Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/172 Esas
KARAR NO : 2021/233
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 14/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davaya konu 2018/80054 kodlu “… … life sport m” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkili şirkete ait 160442 sayı ile tescilli …, 98017466 sayı ile tescilli …, 205657 sayı ile tescilli …, 99/019902 sayı ile tescilli … magicsport, 99 022253 sayı ile tescilli … active form, 99 022256 sayı ile tescilli … form t-shirt bra, 99 022257 sayı ile tescilli magicline, 99 022358 sayı ile tescilli … joy markalarına benzer olması gerekçesiyle müvekkili şirket tarafından TPE Markalar Dairesi Başkanlığına itiraz edildiğini, söz konusu itirazın, marka tescil başvurusunun müvekkile ait belirtilen markalar ile aynı ya da benzer olmadığını ya da karıştırılma ihtimalinin bulunmaması nedeniyle reddedildiğini, anılan red kararına karşı davalı TPE’nin Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna 26.09.2019 tarih, 2019-GE-413395 sayılı dilekçe ile itiraz edildiğini ve müvekkili tarafından yapılan karara itirazın TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından, … sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkili markaları ile davalı şahsa ait marka arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunu, davalı şahsın kötü niyetli olarak eldeki marka başvurusunda bulunduğunu iddia ederek; TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından, … sayılı red kararının; davalı şirketin marka başvurusunun 25.sınıfta (“koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç ve dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, baş giysileri, iç ve dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, baş ayak giysileri”) için kısmi olarak reddi ile markanın tescil edilmesi halinde belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 22/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında iltibas oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığını, marka başvuru sahibinin kötü niyetli olarak marka tescil başvurusunda bulunduğu hususunun ispatlanamadığını, müvekkili kurum tarafından verilen YİDK kararının hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının 25.sınıfta bulunan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar. Baş giysileri. Ayak giysileri.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2018/80054 nolu “M … … life sport” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının anılan emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı … …’ın “M … … life sport” ibaresinin 25 ve 35. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 07.09.2018 tarihinde gerçekleştirdiği 2018/80054 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 30.10.2018 tarih ve 311 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 22.11.2018 tarihinde 99/022253, 99/022358, 160442, 205657, 98/017466, 99/019902, 99/022257 ve 99/022256 sayılı markasını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazın incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmü uyarınca 99/019902 sayılı markanın mesnet gösterildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 27.09.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 19.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizin 27.01.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında 6 nolu ara karar ile bilirkişi incelemesine karar verildiği halde, davacı vekili tarafından yasal süre içinde bilirkişi ücreti için eksik delil avansının ikame edilmediği, davacı vekilinin 07/04/2021 tarihli duruşmada verdiği sözlü beyanı ile bilirkişi incelemesinden vazgeçtiğini beyan ettiği, ibraz ettiği emsal karar ve bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşıldığından; davacı tarafın bilirkişi incelemesinden vazgeçtiği kabulü ile mevcut delil durumu dikkate alınarak mahkememizce yargılama yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; Davacının dava konusu yaptığı “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar.” emtiaları, dava konusu marka başvurusundan Markalar Dairesi Başkanlığı’nca çıkartıldığı anlaşıldığından bu emtialara ilişkin olarak ileri sürülen YİDK kararının iptali isteminin HUKUKİ YARAR yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE karar verilmiştir. Zira; bu emtialar hali hazırda davalı şahsa ait marka başvurusu kapsamında yer almamaktadır.
Davacının dava konusu yaptığı “Ayak giysileri ve Baş giysileri” emtiaları, dava konusu marka başvurusu kapsamında “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” şeklinde bulunmaktadır. TÜRKPATENT tarafından çıkartılan 2016/2 sayılı Marka Tescil Başvurularına Ait Mal Ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 3.maddesinin 2.fıkrasına göre; Bu listede yer alan bazı gruplar genel başlıklar halinde düzenlenmiştir. Bu gruplara ilişkin genel başlıkların, tanımlama kapsamına giren ve ilgili Nis sınıfında bulunan malların veya hizmetlerin tamamını kapsadığı kabul edilir. Tebliğ ekinde yer alan mal ve hizmet sınıflandırma listesinin 25.sınıfı incelendiğinde; Ayak giysileri ve Baş giysilerinin genel başlıklar olarak düzenlendiği, her iki emtia grubu bakımından iki nokta üst üste (“:”) işareti kullanılarak “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” şeklinde açıklama yapıldığı, bu nedenle açıklama yapılan bu emtiaların da davacı vekilinin dava konusu yaptığı “Ayak giysileri ve Baş giysileri” emtiaları kapsamında kaldığı tespit edilmiş ve bu şekildeki kabul ile yargılama yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet 99/022257 sayılı marka yenilenmeyerek hükümden düştüğünden, davacının bu markaya dayalı olarak dava konusu marka başvurusu kapsamındaki davaya konu emtiaların tesciline engel olamayacağı tespit edilmiştir.
Davacıya ait diğer itiraz markalarına gelince, 160442, 98/017466, 205657, 99/019902, 99/022253, 99/022256 ve 99/022358 sayılı markalarının tamamının 25.sınıfta yer alan tekstil emtiaları bakımından tescilli oldukları, bu emtiaların genel olarak iç giysiler ve türevlerine ilişkin olduğu, 205657 sayılı marka kapsamındaki giysi emtialarının daha geniş boyutta, iç ve dış giysiler ile ayak giysileri ve baş giysileri bakımından da tescilli olduğu, davacının 205657 sayılı markasının kapsamında, davaya konu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtialarının aynısı ve aynı türlerinin bulunduğu, yine davacıya ait diğer itiraz markaları kapsamında 25.sınıfta yer alan iç giysiler ve türevleri emtiaları, dava konusu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları ile aynı olmasa da, bu emtialar ile benzerlik oluşturan emtialar oldukları, zira; ayak giysileri ve baş giysilerinin satıldığı mağazalarda aynı zamanda iç giysiler ve türevlerinin de satıldığı, bu emtialar arasında birbirini tamamlayıcı bir ilişki bulunduğu, zira birlikte kullanıldıkları, aynı yerlerde satıldıkları, ortak dağıtım kanallarının bulunduğu, bu nedenle söz konusu emtialar arasında hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi nezdinde ve piyasa algılayışına göre benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu 2018/80054 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; şekil+kelime unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, baklava dilimli bir dörtgen çerçeve içinde yatay düzlemde birbirine paralel şekilde doğrusal çizgilerin bulunduğu, bu doğrusal çizgilerin önünde stilize bir şekilde konumlandırılmış “M” harfi bulunduğu, bu dörtgen çerçeve dışında her bir kenara bir kelime unsuru konumlandırılacak şekilde “… LIFE SPORT …” ibaresinin yer aldığı, markasal mizanpajda görsel olarak dörtgen çerçeve içinde konumlandırılmış stilize “M” harfi ön planda bulunsa da, bu harfin aynı zamanda markanın kelime unsuru olan “… LIFE SPORT …” ibaresinin başlangıç harfine atıfta bulunduğu, markanın kelime unsurunda yer alan “LIFE” kelimesinin ticari yaşamda herkes tarafından kullanılan, anlamı “Hayat, Yaşam” olarak ortalama tüketici kesimince yaygın olarak bilinen tamamlayıcı bir ibare olduğu, aynı şekilde “SPORT” kelimesinin de “SPOR” anlamına gelen ve ticari yaşamda herkes tarafından kullanılan tamamlayıcı bir ibare olduğu, “…” kelimesinin bilinen bir anlamının bulunmadığı, kısaltma şeklinde oluşturulmuş bir ifade izlenimi verdiği, markada yer alan “…” kelimesinin ise “Büyü, sihir” gibi anlamlara gelen İngilizce bir kelime olduğu, bu kelimenin davaya konu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtialarını doğrudan karakterize etmediği, doğrudan bu emtiaları tanımlamadığı ve tasvir etmediği, dolayısıyla söz konusu kelimenin davaya konu bu emtialar bakımından somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu, buna göre; dava konusu marka başvurusunda yer alan dörtgen çerçeve içinde konumlandırılmış stilize “M” harfinin dava konusu marka başvurusunun kelime unsurunun başında bulunan ve somut ayırt edici niteliği haiz “…” kelimesinin baş harfine atıf yaptığı da dikkate alındığında, bu markanın esaslı unsurlarından birinin “…” kelimesi olduğu, şekil unsurunun da markasal ayırt edicilik incelemesinde genel görünümü etkileyen ancak stilize “M” harfinin oluşturduğu atıf nedeniyle markanın dominant unsuru olarak “…” kelimesinin etkinliğini ortadan kaldırmayan başkaca bir unsur olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “….”, “Şekil+… Joy” kelimelerinden oluştuğu, markaların birinde bulunan “…” kelimesinin davacının ticaret unvanının ayırıcı ekini oluşturduğu, bu nedenle markasal ayırt edicilik incelemesinde tamamlayıcı unsur olarak yer aldığı, davacı markalarının “…” kelimesi ve bu kelimeye eklenen “…., Şekil+Joy” gibi unsurlarla oluşturulduğu, itiraza mesnet davacı markalarında “…” kelimesinin markaların esaslı unsurlarından birini oluşturduğu, yukarıda belirtilen diğer kelime ve şekil unsurunun, davacı markalarında esaslı unsur konumunda bulunan “…” kelimesinin etkinliğini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, bu nedenle en azından davacı markalarının esaslı unsurlarından birinin “…” kelimesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Davaya konu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından, yukarıda izah edilen davacıya ait itiraza mesnet markaların kapsamındaki emtialar ile benzerlik bulunduğu, gerek dava konusu markanın, gerekse davacıya ait itiraza mesnet markaların müşterek olarak “…” kelimesini esas unsur olarak bulundurdukları, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 30.03.2021 tarih 2020/2313 E 2021/3094 K sayılı kararı uyarınca; “…” kelimesi sihir anlamına gelen genel bir ifade olsa da, bu kelimenin ilk defa davacı tarafından tescil edilerek tanınmış hale getirildiğinin belirtildiği, davacıya ait “…” markalarına ilişkin olarak aşağıda örneklendirilecek emsal yargı kararları da nazara alındığında, eldeki uyuşmazlık bakımından, davacı markaları ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde “…” kelimesinin müşterekliğinden kaynaklı benzerlik bulunduğu, bu hale göre daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları her zaman bir arada görüp karşılaştıramayan, markaların detaylarını analiz etmeyen, markaların başlangıç kısmını oluşturan kısımları diğer kısımlarına nazaran daha çok hatırında tutan ortalama tüketici kitlesinin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu emtiaların davacı markaları kapsamındaki emtialarla benzer olması ve karşılaştırılan markaların başlangıç kısımlarını oluşturan “…” kelimelerinin müşterek olmasından kaynaklı olarak bu markayı davacıya ait markalarla ilişkilendirebileceği, bu markayı davacı markalarının serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla davaya konu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin davacıya ait “…” markaları ile ilgili başkaca uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlar incelendiğinde;
…+ŞEKİL” markası arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu yönünde kararlar verilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın şantaj, tehdit, engelleme, spekülasyon vb. gibi kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Davacı vekili her ne kadar dava aşamasında markalarının tanınmış olduğunu ileri sürmüşse de, yukarıda izah edildiği üzere dava konusu yapılan ve usulden reddine karar verilen emtialar haricinde kalan “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 uyarınca iltibas tehlikesi bulunduğu, davacının marka işlem dosyasında tanınmışlık iddiasına dayanmadığı, dava aşamasında ileri sürdüğü tanınmışlık iddiasının ancak markanın hükümsüzlüğü istemine mesnet olabileceği, yargılama safahatinde dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, davacı tarafın tanınmışlık iddiasının değerlendirmesine gerek bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile; “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının iptaline, “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar.” emtiaları dava konusu marka başvurusundan Markalar Dairesi Başkanlığı’nca çıkartıldığı anlaşıldığından bu emtialara ilişkin olarak ileri sürülen YİDK kararının iptali isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, dava konusu marka başvuru tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
“Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
“Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar.” emtiaları dava konusu marka başvurusundan Markalar Dairesi Başkanlığı’nca çıkartıldığı anlaşıldığından bu emtialara ilişkin olarak ileri sürülen YİDK kararının iptali isteminin HUKUKİ YARAR yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvuru tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddolunması ve davalı TÜRKPATENT’in kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
7-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 54,40 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 62,20 TL başvurma ve vekalet harcı, 171,50 TL posta, tebligat ücreti olmak üzere toplam 233,70 TL yargılama giderinin 1/2 si olan 116,85 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 116,85 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı … …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021