Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/21 E. 2021/119 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/21 Esas
KARAR NO : 2021/119

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “… yaşam” ve “…” kavramlarının ülkemizde tanınması konusunda öncü olan Uzman Diyetisyen … tarafından 26/01/2005 tarihinde kurulduğunu, “…” ibaresinin 2006 yılından beri müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin 2005 yılından bu yana “…” ve türevi ibareleri kullanarak faaliyette bulunduğunu, … tarafından “… GÜNLÜĞÜ” isimli kitabın 2006 yılında yayınlandığını, yine 2007 yılında “… İLE …” adlı bir başka kitabın çıktığını, …’ın 2007 yılından bu yana … Gazetesi’nde “…” isimli köşe yazısı yazdığını, … ve … isimli TV kanallarında “… İLE …” isimli programın bulunduğunu, “…” isimli akıllı telefon uygulamasının 2016 yılından bu yana kullanıcılara sunulmakta oluğunu, “…” isimli sosyal medya hesaplarının bulunduğunu, birçok firma ile iş ortaklığı yapıldığını, 12-13 Mayıs 2018 tarihlerinde … sponsorluğunda “…” festivali düzenlendiğini, davaya konu marka başvurusundan çok önceden beri başvuru konusu sınıfta kullanımlarının bulunduğunu, “…” ibaresinin kullanılması ile yüksek ayırt ediciliğe ulaştığını, kaldı ki Yargıtay içtihatları doğrultusunda markanın tanımlayıcı olması halinde dahi tescilli olduğu müddetçe korunmasının gerektiğini, markaların ayırt edilemeyecek ölçüde benzer olduğunu, dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davaya konu markanın “…” ibaresini aynen ve esaslı unsur olarak içerdiğini, daha önceden müvekkili tarafından “Dr. …’la …” ibareli bir başka markaya karşı açılan emsal davada markaların benzer bulunduğunu, yine dava dışı bir firmaya ait “… …” ibareli marka başvurularına karşı Kurum aşamasında yöneltilen itirazlar doğrultusunda başvuruların reddedildiğini, davaya konu markaların tescil sınıflarının aynı olduğunu, bu doğrultuda SMK 6/1. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, yine müvekkiline ait markaların tanınmış markalar olduğunu, müvekkili tarafından başka firmalara karşı ikâme edilen başka davalarda müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunun tespit edildiğini, bu doğrultuda SMK 6/5. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, öte yandan davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, davalıların müvekkilinin markalarının tanınmışlığından faydalanmak istediğini, bu doğrultuda SMK 6/9. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, tüm bunların yanında müvekkilinin www…com ve www…com.tr alan adlarının sahibi olduğunu, bu doğrultuda SMK 6/6. Madde uyarınca da tescil engeli bulunduğunu beyanla … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı markalarında yer alan “…” ibaresinin herkesin kullanabileceği türden tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, bu ibarenin davacı ile özdeşleşmeyeceğini, davaya konu markaların düşük ayırt ediciliğe haiz “…” ibaresini içermesinin karıştırılmaya sebebiyet vermeyeceğini, başvuru konusu marka ile itiraz konusu markaların tertip tarzı, yazım stilleri, ihtiva ettikleri farklı şekil ve renk unsurlarının, markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, davaya konu markanın bir bütün olarak algılanacağını, SMK 6/5. Maddenin uygulama şartlarının oluşmadığını, marka işlem dosyası sırasında, davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığına dair somut kanıtlar sunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … vekili 05/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa ait markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, “…” ibaresinin Türkçede “… ve …” anlamına geldiğini, düşük dereceli ayırt ediciliğe sahip markalar arasında yapılacak benzerlik incelemesinin hemen hemen aynılık seviyesinde benzerlik aranması kapsamında yapılmasının gerektiğini, müvekkiline ait markanın baskın unsurunun “şekil + …” ibaresi olduğunu, markaların bütünsel olarak benzer olmadığını, davacı tarafın “…” markalarının tanınmış marka korumasından yararlanabilmesi için gerekli şartları sağlamadığını, markaların