Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/250 E. 2021/294 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/250 Esas – 2021/294
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/250 Esas
KARAR NO : 2021/294

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 2005 yılından bu yana deterjan üretimi gerçekleştirdiğini, kapasitesi itibariyle Türkiye’nin en büyük 5 deterjan üreticisinden biri olduğunu, ürünlerini yurt dışında da pazarladığını ve sattığını, söz konusu ürünlerinde “…” ibaresini marka olarak kullandığını, “…”lu pek çok markanın davacı adına tescilli olduğunu, bu meyanda www.perosdeterjan.com.tr alan adının da maliki olduğunu, davacının “…” markasının Turquality kapsamına alınmış bir marka olduğunu, ayrıca davacının “…” markasının “tanınmış marka” olduğu hususunun TÜRKPATENT tarafından da kabul edildiğini ve bu tanınmışlığın T/03395 sayı ile ilgili sicile kaydedildiğini, somut olayda davalı şahsın, davacının uzun yıllar ve emekler sonucu tanınmış hale getirdiği “…” markasının ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil ettirmeye çalışarak davacının markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamaya çalıştığını, davalının markasında geçen “plus” ibaresinin doğrudan markanın “…” şeklindeki esaslı öğesine dikkat çeken bir yan unsur olduğunu, taraf markalarının esas unsurları olan “…” ve “…” ibarelerini oluşturan harflerin büyük kısmı itibariyle aynı olmasından dolayı taraf markalarının görsel ve işitsel açılardan yakın benzer olduğunu, taraf markalarının aynı emtialarda kullanılacağını, zira davalının markasını tescil ettirmek istediği 05. Sınıfa giren emtiaları kapsayan davacı markalarının mevcut olduğunu, davalının bu marka başvurusunu kötü niyetli olarak yaptığının açık olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 21.07.2020 tarihli ve … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarında geçen “…” ve “… PLUS” ibarelerinin yazılışı ve okunuşlarında belirgin farklılıklar bulunduğunu, ayrıca davalının başvuru markasında, davacının tescilli markalarıyla kıyaslanamayacak derecede farklı renk kombinasyonları ve ibarelerin bulunduğunu, tüketicilerin bu markaları taşıyan ürünlerin aynı ticari kaynaktan geliyor oldukları yanılgısına düşmeyeceklerini, davacının SMKm. 6/5 hükmünde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşme ihtimalinin bulunduğuna dair yeterli arguman ve delil sunamadığını, aynı şekilde davalı şahsın marka başvurusunu kötü niyetle yaptığına dair davacının herhangi bir delil sunamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “… plus” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 27.08.2019 tarihinde … sayılı “… plus” ibareli 05. sınıfta bulunan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.09.2019 tarih ve 332 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davacının 12.11.2019 tarihinde 2014 101556, 2014 07265, 2013 105213, 2010 70985, 2010 13907, 2006 65583, 2001 28201 ve 2001 17090 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahıs tarafından 09.01.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 17.04.2020 tarihli itirazın yeniden incelenmesine ilişkin itiraz dilekçesi sunduğu, itirazı inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararı ile davacı itirazının reddine karar verildiği, verilen kararın davacı marka vekiline 22.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 22.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının dava dilekçesinde bahsi geçen ancak hükümden düşmüş olan markaları aşağıda yer alacak değerlendirmelere dahil edilmemiştir. Ayrıca davacının TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı itirazlarında, davasında dayandığı markaların hepsine dayanmadığı anlaşılmaktadır. Davacının dava aşamasında markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından dayandığı ilave markaların; 2018 99403, 2018 15498 ve 2016 73640 sayılı markalar olduğu tespit edilmiştir. Davacının bu markaları YİDK kararının iptali istemi bakımından dikkate alınmayacak olup, salt davalı markasının hükümsüzlüğü istemi bakımından inceleme kapsamına alınacaktır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Davalı şahsa ait … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan; “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları ile davacıya ait 2018 99403, 2014 07265, 2014 101556, 2010 70985, ve 2006 65583 sayılı markalarının kapsamına giren 5.sınıf emtialar; aynı / benzer / türdeş emtialardır. Dolayısıyla davacının bu markaları açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleştiği, doğrudan söylenebilecektir.
