Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/196 E. 2021/142 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/196 Esas – 2021/142
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/196 Esas
KARAR NO : 2021/142

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 07/08/2020
KARAR TARİHİ : 26/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 07/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Tescili talep edilen “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait esas unsuru “…” ve “…” ibareleri olan markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının herkes tarafından bilinen markalar olduğunu, “…” ibareli markanın iltibas yaratacak ve müvekkili şirketin tanınmışlığından yararlanacak ve haksız rekabet oluşturacak olmasının Kurum tarafından reddedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, dava konusu markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, dava konusu marka başvurusu için 07, 12 ve 35. Sınıflarda tescil talep edildiğini, ancak bu sınıflarda müvekkili şirkete ait markaların tescille koruma altında olduğunu, bu nedenle taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerliğin de mevcut olduğunu, “…/…” ibareli markaların müvekkili şirkete ait seri markalar olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde tüketici nezdinde müvekkili şirketin seri markalarının devamı olduğu yönünde intiba oluşacağını ve müvekkili şirket tarafından yeni bir marka yaratıldığının düşünülebileceğini, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait www…..com.tr ibareli alan adı ile benzer olduğunu, bu hususun Kurum tarafından hatalı değerlendirilmiş olduğunu, “…” ve “…” ibaresinin müvekkili şirkete ait ticaret unvanının ve işletme adının esas unsuru olmasının yanı sıra müvekkili şirkete ait alan adının da esas unsuru olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’de 65 yıldır modern perakende sektörünün öncülüğünü yapmakta olduğunu, “…” ve “…” ibareli markaların sektörünün en prestijli markalarından “…” markası adı altında piyasaya sürülmekte olduğunu, “…” markasının Kurum nezdinde tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, “…” markasının tanınmışlığı nedeniyle de tüketici nezdinde esas unsuru “…” ve “…” ibareli markaların bilinir kılınmış olduğunu, tüketicinin “… …” markasını butik mağaza zincirleri olarak tanımakta olduğu ve tercih ettiğini, Türkiye’de toplam 60 adet “… …” mağazası bulunduğunu, konsept mağazacılık anlayışıyla sektöründe bir ilk olduğunu, müvekkili şirkete ait tanınmış markanın benzerinin tescil başvurusuna konu edilmesinin kötü niyetli olarak kabul edilmesi ve başvurunun reddedilmesi gerektiğini beyan ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 08.06.2020 tarih ve … sayılı kararının iptalini ve 2019/84501 sayılı marka başvurusunun reddini, tescil işlemlerinin durdurulmasını, markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 19/08/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 2018/46649 sayılı markanın, siyah büyük harflerle, farklı bir yazım sitiliyle yazılmış “…” ibaresi ile bu ibarenin üst kısmında yer alan “m” harfine benzeyen bir şekil unsuru ile bir dairenin içinde yer alan dişli figürlerinden oluşmakta olduğunu, davacının itiraz konusu olan 99 000293, 99 000296, 99 000295 sayılı markalarının içi mavi dolgulu bir üçgen şeklinin üzerine yerleştirilmiş turuncu renkli “…” ibaresi ile üçgenin altında yer alan mavi renkli “…” kelimesinden oluşturulmuş olduğunu, 2004 41535 sayılı itiraza mesnet markada ise aynı şekil ve ibareler yer almakla birlikte renk unsuru bulunmadığını, markanın siyah-beyaz şekilde dizayn edilmiş olduğunu, davacının itiraz konusu diğer markalarının ise; “… online Bir tıkla alışverişi evinize indirin!”, “… ..” ibarelerinden oluşmakta olduğunu, söz konusu markaların çoğunda “…” ibaresinin, diğer ibarelere nazaran belirgin olmayan ve küçük bir konumda olduğunu, davacıya ait “…/…” ibaresini taşıyan itiraz konusu markaların, ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, “…/…” sözcüğünün “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamına gelmekte olduğunu, herkesin kullanabileceği türden, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, tüketicinin bu ibareye sürekli maruz kaldığından bu ibareyi her duyduğunda veya gördüğünde belirli bir firma ile ilişkilendirme yoluna