Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/182 E. 2021/111 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/182 Esas – 2021/111
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/182 Esas
KARAR NO : 2021/111

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 23/07/2020
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının özellikle 35 ve 36. Sınıflara giren hizmetler kapsamında yürüttüğü faaliyetleri ile ilgili sektörlerde tanınmış bir firma olduğunu, dava konusu edilen marka başvurusunun davalının redde mesnet markaları ile benzeşmediğini, zira davacının markasının “… gayrımenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … & … capital portfolio management inc + şekil” şeklinde bir bütün olarak algılandığını, davalının tescilli markalarında geçen “design zone …”, “hom …”, “… …” ve “… …” ibareleri ile davacının tescil ettirmek istediği markanın görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer olmadığını, nitekim davalı TÜRKPATENT’in Markalar Dairesi Başkanlığı’nın da bu yönde görüş bildirerek davalının itirazlarını reddettiğini, davalının markalarında geçen “…” kelimesini içeren yüzlerce markanın TÜRKPATENT nezdinde 35 ve 36. Sınıflara giren hizmetler açısından birbirinden farklı kişi ve kuruluşlar adına tescilli olduğunu, davalının markalarında da “…” ibaresinin geçmesinin davalıya bu ibare üzerinde söz konusu hizmetler açısından tekel hakkı vermediğini iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve davacının … sayılı marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamını talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 05/08/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının aynı mal/hizmetleri kapsadığını ve benzer olduğunu, taraf markalarında geçen “…” ibaresinin ön planda ve ortak olduğunu, bu nedenle anılan markaları gören tüketicilerin markaların aynı şirkete ait olduğu yanılgısına kapılabileceğini, bu durumun markalar arasında karıştırılma ihtimalini doğuracağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Yapı İnşaat Gayrimenkul Gel. San. ve Tic. A.Ş. vekili 07/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı firmanın başka bir firmayla birleştiğini ve davalı firmanın tüzel kişiliğinin son bulduğunu, bu yüzden de huzurdaki davada davalının isminin “… Yapı İnşaat ve G.menkul Geliştirme San. ve Tic. A.Ş.” olarak değiştirilmesi gerektiğini, taraf markalarının birbirleri ile görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzediğini, zira markalardaki ayırt edici ve baskın unsur olan “…” ibaresinin markalarda ortak olduğunu, tarafların “…”lı markalarını aynı sektörlerde kullanacağını, davalının pilot markası niteliğindeki “…” markasının davalı tarafından maddi değeri oldukça yüksek ve ülke çapında tanıtımı yapılmış olan “… İstanbul Projesi” kapsamında kullanılmakta olduğunu, bu projenin bir gayrımenkul projesi olduğunu, davalının markalarının “…” kelimesi ile güçlü ve belirgin bir şekilde iç içe geçmiş bileşke bir yapıdan oluştuğunu, bu markaların davalı ile özdeşleştiğini, dolayısıyla taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “… … gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait “Hom …, … …, … …, Design Zone …” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin 07.05.2019 tarihinde “… … gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” ibareli … sayılı başvuru ile 35 ve 36. sınıflardaki “35.Sınıf:Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.36.Sınıf:Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” için tescil talebinde bulunduğu, marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2019 tarih ve 325 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı … Mühendislik İnşaat Taahhüt Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin (03.07.2020 tarih 10111 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ilana göre bu şirketin birleşme nedeniyle infisah olduğu, şirketin devralanın … Yapı İnşaat ve Gayrimenkul Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş olduğu, dolayısıyla eldeki uyuşmazlıkta davalı şirket sıfatının devralan … Yapı İnşaat ve Gayrimenkul Geliştirme Sanayi ve Ticaret A.Ş olduğu tespit edilmiş olup, … Mühendislik İnşaat Taahhüt Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin marka işlem dosyasında yaptığı işlemleri tasvir etmek üzere devralan namı ile davalı şirket olarak kendisinden bahzedilmiştir.) 29.07.2019 tarihinde 2019/20748, 2019/20761, 2016/52654, 2016/52651 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davacı şirketin 24.09.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davalı şirketin yeniden itiraz ettiği, yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; “….başvurunun asli unsurunun ‘…’ ibaresi olduğu, itiraz gerekçesi markalardan 2019/20748, 2019 20761 sayılı markaların da baskın unsurunu ‘…’ ibaresinin oluşturduğu ve diğer itiraz gerekçesi markalarda yer alan ‘…’ ibaresinin de ‘…’ ibaresinden türetilmiş olduğu ve markalar arasında ortak unsur durumunda bulunan ‘…’ ibaresinin bağımsız ayırt edici niteliği dikkate alındığında söz konusu ibareden kaynaklanan benzerliğin başvuru ile tescili talep edilen ve itiraz gerekçesi markaların tescil kapsamında bulunanlarla aynı/aynı tür olan hizmetler bakımından ilgili tüketici nezdinde başvuru ile başta 2019/20748, 2019 20761 sayılı markalar olmak üzere itiraz gerekçesi markalar/marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği kanaatine ulaşılmış ve tescili talep edilen hizmetler bakımından başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6. Maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunduğu tespit edilmiştir…..Belirtilen nedenlerle işbu itirazın kabulüne karar verilmiştir. İtirazın kabulüne ve başvurunun reddine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verdiği, bu kararın davacı şirket marka vekiline 27.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacıya ait … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “35.Sınıf:Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.36.Sınıf:Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” hizmetlerinin hepsi, davalı şirketin 2016 52651, 2016 52654, 2019 20748 ve 2019 20761 sayılı marka tescillerinin kapsamında yer almaktadır. Sadece; “reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”, davalının 2016 52651 ve 2016 52654 sayılı markalarının emtia listesi kapsamında birebir yer almamaktadır. Ancak davalının 2019 20748 sayılı marka başvurusunun ve 2019 20761 sayılı markasının kapsamında bu hizmetler de birebir yer almaktadır. Dolayısıyla somut olayda, davacının markası kapsamına giren tüm hizmetler açısından emtia ayniyetinin gerçekleştiği, ilave bir inceleme/değerlendirme yapılmaksızın, doğrudan, söylenebilecektir.
Taraf markaları kapsamında ortak olan 35. ve 36. sınıflardaki tüm hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesi; yeterli ölçüde bilinçli/dikkatli/özenli alıcılardır ve alıcılar bu hizmetleri satın almadan önce, makul ölçüde bir araştırma ve inceleme aşamasından geçerek seçici davranırlar. Öyle ki, yukarıda bahsedilen hizmetler tüketicinin gündelik (her anının) ihtiyaçlarından ziyade belirli ihtiyaçlarının karşılanmasına yöneliktir. Dolayısıyla tüketici, satın alma kararı verirken ilgili hizmetler için süreçte daha çok kalmakta, satın alma kararını daha uzun sürede, daha çok araştırarak (daha çok bilgi kaynağından bilgi sağlayarak riskini azaltabilmek için) ve daha çok düşünüp değerlendirerek daha çok zahmete ve gayrete katlanarak vermektedir. Ancak hemen belirtilmelidir ki; ilgili tüketicinin dikkat ve bilinç düzeyinin görece olarak sıradan mal ve hizmet tüketicilerine nazaran daha yüksek olması, hiçbir hal ve koşulda markalar arasında ya da marka sahipleri arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bağlamında bu tüketici kesiminin yanılgıya düşmeyeceği de söylenemez.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; stilize yazılmış “…” işareti ile bu işaretin altında çok küçük puntolarla yazılmış, davacının ticaret unvanının Türkçesi ve İngilizcesi’nden oluştuğu gözlemlenmiştir. Gerek “…” işaretine göre oldukça küçük punto ile yazılmış olmaları, gerekse davacının doğrudan ticaret unvanının Türkçe ve İngilizce karşılıklarını içermeleri nedeniyle marka başvurusunda yer alan “… gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” ibareleri markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kalan tali unsurlardır. Bu hale göre; davacının markasında ön planda olan unsurun, yani ayırt edici niteliği en baskın biçimde kullanılmış olan unsurun, stilize olarak yazılmış ve aynı zamanda şekil izlenimi de veren “…” işareti olduğu düşünülmektedir. Bu işaret, “…” ibaresinin özel bir yazım stili ve dizaynı ile, adeta bir “şekil” biçiminde tasarlanmış halinin renkli yazılışıdır. Davaya konu 35 ve 36.sınıf hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin dikkatli ve bilinçli oldukları nazara alındığında, dava konusu marka başvurusu ile karşılaşan bu tüketici kesiminin stilize yazım biçimi ve adeta şekilleşmiş özellik hemen ve ilk bakışta dikkatini çekmiş olsa bile, bu tüketici kesimi şekilleşmiş bu unsuru aynı zamanda “…” kelimesi ile de bağdaştıracaktır. Zira dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi her ne kadar “… gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” ibarelerine markasal ayırt edici etki atfetmeseler de, bu ticari unvanda yer alan “…” kelimesi ile bunun üzerinde yer alan stilize yazım şekli ve şekilleşmiş görseli davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracakları süre içerisinde “…” kelimesi ile de bağdaştıracaklardır. Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusunu gören dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi markayı “…” ibaresinin stilize edilmiş ve şekilleştirilmiş mizanpajı ile algılayacağı, “…” kelimesine markasal etki atfedeceği kanaatine varılmıştır.
Redde mesnet markaların hepsinin de şekil ve renk unsurlarından yoksun birer kelime markası olduğu ve markalarda geçen kelimelerin hepsinin aynı puntolarda, siyah renkte düz yazı karakterinde yazılmış harflerden müteşekkil birden fazla kelime olduğu görülmektedir. Bu kelimeler arasında “…” ibaresi, iki markada (“… …” ve “… …” markaları) ayrı/müstakil birer kelime, diğer iki markada da (“HOM …” ve “DESIGN ZONE …” markaları) “…” şeklinde birleşik bir kelimenin içinde geçmektedir. Redde mesnet markalar “…” ve “…” kelimeleri etrafında çevrelenmiş seri markalardan oluşmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar karşılaştırıldığında; markalarda müşterek olarak yer alan unsurun “…” kelimesi olduğu, bu kelimenin İngilizce bir kelime olup Türkçe’de “Gök, gökyüzü” anlamlarına geldiği, günlük konuşma diline de yansıyan İngilizce bir kelime olduğundan anlamının ülkemiz ilgili tüketici kesimi açısından yaygın olarak bilindiğinin söylenebileceği, bu kelimenin Türkçe oluşturduğu anlamsal çağrışım ile birlikte davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği incelendiğinde; bu kelimenin davaya konu hizmetleri ya da bu hizmetlerin karakteristik özelliklerinden birini hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı, başka bir deyişle “…” kelimesini gören ya da işiten bir tüketicinin aklına hemen ve ilk bakışta 35 veya 36.sınıftaki hizmetlerin geleceğinin söylenemeyeceği, bu nedenle “…” kelimesinin davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz, marka fonksiyonlarını icra etme kabiliyetine sahip bir ibare olduğunun söylenebileceği, ancak bu kelimenin günlük dilde kullanıma konu bir ibare olduğu da nazara alındığında davaya konu hizmetler bakımından ayırt ediciliği güçlü bir ibare olduğunun da söylenemeyeceği, tescilli bir markanın somut ayırt edici niteliğinin güçlü olmadığı hallerde otomatik olarak sonraki tarihli benzer marka başvurularına itiraz edemeyeceğinin de söylenemeyeceği, zira bir marka ister zayıf isterse güçlü bir marka olsun, nihayetinde iltibas değerlendirmesinin global bir değerlendirme sonucunda belirleneceği, somut olayda da karşılaştırılan markalar arasında yapılan global değerlendirmede; davalı şirkete ait “Hom …” ve “Design Zone …” markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği, zira bu markalarda “…” ibaresinin tek başına bağımsızlığını korumadığı, “…” şeklinde bir bütün halinde algılandıkları, “…” kelimesinin tek başına davaya konu hizmetler bakımından güçlü ayırt edici niteliği haiz bir ibare olmadığı da değerlendirildiğinde, dava konusu marka başvurusunun bir bütün halinde davalı şirkete ait bu iki markadan iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede ayrıştığının söylenebileceği, ancak redde mesnet “… …” ve “… …” markaları için aynı değerlendirmenin yapılamayacağı, zira bu markalarda yer alan “…/… (Tükçesi … olan İngilizce kelime)” kelimelerinin özellikle davaya konu 36.sınıfta yer alan gayrimenkul komisyonculuğu hizmetleri bakımından ayırt edici niteliği bulunmayan tali kelimeler oldukları, zira “…” ın, bir yapının yer seviyesinden yüksek, kullanılabilir dış alanı olarak tanımlanabileceği, dolayısıyla bu yapıların gayrimenkul parçalarından birini oluşturduğu, bu kelimenin 35 ve 36.sınıfta yer alan diğer hizmetleri doğrudan tanımlamadığı söylenebilirse de, markalarda “…” ibaresinin tek başına bağımsızlığını koruyacak şekilde oluşturulduğu, dolayısıyla diğer hizmetler bakımından “…” ibaresinin bu markaların esaslı unsurlarından biri olduğu gerçeğinin göz ardı edilemeyeceği, bu hale göre; daha önce davalı şirkete ait “… …” ve “… …” markalarını gören veya işiten dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, daha sonra aynı/aynı tür hizmetler üzerinde davaya konu “… … gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” markasını gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde bu markayı redde mesnet markaların serisi niteliğinde yeni bir marka zannedebilecekleri, hizmetlerin aynı/aynı tür olması halinde iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretlerin farklılık derecelerinin yükselmesi gerektiği, ancak somut olayda markaların kapsamlarındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu nazara alındığında, bu hususun iltibas tehlikesini arttıran bir unsur olduğunun söylenebileceği, markalar arasındaki iltibas tehlikesini bertaraf edecek nitelikte ve yoğunlukta dava konusu marka başvurusunun davalı şirkete ait markalardan farklılaşmadığı, zira karşılaştırılan markalarda “…” ibaresinin markaların esas unsurunu oluşturarak aynı çağrışım gücünü ilgili tüketici kesimine verdikleri, ilgili tüketici kesimi nezdinde oluşturdukları kavramsal algının aynı olduğu, her ne kadar görsel olarak markalar arasında düşük düzeyde benzerlik bulunsa da işitsel ve kavramsal olarak markalar arasındaki benzerlik derecesinin yükseldiği, bu nedenle bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşeceği, dolayısıyla davalı şirkete ait “… …” ve “… …” markaları ile dava konusu “… … gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetimi a.ş. … … … &… capital portfolio management inc.” markası arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davalı şirkete ait “…” markalarının dava konusu marka ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları tespit edilmişse de, redde mesnet … …” ve “… …” markaları ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, bu nedenle davaya konu … sayılı YİDK kararının sonucu itibariyle hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 177,00 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.693,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Yapı İnşaat Gayrimenkul Gel. San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Yapı İnşaat Gayrimenkul Gel. San. ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/03/2021