Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/225 E. 2021/133 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/225 Esas
KARAR NO : 2021/133
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 31/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … GROUP şirketlerinden biri olduğunu, 1988 yılında İstanbul Ticaret Odası’na kaydolan müvekkili şirketin iştigal alanında Türkiye’nin en köklü şirketlerinden biri olduğunu, … tescil numaralı “…” ibareli markanın müvekkili şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin hem işletme adı hem de markasal olarak “…” ibaresi ile sunduğu hizmetler ile özdeşleşmiş ve yoğun kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış itibarlı bir marka olduğunu, müvekkili şirketin 2005 yılında Türkiye’nin ilk ve tek destinasyon spası olan … Otelini açtığını, bu otel ile müvekkili şirketin bir çok ödüle layık görüldüğünü, müvekkili şirket markasının tanınmış marka olduğunu, davalı şirket adına başvuru yapılan … numaralı “…” ibareli markaya müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın reddi üzerine YİDK nezdinde tekrar itiraz edildiğini, YİDK kararı ile de itirazın reddedilmesi üzerine işbu davanın açıldığını, dava konusu marka ile müvekkili şirkete ait markanın birebir ayniyette olduğunu, davalı markasının müvekkili markası ile açıkça iltibasa mahal verdiğini, markalar arasında görsel benzerlik bulunduğunu, her iki markanın esaslı unsurlarının herhangi bir anlamı bulunmadığından bu bakımdan da benzer olduklarını, markaların sessel olarak da benzer olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli seri markalara sahip olduğunu, aynı sınıfta tescil edilmek istenen davalı markasının müvekkili şirkete ait seri markalara benzerliği sebebiyle seri markaların devamı olarak algılanacağını, bütünsel olarak değerlendirildiğinde markaların karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzer olduğunu, markalar arasında sınıfsal benzerlik bulunduğunu, davalı tarafın “…” markası ile müvekkili şirkete ait “…” ibareli tanınmış markadan faydalanmaya çalıştığını, markalar ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, bu durumun müvekkili şirketi manen ve madden zarara uğratacağını, davalı markası oluşturulurken müvekkili şirket markasının başındaki “G” harfinin atılmasının markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, dava konusu markaların kullanıldığı mal/hizmetlerin tüketici kitlesinden fazlaca dikkatli olmasının beklenemeyeceğini, tüketicilerin davalı şirket ile müvekkili şirket arasında idari/organik/ekonomik işbirliği olduğunu düşüneceklerini, davalı şirketin markayı müvekkili şirketin izni ile kullandığı algısının oluşacağını, bu sebeple davalı şirketten hizmet satın alınması halinde müvekkili şirketin gelir kaybına uğrama ve imaj zedelenmesi tehlikesinin oluşacağını, davalı şirket markasının tescili halinde tescilli marka hakkına tecavüzün yanı sıra haksız rekabetin oluşacağını, davalı şirketin müvekkili şirkete ait markanın tanınmışlığından yararlanmak istediğinin aşikar olduğunu ve davalı şirketin tescil başvurusunda kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin markaları uzun yıllardır nizasız ve fasılasız kullandığını, “…” ibareli markanın yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, Google arama motorunda “…” ibaresi aratıldığında müvekkili şirketin internet sitesinin çıktığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markalarla ilgili basında bir çok haber yayınlandığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların konu aldığı ….’in yıllar önce Türkiye’de başlatıldığını ve bir çok ülkede eş zamanlı olarak kullanıldığını, müvekkili şirketin markalarının tanınmış olduğunu beyanla; … sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu … sayılı markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 11/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, markada siyah renkte dikdörtgen zemin üzerine altın sarısı renkte stilize edilmiş harfler kullanıldığını, taraf markalarında kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, markaların görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde birbirinden farklı olduğunu, bütünsel açıdan benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığını, davacı markasının düz bir yazı unsuru ile siyah renkte harfler kullanılarak düzenlendiğini, münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, davalı markasında olan bütünselliğin davacı markalarında bulunmadığını, markalarda kullanılan ibarelerin farklı olduğunu, vurgunun markanın başında olacağını ve markaların ilk kısımlarının tamamen farklı olduğunu, kısa markalarda yapılan ufak değişiklerin dikkat çekici olduğunu ve taraf markalarındaki farklılıkların ortalama tüketici kitlesi tarafından kolayca algılanabileceğini, davalı marka başvurusunun 35, 39, 41 ve 43. Sınıftaki bir kısım hizmetleri kapsayacak şekilde yapıldığını, söz konusu sınıf ve tescil edilmek istenen hizmetlerin yüksek düzeyde titiz alıcılara hitap ettiğini, dava konusu mallar kapsamında ortalama tüketicilerin markaları karıştırma ihtimali bulunmadığını, davacı tarafın markasının tanınmış olması sebebiyle davalı markasının tescil edilemeyeceği iddiasının isabetli olmadığını, davacının tanınmışlığa yönelik olarak dosyaya bilgi ve belge sunmadığını, davacının … sayılı markasının tanınmış marka statüsünde olmadığını, davacının kötü niyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … … TURİZM DANIŞMANLIK REKLAMCILIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. vekili 29/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı markasının herhangi bir ayırt edici özelliğe sahip olmadığını, siyah renkle düz bir yazı şeklinde yazıldığını, müvekkili şirkete ait markanın ise kelime, renk ve şekil unsurlarından oluştuğunu, siyah zemin üzerine altın sarısı harflerle yazıldığını, özgün bir yapıya sahip olduğunu, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan büyük farklılıklar olduğunu, markalarda kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, müvekkili şirketin markasının davacı markasından farklı bir birlik ve bütünsellik içerisinde tüketiciye sunulduğunu, iltibas değerlendirmesinde marka ibaresinin vurgusunun yer aldığı ilk harfin dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirket markasının “…” harfi ile, davacı markasının ise “G” harfi ile başladığını, markalar arasında iltibasa yol açacak bir benzerlik bulunmadığını, taraf markalarının kısa markalar olduğunu, kısa markalarda küçük farklılıkların ayırt ediciliği sağladığını, müvekkili şirket sahibinin davacı şirket markasını daha önce duymadığını, “…” ibaresini marka olarak kullanmasındaki sebebin şirket sahibinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadan önce Suriye’de kullandığı isminin WasimDabbah olmasından kaynaklandığını, bu durumun müvekkilinin kötü niyetli olmadığını gösterdiğini beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 35, 39, 41 ve 43. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 11.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.07.2019 tarih ve 328 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 10.09.2019 tarihinde … sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı yanın 16.12.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, ancak dava dışı üçüncü bir kişinin yayına yaptığı itirazların kısmen kabulü ile marka tescil başvurusundan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 26.03.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 13.05.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 25.08.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında yer alan “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tespihler. Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri.Matbaa ve ciltleme malzemeleri.Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar.Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçıla r için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.Büromakineleri.Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 41.SINIF: Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” ile itiraza mesnet … sayılı marka kapsamında yer alan “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir. 41.SINIF: Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” aynı, aynı tür, benzer hizmetlerdir. Zira bu hizmetler; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, benzer yerlerde satışa arz edilirler, aralarında rekabet ya da birbiri yerine ikame ilişkisi bulunur. Dolayısıyla yukarıda yer verilen hizmetler bakımından markalar arasında emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleştiği, dava konusu marka kapsamında yer alan sair hizmetler bakımından ise emtia ayniyeti/benzerliği şartının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; siyah zemin üzerine sarı renk ile yazılmış “…” harflerinden oluşmaktadır. “…” harfleri özel bir yazı karakteri ile oluşturulmuş, “…” ve “…” harfleri büyük harf ile yazılmıştır. Marka başvurusu kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmamaktadır. “…” ibaresinden oluşan dava konusu marka başvurusunun “… şeklinde okunacak ve telaffuz edilecektir. “…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Davalı şirket dilekçesinde “…” harflerinin, davalı şirket sahibinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadan önce Suriye’de kullandığı isminin WasimDabbah olmasından kaynaklandığını ifade etmiştir. Ancak ortalama tüketici bu ibareyi anlamsız kısa bir harf dizisi olarak algılayacaktır. Sonuç olarak; dava konusu marka, bir kelime markası olup, markanın tek ve esas unsuru “…” ibaresidir. İki harften oluşan dava konusu marka, kısa olarak nitelendirilebilecek niteliktedir.
Davacıya ait itiraza mesnet … marka; düz yazı, büyük harf ve siyah renk ile oluşturulmuş “…” ibaresinden oluşmaktadır. Marka başvurusu kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmamaktadır. “…” ibaresinden oluşan davacı markası “…” şeklinde okunacak ve telaffuz edilecektir. “…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Davacıya ait marka, bir kelime markası olup, markanın tek ve esas unsuru “…” ibaresidir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, her iki markanın aynı/benzer nesnelere/kavramlara çağrışım oluşturmadığı, her iki markanın da kısa olarak nitelendirilebilecek markalar oldukları, davacı markasının ayırt edici unsurunun bir bütün halinde “…” ibaresinden oluştuğu, dava konusu markanın da bir bütün halinde stilize şekilde yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, her iki markanın başlangıcını oluşturan harflerin farklı olduğu, makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin markaları bir bütün halinde algılandıkları ve markaların başlangıç kısımlarına diğer kısımlarına nazaran daha çok dikkat ettikleri, markaların başlangıç harflerinin farklı olmasının söz konusu ortalama tüketici kesimi nezdinde iltibas tehlikesini bertaraf ettiği, yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26.11.2019 tarih 2019/602 E 2019/7541 K sayılı kararında belirtildiği üzere; alfabede sınırlı sayıda harf bulunmakta olup bu harflerin kullanılması tek başına kimsenin tekeline bırakılmayacağından harf markaları ile kısaltma markalarında da ayırt edicilik düzeyinin zayıf ve koruma düzeyinin de düşük olduğunun kabulünün gerektiği, somut olayda da davacıya ait markanın 3 harften, dava konusu markanın ise 2 harften oluştuğu gözetildiğinde, davacıya ait kısaltma markasının somut ayırt ediciliğinin güçlü olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenle davalı markasının başlangıç kısmında yer alan farklılığın bu markayı davacı markasından yeteri derecede farklılaştırdığı, dolayısıyla; daha önce davacıya ait “…” markasını gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait stilize yazılmış “…” markasını gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde bu markayı davacı markasından farklı bir marka olarak algılayacağı, davacı marka sahibi ile davalı şirket arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususu yönünde de herhangi bir bağlantı kurmayacağı, bu nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, …)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı tarafça gerekçe gösterilen markasının tanınmışlığının ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, kaldı ki markaları oluşturan işaretlerin; görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları, bu nedenle tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak, öncelikle işaretler arasındaki benzerliğin gerçekleşmesi şartı mevcut olmadığından, tanınmışlık iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 112,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.629,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … … TURİZM DANIŞMANLIK REKLAMCILIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … … … TURİZM DANIŞMANLIK REKLAMCILIK EĞİTİM VE ÖĞRETİM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/03/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza