Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/150 E. 2022/115 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/129 Esas
KARAR NO : 2022/137
DAVA : İtirazın İptali (Menajerlik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2017
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Menajerlik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısına kaydedilen 11/10/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Ankara-Ulus’ta … Gazinosu adlı eğlence merkezinin ortağı olduğunu, davalı tarafın ise; ses ve saz sanatçısı olduğunu, davalıyla tanışıklığı olan müvekkilinin 2016 yılı Ocak ayı başında davalı ile kendi gazinosunda program yapması konusunda görüşme yaptığını, davalıyla anlaşmaya varınca 05.01.2016 tarihli sözleşmeyi tarafların birlikte teati ederek imzaladıklarını, bu sözleşmenin 3. maddesine göre; sözleşmenin süresinin 7 yıl olarak belirlendiğini, yine sözleşmenin 4.4 maddesine göre; davalının, müvekkiline devrettiği haklarla ilgili olarak sözleşmenin imzalanmasını müteakiben 7 gün içinde müvekkiline noterden vekaletname vermek yükümlülüğünde olduğunu, davalı tarafın sözleşmeyle yükümlendiği vekaletnameyi bugüne kadar müvekkiline vermediğini, sözleşmenin 4.2 maddesinde davalının, müvekkilinin izni olmaksızın 3. kişi ve kuruluşlarla görüşemeyeceği ve/veya mukavele yapamayacağının hüküm altına alındığını, sözleşmenin imzalanmasının üzerinden daha 1 yıl dahi geçmeden 25.12.2016 tarihinde davalının hiçbir haklı gerekçe olmaksızın ve müvekkilinin iznini almadan müvekkilinin ortağı olduğu gazinodan ayrıldığını, bir gün sonra 26.12.2016 tarihinde Ankara-…’de bulunan “06 Pavyon” adlı gazinoda program yapmaya başladığını, bir süre burada program yapan davalının, müvekkilinin haricen öğrendiğine göre son zamanlarda da Ankara-Esat’ta bulunan … Gazinosu adlı eğlence merkezinde program yapmakta olduğunu, yine sözleşmenin 5.2 maddesinde; davalının sözleşmeye uymaması halinde müvekkiline 20.000-ABD Doları cezai şart ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, davalı tarafın sözleşmeye uymadığı için bu cezai şartın TL karşılığının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, davalının vekili aracılığıyla bu takibe itirazda bulunarak takibin durdurulmasına sebep olduğunu, davalının haksız itirazının iptali için huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olduğunu, davalının haksız itirazı sebebiyle alacağın tahsili sürüncemede kaldığından ve keza alacak likit olduğundan, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının alınarak taraflarına verilmesini talep ettiklerini belirterek; davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile başlatılan takibe itirazının iptaline, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı uhdesine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı vekili Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısına kaydedilen 12/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bir dönem dava dilekçesinde belirtilen eğlence merkezinde ses ve saz sanatçısı olarak çalıştığını, müvekkilinin ücret anlaşmazlığı, ödeme problemleri ve gece çalışmasının zorluğu nedeniyle ve iş değiştirme sebebiyle iş yerinde çalışmayı sonlandırdığını, müvekkilinin bu işyerinden ayrıldıktan sonra ailesine ait ses sistemleri üzerine faaliyet gösteren işletmede çalışmaya başladığını, halen de aynı yerde çalışmayı sürdürdüğünü, farklı bir yerle sanatçı olarak iş kapsamında çalışma yapmasının zaten söz konusu olmadığını, kaldı ki geçerli bir sözleşme olsa dahi durumun kişinin çalışma hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin açık olduğunu, müvekkilinin anılan iş yerinde çalışırken davacı ile tanışıklığı olduğundan güven duyarak, çalışabilmesi için imzalaması zorunlu prosedür gereği bir evrak olduğu söylenerek imzalatılmak suretiyle zor durumda bırakılmak istendiğini, aşırı yararlanma amacı güdüldüğünün açık olduğunu, müvekkilinin yaş durumu, deneyimsizliği ve tecrübesizliği dikkate alınarak ikinci nüshası