrıca ayırt ediciliği bulunmayan bu kelime nedeniyle iltibas tehlikesinin oluşmayacağının kabul edildiği (Case:T-808/16, 30.06.2018, curia.europa.eu), somut olayda da benzer bir durumun mevcut olduğu, davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin, ayrı ve müstakil olarak, diğer kelime unsurlarının önüne geçecek şekilde davalı markasında yer almadığı, diğer kelime unsurları ile birlikte bir bütün olarak algılandığı, bu hale göre; daha önce davacıya ait “…” markalarını gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… …” markasını davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Somut olayda yapılan incelemede; karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak, ilgili tüketici kesimi nezdinde bağlantı kuracak kadar benzerlik bulunmadığı anlaşıldığından, SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı tespit edilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.

Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.700,00 TL bilirkişi, 195,00 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.011,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Perakende Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Perakende Gıda San. ve Tic. A.Ş.’ ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza