Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/163 E. 2022/142 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/163 Esas – 2022/142
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/163 Esas
KARAR NO : 2022/142

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ait 2018/61233 sayılı “…” ibareli markanın 42. Sınıfa giren bir takım hizmetler için tescil edilmek üzere ilanına davacının dosyalamış olduğu itirazın TÜRKPATENT tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, aslında karşılaştırılan markaların benzer olduğunun TÜRKPATENT tarafından da kabul edildiğini, ayrıca TÜRKPATENT’in daha önce huzurdaki somut olaya benzer “…” ibareli dava dışı bir kişiye ait ve 42. Sınıfta tescil edilmek istenilen bir markaya karşı davacının dosyalamış olduğu itirazları kabul ettiğini, bu kararın somut olaya da emsal nitelikte bir karar olduğunu, davalı TÜRKPATENT’in özellikle davacı şirketin faaliyet gösterdiği alandaki ürünleri ile yakından ilişkili hizmetler açısından emtia benzerliği şartının gerçekleştiğini kabul ederek marka başvurusunu reddetmesi gerektiğini, ayrıca davacının markasının tanınmış olduğunu, bu yüzden farklı emtia sınıflarına giren mal ve hizmetler açısından da korunması gerektiğini, davacının “…” markalı ürünlerinin Media Markt ve Teknosa gibi yaygın dağıtım ağı olan mağazalarda satışa sunulmakta olduğunu, Ayrıca Ankara 2. FSHHM’nin … E. 2014/416 K. sayılı kesinleşmiş kararında davacının “…” ibareli markasının ilgili sektörde belli bir bilinirliğinin bulunduğunun hüküm altına alınmış olduğunu, davalı TÜRKPATENT’in de bu bilinirlik yönünde verdiği emsal kararların bulunduğunu, davalı firmanın davacının tanınmış markasının ününden haksız bir biçimde faydalanmak amacıyla “…” esas unsurlu markayı tescil ettirmek istemesinin davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu ileri sürerek; TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 04.05.2020 tarihli ve … sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen ….sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 21/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Karşılaştırılan markaların içerdikleri farklı unsurlar göz önüne alındığında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılanacaklarını, markaların tescil kapsamına giren/alınmak istenilen emtiaların da aynı/türdeş/benzer olmadığını, bir markanın tanınmış marka olması halinde dahi karşılaştırılan bir marka başvurusunun farklı sınıflarda tesciline engel olabilmesi için bu durumun tek başına yeterli olmadığını, somut olayda davacının SMK m.6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ve dahi davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ispat edemediğini belirterek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … … GMBH vekili 16/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, her ne kadar bu markalarda “…” ibaresi ortak olarak geçmekte ise de, davacının markasında bu ibarenin özel karakterde siyah renkli harflerle yazıldığını, davalının markasında ise yeşil renkte yazılan “…” ibaresine eşlik eden bir çember figürünün bulunduğunu, ayrıca dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen 42. Sınıftaki hizmetler ile davacı şirkete ait marka kapsamındaki emtialar arasında benzerlik bulunmadığını, iltibas ihtimalinin gerçekleşmesi için markanın benzerliği ve ürünlerin/hizmetlerin benzerliği şartlarının aynı anda gerçekleşmesi gerektiğini, ayrıca davacı beyaz eşya tipi ürünlerin üretim ve satışı ile iştigal etmekteyken davalı firmanın ana faaliyet alanının otomotiv sektörü olduğunu, davalı ürünlerinin davacının ürünlerinin satıldığı mağazalarda satılmasının mümkün olmadığını, davacının “…” markasının tanınmış bir marka olmadığını, davacının tanınmışlıkla ilgili dayanmış olduğu mahkeme kararının eski tarihli bir karar olduğunu, bu tanınmışlığın huzurdaki davaya konu itiraz sürecinin yürüdüğü 2018 yılı ve sonrasında devam ettiğine dair bir delilin davacı tarafından sunulmamış olduğunu, davacının kötü niyete dayalı iddialarının ispat edilemediğini belirterek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … … GMBH vekili 18/01/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet gösterdiği “…” markasının tescilli olduğu emtialar bakımından Türkiye’de ciddi surette kullanılmadığını, davacının huzurdaki davada hükümsüzlük talebi bakımından da kullanmama def’i ileri sürdüklerini, davacının söz konusu markasını kullandığını ispatlaması gerektiğini belirterek; davacının davasına dayanak gösterdiği markasını ciddi surette kullanımını ispat etmesini, ispat edemediği halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAHA CEVAP:
Davacı vekili 02/02/2022 tarihli dilekçesi ile; Müvekkili firmanın “…” markasını uzun yıllardır kullandığını, bu nedenle davalının ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olmadığını, kullanıma ilişkin delillerin dilekçe ekinde DVD formatında sunulduğunu belirtmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan tescili halinde Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2018/61233 nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet 2005/02228 sayılı “…” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davalının kötü niyetli olup olmadığı, marka işlem dosyasında davalı şirket tarafından ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, dava aşamasında markanın hükümsüzlüğü bakımından ıslah ile ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı firmanın 11.10.2017 tarihinde 07, 09, 12, 35, 37 ve 42. Sınıflara giren bir takım mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere yaptığı “Şekil+…” ibareli marka başvurusunun TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 42. Sınıfa giren bir kısım hizmetler açısından ve dava dışı bir marka mesnet alınarak SMK 5/1(ç) maddesi hükmü kapsamında re’sen hareketle ve kısmen reddedilmesi üzerine davalı firmanın bu karara itiraz ettiği, bu itirazın TÜRKPATENT YİDK’nın 09.03.2019 tarih ve 2019-M-2020 sayılı kararı ile kabul edilerek dava konusu edilen marka başvurusunun 42. Sınıfa giren hizmetler açısından 12.03.2019 tarihli Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, bu ilana davacının SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümlerine ve 2005/02228 sayılı markasına dayalı olarak itiraz ettiği, davalı firma bu itiraza karşı görüş bildirirken, davacının 2005/02228 sayılı markasının kullanıldığının ispatını talep ettiği, bu talep karşısında davacının kullanımı ispat amacıyla; “…” marka televizyon, çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı satışlarına dair Migros, Carrefoursa, Metro, Amazon marketlerine 2018 tarihinde kesilmiş 6 adet fatura örneğini ve bu ürünlerin Migros, Carrefoursa, Metro, A101 marketlerine ve www.hepsiburada.com ve www.gittigidiyor.com web sitelerinde satıldığına dair tarih bilgisi içermeyen ürün kataloglarının 9 sayfalık görselini marka işlem dosyasına sunduğu, davacının itirazını inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı’nın, davacının itirazını tüm gerekçeleri açısından reddettiği, bunun üzerine davacının itirazını aynı gerekçelerle ve aynı markaya dayalı olarak yinelediği, bu itirazın da TÜRKPATENT’in Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun huzurda dava konusu edilen 04.05.2020 tarihli ve … sayılı kararı ile nihai olarak ve bütünüyle reddedildiği anlaşılmaktadır. YİDK kararı davacı marka vekiline 06.05.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 07.05.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; YİDK kararının iptaline konu emtialar ile markanın hükümsüzlüğü istemine konu emtialar aynı değildir. Zira; YİDK kararına konu emtialar 42.sınıfta yer alan “Scientific and technological services and research and design relating thereto, relating to engines, alternators for vehicles, generators, three-phase generators, shut-off components for machines, systems for automatically switching-off and starting of engines (start/stop systems), generator sets for motors, drives for electric generators, electric drives for machines, starters for machines and power generators, apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, storing, regulating and controlling electricity, apparatus and equipment for recuperation and conversion of energy, engines for vehicles, drive units for vehicles, starters for vehicles, electric motors for vehicles, gasoline and diesel engines for vehicles, electric drives for vehicles, shut-off components for vehicles, systems for automatically switching off and starting of vehicle engines (start/stop systems), electrical motors for land vehicles and apparatus and equipment for conducting, transforming, accumulating, regulating, controlling and conversion of energy for use in vehicles; industrial analysis and research services; technological consultancy; conducting technical tests; conducting industrial tests; conducting technical feasibility studies.” hizmetleri iken; davacı vekilinin 2018/61233 sayılı markanın tescili halinde mal ve hizmet ayrımı yapmaksızın bir bütün halinde markanın hükümsüzlüğünü talep ettiği gözetilerek, hükümsüzlüğü istenen markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerin “7.SINIF:Engines; alternators for vehicles; generators for vehicles; three-phase generators for generating electrical energy in combustion and hybrid engines; three-phase generators for generating electrical energy in vehicles; three-phase generators for the conversion of mechanical energy into electrical energy in combustion and hybrid machines; three-phase generators for the conversion of mechanical energy into electrical energy in vehicles; shut-off components for machines; generator sets for motors; drives for electric generators; electric drives for machines; starters for machines and power generators; starters for vehicles. 09.SINIF:Apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, storing, regulating and controlling electricity; apparatus and equipment for conducting, transforming, accumulating, regulating, controlling and conversion of energy for use in vehicles; starters for existing systems for automatically switching off and starting of engines by means of electronic control units; devices and apparatuses for the recuperation and conversion of energy for use in vehicles. 12.SINIF:Engines for vehicles; drive units for vehicles; electric motors for vehicles; gasoline and diesel engines for vehicles; electric drives for vehicles; electrical motors for land vehicles. 35.SINIF:Wholesale, retail, mail order retail and online mail order retail services relating to engines, alternators for vehicles, generators, three-phase generators, shut-off components for machines, systems for automatically switching-off and starting of engines (start/stop systems), generator sets for motors, drives for electric generators, electric drives for machines, starters for machines and power generators, apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, storing, regulating and controlling electricity, apparatus and equipment for recuperation and conversion of energy, engines for vehicles, drive units for vehicles, starters for vehicles, electric motors for vehicles, gasoline and diesel engines for vehicles, electric drives for vehicles, shut-off components for vehicles, systems for automatically switching off and starting of vehicle engines (start/stop systems), electrical motors for land vehicles and apparatus and equipment for conducting, transforming, accumulating, regulating, controlling and conversion of energy for use in vehicles. 37.SINIF:Installation, maintenance, servicing and repair of engines, alternators for vehicles, generators, three-phase generators, shut-off components for machines, systems for automatically switching-off and starting of engines (start/stop systems), generator sets for motors, drives for electric generators, electric drives for machines, starters for machines and power generators, apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, storing, regulating and controlling electricity, apparatus and equipment for recuperation and conversion of energy, engines for vehicles, drive units for vehicles, starters for vehicles, electric motors for vehicles, gasoline and diesel engines for vehicles, electric drives for vehicles, shut-off components for vehicles, systems for automatically switching off and starting of vehicle engines (start/stop systems), electrical motors for land vehicles and apparatus and equipment for conducting, transforming, accumulating, regulating, controlling and conversion of energy for use in vehicles; consultancy and provision of information on the above-mentioned installation, maintenance, servicing and repair services. 42.SINIF:Scientific and technological services and research and design relating thereto, relating to engines, alternators for vehicles, generators, three-phase generators, shut-off components for machines, systems for automatically switching-off and starting of engines (start/stop systems), generator sets for motors, drives for electric generators, electric drives for machines, starters for machines and power generators, apparatus and instruments for conducting, switching, transforming, storing, regulating and controlling electricity, apparatus and equipment for recuperation and conversion of energy, engines for vehicles, drive units for vehicles, starters for vehicles, electric motors for vehicles, gasoline and diesel engines for vehicles, electric drives for vehicles, shut-off components for vehicles, systems for automatically switching off and starting of vehicle engines (start/stop systems), electrical motors for land vehicles and apparatus and equipment for conducting, transforming, accumulating, regulating, controlling and conversion of energy for use in vehicles; industrial analysis and research services; technological consultancy; conducting technical tests; conducting industrial tests; conducting technical feasibility studies.” şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından İlişkilendirilme İhtimali Dahil Karıştırılma Tehlikesi İddiasına Yönelik Değerlendirme
Marka işlem dosyasında davalı şirketin 11.06.2019 tarihli dilekçesi ile yayına yapılan itiraza karşı ileri sürdüğü karşı görüş dilekçesinde, itiraza mesnet markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürüldüğünden bu husus ön sorun olarak incelenmiştir. Zira; SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Buna göre marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; davacının itirazına mesnet gösterdiği 2005/02228 sayılı marka, dava konusu marka başvurununun yapıldığı tarih itibariyle 5 yılı aşkın süredir tescilli olup, davacının iltibas iddiasına dayanak gösterdiği işbu markayı kapsadığı tüm mal ve hizmetler üzerinde kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Davacının kullanım ispatına yönelik TÜRKPATENT marka işlem dosyasına sunduğu deliller incelendiğinde; “…” marka televizyon, çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı satışlarına dair Migros, Carrefoursa, Metro, Amazon marketlerine 2018 tarihinde kesilmiş 6 adet fatura örneğini ve bu ürünlerin …. marketlerine ve www…..com web sitelerinde satıldığına dair tarih bilgisi içermeyen ürün kataloglarının 9 sayfalık görseli incelendiğinde, davacının “…” markasını, Türkiye sınırları içinde, 2018 yılında “televizyon, çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı” emtialarında markasal hüviyette kullandığı anlaşılıyor ise de, bu kullanımın dava konusu edilen markanın başvuru tarihinden önceki 5 yıl içinde, yani 11.10.2017-11.10.2012 tarihleri aralığında gerçekleştiği ispatlanamadığından, davacının bu markasına dayalı olarak SMK m. 6/1 hükmü kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı değerlendirilmiştir. Zira; SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanmama def’i engeline takılan marka, bir marka başvurusunun SMK m.6/1 hükmü uyarınca tesciline engel olamayacaktır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali istemi bakımından itiraza mesnet gösterilen markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından kullanıldığı ispatlanamadığından dava konusu marka başvurusu bakımından SMK m.19/2 hükmü uyarınca itiraza mesnet markanın SMK m.6/1 hükmü uyarınca tescil engeli oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından İlişkilendirilme İhtimali Dahil Karıştırılma Tehlikesi İddiasına Yönelik Değerlendirme
Markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olarak; davalı şirket vekilinin 18/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davacıya ait 2005/02228 sayılı markanın tescilli olduğu emtialar bakımından kullanılmadığına yönelik def’i ileri sürüldüğünden bu husus, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından da ön sorun olarak incelenmiştir. Zira; SMK m.25/7 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Buna göre; somut olayda yapılan incelemede; davacı vekilinin, ıslah ile ileri sürülen kullanmama def’ine karşı ibraz ettiği kullanıma yönelik DVD içerisinde dava dosyasına sunmuş olduğu delillerin
incelenmesinde; davacının “…” markalı televizyonlarının, buzdolaplarının, klimalarının, termosifonlarının, çamaşır makinelerinin, bulaşık makinelerinin, derin
dondurucularının, fırınlarının, ankastrelerinin ve setüstü ocaklarının …com
alışveriş sitelerinde satışa sunulduğuna dair çok sayıda mağaza katalog örnekleri ve internet
çıktılarına ve davacının ürün kataloglarından görsellere rastlanmıştır. Ayrıca, davacının bu
ürünlerinin söz konusu mağazalara satışına dair, incelenmesi gereken dönemde kesildiği
anlaşılan fatura örnekleri de (Faturaların büşük çoğunluğu, dava tarihinden geriye dönük hesaplanan 5 yıllık süre içerisinde, yani 2018 yılında kesilmiştir.) DVD içerisinde mevcuttur. Bütün bunlara göre, davacının “…” markasını, hükümsüzlük davasının açıldığı tarihten geriye dönük 5 yıl içerisinde,
“televizyon” ve “beyaz eşya” olarak tabir edilen emtialarda, ciddi bir biçimde, tesciline
uygun olarak ve markasal hüviyette kullandığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte
delil ile ispat edilebildiği kanaatine varılmıştır.
Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta, davacının 2005/02228 sayılı markasını mesnet tutarak
davalının 2018/61233 sayılı markasının SMK m. 6/1 hükmü yönünden hükümsüzlüğü
talebinin dinlenebilmesi için, davacının bu markasının emtia listesindeki mal ve hizmetler
değil, sadece kullanımı ispat edilebilen emtialar esas alınarak emtia
ayniyeti/benzerliği/türdeşliği değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir.
Davacının kullanım külfetini yerine getirdiği emtialar, davacıya ait 2005/02228 sayılı marka tescil belgesi kapsamında yer alan “Bulaşık yıkama makinaları, çamaşır yıkama ve sıkma makinaları. Televizyonlar. Şofbenler. Klimalar. Fırınlar, ocaklar.” emtialarına karşılık gelmektedir.
Davacının kullanım külfetini yerine getirdiği bu emtialar ile dava konusu tescilli markanın kapsamında yer alan ve Türkçe tercümesi de dosya kapsamında mevcut olan mal ve hizmetlerin hiçbiri arasında mal veya hizmet benzerliği bulunmadığı tespit edildiğinden, dava konusu marka ile davacıya ait 2005/02228 sayılı marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı tarafın dava dosyasına sunmuş olduğu, Ankara 2. FSHHM’nin … E. 2014/416 K. sayılı kesinleşme şerhini de havi kararında; “davacının … ibaresini içeren markalarının televizyon ve benzer ürünlerle ilgili sektörde belli bir bilinirliğinin bulunduğu”nun tespit edildiği görülmektedir. Davacının dava dosyasına sunduğu belge ve delillerden de; davacının “…” markasını beyaz eşya ve televizyonlarda istikrarlı ve yoğun bir şekilde kullandığı anlaşılmakta ise de; bu belge ve delillerden davacının “…”lı markasının tanıtımına yapılan yatırımlar, bu markanın piyasa payı ve bilinirliği anlaşılamamaktadır. Ayrıca; davacının “…” markasına dayalı olarak SMK m.6/5 hükmü gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalının başvuruya konu markasının, davacının markasının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluştuğunun ya da oluşma ihtimalinin bulunduğunun ispatlanmış olması gerekir. Davacının SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların gerçekleştiğine/gerçekleşme ihtimaline dair itiraz ve/veya dava dosyasına herhangi bir delil sunmamış olduğu gözetildiğinde, bu markanın “tanınmışlık”tan faydalanması mümkün görülmemektedir. Davacının markasının “beyaz eşya ve televizyon” sektöründe, bahsi geçen mahkeme kararında ifade edildiği üzere “belli bir bilinirliğe” ulaşmış olması, SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların “otomatikman” gerçekleştiği veya gerçekleşebileceği anlamına gelmez. İzah edilen gerekçelerle; davacı yanın, gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından SMK m.6/5 hükmü korumasından yararlanamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 219,00 TL posta, 90,00 TL yurt dışı tebligat harcı, 1.360,00 TL tercüme ücreti, 2.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.535,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … .. tarafından yapılan 34,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … … GMBH’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/05/2022