Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/264 E. 2021/373 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/264 Esas – 2021/373
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/264 Esas
KARAR NO : 2021/373

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticari alanında faaliyet gösterdiğini ve kullandığı markaların tanınmış marka olarak kabul edildiğini, yine müvekkili şirketin “…” markasının WIPO nezdinde 23.02.2000 tarih ve 738 993 no ile tescil edildiğini, davalı yanın “…” ibareli marka başvurusuna karşı müvekkili adına yapılan itirazların haksız biçimde reddedildiğini, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 1985 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, davaya konu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu ve bu ibarenin müvekkiline ait … ibareli markaları ile iltibasa neden olacağını, yine müvekkili şirketin uzun süreden beri markayı kesintisiz kullanımı ve markasına yaptığı yatırımlar sonucunda marka üzerinde inhisari hakkının doğduğunu, davalı başvurusunun tescil edilmesi halinde bu durumun müvekkiline ait “…” ibareli tanınmış markalarının ayırt edici karakterine zarar vereceğini ve davalı yanın müvekkili markalarından haksız yarar sağlamasına sebep olabileceğini, davalı şirketin tescil başvurusu yaparken müvekkiline ait “…” ibareli markaların tanınmış ve ayırt edici olduğunu bildiği için haksız yarar sağlama amacı güttüğünü, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markası ile aynı sınıflarda tescilinin istendiğini, ortalama gıda tüketicisinin markaları benzer olarak algılayabileceğini yahut iki marka arasında iktisadi bir bağ olduğunu düşünebileceğini, bir kısım tüketicinin ise farklı markalar olduğunu anlasa bile müvekkiline ait seri markalardan biri yahut müvekkilinin verdiği lisans ile kullanılan bir marka olduğunu düşüneceğini, daha önce birçok kez başkaları tarafından müvekkiline ait “…” ibareli markaların tescil ettirilmeye çalışıldığını, müvekkili itirazlarının TÜRKPATENT nezdinde reddedilince açılan davalarda birçok “…” ibareli markanın hükümsüz kılındığını, TÜRKPATENT’in iş bu dava konusu marka için verdiği kararın daha önce verilen mahkeme kararlarıyla büyük çelişki içerisinde olduğunu, davalı markası ile aynı gün … Baharat Pastacılık ve Gıda Kimyasalları Tic. Ltd. Şti. tarafından 2019/76434 başvuru no ile “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, aynı gün tescil edilen ve aynı marka ibarelerinin yalnızca yazım yanlışlarının dahi aynı olmak üzere aynı olan tasviri kelime unsurlarının yerlerinin değiştirilmesi ile tescilinin talep edildiğini, bu derece benzer tescil başvurularının tesadüf olamayacağını, davalı tarafça birden fazla şirket tarafından benzer başvuruların yapılması yoluyla tescil edilmemesi gereken iş bu markanın tescil ihtimalini arttırmaya yönelik olduğunu da iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 14.08.2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline, diğer davalı adına TÜRKPATENT nezdinde 09.09.2019 tarih ve … sayı ile tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın tüm emtialar yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine, dava konusu markanın henüz tescil edilmemiş ise huzurdaki davanın sonuçlanmasına kadar tüm tescil işlemlerinin durdurulmasına ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 22/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından dava konusu yapılan markalar ile başvuru sahibinin markası arasında bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle, ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, yine davacı vekilinin kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, başvuru ve dava aşamasında kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunulmadığını, davacı yanın daha önceki tescilli markaları örnek göstererek ileri sürdüğü kurul kararları ve mahkeme kararları arasında çelişki olduğu yönündeki iddialarının da haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürerek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı kararının iptali isteminin reddine, … sayılı başvurunun tüm emtialar yönünden iptaliyle, tescile bağlanması halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkin istemin reddine, … sayılı başvurunun tescil işlemlerinin durdurulması ile üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbire ilişkin istemin reddine ve davacı vekilinin aleyhe olan sair istemlerinin reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bisküvi Çikolata Gıda Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi vekili 30/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili markasındaki “…” ibaresinin asli unsur olmadığını ve markanın asıl unsuru olan “…” ibaresinin üzerinde oldukça küçük ve silik bir biçimde yer aldığını, davacı yanın da ifade ettiği üzere işbu dava konusu olan markadaki kelimelerin genel itibariyle İngilizce’de yer alan tanımlayıcı kelimeler olduğunu, “…” tabirindeki …’un İngilizce’de kabarık, şiş ve beze anlamlarına geldiğini ve işbu davanın konusu olan markanın tanıtmayı amaçladığı ürünün özelliklerini tanımlayıcı “… …” tamlaması olarak yulaf bezesi anlamında bir tali unsurdan ibaret olduğunu, markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davacı yanın … … markasındaki asli unsurun ise … ibaresi olduğunu, müvekkiline ait ürünün … … ürününden de farklı olduğunu, müvekkilinin yulaf içeren sağlıklı gıda alanındaki taleplere yönelik bir ürüne sahip olduğunu, bu alandaki tüketicilerin ortalama dikkat düzeyinin daha yüksek olduğunu ve markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde emsal gösterdiği yüksek yargı kararlarının tamamında “…” ibaresinin markanın asli unsuru olduğunu ve huzurdaki dava bakımından dikkate alınmaması gerektiğini de ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… … … cholote with cady” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait itiraza mesnet marka tescil belgeleri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… … … cholote with cady” ibaresinin 30. ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 09.09.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.10.2019 tarih ve 334 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 10.12.2019 tarihinde T/01977, 2018/59305, 2018/21386, 2016/38515, 2016/38509 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 12.02.2020 tarihli kararı ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 18 inci maddesine dayanılarak yapılan itirazın haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 09.03.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, karara yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 17.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 15.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Huzurdaki davanın konusu hem YİDK kararının iptali, hem de marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Bu nedenle; YİDK kararının iptali istemi bakımından salt marka işlem dosyası ve bu işlem dosyasında itiraza mesnet gösterilen T/01977, 2018/59305, 2018/21386, 2016/38515, 2016/38509 sayılı markalar bakımından değerlendirme yapmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından ise; marka işlem dosyasının yanı sıra huzurdaki davada hükümsüzlüğe mesnet gösterilen …. sayılı markalar değerlendirmeye esas alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile davacıya ait bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen; 2018/59305 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2018/21386 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2016/38515 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2016/38509 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 89193 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 89888 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 90091 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 134296 sayılı marka kapsamındaki 5 ve 30.sınıftaki emtialar, 2000/03875 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2004/24773 sayılı marka kapsamındaki 5, 29 ve 30.sınıftaki emtialar, 2005/01409 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2005/01410 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2005/01411 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2005/01412 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2005/01413 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2006/16356 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2008/64515 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2008/68566 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2009/12420 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2009/12423 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2009/49837 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2016/38509 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2016/38515 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2018/21386 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2018/59305 sayılı marka kapsamındaki 5, 29, 30 ve 32.sınıftaki emtialar, 2018/72700 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2018/104315 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar, 2019/54025 sayılı marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar; aynı, aynı tür veya benzerdir.
Şöyle ki; taraf markalarının mal ve hizmet listeleri, dava konusu marka başvurusu kapsamındaki çekişme konusu 30. sınıftaki malların tamamı bakımından aynı/aynı tür mallardan oluşmaktadır. Aynı/aynı tür olan mallar; bilirkişi raporunda oluşturulan tabloda koyu yazı tipi ile gösterilmiştir. Dava konusu marka kapsamında 35.sınıf kapsamında kalan ve yukarıdaki paragrafta detaylı dökümü verilen hizmetler bakımından ise; itiraza dayanak gösterilen davacı markaları 05, 29, 30 ve 32. sınıflarda işbu malları kapsayacak şekilde tescillidir. Davalı marka başvurusu ise iş bu malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetleri kapsamaktadır. Söz konusu mallar ile bunların perakende satış hizmetleri arasında doğrudan bir ilişki ve benzerlik bulunmaktadır. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın satışı olup, mal olmadan malın satışı hizmetinden de söz edilemez. Dolayısıyla; bir emtia ile onun perakende hizmeti arasında birlikte tüketim, aynı ve tamamlayıcı ihtiyacı giderme ve aynı tüketiciye hitap etme bağlamında benzerlik ilişkisi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı marka başvurusunun kapsadığı 35/01, 02, 03, 04 alt gruplarındaki hizmetler ile yukarıda belirtilen mallar dışındaki diğer emtiaların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetler bakımından ise, taraf markalarının mal ve hizmet listelerinin farklı ve ilişkisiz olduğu değerlendirilmektedir. Zira markaların kapsadığı işbu mal ve hizmetler bakımından yukarıda açıklanan şekli ile benzerlik durumu bulunmamaktadır.
Huzurdaki davada çekişme konusu olan 30. sınıftaki mallar, günlük hayatta her kesimden ve yaştan kişilerin tüketimine konu olan, beslenme ihtiyacını karşılayan, hızlı karar verme sürecine konu olabilecek, günlük alışverişlerin gerçekleştirildiği marketler gibi alanlarda satışa konu olabilen gıda ürünlerinden oluşmaktadır. Bu emtiaların tüketicileri, içinde çocukların da yer aldığı, çok geniş bir kesimdir. Eğitim, kültür, sosyo ekonomik durum farkı olmaksızın pek çok yetişkin ve hatta çocuk bu malların kulanıcısı/tüketicisi durumunda olduğundan; bu ürünlerin gerek fiyatı, gerekse de satın alınma sıklığı uyarınca ilgili tüketicilerin gösterdiği özen ve dikkat düzeyi oldukça düşüktür. Dolayısıyla bu mallar bakımından orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin dikkate alınması gerekmektedir. 05, 29, 30 ve 32. sınıflardaki gıda emtiasının satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetler başta olmak üzere, perakende satış/mağazacılık hizmetlerinin tüketicileri bakımından da aynı durum geçerlidir. 35/01, 02, 03, 04 alt grubundaki hizmetlerin tüketicileri ise genellikle iş/işyeri ve meslek sahibi gerçek veya tüzel kişiler olup, bu hizmetin mahiyeti itibariyle tüketim sürecinde, söz konusu tüketicilerin daha yüksek düzeyde özen ve dikkat göstereceği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla da işbu hizmetler yönünden iltibas eşiği görece daha fazla olup, iltibas değerlendirmesinde ortalama ve üstü tüketicilerin algısı dikkate alınmalıdır.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; kırmızı renkte, büyük puntolarla yazılmış … ibaresi ile bu ibarenin altında yer alan oldukça küçük boyuttaki “…” (şekerli çikolata) ibaresinden ve en üstte yer alan çok küçük boyuttaki, neredeyse seçilemez şekilde silik görünen “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Markadaki “… …(s)” ibaresi bütünsel açıdan “yulaf ezmesi” anlamını haizdir. Sondaki “s” harfi ise İngilizce çoğul ekidir.
Davacı yan markalarına bakıldığında ise; … kelimesi etrafında türetilmiş seri markalardan oluştukları, kimilerinin kelime markaları, kimilerinin ise karma markalar oldukları tespit edilmiştir. … kelimesinin, sözlük anlamı bağlamında, doğrudan gıda emtiası ile bir ilişkisi olmamakla birlikte; gündelik dilde “şişkin, kabarık” formdaki unlu mamulleri tarif etmek için “… böreği” veya “… kurabiye” şeklinde yaygın kullanımı bulunmaktadır. Bu kullanım örneklerine, bilirkişi raporu içeriğinde görsel olarak yer verilmiştir.
Taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal olarak değerlendirildiğinde; taraf markalarındaki ortak unsurun … ve … ibareleri olduğu, davalı markasındaki … …(S) şeklindeki kullanımın, “yulaf ezmesi”ni ya da yulaftan yapılan kurabiye ya da … böreğini ifade etmeye yönelik tasviri bir kullanım olduğu, gerek internet arama motoruna “… …” yazıldığında karşılaşılan ürün görselleri, gerekse de ibarenin davalı markası içindeki tali unsur biçimindeki konumlanışının bu tasviri güçlendirdiği, bu kullanım örnekleri de dikkate alındığında, davalı markası ile karşılaşan ortalama bir tüketicinin, davalı markası içindeki … … ibaresini markasal bir unsur olarak değil, ürün türünün adı olarak algılayacağı, bu kapsamda ilgili tüketici kesiminin dava konusu markayı, … markasının “yulaf” ve “çikolata” içeren “…” yani “şişkin, kabarık” formdaki bir ürünü yahut “yulaf ezmeli” bir versiyonu olarak değerlendireceği, davalı markasındaki … ibaresinin tanımlayıcı bir unsur olmadığı ve markasal ayırt ediciliği haiz olduğu kabul edilse dahi; bu ibarenin 30. Sınıftaki gıda emtiası ile 05, 29, 30 ve 32. Sınıflardaki gıda emtiasının satış hizmetleri açısından, en azından telmih içeren zayıf bir marka işareti olduğu, somut olayda davacı markalarının “…” ibaresi etrafında türetilmiş seri markalar olduğu, davalı marka başvurusunun ise “… … … cholote with cady” ibaresinden oluştuğu, markaların anlamsal ve işitsel açıdan birbirinden oldukça farklı olduğu, yine markaların bütünsel görsel kompozisyonları (yazım stili ve şekil unsuru) itibariyle görsel açıdan da herhangi bir benzerlikleri bulunmadığı, bu bağlamda 30 ve 35. Sınıflardaki çekişme konusu mal ve hizmetler bakımından yapılan iltibas değerlendirmesinde, taraf markalarının bütünsel açıdan yeterli ayırt ediciliği sağladığı, başka bir deyişle; daha önce davacıya ait … markalarını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… … … cholote with cady” markasını, davaya konu mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla, gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının marka işlem dosyasına, … … markasının tanınmışlığını yönelik herhangi bir delil sunmadığı, sadece 09.11.2006 tarihli, T/01977 sayılı Tanınmış Marka tesciline dayandığı görülmektedir.
Davacı taraf huzurdaki davada ise; … … markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak aşağıdaki delilleri ibraz etmiştir:
1- “… …” markasının kullanım şekillerinin görüldüğü, marka ibareli ürün ambalaj örnekleri ve marka tescil belgeleri,
2- Davacı kullanımını tevsik eden 1987 tarihinden başlayan satış faturaları ve reklam harcamalarına ilişkin fatura fotokopileri,
3- WIPO ve müstakil yurtdışı marka başvuruları,
4- Basında … … markası ile ilgili yayınlanan haberlere ilişkin görseller,
5- Davacının “…” markasının tanıtımı için yaptığı reklamları gösterir nitelikte dergi görselleri ve reklam CD’leri,
6- Gümrük çıkış beyannameleri,
7- “… …” markalı ürünlere ilişkin Gıda Üretim Sertifikaları,
10- Davacının “… …” markasının tanınmış marka olarak kabul edildiği ve iltibasın varlığının kabul edildiğine dair emsal yargı kararları.
İşbu deliller uyarınca mahkememizce davacının “… …” markasının “şekerleme, bisküvi, kurabiye” emtiası bakımından tanınmış marka olduğu sonuç ve kanaatine ulaşmıştır. Ancak somut olayda taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilinti kuracak derecede benzerlik bulunmadığından SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafın kötü niyet iddiası, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir:
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 167,50 TL posta, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.034,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Bisküvi Çikolata Gıda Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Bisküvi Çikolata Gıda Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2021