benzer olmaması karşısında kötüniyet iddialarının da yerinde olmadığını, özgün olmayan bir ibare olan “…” ibaresinden kaynaklı olarak fikri mülkiyet haklarından bahsedilemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahıslara ait … nolu “W … … FESTİVALİ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış markalar olup olmadıkları, davacıya ait alan adları ile davalı marka başvurusu arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahısların marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadıkları, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahısların “W … … FESTİVALİ” ibaresinin 35. ve 41. sınıflarda bulunan “35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin tescili amacıyla 12.12.2018 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.12.2018 tarih ve 315 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 27.02.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2014/50629, 2014/59844, 2014/59847, 2016/32722, 2014/58468, 2014/58464, 2006/13342, 2016/12997, 2016/23963 sayılı markalar redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı yanın 07.10.2019 tarihinde karara itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 21.11.2019 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 26.11.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. Dava konusu marka 11.12.2019 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan “35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerin;
Davacıya ait 2014/50629 sayılı marka kapsamındaki “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” ile aynı/aynı tür hizmetler oldukları,
Davacıya ait 2014/59844 sayılı marka kapsamındaki “16.SINIF: Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). 41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” ile aynı/aynı tür/ benzer oldukları,
Davacıya ait 2006/13342 sayılı marka kapsamındaki “16.SINIF: Kağıt, karton (mukavva)… Kağıttan mamül havlular, peçeteler, tuvalet kağıtları, mendiller, çocuk bezleri; kağıt bebek önlükleri, kağıt masa örtüleri, amerikan servisleri, bardak ve tabak altlıkları; kağıttan mamül süs ve dekorasyon ürünleri… Kağıt, karton veya plastik malzemeden mamül ambalajlama ve sarma malzemeleri, kutular, koliler, kesekağıtları, kağıt torbalar; plastik poşetler ve çöp torbaları, kılıflar, folyolar ve tabakalar, gıda saklamada ve pişirmede kullanılan folyolar… Matbaa ve ciltleme malzemeleri: Ciltleme ipliği ve bezi, ciltlemede kullanılan diğer tekstil malzemeleri, matbaa harfleri, klişeler… Kırtasiye tipi yapıştırıcılar ve yapışkan bantlar… Basılı evraklar; basılı yayınlar, gazeteler, dergiler, kitaplar, rehberler, takvimler, posterler, resimler, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar) *… Yazı kağıtları, teksir kağıtları, parşümen kağıdı, pelür kağıt, kopyalama kağıtları, yazı ve hesap makinaları için kağıtlar ve rulolar, kartlar, defterler, not defterleri, not kağıtları (blok kağıtlar), zarflar, etiketler, dosyalar, albümler, klasörler, kitap ve defter kılıfları… Yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler: Kalemler, dolma kalemler, tükenmez kalemler, kurşun kalemler, gazlı kalemler ile bunların içleri ve uçları, rapidolar (çizim kalemleri ve uçları), maket bıçakları, model ve maketler, model ve maket yapımı için malzemeler, resim boyaları, boya kalemleri, resim fırçaları, resim paletleri…” ile benzer oldukları kanaatine varılmıştır. Zira karşılaştırılan bu mal ve hizmetler; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet ya da birbirini tamamlama ilişkisi bulunur, benzer yerlerde tüketicinin istifadesine sunulurlar.