Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/255 E. 2021/145 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/255 Esas
KARAR NO : 2021/145

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 26/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı firmanın … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun, müvekkilinin “…” esas unsuruna haiz markaları ile benzer olduğunu, buna yönelik ileri sürdükleri itirazların, davalı kurumca reddine karar verildiğini, müvekkilinin 1973 yılından beri Türkiye’nin birçok ilinde mağazaları, bayileri, franchiseleri bulunan, Türk Patent nezdinde tescilli yüzlerce tasarım, marka, faydalı modele sahip, fikri mülkiyet haklarına saygılı, köklü kurumsal bir firma olduğunu, Türk Patent nezdinde tescilli …, … …. ibareli markaları başta olmak üzere birçok seri markası bulunduğunu, müvekkili tarafından gerçekleştirilen yoğun tanıtım faaliyetleri neticesinde “…” markası, Türkiye’nin de taraf olduğu TRİPS Anlaşması’nda ve Paris Sözleşmesi’nde “…’’ kavramıyla geçen ve paralel olarak 6769 sayılı Kanun’da yer alan “tanınmış marka” olarak koruma altına alındığını, T/00115 sayısı ile tanınmış markalar siciline de kaydedildiğini, davalının tescilini talep ettiği markanın, müvekkili markası ile benzer olduğunu, taraf markaları arasında fonetik benzerlik bulunduğunu, müvekkili markalarının Türkçe telaffuzunun ‘’…’’, İngilizce telaffuzunun ‘’…’’ olarak, davalının markasının Türkçe telaffuzunun ‘’…’’ İngilizce telaffuzunun ise ‘’…’’ olduğunu, müvekkilinin kurum nezdinde tescilli ekte sunulan listede de görüleceği üzere; 137863 no.lu “…”, 91614 no.lu “…”, 117862 no.lu “…”, 117885 no.lu “…” , 148353 no.lu “…”, 191458 no.lu “… şekil” gibi markalarının yanı sıra 2013 31875 no.lu “… …”, 2018 88825 no.lu “… kahveo”, 2019 70901 no.lu “… …” gibi … uzantılı birçok markası bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olması nedeniyle ekstra bir korumadan yararlanması gerektiğini, davalının kötü niyetle başvuruda bulunduğunu beyan ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 08/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların tertip tarzı, ihtiva ettiği unsurların tamamı birlikte dikkate alındığında, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığını, tanınmışlık ve haksız rekabet gerekçelerine dayalı itirazların da haklı görülmediğini, itiraz sahibinin kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmadığından kötü niyet gerekçeli itirazının haklı bulunmadığını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ENDÜSTRİYEL TEMİZLİK SİSTEMLERİ SAN VE DIŞ TİC A.Ş., dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 21. sınıfta bulunan “Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan).” emtialarının tescili amacıyla 17.05.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında SMK m.5/1-ç hükmü gereği “Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri.” emtialarının başvurudan çıkartılmasına karar verildiği, akabinde kalan emtialar bakımından başvurunun 27.05.2019 tarih ve 325 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 23.07.2019 tarihinde T/00115, 2014/00558, 2013/31875 sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve 6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 18.03.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 20.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama süreci içinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında yer alan “Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan).” emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet 2014/00558, 2013/31875 sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan ve bilirkişi raporunda koyu renk ile renklendirilen emtiaların aynı, aynı tür ve benzer emtialar oldukları tespit edilmiştir. Zira; başvuru konusu marka kapsamında 21. Sınıfta yer alan malların tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan mallar ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikteki mallar olup bu malların hitap ettiği tüketici kitleleri benzer olduğu gibi, yine benzer ihtiyaçları karşılamakta, birbirleri yerine ikame edilebilmekte, birbirlerini tamamlayıcı nitelik göstermekte, satış, sunum ve dağıtım kanalları ise ortak olmaktadır. Dolayısıyla taraf markaları bakımından emtia benzerliği kriterinin kapsamlı bir inceleme yapılmasına gerek olmayacak düzeydeki açık benzerliğin varlığı nedeniyle gerçekleştiği görülmektedir. Bu hale göre; yukarıda aynı/aynı tür/benzer emtialar içerdiği belirtilen davacı markaları ile dava konusu marka arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; fonda mavi renkli bir su damlası/konuşma balonunu andırır bir figür üzerinden sol aşağıdan sağ yukarıya eğimli bir şekilde turuncu renk ile yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu görülmektedir. “…” sözcüğü dilimize de doğrudan yerleşmiş, günlük kullanımı bulunan ve “farklı şeylerin birleşimi” anlamı ile kullanılan bir kelimedir. İngilizce içinde “farklı şeylerin bir araya getirilmesi” anlamına gelen “combine” kelimesinden pratik dile yerleştiği bilinmektedir. Ortalama bir tüketici bakımından dava konusu