Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/207 E. 2021/202 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/207 Esas – 2021/202
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/207 Esas
KARAR NO : 2021/202

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü

DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)-Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1953 yılında faaliyete başlayan ve stratejik önemi olan ilaç sektöründe faaliyet gösteren yüzde yüz Türk sermayeli, sektöründe üçüncü sırada yer alan ve Türkiye’nin en büyük ilk 500 firması içerisinde olan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin sektöründe bir çok ödül sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından yapılan … sayı ile “…” ibareli tescil başvurusuna müvekkili şirketçe 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi gerekçesiyle itiraz edildiğini, itirazın reddine dair karara itirazın da YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkili şirket itirazında gerekçe olarak gösterilen markaların 154195, 2003 17905, 2018 40467 sayıyla tescilli “…..” ibareli markalar olduğunu, YİDK kararının kurumun nihai kararı olması sebebiyle işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, taraf markalarından “…” ve “… ibareli markaların karşılaştırılmasında her iki markanın harf diziliminin birebir aynı olduğunu, markaları oluşturan “….” harflerinin aynı olduğunu, taraf markalarındaki ortak ibare salt “…” ibaresinden teşekkül etmediği halde Kurum tarafından ortak kökün “…” ibaresine indirgenmesinin yerinde olmadığını, taraf markalarındaki ortak ibarenin “…” ibaresi olduğunu, markaların aralarında bir bağ olduğu yönünde güçlü bir benzerlik arzettiklerini, müvekkili şirkete ait “…” markasının yanısıra yine müvekkili şirkete ait “…” markasının da varlığı sebebiyle davalı şirketin “…” ibareli markasının yeni bir versiyon, seri marka olduğu yönünde benzerliğin oluşmasına sebebiyet verdiğini, taraf markaları arasında görsel ve işitsel olarak güçlü bir benzerlik olduğunu ve bu benzerliğin markalar arasında bağ olduğu intibaası uyandırdığını, markaların refleksif olarak birbirilerini çağrıştırdığını, taraf markalarının Türkçe ibareler olmaması ve herhangi bir anlam ihtiva etmemesi sebebiyle tüketicilerin markaları benzer bulma ve ilişkilendirme riskinin daha yüksek olduğunu, müvekkili şirket markalarının 05. sınıfta tescilli olduğunu, davalı şirket marka başvurusunun da 05. sınıfın tüm malları için yapıldığını, taraf markalarının kapsamında aynı malların bulunduğunu, taraf markalarının aynı mal ve aynı tedaviye yönelik olarak kullanımı halinde markalar birbirileri yerine ikame edilebilir olacağından tüketicinin diğer markayı tercih etme riski bulunacağını, müvekkili şirketin bu durumdan olumsuz etkileneceğini beyanla; 5/1 alt sınıftaki emtialar bakımından; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptali ile … sayılı “…” ibareli markanın tescil kararının iptaline veya tescil edilmişse markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 31/08/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında kavramsal bir benzerlik bulunmaması, çekişme konusu malların hitap ettiği uzmanlaşmış tüketici kesiminin dikkat düzeyinin ortalamanın üzerinde olması, malların son kullanıcısı olan halkın genelinin ise ilaç vb. nitelikteki sağlığa yönelik ürünlerde ortalamanın üzerinde ihtiyat gösterecek olması gibi hususlar birlikte göz önüne alındığında, markalar arasında iltibas ve karıştırılma ihtimalinin doğmayacağını, taraf markalarının yazılış, okunuş ve anlam itibariyle 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzer bulunmadığını, taraf markalarının aynı firmanın markası gibi algılanacak nitelikte olmadığını, itiraza mesnet 154195 sayılı markanın 05. Sınıfta yer alan “Tıbbi ilaç” üzerinde tescilli olduğunu, davalı markasının ise 05. Sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstildenmamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” üzerinde tescil olunmak istendiğini, çekişme konusu malların niteliği ile bu malların hitap ettiği tüketici kesiminin dikkat düzeyi göz önüne alındığında markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ilaç markalarının dikkat seviyesi yüksek olan bilinçli tüketici kesimine hitap ettiğini, taraf markalarının konusu olan ürünlerin ortalama alıcı kitlesinin doktor ve eczacılar olduğunu, iltibas ihtimalinin bu gruptaki alıcılar yönünden değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, taraf markalarının kapsamında bulunan emtiaların nihai kullanıcılarının hastalar olmasına rağmen ürünlerin eczacılar tarafından doktor reçetesine bağlı olarak satıldığını, ilgili tüketici kitlesi olarak doktorlar ve eczacıların dikkate alınması gerektiğini, bu kişilerin ilaçları salt aynı rafta yer alması nedeniyle karıştırmayacak düzeyde bilgi birikimine sahip uzman kişiler olduğunu, ilgili tüketici kitlesinin markaların farklı üreticilere ait markalar olduğunu anlayabileceklerini ve üreticiler arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, markaların görsel ve işitsel olarak farklılaştığını, kavramsal olarak bir benzerlik bulunmadığını, ilaç markalarının orijinal niteliği az olan, ayrım gücü zayıf markalar olması karşısında ve karıştırılma ihtimalini ortadan kaldıracak küçük ilave veya değişikliklerle iltibas ihtimalinin bertaraf edilebileceğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İLAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ vekili 17/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin veteriner ilaçları ve çevre sağlığı alanlarında faaliyet gösteren, sektörün önde gelen ve tanınmış firmalarından biri olduğunu, müvekkili şirketin tahriş, tahrip ve enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılmak üzere ürettiği ilaca, hastalığın tıbbi literatürdeki karşılığı olan “…” kelimesinin ilk iki hecesine, bu hastalığı sona erdireceği anlamında “SON” ekini ekleyerek “…” kelimesini türettiğini, uyuşmazlık konusu ürünlerin 5. sınıf mal ve hizmet kategorisinde bulunan tıbbi, kimyevi veya veterinerlik amaçlı ilaçlar olduğunu, bu sınıf yönünden en önemli farkın tüketici kitlesindeki nitelik farkı olduğunu, tüketici kitlesinin doktorlar ve eczacılar olduğunu, bu kişilerin eğitim ve bilgi düzeyleri dikkate alındığında tek harf faklılığını dahi kolaylıkla ayırt edebileceklerini, markaları karıştırmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Yargıtay’ın ilaç markalarına ilişkin içtihatlarında diğer ürün ve hizmetlere nazaran çok daha esnek davrandığını, bu yönde birçok Yargıtay ilamı bulunduğunu, markalar arasında iltibasa neden olacak ölçüde görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığını, markalar arasında benzerlik içeren “…” bölümünün kök sözcüğü “…” olan bir tıp terimi olduğunu, “…” ibaresinin hiç kimsenin kullanım tekelinde olmadığını, davacı yanın emsal olarak sunduğu yargı kararındaki markaların 29 ve 30. sınıflardaki ürünlere ilişkin olduğunu, bu ürünlerin tüketicisinin her kesimden insanlar olduğunu, söz konusu içtihadın somut olaya tatbikinin mümkün olmadığını, davacının marka hükümsüzlüğüne ilişkin talebinin farklı bir usule tabi olduğunu, bu talep yönünden mahkemenin yetkisiz olduğunu, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin davayı görmeye yetkili olduğunu, davacı tarafın alıntı yaptığı mevzuat ile huzurdaki davanın bir alakası bulunmadığını, “…” ibaresinin herhangi bir dilde hiçbir manası olmadığını, dolayısıyla “…” kökü ile “son” eki kombinasyonu türetilen “…” ibaresinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı yanın dava konusu markanın mutlak ret gerekçesiyle reddedilmesi gerektiği yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu beyanla; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini, esasen ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının 5/1 altsınıftaki emtialar bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…, … ve …” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının 5/1 altsınıftaki emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, davalı şirket vekilinin ileri sürdüğü yetki ilk itirazının yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin 09.12.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı şirketin ileri sürdüğü yetki ilk itirazı kabul edilerek; davacının, davalı şirkete yönelttiği markanın hükümsüzlüğü istemli dava, iş bu esasa kayıtlı dava dosyasından tefrik edilerek mahkememizin 2020/347 Esas sayısına kaydedilmiş, 22.12.2020 tarih 2020/347 E 2020/373 K sayılı karar ile de; markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş olup, başvuruyu inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 16.04.2021 tarih 2021/644 E 2021/529 K sayılı kararı ile; mahkememizce verilen yetkisizlik kararının hatalı olduğu, markanın hükümsüzlüğü istemli dava ile YİDK kararının iptali istemli davanın birlikte görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verdiği, kaldırılan dava dosyasının mahkememize iade edildiği ve mahkememizin 2021/124 Esas sayısına kaydedildiği, bu dava dosyası üzerinden de, verilmiş kesin istinaf kararı uyarınca, mahkememizin 11.05.2021 tarih 2021/124 E 2021/178 K sayılı kararı ile, söz konusu dosyanın iş bu esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılama bu şekli ile yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 05. sınıfta bulunan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtialarının tescili amacıyla 30.01.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2019 tarih ve 318 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 11.04.2019 tarihinde 94/009382, 2003/17905, 2018/40467 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 31.01.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 24.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. (7226 sayılı Kanun Geçici 1.maddesi uyarınca durma süreleri de dikkate alınmıştır.) Dava konusu marka başvurusu 21.05.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davaya konu emtialar, 5/1 alt sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtialarına ilişkindir. HMK m.26 hükmü gereği, taleple bağlılık ilkesi uyarınca, dava dilekçesinde netice kısmında talep edilen bu emtialar dava konusu yapılarak yargılama yürütülmüş, dava konusu marka kapsamında 5.sınıfın diğer alt sınıfında yer alan emtialar dava konusu yapılmadığından, bu emtialar dava malzemesi dışında tutulmuştur.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında 05. sınıfta bulunan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtiaları, davacıya ait itiraza mesnet 2003/17905 ve 2018/40467 sayılı markalarda aynen yer almaktadır. Davacının 154195 sayılı markası kapsamında sadece “Tıbbi ilaç” emtiası yer almakta olup, dava konusu marka “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtiası yönünden, davacının 154195 sayılı markası ile bu emtialar da aynı, aynı türdür. Bu hale göre; yukarıda aynı/aynı tür emtialar içerdiği belirtilen davacı markaları ile dava konusu marka arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; “…” ibaresinden oluşmakta olup, marka kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmadığı gibi, herhangi bir tali unsur da barındırmamaktadır. Dava konusu marka küçük harflerle ve siyah renk ile yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunmakta ve telaffuz edilmektedir. Dava konusu markanın esas ve tek unsuru “…” ibaresidir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; büyük harfle ve siyah renk ile yazılmış “…”, “…” ve “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Markalar kapsamında şekil unsuru bulunmadığı gibi, markalar herhangi bir tali unsur da içermemektedir. Davacıya ait markalardan “…” ve “…” ibareli markalar yazıldığı gibi okunmakta olup, davacıya ait bir diğer marka olan “…” ibaresi “….” olarak telaffuz edilmektedir. Davacıya ait markaların, herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Davacıya ait markaların esas ve tek unsuru “…”, “…” ve “…” ibareleridir.
Taraf markalarını oluşturan kelimeler, herhangi bir etken madde isminden oluşmamakla birlikte, dava konusu marka olan “…” ve davacıya ait markalardan “…” ve “…” ibareli markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresi, “…” ibaresine atıfta bulunan bir ibaredir. “…” terimi, “İLTİHAP” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla; “…”, “…” ve …” markalarının; 5/1 alt sınıfta yer alan emtialar bakımından tasviri nitelikte bulunan, kimsenin tekeline verilemeyecek “İLTİHAP” kelimesinin tıbbi terim karşılı olan “…” kelimesinin kısaltılmışı olan “…-” hecelerinin yanına eklenen muhtelif hecelerle türetilmiş markalar oldukları, markalarda yer alan “…-” hecelerinin 5/1 alt sınıftaki emtialar bakımından ayırt ediciliği bulunmayan tasviri bir kısaltma olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Davaya konu 5/1 alt sınıfta bulunan emtiaların doktorlar, veterinerler, eczacılar ve diş hekimlerine hitap eden emtialar oldukları, ilaç emtialarının reçeteli veya reçetesiz satılabilecekleri, reçetesiz satılma ihtimalinde, bu emtiaların Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmelik m.4/1-d bendi gereği eczaneden temin edilebilecekleri, dolayısıyla ancak eczacı vasıtasıyla nihai tüketiciye ulaştırılabileceği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2019/255 E 2019/7023 K sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih 2018/478 E 2018/1157 K sayılı kararında; 5/1 altsınıfta bulunan emtiaların genel olarak farmasötik ürünler olup, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra, doktorlar tarafından reçetelendirilip eczacılar tarafından hastaya verildiği, dolayısıyla iltibas tehlikesi bakımından mesleki ihtisas sahibi doktor ve eczacıların dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğinin kabul edildiği, 5/1 altsınıfta bulunan emtiaların doktor, veteriner ve eczacı gibi ihtisas sahibi kimselere hitap eden veya eczacı vasıtasıyla hastaya ulaştırılan emtialar oldukları, dolayısıyla söz konusu uzman kimselerin bilinç düzeyi dikkate alınarak iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği, markalarda müşterek olarak bulunan “…-” hecesinin “…” kelimesinin kısaltılmışı olduğu, davaya konu emtiaların hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin bu ibareyi hemen ve ilk bakışta “…” terimi ile bağdaştıracağı, bu terimin davaya konu 5/1 alt sınıftaki emtialar bakımından ayırt ediciliği bulunmayan tasviri-jenerik bir ifade olduğu, dolayısıyla dava konusu markalarda yer alan “…-” hecesinin markasal ayırt edicilik incelemesinde ön planda olduğunun söylenemeyeceği, buna göre; daha önce davacıya ait itiraza mesnet “….” markalarını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu 5/1 alt sınıftaki emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayabileceği, markalarda müşterek olarak yer alan ve tek başına ayırt ediciliği bulunmayan “…-” kısaltması haricinde markaları oluşturan diğer hece unsurlarının birbirlerine benzemedikleri, markaları oluşturan genel görünümlerin davaya konu emtiaların hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi nezdinde birbirlerinden farklılaştığı, bu nedenle ilgili tüketici kesiminin markalar arasında herhangi bir ilişki kurmayacakları gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacakları, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 hükmü koşulu somut olayda oluşmadığından, gerek YİDK kararının iptali istemli; asıl ve markanın hükümsüzlüğü istemli; birleşen davaların reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen davaların REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 251,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.768,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … İLAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin yapmış olduğu 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … İLAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı-birleşen davacı vekili, davalı-birleşen davalı şirket vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/06/2021