verilmeyen ve her yeri tamamen doldurulmayan sözleşmeye zor durumda kalmasından ve deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle taraf kılındığını, kaldı ki müvekkiline ikinci bir nüsha verilmediği için de, iş sözleşmesi yanılgısıyla akdedilen sözleşme üzerinde tahrifat yapılmasının da mümkün olduğunu, müvekkilini iş yerinde çalışmaya zorlamak için kötü niyetle sözleşme evrakının sonradan doldurulduğunu, bilirkişi marifetiyle sözleşme üzerinde teknik inceleme yapılmasının gerektiğini, öte yandan evrakın müvekkilinin imzaladığını hatırladığı iş sözleşmesi olduğuna dair de kuşkuların bulunduğunu, imzanın taklit edilmiş olma ihtimali doğduğunu, çünkü imzanın müvekkilinin imzasına benzemediğini, çalışma yerinin alkollü bir eğlence merkezi ve gece çalışılan bir yer olması sebebiyle sağlıklı bir sözleşme ortamı olmadığının açık olduğunu, sözleşme incelendiğinde genel uygulamada kullanılan ve kolayca erişilebilen sözleşmelerden 4. maddenin 8. fıkrasında (“4.8. MENAJER, bir yıl için SANATÇI lehine asgari ……….. TL’lik organizasyon bağlantısı yapmaya gayret edecektir.”) ve Sözleşmenin Feshi başlıklı 6. maddesi (“MADDE 6– Tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini zamanında ve gereği gibi yerine getirmemeleri veya tarafların birbirlerinin yaptıkları işlerden yeterli derecede memnun kalmamaları halinde, her iki taraf da diğer tarafa en geç ……..ay öncesinden noter vasıtasıyla yazılı ihbarda bulunmak şartıyla sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh etme yetkisine sahiptir.”) çıkarılarak düzenlendiği ve kötü niyetle dayatılan bir akit olduğunun görüleceğini, sözleşme ele alındığında Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesinde “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlandığını, bu tanıma göre eser sözleşmesinin, tam iki tarafa borç yükleyen bir iş görme sözleşmesi olduğunu, yüklenicinin bir eseri meydana getirip teslim etmek borcuna karşılık iş sahibinin de, yükleniciye bedel ödemek borcunu üstlendiğini, müvekkiline ilişkin davacının eser olarak ileri sürülebilecek herhangi bir eylemi olmadığını, davacının, ortağı olduğu eğlence merkezinde çalışmaya zorlamak ve çalışmazsa müvekkilinin mesleki kariyerini bitirmek harici herhangi bir davranışta bulunmadığını, iddia edildiği şekilde menajerlik yapma kapsamında bir fiilinin bulunmamasının tamamen asılsız ve kötü niyetli bir sözleşme olduğunu gösterdiğini, davacının müvekkiline herhangi bir konser, TV ve radyo yayınları, dizi, film, reklam filmi, turne ve düğün organizasyonları, basın toplantıları organize etmek gibi bir durumu olmadığını, buna ilişkin bir iddialarının dahi bulunmadığını, bu nedenle ortada amaç, şekil ve ehliyet yönünden geçersiz bir sözleşme bulunduğunu, müvekkiline isnat edilen ve yerine getirmediği söylenen yükümlülüğün, davacı tarafa devrettiği haklarla ilgili olarak noterden vekaletname verme olduğunun söylendiğini, davacı tarafla geçerli bir sözleşme akdedildiği ve vekalet verme yükümlülüğünde bir gecikme oldu ise; neden bir ihtarname ile durumun müvekkiline bildirilmediğinin sorulması gerektiğini, ortada asıl amacı söylenildiği üzere eser meydana getirmek olan bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin böyle bir sözleşmeden haberdar olmasının istenmediğini, ayrıca davacı tarafın menajerlikle ilgili herhangi bir sertifika ve kurs belgesi bulunmadığını, bu mesleği icra edebilecek herhangi bir vergi levhası ve donanımı bulunmadığını, son olarak cezai şart talep edilebilmesi için bir zararın doğmuş olmasının gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre: “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” denildiğini, böyle bir durumda alacaklının tazmin isteyebilmek için zararını ispatla mükellef olduğunu iddia ederek; haksız davanın reddine ve yargılama ile ilgili tüm giderlerin ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 24/11/2017 tarihli cevap süresinin uzatılmasına ilişkin dilekçede; zamanaaşımı def’inde de bulunmuştur.
REPLİK:
Davacı vekili Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısına kaydedilen 11/01/2018 tarihli replik dilekçesinde özetle; Davalı beyanlarının gerçekle ilgisinin bulunmadığını, davalı ücretinin yevmiye karşılığı günlük ödendiğini, taraflar arasında ücret anlaşmazlığı veya ödeme probleminin söz konusu olmadığını, davalının gazino-pavyon diye tabir edilen içkili eğlence mekanlarında saz ve ses sanatçısı olarak çalıştığını, bu tür mekanların çalışma saatlerinin ortalama akşam 20:30 civarında başladığını, sabah ortalama 04:00-05:00’a kadar sürdüğünü, dolayısıyla davalının bu argümanının gerçek dışı olduğunu, davalının, müvekkilinin gazinosunun gece çalıştığını bilerek işe başladığını, kaldı ki; müvekkilin gazinosundan ayrıldıktan sonra davalının sırasıyla “… 06”, “… Gazinosu”, “… Gazinosu”, “… Gazinosu” ve son olarak da tekrar “… Gazinosu”nda çalıştığını, bu gazinoların hepsinin gece hizmet verdiğini, zira gündüz hizmet veren gazinonun zaten bulunmadığını, davalının yaş küçüklüğü ve tecrübesizliği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kendisine zorla imzalatılan bir sözleşmenin bulunmadığını, davaya konu sözleşmenin tarafların hür iradesiyle imzalandığını, davalı yan bir yandan yaş küçüklüğü ve tecrübesizlik savunmasında bulunurken, diğer yandan sözleşmedeki imzaların kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü, davalının çelişkili davrandığını, müvekkilinin yüklenici değil iş sahibi olduğunu, müvekkilinin gazino işletmecisi olduğunu, davalıyla yaptığı sözleşmenin özünün de davalının gazinoda sanatçılığını ifa etmesi olduğunu, konser, program, turne vs gibi işlerin bu sözleşmeye ek diğer edimler olduğunu, 2016 yılı sonuna kadar davalı taraf sözleşmeye uygun olarak müvekkilinin gazinosunda çalışmaya devam ettiğinden bu zaman zarfında müvekkilinin, söyleyeceği ya da isteyeceği her şeyi davalıya şifahi olarak bildirdiğini, yanındaki şahsa ihtarname çekme gereği duymadığını, yine, davalının, müvekkilinin gazinosundan ayrıldığı tarihe kadar vekaletname vermemiş olmasının müvekkilini ciddi bir zarara uğratmadığını, menajer olmak için özel bir kurs ya da sertifika zorunluluğu bulunmadığını, kaldı ki; müvekkilinin gazino işletmecisi olduğunu, sözleşmenin esasen yapılmasının sebebinin de davalının sanatını bu gazinoda icra etmesi olduğunu, ancak; müvekkilinin birçok yapımcıyla, menajerle, TV programcılarıyla samimi ilişkileri bulunmakta olup bugüne kadar çok klip çektirip TV programı yaptırdığını, hatta davalı tarafın da 2016 yılı başlarında … TV’ye konuk sanatçı olarak katılmasını müvekkilinin sağladığını, ancak tekrar belirtmek gerekirse; müvekkilinin esas işinin gazino işletmeciliği olduğunu, davalının sözleşme hükümlerine uymaması ve ani bir kararla müvekkilinin işyerinden ayrılması sebebiyle müvekkilinin zor durumda kaldığını ve zarar ettiğini, kaldı ki; uğranılan zarar, mahrum kalınan kâr, munzam zarar vb konularına hiç girmeksizin sözleşmeye uymayan tarafın cezai şart ödeyeceğine dair bir hüküm var ise ve ilgili taraf bu hükme uymazsa açıkça ve hukuken o cezai şartı ödemek zorunda olduğunu belirterek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DÜPLİK:
Davalı vekili Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısına kaydedilen 12/02/2018 tarihli düplik dilekçesinde özetle; Davacı yanın replik dilekçesinde ileri sürdüğü ve müvekkili aleyhine olan iddiaların kabul edilebilir bir yanının bulunmadığını, davaya konu sözleşmeye ilişkin olarak, bu sözleşmeden kaynaklı icra takibinde bulunulmasına kadar müvekkilinin davacı yanın kötü niyetini sezmesinin kendisinden beklenemeyeceğini, davacının babacan tavırlarla yakınlık kurup, genç ve yetenek vaat eden sanatçılara iş sözleşmesi yanılgısıyla sözleşme akdettirip aynı mekânda istenen koşullarda çalışmaya zorlamanın formülü olarak kullanılan davaya konu sözleşme metninden, bu sözleşmenin kötü niyetle dayatılan bir akit olduğunun anlaşılabileceğini, müvekkiline yönelik olarak, davacı yanın eser olarak ileri sürülebilecek herhangi bir eyleminin olmadığını, davacının, ortağı olduğu eğlence merkezinde müvekkilini çalışmaya zorlamak ve çalışmazsa mesleki kariyerini bitirmek harici herhangi bir davranışta bulunmadığını, davacı yanın, müvekkiline herhangi bir konser, TV ve radyo yayını, dizi, film, reklam filmi, turne ve düğün organizasyonları, basın toplantıları organize etmek gibi bir durumunun olmadığını, davacının herhangi bir zararının bulunmadığını, ayrıca müvekkili aleyhinde yürütülen icra takibinin kötü niyetli olduğunu belirterek; davanın reddine ve yargılama giderleri ile ilgili tüm giderlerin ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesine dayalı, itirazın İptali istemine ilişkindir.
Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısına kaydedilen davada; mahkemenin 08/05/2018 tarih … Esas 2018/412 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna dair karar verdiği, davacı vekilinin talebi üzerine dava dosyasının Ankara 27.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilerek …Esas sayısına kaydedildiği, bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 26/02/2019 tarih 2018/356 Esas 2019/48 Karar sayılı karar ile; mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verildiği, söz konusu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu, istinaf başvurusunu inceleyen Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 21/02/2020 tarih …Esas ….Karar sayılı kararı ile; dava konusu alacağın menajerlik sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdiği ve nihayetinde dosyanın mahkememize tevzi edilerek yukarıda yazılı esasa kaydedildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Taraflar arasında akdedilen 05/01/2016 tarihli menajerlik sözleşmesi altındaki imzaların davalıya ait olup olmadığı, söz konusu sözleşmenin davalıdan sadır olması halinde davalının zor durumundan yararlanarak sözleşme şartlarının oluşturulup oluşturulmadığı, sözleşme geçerli bir şekilde kurulmuşsa feshin haklı olup olmadığı, davalının sözleşmeyi ihlal eylemlerinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak davacının davalıdan cezai şart bedelini talep edip edemeyeceği, varsa dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, icra dosyasına yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, davacının davalıdan icra inkâr tazminatı, davalının da davacıdan kötüniyet tazminatı talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı olarak tebliğ edilmiş, dilekçe teati aşaması tamamlanmış, Ankara …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tarafların sundukları deliller alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, imza incelemesi yapılmış, davacı tanıkları dinlenmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıaların tespiti bakımından bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, dava konusu sözleşme, davaya konu icra takip dosyası, dinlenen davacı tanık beyanları, hukuki çıkarımlar hariç maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;

İcra takip dosyası incelendiğinde; Davacının 13/03/2017 tarihinde 74.800,00 TL asıl alacak üzerinden, 05/01/2016 tarihli sözleşmenin 5.2 nolu maddesi gereği cezai şart olan 20.000 ABD Doları (1 Dolar=3,74 TL) mesnet gösterilerek davalıya karşı ilamsız icra takibinde bulunulduğu, icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin davalıya 17/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 24/03/2017 tarihli dilekçesi ile borca tamamen itiraz ettiği, itiraz üzerine icra müdürlüğünce 20/04/2017 tarihli karar tensip tutanağı ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, takibin durdurulduğuna ilişkin kararın davacıya tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçasına icra dosyasında rastlanmadığı, eldeki davanın 11/10/2017 tarihinde görevsiz mahkemede açıldığı, dolayısıyla her hal ve şartta hak düşürücü süre bakımından herhangi bir noksanlık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı yan, davaya konu sözleşmedeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia ettiğinden ilk olarak 6100 sayılı HMK m.208 vd hükümler uyarınca davaya konu 05/01/2016 tarihli sözleşmede davalı adına atılmış imzaların davalının elinden sadır olup olmadığı hususunda ön sorun olarak tahkikat yapılmıştır.
Bu kapsamda; davalıya HMK m.211/1-a hükmü uyarınca ihtaratlı isticvap davetiyesi çıkartılmış, davalının 04/09/2020 tarihli duruşmada beyanı alınmış, davalının salt sözleşmenin son sayfasındaki imzanın kendisine ait olduğunu, sözleşmenin ilk iki sayfasının altındaki imzaların kendisine ait olmadığını beyan etmesi üzerine, mahkeme huzurunda davalının imza örnekleri alınmış ve davaya konu sözleşme aslı altındaki ilk iki sayfada yer alan imzaların davalı elinden sadır olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 14/10/2020 tarihli teknik raporda sonuç olarak; tetkike konu 05/01/2016 tarihli üç sayfadan ibaret sözleşme üzerinde davalı … adına atılı bulunan imzaların, davalının emvcut mukayese imzalarına kıyasla farklı olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek imza incelemesi bakımından dosyanın adli tıp kurumuna gönderilmesini talep etmiştir.