markanın, dilimize de yerleşmiş karşılığı nedeniyle telaffuzunun yazıldığı haliyle “…” şeklinde olabileceği gibi “kombo” şeklinde olabileceği de değerlendirilmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; “…+Şekil” ve “JJ … …” ibarelerinden oluşmaktadır. “…+Şekil” markasında, üst kısımda “fil” figüründe bir logonun yer aldığı, logonun altında ise stilize harf karakterleri ile yazılmış “…” kelimesinin bulunduğu, markanın siyah renklerle oluşturulduğu; “JJ … …” markasında ise üst kısımda yine stilize şekilde yazılmış iki adet “J” harfinden oluşan bir logo ve bu logonun altında “… …” sözcüklerinin yer aldığı görülmektedir. Davacının her iki markasında da baskın ve ön planda olan öncelikli unsur “…” sözcüğü olup yine anılan ibarenin de ülkemizde bilinen ve günlük dilde kullanımı bulunan/günlük dile geçişi olmuş İngilizce sözcüklerden olduğu, günlük dildeki kullanımında büyüklük ifade etmek amacıyla telaffuz edildiği, kaldı ki anılan ibarenin orijinal anlamının da yine “iriyarı, kocaman, dev” gibi anlamları bulunduğu görülmektedir . Davacı markalarında yer alan fil figürüyle ilgili olarak, …’nun, 1800’lü yılların sonunda A.B.D.’deki hayvanat bahçelerinde ve sirklerde kullanılan dev boyutlarda bir döneminde belirgin bir şöhrete sahip bir file verilen isim olduğu bilinmektedir. Bu fille ilgili bilimsel araştırmalar yapılmış, ayrıca ölümünden sonra Amerikan Ulusal Tarih Müzesi’nde de sergilenmiştir. … isimli bir fili konu eden birkaç çizgi film dizisinin bulunduğu ve bu dizinin 2000’li yıllarda da sinema uyarlamalarının çekildiği bilinmektedir. bununla birlikte bu hususlardan bağımsız olarak davacı markalarının esas unsurunun zaten “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir.
Taraf markaları görsel olarak ele alındıklarında, aralarında hiçbir görsel benzerliğin mevcut olmadığı, markaların esas unsurlarını oluşturan “…” ve “…” ibarelerinde, son üç harften kaynaklı (M-B-O) bir benzerlik bulunmakta ise de bu benzerliğin taraf markalarının bütününe hakim görsel unsurlar bakımından herhangi bir yakınlaşma yarattığı sonucunu doğurmadığı değerlendirilmektedir. Yine dava konusu marka yukarıda da ifade olunduğu şekilde “…” olarak telaffuz edilecek olup davacı markalarının esas unsuru ise “…” şeklinde telaffuz edilecektir. Her iki markanın da iki heceli telaffuzunda, son heceleri ortak ise de gerek başlangıç sesleri gerekse de ilk hecelerinin bütünsel olarak bıraktıkları işitsel algının birbirlerinden derhal farklılaştığı görülebilmektedir. Zira soldan sağa okuma ilkesi uyarınca, tüketici açısından, markaların başlangıç seslerinin bıraktıkları algılar, devam seslerine nazaran çok daha akılda kalıcı olmaktadır. Keza yine taraf markaları kavramsal olarak karşılaştırıldıklarında, her ne kadar her iki taraf markasının da esas unsurunun İngilizce kökenli sözcükler oldukları görülmekte ise de anılan kelimelerin, ülkemiz tüketicisinin de günlük dildeki kullanımına geçiş sağlamış, tüketicinin büyük bir bölümünün bilgisi dahilinde olan sözcükler oldukları, dolayısıyla her iki sözcüğün de birbiri ile ilişkilendirilmesi mümkün olmayan kavramsal karşılıklarının bulunması nedeniyle de tüketicinin ibareler arasında kavramsal bir ilişki kurmasının beklenmeyeceği değerlendirilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; ilgili tüketicilerin tamamı dikkate alındığında, işaretler arasındaki farklılıkların, ortak unsurlara nazaran daha üstün olduğu, bu durumun ise işaretlerin farklı genel izlenimler yarattıklarını göstermekte olduğu, taraf markaları arasından sadece birkaç harfin benzer olmasının işaretler arasındaki farklılıkların bütüne olan etkisine daha üstün bir etki yaratmayacağı, her ne kadar taraf markaları kapsamında yer alan emtialar benzerlik göstermekteseler de, markalar arasındaki somut farklılığın, tüketicinin, taraf markalarının aynı iktisadi ya da idari kaynaktan çıktığı yönünde bir algıya kapılmasını engelleyeceği, tüketicinin taraf markaları ile karşı karşıya kaldığında, iki farklı marka karşısında olduğunu derhal algılayabileceği, taraf markalarının aynı raflarda, yan yana satılma ihtimalinde dahi tüketicilerin markaları birbirleri ile karıştırma ihtimallerinin mevcut olmayacağı kanaatine varıldığından, SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı yana ait … markasının TÜRKPATENT tanınmış markalar sicilinde T/00115 sayısı ile kayıtlı olduğu görülmekte ise de, dosya kapsamında davacı yan markalarının tanınmışlığını gösterir başkaca hiçbir ek delilin mevcut olmadığı, salt tanınmış marka sicilindeki kaydın, tanınmışlığın halen devam ettiği, geniş kitlelere hitap ettiği yönünde bir sonuca ulaşılması açısından yeterli olmadığı, sonuç olarak davacı yanın tescili kapsamındaki emtialarda tanınmış olduğu ve buna bağlı olarak daha geniş bir korumadan yararlanması gerekeceği yönünde bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 131,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.648,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, Davalı Kurum vekilinin ve davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/03/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza