Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/251 E. 2021/196 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/251 Esas – 2021/196
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/251 Esas
KARAR NO : 2021/196

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 1992 yılından bu yana süpermarket ve hipermarketlerde yapılan perakende ticaret faaliyeti ile iştigal ettiğini, hâlihazırda 5 ilde toplam 144 şubesi olduğunu, perakende sektöründe Türkiye’de ilk 10 zincir içerisinde bulunduğunu, “…” markasını önce tescilsiz, 1999 tarihinden itibaren de tescilli olarak 35. Sınıfa giren hizmetlerde yoğun olarak kullandığını, “…” ibaresini de ihtiva eden 18 kadar tescilli seri markalarının olduğunu, davacının “…” markasının ve seri marka ailesinin değerinin, sektörel ve ulusal bazda hazırlanan “Marka Değerlenme Raporu”na göre 29.289.149,00 Euro olduğunu, www…..com.tr ve www…..com.tr web sitelerinin ulaşmış olduğu ziyaretçi sayısı ve sipariş adeti rakamlarının çok yüksek olduğunu, ayrıca “…” markalı ürünlerin önde gelen online alışveriş sitelerinden verilen sipariş rakamlarının da yüksek olduğunu, aynı zamanda bu ürünlerin yaklaşık 20 ülkeye ihraç edildiğini ve davacının 2019 yılı dış ticaret cirosunun 31.084.953,37 TL olduğunu, sosyal platformlarda da takipçi sayılarının yüksek olduğunu, www…..com.tr üzerinden sipariş verilen “… Toys” marka kategorisinde yer alan bebek ve çocuk ürünlerinin 2019 yılı sipariş cirosunun 818.837,00 TL olduğunu, davalı firmanın “… Toys” ibareli marka başvurusunun, başta davacının “… Toys” markası olmak üzere, bu tescilli-tanınmış “…” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markanın davacının tescilli markaları ile benzer mal/hizmetler yönünden tescil başvurusunun yapıldığını, ayrıca davacının, davalının başvurusu kapsamına giren emtialarda tescilli markalarını kullandığını, bu yüzden de markaların karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı firmanın bu markasının davacının tescilli tanınmış markalarının serisi içinde algılanacağını ve davalının bu durumda davacının markalarının tanınmışlığından kaynaklı olarak ekstra bir avantaj sağlayacağını, ayrıca davacının tanınmış markalarının itibarını düşürebileceğini, karşılaştırılan markaların fonetik açıdan da birbirlerine çok yakın benzer olduğunu, davalı kurumun, davacının “…”li markalarına dayalı olarak üçüncü kişilerin yaptığı “…”li marka başvurularına yaptığı itirazları kabul edegeldiğini, somut olaydaki kararın ise Kurum’un bu yerleşmiş kararları ile de çeliştiğini iddia ederek, 27.07.2020 tarihli ve … sayılı YİDK kararının iptalini ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden son derece farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, her ne kadar davalı başvurusu ile davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, markaların birbirine benzediği iddia edilmekte ise de Türkçe’de “mutlu” anlamına gelen bu ortak ibarenin ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, bu nedenle de bu ibare üzerinde davacı tarafa münhasır bir kullanım hakkı verilemeyeceğini belirterek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … Çikolata A.Ş. vekili 27/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı firmanın 1992 yılında ticari faaliyetlerine başladığını, 1997 yılından itibaren hususi olarak çikolata ve şekerleme üretimi alanlarına yöneldiğini, kısa sürede bu sektörde “…” markasıyla haklı bir yer edindiğini, son yıllarda yurt içi ve yurt dışı satış rakamlarının milyonlara ulaştığını, “…” markasının 2014 yılında TÜRKPATENT nezdinde T/02496 no. tahtında “çikolata sektöründe tanınmış marka” özel statüsüne alındığını, dolayısıyla davalı firmanın davacının “…” markalarının sözde tanınmışlığından faydalanma gibi bir amacı olamayacağını, Türkçe’de “mutlu” anlamına gelen “…” markasının tek kişinin tekeline bırakılabilir bir marka olmadığını, zaten TÜRKPATENT nezdinde de “…”li 1504 adet marka tescilinin mevcut olduğunu, davacının “…” markasının “tanınmış marka” statüsüne alınması için TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı iki başvurusunun da reddedilmiş olduğunu, davacının iddialarına mesnet aldığı 2006 41398, 2007 54014, 2009 26471, 2009 30731, 2009 30737, 99/010604, 2018 56986, 2017 05183, 2014 75161, 2014 71536, 2019 11844 ve 2013 98005 sayılı markalarının 30. Sınıfa giren emtialar için tescilli olmadığını, ayrıca davacının “…”li markalarını 30. Sınıfa giren emtialar için kullanmadığını, davacının 2012 99242 ve 2013 98024 sayılı markalarının da hükümden düşmüş olduğunu, davacının dava dilekçesinde bahsi geçen 2012 05935, 2010 65436 ve 2010 68694 sayılı markalarının da davacının TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarına mesnet alınmamış olduğunu, davacının sadece 2011 93850, 2010 70138, 2010 46486 ve 2018 99521 sayılı markalarının davalının markasını tescil ettirmek istediği 30. Sınıfa giren emtialar ile aynı/benzer emtialar için tescilli olduğunu, bu markaların da davalının tescil ettirmek istediği marka ile hiç benzer olmadığını, genel görünüşlerinin de benzemediğini, her ne kadar davacının 2007 54014 sayılı markası da “… toys” ibarelerinden oluşmakta ise de, bu markanın tescilli olduğu emtialar ile davalının markasının tescil edilmek istendiği emtiaların benzer olmadığını, söz konusu markaların bütünsel görünümlerinin de benzemediğini, ayrıca davacının bu markasını da kullanmadığını, sonuç olarak da davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… Toys” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… Toys” ibaresinin 30. sınıfta bulunan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” emtialarının tescili amacıyla 12.02.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.03.2019 tarih ve 320 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 03.05.2019 tarihinde 2018 56986, 2017 05183, 2014 75161, 2014 71536, 2013 98024, 2013 98005, 2012 99242, 2011 93850, 2011 57602, 2010 70138, 2010 46486, 2009 30737, 2009 30731, 2009 26471, 2007 54015, 2007 54014, 2006 41398, 210736, 2019 11844, 2018 99521 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5 ve 6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 28.05.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, karşı görüş dilekçesi ile davacının 2006 41398, 2007 54014, 2009 26471, 2009 30731, 2009 30737, 2010 46486, 2010 70138, 2011 57602, 210736 sayılı markalarının 30. sınıfa giren emtialarda kullanıldığının ispatını talep ettiği, davacının 20.08.2019 tarihli kullanım ispat formu ekinde kullanıma ilişkin delillere yer verilmediği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca kabul edildiği ve marka tescil başvurusunun reddedildiği, bu karara karşı davalı şirket tarafından 12.02.2020 tarihinde itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 28.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 29.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirket, davacı markalarının 30.sınıfta tescilli emtialar bakımından kullanılmadığını def’i yolu ileri sürdüğünden, bu husus ön sorun olarak incelenmiştir.