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; beyaz zemin üzerinde “W” harfi, altında turkuaz renkli ve büyük puntolarla yazılmış “…” ibaresi ile altında küçük puntolarla yazılmış, “… FESTİVALİ” ibarelerinden oluşan kompozisyon bir marka olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda bakıldığında, davaya konu marka başvurusunun esaslı unsurun bir bütün olarak marka kompozisyonu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın dava konusu marka ile aynı, aynı tür, benzer mal ve hizmetleri ihtiva eden itiraza mesnet markaları incelendiğinde; beyaz zemin üzerine siyah harflerle yazılmış, herhangi bir şekil yahut renk unsuru içermeyen kelime markaları oldukları, 2014/50629 ve 2006/13342 numaralı markaların yalnızca “…” ibaresinden oluştuğu, bu kapsamda esaslı unsurun bu ibare olduğu; 2014/59844 numaralı markada ise “…” ibaresinin yanında “GÜNLÜĞÜ” ibaresinin bulunduğu, bununla birlikte anılan ibarenin markaya ayırt edicilik katabilecek bir ibare olmadığı, tüm bu hususlar dahilinde davaya konu davacı markalarının esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Davacı tarafından sunulan delil dilekçesi ile davacı şirket yetkili … (ACIMIŞ)’a ait “…” isimli eserlere ilişkin mali hak devir sözleşmeleri bulunduğu, incelendiğinde; kitabın ismi olarak kullanılan “…” ibaresinin kullanım kapsamının NICE Sınflandırma sisteminin 16. Sınıfında bulunan “Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar.” kapsamında olduğu, yine dosyada mübrez … Gazetesi köşe yazısı ekran görüntüleri incelendiğinde; … tarafından kaleme alınan “…” isimli köşe yazılarının 07/03/2008 tarihinden başlayarak 13/03/2019 tarihine kadar düzenli olarak yayınlandığı, yine 25/02/2010 tarihli yapım sözleşmesinde program isminin “… İLE …” olarak belirtildiği, anılan kullanımın NICE Sınıflandırma siteminin 41. Sınıfına tekabül ettiği, yine 31/03/2020 tarihli “… BAHARA … İLE ALO DEYİN!” ve 01/04/2007 tarihli “BAHARA … GİRMEK İÇİN” başlıklı haberlerde “…” ibarelerinin … tarafından kullanıldığı, anılan haber metninde çekilişle … yaşam programı hediye edileceğinin belirtildiği, dosyada mübrez 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin Bilgi Üniversitesi bünyesinde düzenlenen sertifika programları incelendiğinde; programın “… İLE … EĞİTİM PROGRAMI” olduğu ve anılan kullanımın NICE Sınıflandırma sistemi uyarınca 41. Sınıf “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” kapsamında olduğu, yine davacıya ait Türk Ticaret Sicil Gazetesi Kayıtları incelenmiş olup davacı firmanın 26/01/2005 tarihinde kurulduğu ve kuruluşun 31/01/2006 tarih ve 6229 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 459. ve 460. sayfalarında ilan edildiği, şirketin yetkisinin … ACIMIŞ olduğu, şirketin tek ortağının da anılan kişi olduğu, “… Yaşam Festivali” isimli etkinlik kapsamında kullanımlara ilişkin ekran görüntüleri incelendiğinde; “… ile … Üzerine” başlıklı 28/10/2018 tarihli youtube kaydının yer aldığı, “Biletix” isimli uygulama üzerinde 12/05/2018 tarihinde “… ile …” isimli bir söyleşi etkinliğinin kamuya duyurulduğu, belirtilen tüm bu hususlar kapsamında somut uyuşmazlık ele alındığında; “…” ibaresinin internet alan adı, sertifika programları, festivallar, kitap isimleri, TV programları, işbirliği kapsamında davacının yetkilisi … (ACIMIŞ) tarafından kullanıldığı, bu kullanımların davaya konu markanın başvurusu sınıflarından olan 41. Sınıftaki hizmetler bakımından kullanım yolu ile “…” ibaresinin ayırt ediciliğini güçlendirdiği, dava konusu markada bulunan “W” harfinin doğrudan bir anlamı olmamakla birlikte “…” kelimesinden hareketle ilk baş harfini karşıladığı, “…” ibaresinin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tanımına göre; “Sadece hasta veya güçsüz olmamak değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halini” tanımladığı, kavramın Türkçe’de, “esenlik” veya “sıhhat” olarak tanımlandığı, …’in; yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla, bilinçli ve istekli olarak alınan kararları ve bu kararların uygulanma sürecini kapsadığı, bir başka deyişle; daha … yaşamak için farkındalıkla gösterilen çaba, en yüksek potansiyeli ortaya çıkarmak için tasarlanan yaşam biçimi, sürekli gelişmeye ve öğrenmeye dair verilen emek, kendini tanımak, sevmek ve kabul etmek eylemlerinin … kültürünün içinde yer aldığı, bu kapsamda bakıldığında anılan ibarenin diyet dahil bütünsel bir disiplini tanımladığı, davaya konu markada bulunan “… FESTİVALİ” ibaresinin ise davacı markalarında kullanılan anlamıyla “…” kavramı