Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/258 E. 2021/173 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/258 Esas
KARAR NO : 2021/173

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 1943 yılından beri inşaat sektöründe yürüttüğü faaliyetleri ile bu sektörde ülkemizin önde gelen firmalarından biri olduğunu, ayrıca inşaatı tamamlanan projelerin işletilmesi, enerji üretimi, atıksu arıtma, menkul ve gayrımenkul hizmetleri ve spor hizmetleri alanlarında da Türkiye, İran ve Cezayir’de 500 projede hizmet verdiğini, uluslararası arenada önemli fuarlara katıldığını ve ödüller aldığını, “… GRUP” markasının 2018 yılından beri davalı TÜRKPATENT nezdinde … no. tahtında “tanınmış marka” statüsünde korunuyor olduğunu, davacının “…” markasına kurulduğu günden beri ciddi yatırımlar yaptığını ve emek harcadığını, davacının çok sayıdaki “…”lu markalarının seri marka niteliğini haiz olduğunu, davalı firmanın tescil ettirmek istediği “…” ibareli markanın davacının tescilli/tanınmış/seri “…”lu markalarının devamı niteliğinde olduğu imajını verdiğini, davacının “…” markasını ilk kez ortaya çıkaran ve ona ayırt edicilik katan firma olarak bu ibare üzerinde gerçek hak sahipliğini de haiz olduğunu, davalının markasının davacının bu tescilli/tanınmış/seri markasının sonuna “oğlu” ibaresi eklenmesi sonucunda elde edilmiş bir marka olduğunu, bu ibarenin markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ayrıca genel görünümleri itibariyle benzer markalar olduğunu ve aynı/aynı tür mal ve hizmetlerde kullanılacaklarını, zira davacının “…”lu markalarının 01-45. Sınıflar arasında birçok sınıf için tescilli olduğunu, bu durumun markalar arasında karıştırılma ihtimalini doğuracağını, davalı firmanın davacının tanınmış markalarının ününden haksız bir biçimde faydalanmak amacıyla “…” esas unsurlu markayı tescil ettirmek istemesinin davalının kötü niyetinin ve haksız rekabet saikinin açık bir tezahürü olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 24.06.2020 tarihli ve … sayılı kararının iptaline ve davalı adına 30. ve 43. Sınıflarda tesciline karar verilen … sayılı markanın başvuruya konu tüm emtialar açısından tescil işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 09/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden çok farklı olduklarını, bu nedenle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, diğer taraftan somut olayda davacının SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ispat edemediğini, markalar benzemediği için davacın gerçek hak sahipliği iddialarının da dinlenemeyeceğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 11/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının Karadeniz’de kurduğu balıkçılık tesisleri ile ülke ekonomisine ve halkına katkı sağlayan, ürünlerini dünyanın pek çok ülkesine de ihraç eden bir firma olduğunu, davalının kurucularından Hasan …’nun isim ve soyisminin baş harflerinden ve faaliyet gösterilen balıkçılık sektörüyle ilişkili balık ve yüzgeç şekillerinden tasarlanmış logo ile birlikte, soyismini ihtiva eden dava konusu markanın davacının tescilli markalarıyla benzer olmadığını, dava konusu markada mavi rengin kullanılmış olmasının sebebinin de yine davalının faaliyet gösterdiği balıkçılık sektörüyle yakın ilgili bir renk olmasından kaynaklandığını, davalının bu markaya ciddi yatırımlar yaptığını, hem yurt içinde hem de yurt dışında bu markayı tanıttığını, davalının davacının markasından dolayı haksız kazanç elde etmesinin veya bu marka kullanımının davacı ile haksız rekabet yaratmasının söz konusu olmadığını, tarafların çok ayrı sektörlerde ve ayrı coğrafyalarda faaliyet göstermekte olduğunu, balıkçılık ve inşaat sektörlerinin hitap ettiği kitlelerin çok farklı olduğunu, davalının soyismini markası içerisinde kullanmasının mevzuatta “haklı sebep” şeklinde ifadesini bulan bir durumdan kaynaklanması sebebiyle davacının tanınmış markasına dayalı iddia ve itirazlarının somut olayda dinlenemeyeceğini, asıl davacının haksız ve mesnetsiz iddialara dayalı olarak açtığı huzurdaki davanın davacının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının gerek davacının itirazlarının reddi, gerekse davalı şahsın itirazının kabulü bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “Şekil+… GROUP” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alakalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “Şekil+… GROUP” ibaresinin 19, 30, 31, 35, 37, 40 ve 43.sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 31.12.2018 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.01.2019 tarih ve 316 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 13.03.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2003 25261, 2003 37957, 2014 44437, 2014 44444, 2015 12489, 2015 95267, 2018 52585, 2018 52590, 2018 52596, 2018 59557, … sayılı markalar redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın incelenmesi sonucunda SMK 6/1 maddesi kapsamında başvuru kapsamından 19, 31, 35, 37 ve 40. Sınıflara giren tüm emtialar ile 30. Sınıfa giren; “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtialarının çıkarılmasına karar verildiği, davacı yanın 20.11.2019 tarihinde karara yeniden itirazda bulunduğu, davalı şahsın da Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.06.2020 tarih ve … sayılı kararı ile; “…Başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelendiğinde, başvuru ile kısmi ret gerekçesi markaların ‘…’ ibaresini ortak olarak içerdiği, taraf markalarının ikisinde de ‘…’ ve ‘…’ ibareleri üzerinde çerçevelenmiş ‘K’ harfinin bulunduğu, ayrıca markalarda mavi rengin de ortak olarak kullanıldığı, bu nedenle markalar arasında belirli düzeyde görsel ve işitsel benzerlik olduğu, ayrıca başvuru kapsamından çıkartılan 19, 31, 35, 37 ve 40. Sınıfa dahil mal/hizmetler ile aynı/aynı tür mal/hizmetlerin kısmi ret gerekçesi markaların da kapsamında bulunduğu, bu nedenle markaların kapsamında bulunan aynı/aynı tür mal/hizmetler bakımından ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali ortaya çıkabileceği kanaatine varılmıştır. Ancak başvuru kapsamından çıkartılan ‘SINIF KODU 30: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.’ mallarının kısmi ret gerekçesi markaların kapsamında bulunmadığı görülmüş, markalar arasındaki benzerlik düzeyi ile birlikte değerlendirildiğinde söz konusu mallar bakımından karıştırılma ihtimali ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır. Belirtilen nedenlerle işbu itirazın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Muteriz … Toplu Konut İnşaat A.Ş.’nin itirazının incelenmesinde, markaların kapsamındaki mal/hizmetler ile markalar arasındaki benzerlik düzeyi birlikte dikkate alındığında, başvuru kapsamında kalan mal/hizmetler bakımından markalar arasında karıştırılma ihtimali ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Başvuru kapsamında kalan 30 ve 43. Sınıfa dahil mal/hizmetlerin niteliği de dikkate alındığında, muterize ait … sayılı tanınmış markanın varlığının da başvurunun reddini gerektirmeyeceği düşünülmüştür. Açıklanan nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir.
Başvuru sahibinin itirazının kısmen kabulüne ve ‘SINIF KODU 30: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.’ mallarının başvuru kapsamına iadesine, muteriz … Toplu Konut İnşaat A.Ş. tarafından yapılan itirazın reddine” davacının itirazlarının reddine, davalı şahsın itirazlarının kısmen kabulüne karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 29.07.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka 14.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taraf, huzurdaki davasında, marka işlem dosyasında itiraz sebebi markalardan farklı olarak 2015 05438, 2019 107502, 2019 109370 ve 2019 42472 sayılı markalara da dayanmaktadır. Bunlardan 2019 107502, 2019 109370 ve 2019 42472 sayılı markalar, dava konusu edilen markadan daha sonraki bir tarihte TÜRKPATENT kayıtlarına girmiştir. 2015/05438 sayılı marka da, tescil harcı yatırılmadığı için tescile bağlanmamıştır ve hükümden düşmüştür. Bu yüzden söz konusu markalar, SMK m. 6/1 hükmü çerçevesinde yapılacak olan incelemeye dahil edilmemiştir ve davacı markalarının SMK m. 6/1 hükmü kapsamında incelendiği kısımlarda, geriye kalan markalar birebir aynı olduğundan, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemleri açısından bir ayırım yapılmamıştır.
Dava konusu … sayılı marka kapsamında kalan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler; “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” şeklindedir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davacıya ait 2003/25261 sayılı marka kapsamındaki “Şifalı bitki çayları, zayıflatıcı çaylar, ginseng çayı” emtiaları ile dava konusu marka kapsamındaki “Çaylar, buzlu çaylar.” emtiaları; benzer ihtiyaçları giderirler, dağıtım kanalları ve satış yerleri aynı olabilir, birbirleri yerine ikame imkânları vardır, benzer markaları bu emtialarda gören tüketiciler markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurabilir, aralarında ham madde ilişkisi olduğu söylenebilir.