Davalı şirketin dava konusu marka başvurusuna karşı, işlem dosyasına davacının sunduğu itirazlara karşı ileri sürdüğü kullanmama def’inin dinlenebilmesi için, SMK m.19/2 hükmüne göre, davacının itirazlarına mesnet aldığı markalarının, davalının dava konusu edilen markasının başvuru tarihinde en az 5 yıl süreyle tescilli olmaları gerekir. Davalının markasının başvuru tarihi olan 12.02.2019 tarihinden geriye dönük beş yıl hesaplandığında ulaşılan 12.02.2014 tarihinden önce davacının tescile bağlanmış olan markaları; 210736, 2006 41398, 2009 30737, 2009 30731, 2009 26471, 2010 46486, 2007 54015, 2007 54014, 2010 65436, 2010 70138, 2011 57602 ve 2012 05935 sayılı markalardır. Hükümsüzlük davası açısından ise; SMK m. 25/7 hükmüne göre, davacının davasına mesnet aldığı markalarının huzurdaki davanın açıldığı tarihte en az 5 yıl süreyle tescilli olmaları gerekir. Huzurdaki davanın açıldığı 23.09.2020 tarihinden geriye dönük beş yıl hesaplandığında ulaşılan 23.09.2015 tarihinden önce davacının tescile bağlanmış olan markaları ise, yukarıda sayılan markalara ilaveten, 2011 93850, 2013 98005, 2014 75161 ve 2014 71536 sayılı markalardır. Ayrıca, davalı taraf, bu markaların, sadece, huzurdaki uyuşmazlık için önem arz eden 30. Sınıfa giren emtialar açısından kullanıldığının ispatını talep etmiştir. Halbuki bu markalardan sadece 2010 46486 sayılı, 2010 70138 sayılı, 2011 57602 sayılı ve 2012 05935 sayılı markalar, 30. Sınıfa giren emtialar için de tescillidir. Dolayısıyla, huzurdaki uyuşmazlıkta kullanmama def’ine muhatap olabilecek davacı markaları, sadece bu markalardır. Bu markalar haricinde kalan diğer davacı markaları kapsamında ise 30.sınıf emtialar bulunmadığından, bu markalar, davalı şirketin ileri sürdüğü kullanmama def’ine tabi olmadan aşağıda yapılacak iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmıştır.
Davacının TÜRKPATENT işlem dosyasına kullanıma dair hiçbir belge sunmadığı görülmekle; davacının 2010 46486, 2010 70138, 2011 57602 ve 2012 05935 sayılı markalarına dayalı olarak kapsamlarındaki 30.sınıf emtialardan kaynaklı olarak SMK m.6/1 hükmü gereğince davalının markasının tesciline itiraz edemeyeceği anlaşılmaktadır. Davacının huzurdaki dava dosyasına sunduğu kullanımı tevsik eden belgeler incelendiğinde ise; bunlar arasında, davacının söz konusu markalarından 2010 46486 sayılı “… …” ve 2010 70138 sayılı “… …” markalarının kullanımına dair bir belge bulunmadığı, 2011 57602 sayılı “… …” ve 2012 05935 sayılı “Şekil” markalarının, muhtelif gıda maddeleri üzerinde değil, ancak ve sadece bunların süpermarket kapsamında perakende satışı hizmetlerinde kullanıldığı anlaşılabilmiştir. Bu yüzden de, davacının 2010 46486, 2010 70138, 2011 57602 ve 2012 05935 sayılı markalarının SMK m. 6/1 kapsamında davalı markası ile karşılaştırılması esnasında, bu markaların kapsamına giren 30.sınıftaki gıda maddeleri dikkate alınmayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki; kullanmama def’i salt 30.sınıfta yer alan emtialara ilişkin olarak ileri sürüldüğünden, adı geçen markalar kapsamında 30.sınıf haricinde yer alan mal ve hizmetler bakımından, söz konusu markalar da aşağıda yapılacak iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmıştır. Zira; davalı taraf, davacı markalarının tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler bakımından kullanılmadığını ileri sürmemiş, salt 30.sınıfta yer alan emtialar bakımından kullanmama def’inde bulunmuştur. Bu nedenle ileri sürülen def’i kapsamı ile bağlı kalınmak suretiyle, yukarıdaki şekilde kullanım ispat külfeti değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet 2018/99521 sayılı marka kapsamında 30.sınıfta yer alan emtialar AYNI’dır.
Davacıya ait itiraza mesnet 2010/46486 sayılı marka kapsamında yer alan 29.sınıftaki gıda emtiaları, 32.sınıftaki içecek emtiaları ve 43/1 alt sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile dava konusu marka kapsamındaki 30.sınıf emtiaları arasında benzerlik bulunmaktadır. Zira; yiyecek ve içecek emtiaları benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, bir kısmının arasında birbiri yerine ikame ya da rekabet ilişkisi bulunur, bir kısmı arasında birbirini tamamlayıcı işlev bulunur, bu yiyecek ve içecekler benzer yerlerde satılırlar. Yine 43/1 alt sınıf kapsamında verilen hizmetler kapsamında; 30.sınıfta yer alan bir kısım emtianın tüketiciye servisi de mümkündür. Bu nedenle bu hizmet ve emtialar da; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında birbirini tamamlayıcı işlevsellik bulunur.
Davacının itiraza mesnet 2011/93850, 2012/05935, 2014/71536 ve 2014/75161 sayılı markaları 35.sınıfta açıkça 30.sınıf emtiaların mağazacılığı hizmetleri bakımından da tescillidir. Bir emtianın üretilmesinin doğal sonucu, o emtianın satışı/pazarlanmasıdır. Dolayısıyla üretilen bir emtia ile o emtianın mağazacılığı hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunur. Bu nedenle dava konusu marka kapsamındaki 30.sınıf emtialarla, bu emtiaların mağazacılığı hizmetleri bakımından tescilli davacıya ait 2011/93850, 2012/05935, 2014/71536 ve 2014/75161 sayılı markalar arasında emtia benzerliği bulunmaktadır.
Davacının itiraza mesnet 2006/41398, 2009/30731, 2009/26471, 2010/46486, 2007/54015, 2007/54014 ve 2010/65436 sayılı markaların kapsamında; “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ).” emtia somutlaştırması yapılmaksızın genel olarak tescillidir. 35. sınıfta son alt grupta yer alan bu hizmetler genel ifadeye sahip, belirli bir mal grubuyla sınırlandırılmamış hizmetlerdir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/8877 E 2018/171 K, 2015/8504 E 2016/3492 K, 2015/12715 E 2017/1112 K, 2011/15502 E 2013/461 K, 2017/3588 E 2019/642 K sayılı müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere; mağazacılık hizmetinin daha önceki tarihte 35.sınıf için bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da benzer tür hizmetler olduklarının kabulü için, tescilli marka sahibinin itiraz ettiği başvuru kapsamında sayılan malların da kendisi tarafından bu hizmet altında satışa sunulmasının kanıtlanması gerektiği, genel perakende satış hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “Çoğun içinde az da vardır.” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacağı düşüncesinin de kabul edilemeyeceği, ilkeleri benimsenmiştir. Bu nedenle; 35. sınıf son alt grubunda “genel olarak” tescilli önceki markalar ile 35. sınıf son alt grubunda emtiaların yönünden spesifik olarak sınırlandırılmış sonraki tarihli markaların kapsamındaki emtiaların doğrudan benzer olarak kabul edilmemesi gerektiği ve önceki marka sahibinin, fiilen gerçekleştirdiği mağazacılık/perakende satış hizmetlerinin hangi emtia ve sektöre ilişkin olduğunu ispatlaması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Belirtilen açıklamalara göre; davacı tarafından ibraz edilen markasal kullanımlarına ilişkin delil evrakı incelendiğinde; 2006/41398 sayılı “… …” ibareli markasını, asli unsurunu koruyarak, içinde 30.sınıfta yer alan gıda emtialarının da bulunduğu mağazacılık hizmetlerinde fiili olarak kullandığına ilişkin broşürlerin bulunduğu, bu hale göre davacıya ait 2006/41398 sayılı “… …” markasının fiili olarak 30.sınıfta yer alan emtiaların mağazacılığı hizmetlerinde kullanıldığı ispatlandığından, bu marka kapsamındaki 35.sınıf mağazacılık hizmetleri ile dava konusu marka kapsamındaki 30.sınıf emtialar arasında BENZERLİK bulunduğu, bunun haricinde kalan 2009/30731, 2009/26471, 2010/46486, 2007/54015, 2007/54014 ve 2010/65436 sayılı markaların 35.sınıfta davaya konu gıda emtiaların mağazacılığı hizmetlerinde bu markaların fiili olarak kullandığını ispatlayamadığı anlaşıldığından, bu markalar ile dava konusu marka kapsamındaki 30.sınıf emtiaların FARKLI olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, özellikle davacıya ait itiraza mesnet markaların 35.sınıfta genel olarak tescilli olduğu mağazacılık hizmetleri ile dava konusu marka kapsamında yer alan 30.sınıf emtialar arasında benzerlik bulunduğu yönünde bir değerlendirme bulunsa da, söz konusu değerlendirme; yukarıda yer verilen müstekar yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğinden, bu değerlendirmeye mahkememizce iştirak edilmemiş, yukarıda yer verilen yargı içtihatları uyarınca