çerçevesinde düzenlenecek topluluk aktivitesi anlamına geleceği, tüm bu açıklamalara göre; dava konusu markada bulunan “…” ibaresi, bu ibarenin altında bulunan “… Festivali” kavramı ile birlikte düşünüldüğünde, “WELL” ibaresinin “…” ibaresinin kısaltılmışı, “FEST” ibaresinin “FESTİVAL” ibaresinin kısaltılmışı olarak birleştirildiği, bu nedenle ilgili tüketici kitlesi nezdinde “…, … Yaşam” gibi kavramlara çağrışım oluşturduğu, davacıya ait markaların da “…” kavramsal anlamı ile markasal etkisinin bulunduğu, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” markalarını gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “W … … FESTİVALİ” markasını aynı, aynı tür, benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde bu markayı kavramsal olarak bir bütün halinde “… Festivali” şeklinde algılayacağı, karşılaştırılan markaların kavramsal olarak aynı/benzer anlama gelmeleri ve davacı markalarının bilinilirliğinin kullanım yolu ile arttırılması nedeniyle, ilgili tüketici kesiminin bu markayı davacı markalarının serisi niteliğinde yeni bir marka olarak algılayacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; “…” ibaresinin internet alan adı, sertifika programları, festivallar, kitap isimleri, TV programları, işbirliği kapsamında kullanıldığı, bu kullanımların davaya konu markanın başvurusu sınıflarından olan 41. Sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri.” ile aynı/aynı tür/ilişkili olması, doktrinde söz gelimi grup şirketlerden birisi adına tescilli markanın o gruba dahil olan bir başka şirket tarafından kullanılması halinde markayı kullanan şirketin ortaklık yapısı da dikkate alınarak kanun anlamında kullanımın mevcut olduğunun kabul edilmesinin gerektiğinin belirtilmesi (Yasaman, H. & Altay, S. & Ayoğlu,T. & Yusufoğlu, F. & Yüksel, S (2004) Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, s.641), tüm bu kapsamda davacının eskiye dayalı kullanımlarının bulunması gerekçeleri ile dava konusu 41.sınıftaki hizmetler bakımından SMK m.6/3 hükmü koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı yan “…” markasının tanınmış olduğunu beyan etmiş olup bilirkişi heyetince Türk Patent ve Marka Kurumu Tanınmış Markalar Sicilinde yapılan araştırmada anılan ibarenin tanınmış marka olduğuna dair herhangi bir tescilin bulunmadığı görülmüştür. Bununla birlikte dosyada mübrez mahkeme kararları, bilirkişi raporları, …, …. gibi kanallarda programların bulunması, bu doğrultuda ülke geneline ulaşması, basılı kitap ismi olarak kullanılması, …. gibi Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının ve şirketlerinin beslenme danışmanlığının yapılması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde “…” ibaresinin, davacı adına belirli bir tanınmışlığa ulaştığı kanaatine varılmıştır. Tüm bu kapsamda davaya konu markayı gören tüketicilerin aklına davacının gelmesi ve tüketicilerin mezkûr markayı davacının seri markalarından birisi zannetmesi veya davacı ile bir bağlantısı olduğu yanılgısına düşmeleri nedeniyle, davalının haksız bir kazanç sağlaması ihtimali bulunduğu, bu suretle olumlu imaj transferinin gerçekleşme riski bulunduğu nazara alınarak SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacıya ait www…com ve www…com.tr alan adlı internet sitelerinin halihazırda aktif olmadığı, www…com alan adının 06/03/2008 tarihinde tescil olunduğu, alan adı sahibi olarak … Bilgisayar ve Teknoloji Hizmetleri göründüğü, www…com.tr alan adının ise 24/10/2007 tarihinde tescil olunduğu, alan adı sahibinin ise davacı şirket olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda anılan internet sitesi kapsamında herhangi bir kullanım tespit edilemediğinden SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahısların kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1, m.6/3 ve m.6/5 hükmü koşulları oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.814,50 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.931,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı TÜRKPATENT vekili, davalı … … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2021