Davacının 2018 15498, 2016 73640, 2010 13907, 2013 105213, 2001 28201 sayılı markalarının kapsamında yer alan; “sabunlar”, “diş bakım ürünleri”, “cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet ve cihazlar” ve “tıbbi hizmetler” açısından da, davalının markasının kapsamına giren; “Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” ile “dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları”nın benzer/türdeş emtialar olduğu değerlendirilmektedir. Zira bu emtialar; benzer ihtiyaçları giderirler, benzer alıcı çevresine hitap ederler, birbirleri yerine ikame edilebilirler ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri vardır, dağıtım kanalları ve satış yerleri yakındır ve bu hizmetler üzerinde aynı/benzer markayı gören tüketicilerin markalar ve işletmeler arasında bağlantı kurması ihtimali doğar.
Bu nedenle de, davacının 2018 99403, 2014 07265, 2014 101556, 2010 70985, ve 2006 65583 sayılı markaları açısından, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, davacının 2018 15498, 2016 73640, 2010 13907, 2013 105213, 2001 28201 sayılı markaları açısından da, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen bir takım emtialar açısından emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı “… plus” markası incelendiğinde; renk ve kelime unsurlarını ihtiva ettiği, markada geçen iki kelimeden “…” ibaresinin dikkat çekici biçimde, büyük puntolarda, üst kısımda yazıldığı, “plus” ibaresinin, davalının markasının tescili kapsamına alınmak istenilen emtialar da gözetildiğinde, soyut-somut ayırt ediciliğinin “…” ibaresine göre çok daha zayıf olduğu ve tasviri/tanımlayıcı bir ibare olduğu görülmekle; davalının markasında, markayı diğer markalardan ayırt etmeye yarayan unsurun, “…” kelime unsuru olduğu, “plus” ibaresinin mevcudiyetinin, markanın genel görünümüne dikkate değer derecede bir ayırt edicilik katmadığı değerlendirilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “Şekil+…”, “Şekil+… Ultra Kıvamlı Çamaşır Suyu (Yeşil Zemin)”, “Şekil+… Ultra Kıvamlı Çamaşır Suyu (Beyaz Zemin)”, “… FLASH”, “…”, “…”, “Şekil+…”, “… …. …” ibarelerinden oluştukları, davacının ambalaj şeklini ihtiva eden markalarında “…” ibaresinin tek başına ön plana çıkarak markanın baskın/esas unsuru olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, bu markalarda geçen tüm şekil, renk, kelime unsurlarının, bütünleşik olarak algılanmakta ve her bir markanın tümüne hakim olan genel görünüme eşit oranda katkıda bulundukları, davacının “…” ibaresi yanında başkaca kelime unsuru ihtiva eden markalarında da, bu kelime unsurlarının tasviri/tanımlayıcı kelimeler olmaması ve “…” ibaresiyle bütünleşik bir şekilde algılanmaları nedenleriyle, bu markalarda da “…” ibaresinin tek başına esas unsur olmadığı, halbuki; basit şekil unsurlarıyla bütünleşik “…”lu markalardaki şekil unsurlarının markalara baskın oranda bir ayırt edicilik katmadığı, bunlara ilaveten, renkli veya siyah harflerle yazılmış “…” ibaresini tek unsur olarak ihtiva eden markalarda da “…” ibaresinin esas unsur olduğu, bu nedenlerle, davacının 2013 105213 sayılı …, 2006 65583 sayılı …, 2014 07265 sayılı …, 2001 28201 ve 2001 17090 sayılı Amigo …, 2010 70985 sayılı Şekil+… ve 2018 99403 sayılı markaları Şekil+… görsellerini haiz markalarda “…” ibaresinin esas unsur olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; 5/1 ve 5/3 alt sınıfta bulunan emtiaların doktorlar, veterinerler, eczacılar ve diş hekimlerine hitap eden emtialar oldukları, ilaç emtialarının reçeteli veya reçetesiz satılabilecekleri, reçetesiz satılma ihtimalinde, bu emtiaların Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmelik m.4/1-d bendi gereği eczaneden temin edilebilecekleri, dolayısıyla ancak eczacı vasıtasıyla nihai tüketiciye ulaştırılabileceği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2019/255 E 2019/7023 K sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih 2018/478 E 2018/1157 K sayılı kararında; 5/1 ve 5/3 altsınıfta bulunan emtiaların genel olarak farmasötik ürünler olup, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra, doktorlar tarafından reçetelendirilip eczacılar tarafından hastaya verildiği, dolayısıyla iltibas tehlikesi bakımından mesleki ihtisas sahibi doktor ve eczacıların dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğinin kabul edildiği, 5/1 altsınıfta bulunan emtiaların doktor, veteriner ve eczacı gibi ihtisas sahibi kimselere hitap eden veya eczacı vasıtasıyla hastaya ulaştırılan emtialar oldukları, dolayısıyla söz konusu uzman kimselerin bilinç düzeyi dikkate alınarak iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, yine 5/3 altsınıfta yer alan diş hekimliği için ürünlerin de ihtisas sahibi diş hekimlerine hitap ettikleri, doğrudan hastaya hitap eden emtialar olmadıkları, bu nedenle bu emtialar bakımından da konusunun uzmanı diş hekiminin dikkat düzeyi gözetilerek iltibas değerlendirmesinin yapılması gerektiği, 5/1 ve 5/3 alt sınıf haricinde kalan davaya konu 5.sınıfta bulunan diğer emtiaların; salt ihtisas sahibi bilinç düzeyi yüksek kimselere hitap etmedikleri, bunun haricinde içerisinde farklı sosyo-ekonomik toplumsal kesimlerden gelen bireylerin oluşturduğu halk kesimine de hitap ettikleri, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2019/255 E 2019/7023 K sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih 2018/478 E 2018/1157 K sayılı kararında da bu emtiaların hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama tüketici kesimi olduğunun kabul edildiği, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda da 5/1 ve 5/3 alt sınıftaki emtiaların hitap ettiği tüketici kesiminin bilinç düzeyinin yüksek olduğu, 5.sınıftaki diğer emtiaların ise ortalama veya ortalamanın biraz üstündeki dikkat seviyesine sahip tüketici kesimine hitap ettiğinin tespit edildiği, belirtilen açıklamalara göre; somut olayda 5/1 ve 5/3 alt sınıfta yer alan emtiaların hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi nezdinde “…” ve “…” markalarının iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olduklarının söylenemeyeceği, “…” ibaresinin, Türkçe’de “Hamile” anlamına gelen İngilizce “….” kelimesinden esinlenerek türetilen bir kelime olduğu, davacı markalarında bulunan “…” kelimesinin bilinen bir anlamının bulunmadığı, markalar arasında beş harf ortaklığı bulunduğu, bu nedenle kısmen markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu söylenebilirse de, dava konusu markada bulunan “r” ve”g” harflerinin markanın telaffuzunu davacı markalarından bir miktar farklılaştırdığı, 5/1 ve 5/3 alt sınıfta yer alan yüksek dikkat ve bilinç seviyesine sahip tüketici kesiminin, markalar arasındaki bu farklılığı algılayabileceği, ayrıca davalı markasının “Hamile” anlamına gelen “Pregnant” kelimesinden türetilmiş anlamsız bir kelime olduğunu algılayabileceği, zira; sağlık sektöründe “…” kelimesinin tasviri bir niteliğinin bulunduğu, dolayısıyla bu emtiaların hitap ettiği tüketici kesiminin söz konusu kelimeye aşina olduğu ve davalı markasını gördüğünde veya işittiğinde bu kelimeyi çağrışım yolu ile kavrayacağı, bu nedenle; daha önce davacıya ait “…” markalarını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan davaya konu 5/1 ve 5/3 alt sınıftaki emtiaların hitap ettiği yüksek dikkat ve bilinç seviyesine sahip ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… plus” markasını bu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu bu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayabilecekleri, “…” kelimesinin zihinlerinde oluşturduğu çağrışım nedeniyle kavramsal olarak markaların farklı olduklarını tespit edebilecekleri, bu nedenle marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacakları, dolayısıyla 5/1 ve 5/3 alt sınıflarda yer alan emtialar bakımından, karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davaya konu 5/2, 5/4, 5/5, 5/6 ve 5/7 alt sınıfta yer alan emtiaların ortalama tüketici kesiminin ihtisas sahibi kimseler olmadıkları, bu emtiaların makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama halk kesimine de hitap eden ürünlerden oldukları, dolayısıyla bu tüketici kesiminin yukarıda teknik olarak ifade edilen davalı markasının çağrıştırdığı kavramsal kelimeyi bilmelerinin beklenemeyeceği, zira salt sağlık sektöründe bulunmayan, bu