re’sen davacı delil evrakı incelenerek, salt 2006/41398 sayılı marka bakımından fiili kullanım da söz konusu olduğundan, bu marka kapsamındaki 35.sınıf hizmetlerle dava konusu marka kapsamındaki emtialar arasında benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere, sonuç olarak; dava konusu marka kapsamındaki emtialarla davacıya ait; 2018/99521, 2010/46486, 2011/93850, 2012/05935, 2014/71536, 2014/75161 ve 2006/41398 sayılı markalar kapsamındaki mal ve hizmetler arasında emtia benzerliği bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka incelendiğinde; “… Toys” kelimesinden oluştuğu, markanın ülkemizde anlamı yaygın olarak bilinen iki adet ingilizce kelimeden oluştuğu, “Mutlu Oyuncaklar” anlamına geldiği, bu anlamı itibariyle davaya konu gıda emtialarını hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı, bu nedenle davaya konu markanın esas unsurunu bir bütün halinde “… Toys” kelimesinin oluşturduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalardan dava konusu marka ile emtia benzerliği bulunduğu tespit edilen markalar incelendiğinde; “… …”, “…”, “… …”, “… …”, “…”, “Şekil+H” markalarından oluştuğu, sırasıyla; “Mutlu Merkez”, “Mutlu”, “Mutlu Şeker/Tatlı”, “Mutlu Görünümler/İzlenimler”, “…”, “Mutlu Atıştırmalık”, “Şekil+H” anlamlarına geldikleri, “…” ve “Şekil+H” markalarının anlamsal bir karşılıklarının bulunmadığı, davacının itiraza mesnet markalarının “…” ibaresi çevresinde farklı kelime ve figürlerle oluşturulduğu, bu markaların asli unsuru olan “…” ibaresinin Türkçe’de yaygın olarak bilinen ingilizce bir kelime olup “Mutlu” anlamına gelen, ayırt ediciliği düşük, orijinal olmayan zayıf bir ibare olduğu, nitekim bu ibarenin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu hususunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih 2018/1931 E 2020/132 K sayılı kararında da belirtildiği, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen delil evrakına göre; davacının özellikle; “… …”, “…” markalarını 35.sınıfta yer alan mağazacılık hizmetinde kullanarak bu markaların bilinirliğini arttırdığı tespit edilmişse de, dava konusu markanın bir bütün halinde “… Toys” tamlamasından oluştuğu, bu tamlamada “…” ibaresinin sıfat fonksiyonu gördüğü ve “Toys” kelimesini nitelediği, markaların genel görünümü dikkate alındığında, davacının başlangıçtaki ayırt ediciliği düşük “…” kelimesini özellikle “… …” ve “…” markaları üzerinde 35.sınıfta yer alan mağazacılık hizmeti üzerinde kullanarak somut ayırt ediciliğini arttırdığı kabul edilse bile bu markaların bir bütün halinde dava konusu marka ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, zira dava konusu markada yer alan “Toys” kelimesinin, markanın genel görünümünde nitelenen isim olarak yer alması nedeniyle markada yer alan “…” ibaresine göre nispeten vurgulanan unsur olduğu ve bir bütün halinde sıfat tamlaması olarak davacı markalarından farklılaştığı, bu hale göre daha önce davacıya ait “… …”, “…”, “… …”, “… …”, “…” markalarını gören, ya da işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… Toys” markasını gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Davacı taraf, her ne kadar “…” ibareli markalarının tanınmışlığını ileri sürmüşse de, yukarıda izah edildiği şekilde, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal bir benzerlik bulunmadığından, somut olayda SMK m.6/5 hükmü şartları oluşmamıştır.
Belirtilen nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 121,00 TL posta, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.937,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Çikolata A.Ş.’nin yapmış olduğu 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Çikolata A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/05/2021