gitmeyeceği, dolayısıyla; eski markanın ayırt edici gücü yönünden markaları ele aldığımızda, düşük düzeyde ayırt ediciliği haiz “…/…” ibareli davacı markaları ile davaya konu “…+Şekil” ibaresinin karıştırılmasının olası olmadığını, davalının, … ibaresini, BAT kelime unsuru ve dikkat çekici bir şekil unsuru ile birlikte bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullandığını, tüketicilerin, davalı markasındaki “…” ibaresini hiçbir zaman münferit olarak seçip algılamayacaklarını, “…” ibaresini bir bütün olarak algılayacaklarını, “…” ibaresinin zayıf niteliği sebebiyle farklı kelime veya eklerle birlikte kullanım halinde genel izlenim olarak kolaylıkla farklılaşabildiğini, başvuru konusu marka davacı markalarına benzer olmadığından, tanınmışlığın huzurdaki davaya etkili olmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen risklerin varlığını davacı tarafından ispatlayacak bir delilin mevcut davada bulunmadığı, başvuru konusu markanın tescili veya bu ürünlerle ilgili olarak kullanımı halinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin olarak da, itirazda, davacının tanınmışlığını ileri sürdüğü markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından, başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösterir kanıtlar itiraz ekinde sunulmadığından davacının, davalının başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 14/09/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava konusu … markası için müvekkiline daha önce Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/132 E. Sayılı dava dosyası ile dava açmış olduğunu, bu davada hali hazırda yargılamanın devam ettiğini, söz konusu davada tarafların dellillerinin toplanmış ve dava konusu hakkında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış olduğunu, bilirkişi raporunda davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun tespit edilmiş olduğunu ve müvekkili lehine rapor tanzim edilmiş olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, dava konusu markanın … yani akrobasi hareketleri yapan insan anlamındaki ibareden türetildiğini, üretilen ürünün bir makine olmasından dolayı makine ibaresinin başlangıcındaki MAK ve … ibaresindeki … ibaresinin birleşimi ile oluşturulmuş olduğunu, alelade seçilmiş bir isim olmadığını, davacı tarafın “…” ve …” ibareleri üzerinde tekelleşme çabası içinde olduğunu, iyi niyetli olmadığını, dava dilekçesinde markaları ikişer defa yazarak çok fazla markası olduğu imajı yaratmaya çalıştığını, davacının dava konusu markanın … gibi markalar ile de benzerlik taşıdığını iddia ettiğini, dava konusu markaya konu ürünlerin davacı tarafa ait markalara konu ürünler ile benzerliği olmadığını, hedef kitlelerinin de birbirinden farklı olduğunu, … markasına konu ürünün ilk olarak bir tarım makinesi olaak üretileceğini, proje tamamlandığında ortaya son teknoloji ürünü piyasada emsali olmayan bir traktörün çıkacağını, davacı tarafa ait markalara konu ürünlerin ise daha çok gıda, temizlik ve bakkaliye ürünleri olduğunu, davacı faaliyet alanının müvekkiline ait ürün ile tamamen farklı olduğunu, ürünlerin karıştırılma ihtimali olmadığını, davacı tarafın konuşma kurallarına ve kılavuzuna yeni anlamlar getirmeye çalıştığını, Türkçe’nin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğunu, “c” nin “k” olarak okunmaya çalışıldığını, Türkiye’de Türkçe konuşulup, Türkçe yazıldığını, kimsenin “c” yi “k” olarak okumayacağını, yaratılmaya çalışılan karma dilin kabul edilmediğini, … markası tescil edildikten sonra pek çok tanıtım, duyuru ve reklam çalışması yapılmış olduğunu, ürünün teknopark içinde yapılan ve geliştirilen bir ürün olduğu için haftalık yüzlerce ziyaretçi tarafından ziyaret edilmekte olduğunu ve oldukça ilgi çektiğini, birçok televizyon kanalında ürünün canlı olarak anlatıldığını, ürünün tüm dünyada tanınan bir ürün haline geldiğini ve markanın tanınmış marka haline geldiğini, davacı tarafın müvekkilinin ürettiği üründen ve markasından faydalanmaya çalıştığını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan tescili halinde Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2019/84501 nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…, ……” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’in “Şekil+…” ibaresinin 07, 12 ve 35. sınıflarda bulunan “07.01 Ahşap, metal, cam ve plastik malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, bunlara şekil verilmesi için makineler, takım tezgahları ve bu amaçla kullanılan endüstriyel robotlar, üç boyutlu yazıcılar. 