Davacıya ait 2003/25261 sayılı marka kapsamındaki “Tarım ürünleri: İşlenmemiş hububat (tahıl), yani buğday, arpa, çeltik, yulaf, mısır, darı, çavdar, taze mercimek, pancar” emtiaları ile dava konusu marka kapsamındaki “Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtiaları; benzer ihtiyaçları giderirler ve benzer alıcı çevresine hitap ederler, dağıtım kanalları ve satış yerleri aynı olabilir, birbirleri yerine ikame imkânları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri vardır, benzer markaları bu emtialarda gören tüketiciler markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurabilir, aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisi vardır.
Davacıya ait 2003/25261 sayılı marka kapsamındaki “Şifalı bitki çayları, zayıflatıcı çaylar, ginseng çayı. Boza, sahlep.” emtiaları ile dava konusu marka kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.” emtiaları; benzer alıcı çevresine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, dağıtım kanalları ve satış yerleri aynı olabilir, birbirleri yerine ikame imkânları vardır, benzer markaları bu emtialarda gören tüketiciler markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurabilir.
Davacının 2018/59557 sayılı markasının, 30. Sınıfa giren tüm emtiaların perakende/toptan satışı hizmetleri için tescilli olduğu, davalının da 30. Sınıfa giren aynı emtiaların tamamı için markasını tescil ettirmek istediği görülmektedir. Bir mal sınıfı 35. Sınıf kapsamında perakendecilik hizmetine konu oluyorsa, bu durumda söz konusu mallar ile onların satışı hizmetleri arasında benzerlik bulunduğu, doktrinde ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Zira; “Praktiker” kararında da belirtildiği üzere, “somut bir malı satmak için verilen bu hizmet tabiatıyla bu mal olmadan bir mana ifade etmeyecektir”.Diğer bir ifadeyle, bu mal ve hizmetler yakın bağlantılıdır ve birbirlerini tamamlarlar. Bu yüzden de, somut olayda, davalının markasının kapsamına alınmak istenen, 30. Sınıfa giren tüm emtialar açısından, davacının 2018/59557 sayılı markası yönünden, bir kısım emtialar açısından da davacının 2003/25261 sayılı markası yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, söylenebilecektir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile davacıya ait 2003/25261 sayılı marka kapsamında 32.sınıfta yer alan içecek emtiaları arasında benzerlik bulunmaktadır. Zira; yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri verilirken, bu hizmet altında muhtelif içecek türlerinin de tüketiciye sağlandığı bir vakıadır. Ayrıca yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri veren teşebbüslerin, kendi ürettikleri içecekleri de tüketiciye servis ettiği bilinen ticari teamüllerdendir. Dolayısıyla; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile davacıya ait 2003/25261 sayılı marka kapsamında 32.sınıfta yer alan içecek emtiaları; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları karşılarlar, aralarında tamamlayıcılık ilişkisi bulunur. Dolayısıyla davaya konu “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından bilirkişi heyeti çoğunluğunun aksi yöndeki kanaatlerine iştirak edilmemiş, bu konuda karşı görüş sunan Özhan Ünal’ın mal-hizmet benzerliğine ilişkin saptamalarına iştirak edilmiştir. Nitekim, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02/03/2020 tarih 2019/3835 E 2020/2264 K sayılı kararında da; 43.sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” ile 32.sınıftaki içecek emtiaları arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamındaki “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri ile davacıya ait itiraza mesnet 2003/25261 ve 2018/59557 sayılı markalar kapsamındaki mal ve hizmetler arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davaya konu diğer 43.sınıf hizmetlerin ise davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal veya hizmetlerle benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; renk, şekil ve kelime unsurlarının hepsini haiz karma bir markadır; bu markada “… GROUP” kelime unsurunda, “…” ibaresi büyük puntolarla yazılmış; bu kelime unsurları, üst tarafa konuşlandırılmış stilize edilmiş “K” harfinin geçtiği bir şekil unsuruyla ve mavi rengin tonlarıyla kullanılmıştır. Markada yer alan “GROUP” ibaresinin markasal ayırt edici etkinliğinin bulunmadığı, tasviri bir ibare olduğu, “…” ibaresinin şekil unsuruna göre “Söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi uyarınca markasal ayırt edici etkinliği üzerinde toplayan esas unsur olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet ve yukarıda ifade edildiği üzere dava konusu marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer emtiaları kapsayan markaları incelendiğinde; 2003/25261 sayılı “Şekil+…” ve 2018/59557 sayılı “Şekil+… GRUP” ibarelerinden oluşan karma marka oldukları, bu markaların esas unsurunu ise “…” ibaresinin oluşturduğu, zira “Söz görünümden yüksek sesle konuşur” ilkesi uyarınca “…” kelimesinin şekil unsurlarına göre ön planda olduğu ve “GRUP” ibaresinin tasviri bir ifade olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Davacıya ait 2003/25261 ve 2018/59557 sayılı markaların kapsamındaki mal ve hizmetler ile dava konusu marka kapsamında yer alan”30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” arasında benzerlik bulunduğu, davacı markalarının esas unsurunu “…” ibaresinin, dava konusu markanın esas unsurunu ise “…” ibaresinin oluşturduğu, her iki markanın da “…” kelimeleri ile başladığı ve bu ibareyi müşterek olarak bulundurdukları, dava konusu markada yer alan “-OĞLU” kelimesinin, markada yer alan “…” kelimesinin oluşturduğu kavramsal çağrışım gücünü bertaraf etmekten uzak olduğu, zira çağrışım olarak “…” nun “OĞLU”nun da, mahiyeti itibariyle “…” hayvanına çağrışım oluşturduğu, bu nedenle markalar arasında; görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde benzerlik bulunduğu, daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” esas unsurlu markayı benzer mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu markayı davacıya ait markaların serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla yukarıda benzer olduğu belirtilen mal ve hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının tarafın dava dosyasına sunmuş olduğu bilgi ve belgelerden, davacının “…” markasını inşaat ve gayrımenkullerle ilgili sektörlerde uzun yıllardır istikrarlı ve yoğun bir şekilde kullandığı ve tanıttığı, bu yüzden de davacının “Şekil+… GRUP” markasının davalı TÜRKPATENT tarafından, … no. tahtında tanınmışlık statüsüne alınmış olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda da, davalının tescil ettirmek istediği marka ile davacının bu görseli haiz markasının benzediği tespit edilmiş ise de, davalının dava konusu markayı, inşaat ve gayrımenkullerle ilgili mal ve hizmetlerde değil, davacının faaliyet alanına girmeyen, 30. ve 43. Sınıflardaki, ağırlıklı olarak yiyecek/içecek/turizm/kreş/hayvanlar için barınma hizmeti ile ilgili ürün ve hizmetlerde tescil ettirmek istediği fiili gerçeği gözetildiğinde, bu emtialarda dava konusu edilen markanın davalı tarafından tescil ettirilmesi halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karekterinin zedelenmesi şartlarından en azından birinin gerçekleşme ihtimalinin söz konusu olmadığı, nitekim davacının da bunun aksi yönünde belge ve delilleri dava dosyasına sunmamış olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla, somut olayda SMK m.6/5 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davaya konu marka ile itiraza mesnet bir kısım markaların bir kısım mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Davacı taraf dava aşamasında gerçek hak sahipliğine dayandığından, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından bu iddiası aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının markasını fiilen ihdas ve istimal ettiği, piyasada maruf hale getirdiği ve markaya ekonomik bir değer kattığı faaliyet alanı, inşaat ve gayrımenkul sektörleridir ve davacının markası üzerinde “gerçek hak sahipliği”ni haiz olduğu ileri sürülebilecek sektörler de, sadece bu sektörlerdedir. Halbuki somut olaya konu uyuşmazlıkta davalının markasının kapsamına alınmak istenen emtialar, büyük oranda gıda/turizm/kreş/hayvanlar için barınma sektörü ile ilişkili, 30. ve 43. Sınıflara giren emtialardır ve bunların inşaat/gayrımenkul sektörü ile bir ilişkisi yoktur. Bu nedenle de; somut olayda, SMK m.6/3 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 hükmü uyarınca bir kısım mal ve hizmetler bakımından dava konusu marka ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğundan davanın kısmen kabulü ile; “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu … sayılı markanın “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “30.SINIF: Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. 43.SINIF:Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 4/5 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL başvurma ve vekalet harcı, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, 183,50 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 1.945,70 TL yargılama giderinin 4/5’i olan 1.556,56 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 389,34 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 1/5’i olan 1,56 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine, bakiye 6,24 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/04/2021