alanda çalışmayan veya ihtisas sahibi olmayan kimselerin “…” kelimesi ile “Pregnant” kelimesini bağdaştırmalarının beklenemeyeceği, bu durumun ortalama tüketici kesimi nezdinde hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, bu nedenle bu tüketici kesiminin; gerek dava konusu “…”, gerekse itiraza mesnet “…” markalarını anlamsız kelimeler olarak algılayacakları, dava konusu markanın esas unsurunun 7 harften, itiraza mesnet markaların esas unsurunun 5 harften oluştuğu, her iki markanın ilk harflerinin ve son üç harflerinin birebir aynı olduğu, markalar arasında iki harf farklılığı bulunmasının; markaların aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olmasını engellese de, markalar arasındaki iltibas tehlikesini önlemeye yetmediği, daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markalı emtiaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… plus” markasını aynı/benzer emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, markaları oluşturan müşterek 5 harf ortaklığından kaynaklı olarak, bu markayı davacıya ait ya da onun serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla yukarıda belirtilen emtialar bakımından karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda; “…” markasının çamaşır deterjanı ve çamaşır suyu ürünlerinde davacı tarafından istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı cihetle davalı TÜRKPATENT nezdinde T/03395 no. tahtında tanınmışlık statüsüne alınmış olduğu, davalının dava dosyasına sunmuş olduğu yazı örneği ve TÜRKPATENT kayıtları ile sabittir. Somut olayda da, davalının tescil ettirmek istediği “… PLUS” markasının, “…” esas unsuru itibariyle davacının tescilli/tanınmış “…” esas unsurlu markasına bir kısım emtialar yönünden benzediği tespit edilmiş olmakla, davalının dava konusu markayı “çamaşır suyu” ve “çamaşır deterjanı” satışı başta olmak üzere beyazlatma/ağartma ve temizlik amaçlı ürünlerde kullanması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karekterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşme ihtimalinin söz konusu olabileceği değerlendirilmiştir. Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 05. Sınıftaki emtialara bakıldığında, bunlardan “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları”nın temizlik amaçlı ürünler ile yakın ilişkili emtialar olması nedeniyle, bu emtialarda, davacının “…” markası ile benzer “…” esas unsurlu bir markanın kullanılması halinde, yukarıda bahsi geçen şartların gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilecektir. Bu yüzden de; davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın kısmen, yani sadece; “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.”nda tesciline tesciline/hükmüne engel olabileceği kanaatine varılmıştır. Bunun haricinde; yukarıda markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı belirtilen 5/1 ve 5/3 alt sınıftaki emtialar bakımından ise, bu emtiaların hitap ettiği dikkatli ve bilinç seviyesi yüksek tüketici kesimi nezdinde, dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet markaların ve dava konusu markanın genel görünümleri itibariyle birbirlerine benzer olmadığı tespit edildiğinden, davacının “…” markasının çamaşır deterjanı ve çamaşır suyu ürünlerinde tanınmış olması olgusunun, 5/1 ve 5/3 alt sınıftaki emtialar bakımından, davalı marka başvurusunun; davacıya ait “…” markasının tanınmışlığından haksız yararlanma, onun itibarını lekeleme veya ayırt ediciliğini zedeleme risklerinden birini taşımadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım mallar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde, davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalı TÜRKPATENT’in kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 2/3 olarak kabulüne,
8-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 310,50 TL posta, tebligat ve 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.122,70 TL yargılama giderinin 2/3 ü olan 1.415,14 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 707,56 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ile davalı …’un yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2021