07.02 İş makineleri: dozerler, kepçeler, ekskavatörler, yol yapım ve kaplama makinaları, sondaj makinaları, kaya delme makinaları, süpürme makinaları ve aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. 07.03 Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. 07.04 Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar, içecek yapım ve işleme makineleri.07.05 Kara taşıtları için olanlar hariç motorlar, elektrikli motorlar, bunların parçaları ve tertibatları: hidrolik, pnömatik kontroller, kara taşıtları için olanlar hariç frenler, balatalar, krank milleri, dişliler, silindirler, pistonlar, türbinler, filtreler; kara taşıtlarında kullanılan ve bu sınıfta yer alan parçalar: taşıtlar için yağ, yakıt ve hava filtreleri, egzozlar, egzoz manifoldları, silindirler, silindir başları, pistonlar, karbüratörler, yakıt dönüşüm cihazları, enjektörler, yakıt tasarruf cihazları, pompalar, valfler, marşlar, dinamolar, bujiler 07.06 Rulmanlar, bilyalı veya masuralı yataklar. 07.07 Lastik sökme ve takma makineleri. 07.08 Alternatörler, jeneratörler, elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. 07.09 Boya makineleri, otomatik boya püskürtme tabancaları, elektrikli, hidrolik ve pnömatik zımbalama makineleri ve tabancaları, elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava üreticiler, kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukarıda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar. 07.10 Elektrikli ve gazlı kaynak makineleri, elektrikli ark kaynak cihazları, elektrikli lehim cihazları, elektrikli ark kesme cihazları, elektrikli kaynak makine elektrotları ve bunlarla aynı işleve sahip robotlar. 07.11 Matbaa makineleri. 07.12 Ambalajlama makineleri, doldurma-tapalama ve kapatma makineleri, etiketleme makineleri, tasnifleme makineleri ve yukarıda sayılan makinelerle aynı işleve sahip robotlar ve robotik mekanizmalar (elektrikli plastik kapama/mühürleme cihazları [paketleme] dahil). 07.13 Tekstil makineleri, dikiş makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip endüstriyel robotlar. 07.14 Makine veya motor parçası olmayan pompalar (akaryakıt dolum ve dağıtım pompaları ve bunların tabancaları dahil). 07.15 Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler; yıkama makineleri (çamaşır/bulaşık yıkama makineleri, ısıtmalı olmayan santrifüjlü çamaşır kurutma makineleri dahil); zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler, elektrikli süpürgeler ve bunların parçaları. 07.16 Otomatik satış makineleri. 07.17 Galvanizle kaplama ve elektroliz (akımla kaplama) makineleri. 07.18 Elektrikli açma kapama mekanizmaları. 07.19 Makine ve motorlar için silindir contaları.12.01 Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. 12.02 Bisikletler ve bunların gövdeleri, gidonları, çamurlukları. 12.03 Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. 12.04 Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. 12.05 Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. 12.06 Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. 12.07 Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. 12.08 Patinaj zincirleri. 12.09 Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. 12.10 Lastik şişirme pompaları. 12.11 Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. 12.12 Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar. 12.13 Bebek arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler. 12.14 El arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar. 12.15 Raylı taşıtlar: Lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, teleferikler, telesiyejler. 12.16 Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). 12.17 Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç).35.02 Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35.03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.35.04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 35.05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.Gübreler ve topraklar.İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler.Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler.İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.Değerli olmayan maden cevherleri.Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller.Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler.Eleme, filtreleme ve benzeri amaçlar için yapılmış metalden malzemeler. Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller. Metalden hırdavatçı (nalburiye) eşyası: vidalar, çiviler, cıvatalar, somunlar, pimler, pullar, dağcılar için metal pitonlar, zincirler, metal mobilya bağlantıları ve tekerlekleri, sanayide kullanılan metal tekerlekler, kapı ve pencere kolları, metal menteşeler, ispanyoletler, metal kilitler, kilit anahtarları, metalden anahtar taşıma halkaları, metalden makaralar.Metalden havalandırma, ısıtma, kanalizasyon, telefon, yeraltı elektrik ve iklimlendirme tesisatları için havalandırma kanalları, menfezler, menfez kapakları, bacalar, baca şapkaları, menhol (baca) kapakları, ızgaralar.Metalden mamul işaretle gösterme, yönlendirme, belirtme, tanıtma amaçlı malzemeler: tabelalar, panolar, plakalar, metalden ışıksız trafik yönlendirme işaretleri.Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar.Madeni para kasaları. Metalden mamul demiryolu malzemeleri: raylar, ray bağlantıları, makaslar.Madeni iskele babaları ve şamandıraları, madeni dubalar, deniz taşıtları için çapa demirleri.Döküm işleri için madeni kalıplar (makine parçası olanlar hariç).Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar.Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları.Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar.El arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar.Raylı taşıtlar: Lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, teleferikler, telesiyejler.Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç).Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 09.09.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/84501 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 27.12.2019 tarihinde 2018/83525, 2014/43693, 2010/60282, 2009/42372 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 30.03.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 10.06.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafın hükümsüzlük istemi bakımından dava dilekçesinde davaya gerekçe olarak gösterdiği 2015/35900 sayılı “….” markalarının davaya konu “Şeki+…” ibareli marka ile 07 ve 35. Sınıflarda aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetleri içerdiği tespit edilmiş olmasına rağmen markalar ortak herhangi bir kelime veya şekil unsuru içermediğinden dava konusu marka ile davacıya ait bu markalar arasında davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
07. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemleri bakımından davaya gerekçe olan 2018/83525 sayılı marka tescili kapsamındaki 07. sınıftaki mallar ile aynı/aynı tür olduğu,
35. Sınıfta 02, 03 ve 04. alt grupta yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemleri bakımından davaya gerekçe olan 2014/43693, 2009/42372, 2010/60282 sayılı markaların tescil kapsamında yer alan hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu,
35. Sınıfta 02, 03, 04 ve 05. alt grupta yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait sadece hükümsüzlük istemi bakımından davaya gerekçe olan 2012/06560, 2015/09794, 2016/103493, 2016/53278, 2018/83521, 2018/44367, 2013/13864 sayılı markaların tescil kapsamında yer alan hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu, tespit edilmiştir.
Bununla birlikte davacı şirkete ait davaya gerekçe markalardan 2009/42372, 2009/42373, 2009/42374, 2009/42371, 2010/46527 sayılı markaların tescil kapsamında 35. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri.” nin bulunduğu tespit edilmiştir. 35. sınıfta son alt grupta yer alan bu hizmetler genel ifadeye sahip, belirli bir mal grubuyla sınırlandırılmamış hizmetlerdir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/8877 E 2018/171 K, 2015/8504 E 2016/3492 K, 2015/12715 E 2017/1112 K, 2011/15502 E 2013/461 K, 2017/3588 E 2019/642 K sayılı müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere; mağazacılık hizmetinin daha önceki tarihte 35.sınıf için bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da benzer tür hizmetler olduklarının kabulü için, tescilli marka sahibinin itiraz ettiği başvuru kapsamında sayılan malların da kendisi tarafından bu hizmet altında satışa sunulmasının kanıtlanması gerektiği, genel perakende satış hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “Çoğun içinde az da vardır.” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacağı düşüncesinin de kabul edilemeyeceği, ilkeleri benimsenmiştir. Bu nedenle; 35. sınıf son alt grubunda “genel olarak” tescilli önceki markalar ile 35. sınıf son alt grubunda emtiaların yönünden spesifik olarak sınırlandırılmış sonraki tarihli markaların kapsamındaki emtiaların doğrudan benzer olarak kabul edilmemesi gerektiği ve önceki marka sahibinin, fiilen gerçekleştirdiği mağazacılık/perakende satış hizmetlerinin hangi emtia ve sektöre ilişkin olduğunu ispatlaması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Söz konusu markaların 5 yıldan uzun süredir tescilli olmasına rağmen idari süreçte 2009/42372 sayılı marka bakımından davalı tarafından sunulan itiraza karşı görüş dilekçesinde itiraz sahibinden söz konusu marka için kullanım kanıtı sunulmasının talep edilmediği ve eldeki dava dosyası kapsamında da davacı şirketin 2009/42372, 2009/42373, 2009/42374, 2009/42371, 2010/46527 sayılı markalarını 35. Sınıfta 07 ve 12. Sınıfta yer alan malların bir araya getirilmesi hizmetleri bakımından kullanıldığına ilişkin delil sunmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacıya ait bu markalar kapsamındaki genel olarak düzenlenmiş perakendecilik hizmetleri ile dava konusu marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; YİDK kararının iptali istemi bakımından yapılan incelemede taraf markalarının 07. sınıfta yer alan tüm mallar ile 35. Sınıfta 02, 03 ve 04. Alt sınıflarda yer alan hizmetler bakımından aynı/aynı tür olduğu, hükümsüzlük istemi bakımından ise taraf markalarının 07. Sınıfta yer alan tüm mallar ile 35. Sınıfta 02, 03, 04 ve 05. Alt sınıflarda yer alan hizmetler bakımından aynı/aynı tür olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyi incelendiğinde; taraf markalarının 07. Sınıftaki çakışan malları dikkate alındığında, bu malların gündelik ürünlere kıyasla daha az sıklıkla satın alınan ve fiyat bakımından yüksek olan, tüketicinin satın almadan önce araştırma yaparak, piyasadaki alternatifleri ile karşılaştırabileceği türden ürünler olması nedeniyle ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin yüksek olacağı, 35. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından ise tüketici kitlesinin eğitim, yaş, uzmanlık bakımından çeşitlilik göstermesi, bir kısmının alım öncesinde araştırma ve karşılaştırma yapılma ihtiyacı duyulan, bir kısmının ise anlık kararlarla alınabilen türde hizmetler olması, parasal değerlerinin farklılık göstermesi, diğer bir ifadeyle hizmetlerin tüketici kitlesi, parasal değeri vb. unsurlar bakımından geniş bir yelpazede olması nedeniyle hizmetin türüne göre ortalama tüketicinin göstereceği dikkat derecesinin düşük, orta veya yüksek olabileceği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu 2019/84501 sayılı marka incelendiğinde; beyaz zemin üzerinde koyu gri renkteki … ibaresinin yanı sıra bu ibarenin üst kısmında boyutu bakımından ön planda yer alan ayırt edici şekil unsurundan oluşmaktadır. Söz konusu marka, kelime ve şekil kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markadaki “…” kelime unsurunun Türkçe’de herhangi bir karşılığı olmayan ve sözlüklerde yer almayan yaratılmış, ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu görülmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “… ” ibareli markaların yanı sıra çeşitli ibareler ve figürler ile birlikte tescil edilmiş “…” ibareli markalardan ve “…” ibareli markalardan oluşmaktadır. Davacı markalarında yer alan “…” ve bu ibarenin İngilizce karşılığı olan “…” ibaresinin “büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamlarına gelmesi, günlük hayatta ve ticaret hayatında yaygın kullanımı olan, bu nedenle de herkesin kullanımına konu olabilecek bir ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu kanaatine varılmıştır.
“…/…” ibaresi Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir.(Ankara BAM 12/12/2019 Tarih 2018/1773 E 2019/1290 K) Nitekim bu husus, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edilmiştir. Yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13/09/2017 tarih 2016/1578 Esas 2017/4311 Karar sayılı kararında da “…/…” ibareli davacı markalarının yüksek ayırt ediciliğinin bulunmadığı benimsenmiştir.
Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 25.09.2020 tarih 2019/390 E 2020/763 K sayılı bir kararında da; “…” kelimesinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu belirtildikten sonra,”… SOFT” markası ile “… …” markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03.02.2021 tarih 2020/1414 E 2021/787 K sayılı kararına konu bir uyuşmazlıkta da; “…/…” ibarelerinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, davacıya ait bu ibareleri içerir markalar ile “MAKROKİM” markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; markalar arasında davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi nezdinde markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, davacı markalarında yer alan “…/…” ibarelerinin tek başlarına ayırt edicilikleri düşük zayıf ibareler oldukları, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olayda dava konusu markanın şekil ve kelime unsurundan müteşekkil olarak bir bütün halinde “Şekil+…” şeklinde somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, bir bütün halinde bu ibarenin davacıya ait markalardan iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede farklılaştığı, zira ortalama tüketici kesiminin markaların ayırt edici unsurlarını bölüp, parçalamadan bir bütün halinde algılayacağı, bir bütün halinde “…” kelimesinin davacıya ait markalarla görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ihtiva etmediği, bu hale göre davacıya ait önceki tarihli markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan gerek dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, gerekse makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “Şekil+…” markasını gördüğünde, ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayacağı, marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı şirkete ait “…” / “…” ibareli markaların tanınmış olduğu iddiasına ilişkin sunmuş olduğu deliller incelenmiştir. Davacı şirket tarafından sunulan dokümanlardan “…” ibareli markanın davaya konu markanın başvuru tarihi itibariyle özellikle “süpermarket” sektöründe tanınmışlığı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ancak “…” ibaresi olmaksızın tek başına “…” ibaresinin veya bu ibarenin Türkçe karşılığı olan “…” ibaresinin davacı şirket ile sıkı sıkıya bağlı, toplumun büyük bir kesimi tarafından, tanınmış olunan sektör dışında kalan mal/hizmetler üzerinde görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde “…” / “…” ibareli markalar ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalının başvuruya konu markasının davacının tescilli markasından haksız yararlanma sağlaması, davacı markasının itibarına zarar vermesi, ayırt ediciliğini zedelemesi gibi durumların ortaya çıkacağına ilişkin kanaat oluşmamıştır. Dolayısıyla SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacıya ait “….com.tr” ibareli alan adının ilk kez 21.12.2000 tarihinde tahsis edilmiş olduğu ve davacı şirket adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. https://….org internet arşiv sitesinde yapılan araştırmada ilk olarak 16.05.2006 yılına ait kayda rastlanmıştır. Söz konusu arşiv kaydında “…” ibareli marka kullanımı bulunmamaktadır. Yapılan araştırmada … ibareli markanın kullanımına ilişkin ilk arşiv kaydının 12.08.2009 tarihinde alındığı tespit edilmiş olup, ekran görseli bilirkişi raporu içeriğine yansıtılmıştır. Söz konusu alan adının bağlı olduğu ve 2009 yılından bu yana aktif olarak kullanıldığı tespit edilen internet sitesi incelenmiş, alan adının 35. Sınıfta çeşitli markalara ait gıda, temizlik, kozmetik, elektronik, bebek, ev, evcil hayvan ürünleri gibi çok geniş yelpazedeki ürün grubunun online satış hizmetleri kapsamında kullanıldığı tespit edilmiştir. Davacı şirketin www…..com.tr internet sitesi kapsamında kullanılan hizmetler ve satışı yapılan ürünler incelendiğinde davaya konu marka başvurusu kapsamında 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları, piller mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” bakımından … markasının kullanılmakta olduğu, söz konusu kullanımın davaya konu marka başvurusunda yer alan 07 ve 12. Sınıfta yer alan mallar ile 35. Sınıfta yer alan diğer hizmetleri kapsamadığı görülmektedir. Her ne kadar davacıya ait bu alan adı davaya konu marka kapsamındaki 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları, piller mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” bakımından kullanılsa da, gerek alan adında, gerekse alan adı içeriğinde yer alan “…” markası ile dava konusu “Şekil+…” markası arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığından, SMK m.6/6 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 304,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.821,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı kurum vekilinin ve davalı şahıs vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/03/2021