Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/232 Esas
KARAR NO : 2021/241
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 04/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı firmanın … sayılı … markasını adına tescil ettirdiğini, söz konusu marka sebebiyle davacının 2020/06767 sayılı … ibareli marka başvurusu kapsamından 41. sınıfın 3. alt grubundaki hizmetlerin çıkarıldığını, yapılan itirazların reddedildiğini, …’nun 2014’ten beri Süper Lig ve 1. Lig’de yer alan 36 takımın bilet/kombine, 2019 yılından itibaren ise etkinlik dünyasına giriş yaparak konser, tiyatro, basketbol, atölye vb. etkinliklerin bilet satışlarını gerçekleştiren ve Türkiye’nin en çok bilet hasılatı gerçekleştiren biletleme platformu olduğunu, 2014 yılı itibariyle uygulanmaya başlanan yeni yasal düzenlemeyle birlikte kâğıt biletlerin yerini … kartlarına bıraktığını, bu kartların aynı zamanda para kart olarak da kullanıldığını, bilet satışlarının Türkiye’nin en çok ziyaret edilen e-ticaret web sitelerinden www…com.tr üzerinden, 4 milyon üzerinde kullanıcısı olan … mobil uygulaması ve ülkemizin tüm bölgelerinde yer alan … bilet satış gişeleri üzerinden yaptığını, kısmi yayına gerekçe olarak gösterilen markalar ile davacı markaları arasında ayniyet derecesinde bir benzerlik bulunmadığını, aynı durumu içeren tescil edilmiş pek çok marka bulunduğunu, … ibareli marka ile davacının tescilli markaları olan … ibareli markaların aynı olduğunu, davalı firmanın KHK, SMK, TTK hükümlerine aykırı hareket ettiğini, yerleşik içtihatlara göre işitsel ve görsel bir benzerlik hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması veya iki markanın birbirini çağrıştırmasının dahi karıştırılma ihtimali için yeterli olduğunu, davacının tescilli markası varken davalı adına … ibaresinin tescilinin hatalı olduğunu, davacının … markasına ilişkin YİDK kararının marka hukuku ilkelerine aykırı olduğunu, tüketicilerin davalı markasını davacı markası olduğu düşüncesi ile tercih edeceğini, davalı markasını oluşturan kelime ve şekil unsurlarının birbiri ile uyumlu olmadığını, bu marka bakımından tescilin iptaline aksi halde hükümsüzlüğü ile markanın davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, markaların işitsel, görsel ve anlamsal bakımdan aynı olduğunu, davacının … seri markalarının sahibi olduğunu, davacı markasının tanınmış olduğunu, davalının ise basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kötü niyetli olduğunu, kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, … kodla dosyalanan marka başvurusuna itiraz üzerine verilen YİDK kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı … markasının sicilden terkinine ve davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davacı iddialarının mesnetsiz olduğunu, marka hukukunda başvuru ve tescilde öncelik ilkesinin geçerli olduğunu, Kurum tarafından incelemeye alınan işaretlerin aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olması ve aynı/aynı tür emtiaları kapsaması durumunda kurumun tescil talebini m.5/1-ç gereğince reddetme yükümü olduğunu, dava konusu markaların da ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davacının dava dilekçesinde redde mesnet markanın hükümsüzlüğünü de talep ettiğini ve söz konusu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer hatta aynı olduğunu ifade ettiğini, öte yandan hükümsüzlük davasının tefrik edilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 13.01.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I.YİDK Kararının İptali Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/06767 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan … sayılı “… tour” ibareli marka arasında “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil).” hizmetleri bakımından SMK m.5/1-ç bendi uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı, davacının önceki tescilli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı,
II.Hükümsüzlük İstemi Bakımından; Davayı görmeye mahkememizin yetkili olup olmadığı, dava konusu … sayılı “… tour” ibareli marka ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının kötü niyetli olup olmadığı, davalı şirketin pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 13.01.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen 6 nolu ara karar ile; Davacının, davalı …’ne yönelttiği … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemli davanın iş bu davadan tefrik edilmesine karar verilmiş olup, tefrik edilen markanın hükümsüzlüğü istemli dava mahkememizin 2021/14 Esas sayısına kaydedilmiş olup, bu esas üzerinden yapılan yargılama sonucunda 26.01.2021 tarih 2021/14 Esas 2021/39 Karar sayılı karar ile yetkisizlik kararı verilmiş, verilen karar 23.03.2021 tarihinde kesinleşerek talep üzerine yetkili mahkemeye gönderilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; eldeki dava, salt davacının davalı TÜRKPATENT’e yönelttiği YİDK kararının iptali istemi bakımından görülerek sonuçlandırılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “…” ibaresinin 09, 36 ve 41. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 17.01.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/06767 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, SMK m.5/1-ç hükmü gereği “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” hizmetlerinin başvurudan çıkartılmasına karar verildiği, redde mesnet olarak … sayılı markanın gösterildiği, davacı yanın 06.05.2020 tarihinde karara itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 03.07.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 06.07.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırtedilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaat ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara, dava konusu marka başvuru dosyası ile redde mesnet alınan marka kaydı ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca davalı kurum tarafından re’sen çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).”, redde mesnet alınan … sayılı marka kapsamındaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” ile aynıdır.
Dava konusu 2020/06767 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; büyük, kalın, kırmızı harflerle yazılmış … ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet … sayılı marka incelendiğinde; büyük, kalın, lacivert renklerle yazılmış … ibaresi ile ‘O’ harfinin üstünden devam eden küçük, ince, siyah harflerle yazılmış ‘tour‘ kelimesi, ‘S ve O’ harflerinin alt hizasındaki ‘passotours.com’ alan adı, ‘O’harfinin içinde sarı sarmal, ikinci ‘S’ harfinin içinde bir uçak ve … ibaresi boyunca mavi dalgalı bir şekilden oluştuğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka bir bütün halinde karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin müşterek bulunmasından kaynaklı yüksek düzeyde benzerlik bulunsa da, karşılaştırılan markalar tıpa tıp aynı değildir. Redde mesnet marka kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma marka iken, dava konusu marka başvurusu ise salt kelime markası niteliğini haizdir. Redde mesnet markada “…” ibaresinin içinde ve yer alan ve yukarıda tasvir edilen şekil unsurları da markaya belli bir düzeyde ayırt edicilik katmaktadır. Kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ilgili tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu husus SMK m.6/1 hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabilecektir. Bu durumda, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamı içerisine girecek şekilde benzerlik değerlendirmesi yapması, gerek SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen düzenlemeye, gerekse SMK m.5/1-ç bendinin uygulanmasını gösterir yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen mutlak tescil engeline ilişkin düzenleme, SMK’nin genel gerekçesinde AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasını amaçladığını belirten açıklama karşısında, AB’nin 2015/2436 sayılı topluluk marka direktifi ile 2017/1001 sayılı topluluk marka tüzüğünde mutlak tescil engeli olarak değil, nispi tescil engeli olarak düzenlenmiştir. SMK’nin AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasına ilişkin Kanun Koyucunun amacı doğrultusunda SMK m.5/1-ç bendinin dar yorumlanması, Kanun Koyucunun amacına uygundur. Esasında markaların benzerliği problemi, içerisinde subjektif unsurları barındırdığından SMK m.5/1-ç bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede ilk bakışta ve hemen aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgularının mevcudiyetinin aranması elzemdir. Somut olayda, yukarıda yer verilen maddi tespitler karşısında, ilk bakışta ve hemen markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadıkları, markalar arasında bulunan ve yukarıda açıklanan farklılıkların, marka başvurusunun yayıma çıkartılmasını zaruri kıldığı, davalı TÜRKPATENT’ce SMK m.5/1-ç bendi dayanak gösterilerek yapılan değerlendirmenin belirtilen gerekçelerle hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar yargılamanın sonucunu etkileyecek nitelikte bulunmasa da, davacı tarafın ileri sürdüğü müktesep hak iddiası da aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere, davacı 2009/38538 sayılı … markasının sahibi olup, 2010-2012 yıllarında … markasının başına getirdiği … ibaresi ile 5 adet marka tescil ettirdiği, 2013 yılından günümüze kadar ise … markasını son ekler ile tescil ettirdiği çok sayıda markanın sahibi olduğu görülmektedir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan hizmetleri kapsayan önceki tarihli davacı markaları; 2013/88851 sayılı “…”, 2014/108030 sayılı “…” ve 2018/64931 sayılı “… life” markasıdır. Görüldüğü gibi önceki tarihli işbu markalar …, … ve … … ibarelerinden müteşekkil kelime markalarıdır. Bu işaretler … sözcüğünün sonuna eklenen …, …, … kelimeleri ile oluşturulmuştur. Dava konusu marka ise … ibaresinden oluşmaktadır.
Davacının 2018/64931 sayılı … life ve 2014/108030 sayılı … markalarının dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle tescil tarihleri üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, dava konusu marka başvuru tarihinde halen hükümsüzlük tehdidi altında bulunduğu, dolayısıyla bu markaların taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmadığı görülmüştür. Şu halde müktesep hak iddiası bakımından sadece 2013/88851 sayılı … markası dikkate alınabilecektir. Bu işaret … ve … kelimelerinden oluşurken ilk bakışta …ve … olarak da algılanmaktadır. Dava konusu marka ise tek başına … ibaresi olup önceki markadan farklı olarak asli unsurlardan sadece … ön plana çıkarılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, önceki tarihli … markasının asli unsuru korunarak oluşturulmadığından, davacının bu markası da müktesep hakka mesnet teşkil etmeyecektir.
Belirtilen nedenlerle dava konusu marka başvurusu bakımından davacı tarafın müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet alınan marka arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığından, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalı TÜRKPATENT’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı TÜRKPATENT’ten alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.645,50 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.762,10 TL yargılama giderinin davalı TÜRKPATENT’ten alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/06/2021