Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/236 E. 2021/227 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/236 Esas – 2021/227
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/236 Esas
KARAR NO : 2021/227

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 11/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının … markası altında Türkiye geneline yayılmış 500’e yakın istasyon ağı ile perakende akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, buna rağmen davalı TÜRKPATENT’in davacının “…”li markalarının kullanılmadığı gerekçesiyle inşa ettiği kararının haksız olduğunu, davacının 2018/29647 sayılı markası açısından henüz kullanma yükümlülüğünün doğmadığını, davacının … markasını dava konusu edilen marka başvurusunun yapıldığı tarihten geriye dönük 5 yıl içinde ciddi biçimde kullandığına dair kayıtların Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu nezdinde de tutulduğunu, yine davacının markasal kullanımının davacının 10.08.2017 tarihinde oluşturulmuş www.sunpettr.com.tr adresinden de tespit edilebileceğini, davacının tanınmış/tescilli “…”li markalarıyla dava konusu edilen markanın ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, taraf markalarının esas unsurları konumunda bulunan “…” ve “…” ibareleri arasındaki tek harf farklılığının markaların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, nitekim davalı firmanın daha önceki tarihlerde tescil ettirmeye çalıştığı “…”li markaların davacının tescilli/tanınmış markalarından dolayı TÜRKPATENT tarafından tescil taleplerinin reddedildiğine dair somut olaya emsal nitelikte TÜRKPATENT kararlarının mevcut olduğunu, taraf markalarının 04 ve 37. Sınıflara giren aynı mal ve hizmetlerde kullanılacağını, davacının “…” markasını uzun yıllardır aralıksız ve kesintisiz kullandığını ve bu markaya ciddi yatırımlar yaparak markayı tanınmış marka haline getirdiğini, ayrıca davacının web sitesinde kullanılan www.sunpettr.com.tr alan adının da sınai mülkiyet hakkı kapsamında somut olayda korunması gerektiğini, davalının tekrar tekrar “…”li marka başvurularında bulunuyor olmasının davalının davacıyı zarara uğratma yönündeki kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 21.07.2020 tarihli ve … sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 22/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının “…”li markalarının kullanımına dair delillerin bulunduğunu ileri sürdüğü marka işlem dosyalarındaki delillerin, davacının “…” markasının kullanımına dair deliller olduğunu, davacının bunun dışında, “…” markasının kullanımına ilişkin yeterli delil sunmadığını, davacının “…” markalarıyla dava konusu edilen markanın birbirlerine benzemediğini, “…” ve “…” ibarelerinin, ortalama tüketicinin dikkatinin yoğunlaştığı başlangıç seslerinin farklılığı nedeniyle benzer olarak nitelendirilemeyeceğini, ayrıca davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalarda başkaca unsurlar da bulunduğunu, diğer taraftan somut olayda davacının SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ve dahi davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ispat edemediğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … AKARYAKIT ÜRÜNLERİ ANONİM ŞİRKETİ, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Başvuru sahibinin “… …” ibaresinin 04. ve 37. sınıflarda bulunan “04.Sınıf:Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler. Elektrik enerjisi. 37.Sınıf:İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 24.01.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2019 tarih ve 318 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 11.04.2019 tarihinde 2002 06025, 2004 10396, 2012 59541, 2018 64245, 2018 63740, 2018 29597, T/02426, 2017 60875, 2017 53101, 2016 97928, 2015 74655, 2015 58146, 2014 92080, 2014 103319, 2012 75328, 2004 08453, 2007 45147, 2008 14479, 2012 33771, 2006 19940, 2008 05358, 2008 05357, 2010 48099, 2011 47079, 2011 13341, 2013 62697, 2002 26481, 2007 45148, 2011 31559, 2011 07680, 2004 00207, 2002 25658, 2007 45144, 2001 05067, 2011 49357, 2007 66039, 2012 29005, 2012 30520, 2007 66040, 2011 38524, 2005 10999, 2007 36734, 2012 78166, 2011 49358, 2012 30519, 2010 34803, 2010 34804, 2005 09518, 2002 02300, 2008 10532, 2010 72320, 2005 11579, 2012 57889, 2011 63241, 2008 14480, 93 007063 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, başvuru sahibinin 28.05.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazlara mesnet alınan davacı markalarının tescilli oldukları tüm emtialar açısından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürüldüğü, davacı şirketin kullanım ispatına ilişkin olarak 12.07.2019 tarihli kullanım ispatı formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 21.02.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 22.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
YİDK kararının iptali istemi ile açılan davanın yargılamanın devamı süresince Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil işlemi durdurulmadığından, davacının YİDK kararının iptali ile birlikte hükümsüzlük davası açmasına bir engel bulunmamaktadır. Davacı tarafın dava konusu markanın hükümsüzlüğü talebi, ilk talebin kabulü halinde ve yargılama sırasında davalı şirket markasının tescil edilmesi halinde kabul edilecek bir talep olup, YİDK kararının iptali istemiyle açılan davaya bağlı bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.(Y11HD, 04.05.2010 T, 2008/9664 Esas 2010/4882 Karar)
Somut olayda dava konusu marka başvurusu yargılama süreci içinde tescil edilmemiştir. Eldeki dava; YİDK kararının iptali isteminin yanı sıra tescili halinde davalı markasının hükümsüz kılınması istemine ilişkindir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden salt YİDK kararının iptali istemine ilişkin değerlendirmede bulunulmuş olup, markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında yargılama sırasında tescil edilmediğinden “karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 21.07.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Belirtilen açıklamalardan sonra YİDK kararının denetimi aşağıdaki şekilde yapılmıştır:
Yukarıda izah edildiği üzere marka işlem dosyasında, marka başvuru sahibinin, yayına itiraza karşı ibraz ettiği karşı görüş dilekçesinde davacının itirazına mesnet aldığı tüm markalar açısından kullanmama def’ini ileri sürmüştür.
SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Somut olayda itiraza mesnet davacı markalarının tescilli oldukları tüm emtialar açısından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürülmüş olup, bu markaların 24.01.2014 tarihinden önce tescil edildikleri, tescil tarihleri ile dava konusu marka başvuru tarihi olan 24.01.2019 tarihi arasında 5 yılı aşkın süre bulunduğu, dolayısıyla bu markaların kullanmama def’ine tabi markalar oldukları, ileri sürülen def’i kapsamında, davacının bu markaları, davalı marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içerisinde ciddi surette kullanma yükümlülüğü altında bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacının kullanım ispatı formunda bildirdiği ve daha önce 2017/73813 ve 2017/73868 sayılı dosyalara ibraz edilen delil evrakı bilirkişi heyeti marifetiyle yerinde incelenmiştir. Bu dosyalar/belgeler incelendiğinde; davacının bu işlem dosyalarına, 2010 22184, 2010 22189, 2011 13341 ve 2011 47079 sayılı “fullmax” ve “fullife”lı markalarının kullanımı tevsik amacıyla sunduğu; www.opetoil.com.tr web sitesinden alınmış birer adet çıktı, “… fullmax” ürününün 5 sayfa “… fullife” ürününün 4 sayfa görseli, “fullmax” markasının adı altında düzenlenen “bilek güreşi turnuvası” ile ilgili 7 sayfa haber çıktısı, “fullmax” ve “fullife” markalarının satış tonajlarına dair 1’er sayfa tablo çıktısı sunmuş olduğu, bu belgelerin hiçbirinin, davacının “…” markasının kullanımına ilişkin olmadığı görülmüştür.
Davacının itiraz/marka işlem dosyasına sunduğu belge ve deliller değerlendirildiğinde; davacının kullanımının ispatı talep edilen markalarından, huzurdaki uyuşmazlık açısından önem arz eden “…”li markalarının kullanımına dair sadece www.sunpettr.com.tr alan adlı web sitesine atıf yapıldığı görülmektedir. Söz konusu web sitesinin içeriğinde, e-arşiv uygulaması vasıtasıyla yapılan taramada, örneğin 2018 yılında ve düz yazı karakterinde “…” şeklinde markasal kullanımlar olduğu, web sitesinin bugünkü içeriği ile o tarihlerdeki içeriğinin yakın benzer olduğu anlaşılmakta ise de, davacının sırf bu web sitesi içeriğine bakılarak, “…”li markalarına akaryakıt dolum/perakende satış sektöründe, en azından potansiyel olarak, pazar ilişkilerini etkileyecek ölçüde ve/veya iç pazarda yer elde edebilecek seviyede kullandığının söylenmesi ve kabul edilmesi mümkün görülmemiştir. Davalının kullanımın ispatı için sunduğu tek delili olan bu site içeriğinden, davacının “…” markalı istasyonlarının pazardaki payı, “…” markasının tanıtımı için yapılan çaba ve harcamalar gibi hususlar anlaşılamamaktadır. Söz konusu web sitesinde “istasyonlarımız” linki altında sayılmış olan istasyonların, “…” istasyonu mu, yoksa “…” istasyonu mu olduğu da netlikle anlaşılamamaktadır. Zira, davacının bu web sitesi içeriğinde, davacının sadece “…” markalı ürünlerinin tanıtımı değil, “…” markalı ürünlerinin de, keza; “… … şeklinde tanıtımı da yapılmaktadır. Dolayısıyla bu web sitesinde “istasyonlarımız” kısmında sayılmış olan istasyonların hepsinin “…” istasyonu olduğu da, tereddütsüz kabul edilememektedir.
Sonuç olarak, davacının, dava konusu edilen markanın TÜRKPATENT işlem dosyasına sunduğu, kullanımın ispatına dair delillerin niteliği, niceliği ve içeriğinden, davacının “…”li markalarını, tescilli olduğu tüm emtialarda, Türkiye sınırları içerisinde, 24.01.2014-24.01.2019 tarihleri arasında, tescillerine uygun olarak, markasal hüviyette ve ciddi bir biçimde kullandığı sabit olmadığından, davacının 2002 06025, 2004 10396 ve 2012 59541 sayılı “…”li markalarının, YİDK kararı iptali istemi açısından, SMK m. 6/1 hükmü kapsamındaki değerlendirmeye dahil edilmemesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim kullanım def’ine yönelik Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı davacının ibraz ettiği yeniden itiraz dilekçesi incelendiğinde de; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kullanmama def’ine yönelik kararına karşı itirazda bulunulmadığı, kullanım ispatına yönelik ek belge ibraz edilmediği gözlemlenmiştir.
Dava konusu … sayılı davaya konu olan mal ve hizmetlerin “04.Sınıf:Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler. Elektrik enerjisi. 37.Sınıf:İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davacının “…”li markalarının büyük bir kısmı, 04. veya 37. veya hem 04 hem de 37. Sınıflara giren emtialar için tescillidir.
Davacının “…”li markalarından 2002 06025 ve 2004 10396 sayılı markalarının kapsamına giren, 04. Sınıftaki emtialar açısından somut olayda emtia ayniyeti/türdeşliği şartı gerçekleşmiştir.
Davacının “…”li markalarından 2012 59541 ve 2018 29647 sayılı markalarının kapsamına giren, 04. ve 37. Sınıftaki emtialar açısından somut olayda emtia ayniyeti/türdeşliği şartı gerçekleşmiştir.
Bütün bunlara göre; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar açısından somut olayda emtia ayniyeti/türdeşliği/benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak davacının “…”li markalarından itirazlarına mesnet alınan markaların ciddi kullanımları, yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte delil ile ispatlanamadığından, 2018 29647 sayılı markası da, marka işlem dosyasında davacının itirazlarına mesnet alınmadığından, bu markaların, YİDK kararı iptali istemi açısından emtia benzerliği incelemesine dahil edilmemesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; renkli olarak yazılmış “…” harfleri ile “…” ibaresinden müteşekkil bir işarettir ve şekil unsurundan yoksundur. Her ne kadar bu markada “…” harfleri nispeten büyük puntolarda yazılmış ise de, bu harfleri baş harf olarak ihtiva eden “…” ve “…” hecelerinden/kısaltmalarından oluşturulmuş “…” kelimesi, “…” harflerinden daha fazla bir ayırt ediciliğe sahiptir ve “…” harfleriyle bir bütün olarak algılandığı zaman bile, markanın esas unsurlarından biridir.
Davacıya ait “…”li markalarında “…” işareti, muhtelif kelime, kelime öbekleri, şekil ve renk unsurlarıyla birlikte kullanılmıştır. Her ne kadar bu markaların birçoğunda “…” ibaresinin esas unsur olduğu söylenebilecek ise de, “…” ibaresinin, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresine benzer olduğunu söylemek mümkün görülmemektedir. Her ne kadar her iki ibarenin de son heceleri “…” kısaltması olsa da, bu kısaltmanın “petrol/akaryakıt dolum/perakende satışı istasyonları” açısından ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı değerlendirildiğinde, böyle ayırt ediciliği zayıf ibareleri ortak unsur olarak ihtiva eden, ancak başkaca kelime, renk ve şekil unsurlarını da haiz olan ve genel görünüm itibariyle de birbirlerinden uzak olan işaretlerin benzer olduğu söylenemeyecektir.
Davacının itirazlarına ve davasına mesnet aldığı “…”li markaların incelenmesine gelince, davacının bu markalardan sadece üçünü, 2002 06025, 2004 10396 ve 2012 59541 sayılı markaları itirazlarına mesnet aldığı, 2018 29647 sayılı markasını ise, diğer üç markasıyla birlikte, sadece huzurdaki (hükümsüzlük) davasına mesnet aldığı, dava dosyası içeriğindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının “…”li markalarından 2004 10396 sayılı markasında “…” ibaresi tek başına, renk/şekil unsurlarından yoksun, kelime markası hüviyetinde kullanılmıştır. Görselli markalarında “güneş şekli” ile birlikte renkli zeminlerde başkaca kelime unsurlarıyla birlikte kullanılmıştır. Bu markalardan “… eco extreme” görselli olanda, markanın ortasına, diğer ibarelerden ziyade büyük puntolarla ve renkli harflerle yazılmış olan “eco” ibaresi mevcut iken, bu markada küçük puntolarla yazılmış “…” ibaresinin esas unsur olarak öne çıktığını söylemek mümkün görülmemektedir. “şekil+…” görselli markalarda ise, markaların genel görünümü ile bütünleşmiş “…” ibaresinin, markalardaki kelime unsuru olduğundan, markaların ayırt edici/esas unsur olduğunu söylemek mümkündür. Buna göre, davacının 2004 10396, 2002 06025 ve 2018 29647 sayılı markalarında “…” ibaresinin esas unsur hüviyetinde kullanıldığı değerlendirilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Davacının “…”li markaları ile dava konusu “… …” markası arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacının 2002 06025, 2004 10396 ve 2012 59541 sayılı “…”li markalarının kullanımının ispatlanamadığı, bu nedenle SMK m.19/2 hükmü uyarınca SMK m.6/1 hükmü gereği yapılacak iltibas değerlendirmesinde devre dışında tutulması gerekeceği, bu hale göre; iptali istenen YİDK kararında davacının bu markalarının SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak değerlendirmede dikkate alınmaması gerektiği saptamasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bir bütün olarak; davacıya ait itiraza mesnet markalarla dava konusu marka arasında SMK m.19/2 ve SMK m.6/1 hükümleri uyarınca nispi tescil engeli bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Her ne kadar davacının itirazlarına mesnet aldığı “…” markasının davacı tarafından yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, özellikle akaryakıt servis istasyonu sektöründe davacı firma ile özdeş hale geldiği, ayrıca TÜRKPATENT’in bu markayı “tanınmış marka” statüsüne alarak özel/2426 numara ile ilgili sicile kaydettiği, tespit edilebilse de; somut olayda, davacının “…”li markaları ile dava konusu edilen “… …” markası birbirleri ile benzer görülmediğinden, bu markanın tescil edilmesi durumunun, davalıya haksız bir yarar sağlaması, davacının tanınmış markasının itibarına zarar vermesi ya da bu tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarını doğurması mümkün görülmemiştir.
Davacının itirazlarına mesnet aldığı “…”li markalarının ise, marka işlem dosyasına sunulan belge ve delillerle, ciddi biçimde kullanıldığı bile anlaşılamadığı üzere, bu markalara davacı tarafından ciddi yatırımlar yapıldığına, markanın uzun yıllardır ilgili sektörde tanıtıldığına ve dahi tanındığına dair marka işlem dosyasına yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte delil sunulmadığından, bu markaların “tanınmış” olduğunun söylenmesi mümkün görülmemektedir. Bu nedenle; davacının TÜRKPATENT nezdindeki itirazları esnasında ileri sürdüğü, tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın tesciline bir etkisinin/engelinin olamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davacının üzerinde düşen kullanım külfetini yerine getiremediği düşünüldüğünde davalı şirketin nispi tescil engelini aşacak mahiyette bir markayı tescil müracaatına konu ettiğinin söylenebileceği, davalı şirketin önceki tarihli iki ayrı marka başvurusunun itiraz üzerine reddedilmesinin tek başına eldeki davaya konu marka başvurusunda da kötü niyetli olarak hareket ettiğini göstermeyeceği, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı taraf yayına itiraz aşamasında SMK m.6/6 hükmünü mesnet gösterdiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın bu itirazın reddine karar verdiği, davacı tarafın 21.02.2020 tarihli yeniden itiraz dilekçesinde SMK m.6/6 hükmünü tekrar mesnet göstermediği, başka bir deyişle; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın yayına itiraz aşamasında ileri sürülen SMK m.6/6 itirazının reddi kararına karşı davacının yeniden itirazda bulunmadığı, zira bu nedenle davaya konu YİDK kararında SMK m.6/6 hükmü koşulunun oluşup oluşmadığı hususunun irdelenmediği, belirtilen nedenlerle YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK kararına konu SMK m.6/6 itirazı bulunmadığından, dava aşamasında ileri sürülen bu itiraz nedeniyle davaya konu YİDK kararının iptalinin talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 121,50 TL posta, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.938,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … AKARYAKIT ÜRÜNLERİ ANONİM ŞİRKETİ’nin yapmış olduğu 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … AKARYAKIT ÜRÜNLERİ ANONİM ŞİRKETİ’ne verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/06/2021