Davalının mahkememiz huzurunda ikrar ettiği üzere; davaya konu sözleşmenin 3.sayfasındaki imzanın kendi elinden sadır olduğunu beyan etmesine rağmen, 14/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ikrarı ile çelişki oluşturacak şekilde, 3.sayfada yer alan imzanın da davalının elinden sadır olmadığına yönelik tespit bulunduğu görülmekle, bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığına kanaat getirildiğinden davalı elinden sadır imzaların bulunması muhtemel kurum ve kuruluşlara müzekkereler yazılarak davalının mukayeseye mesnet imza örnekleri toplanmaya çalışılmış, akabinde toplanan tüm dokümanlar birlikte dosya imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin mahkememize gönderdiği 29/03/2021 tarih 40968900-101.04-2020/116512 sayılı yazısında; …’ın huzurda “… “…” ibarelerinin inceleme konusu belge kendisine gösterilmeden belge içeriğinin aynı tip harflerle büyük küçük harflere dikkat edilerek dikte suretiyle ve normal yazma hızıyla birçok kez yazdırılması ile elde edilecek tutanakların temin edilerek, mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kuruma gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin talep ettiği hususların davalıya dikte ettirilmesi amacıyla mahkememizin 28/04/2021 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile davalıya yeniden ihtaratlı isticvap davetiyesi çıkartılmasına karar verilmiş olup, söz konusu isticvap davetiyesi davalıya 07/05/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak davalı tayin edilen gün ve saatte duruşmada hazır bulunmamıştır. İsticvap davetiyesinin davalı asile tebliğ edildiği mahkememizin 07/07/2021 tarihli duruşmasında söz alan davalı vekilince de beyan edilmiştir.
Sonuç olarak; davalı yana çıkartılan ihtaratlı isticvap davetiyesine rağmen, davalının, mahkememizce isticvabı yapılmak üzere tayin olunan 07/07/2021 tarihli duruşmaya katılmadığından, davaya konu 05/01/2016 tarihli sözleşmenin ilk iki sayfasındaki imzanın da kendisinden sadır olduğu hususu kabul edilerek (HMK m.211/1-a) yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı yan her ne kadar zamanaşımı def’inde bulunmuşsa da, davaya konu sözleşme tarihi ile icra takip tarihi arasında geçer süre alındığında 6098 sayılı TBK m.146 hükmü uyarınca zamanaşımı süresi dolmadığından ileri sürülen bu def’inin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı yan her ne kadar “gabin” ve “irade bozukluğu” argümanlarını ileri sürmüşse de, bu hususların gerçekleştiğini ispatlayamadığından söz konusu argümanlara mahkememizce itibar edilmemiştir.
Eldeki dava; Ankara 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğundan, somut uyuşmazlıkta çözümlenmesi gereken husus; davalının, davacı ile akdettiği 05/01/2016 tarihli sözleşmenin 5.2 nolu maddesi uyarınca, davacıya karşı 20.000,00 ABD Doları’nın icra takip tarihi itibariyle Türk Lirası karşılığını ödemekle yükümlü olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen ve toplam 3 sayfadan ibaret 05/01/2016 tarihli sözleşme içeriği incelendiğinde; davacının “Menajer”, davalının “Sanatçı” sıfatının bulunduğu, sözleşmenin konusunun; sözleşmede kararlaştırılan süre boyunca münhasıran menajere bağlı kalmak koşuluyla, sanatçının menajerliğinin icrasına ilişkin faaliyetler ile tarafların bu konudaki hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin olduğu, sözleşme süresinin, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 7 yıl olduğu, sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 1 ay evvel sözleşmenin taraflarca yenilenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı takdirde sözleşmenin birer yıllık sürelerle yenileneceği, aksi halde kendiliğinden fesholunacağı, kayıt altına alınmıştır.
Sözleşmenin 4.maddesine göre; sanatçının iş bu sözleşme müddetince gerçekleştireceği konser, TV, radyo, 900’lü telefon, promosyon hizmetleri, TV konserleri, dizi film, film, turne lokal bağlantıları, merchandising, reklam kampanyaları, basınla ilişkiler ve diğer organizasyonların bağlantı ve anlaşmalarının menajer tarafından düzenleneceği, ancak; menajerin, bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi esnasında kural olarak sanatçı ile birlikte hareket edeceği, menajerin tüm bu hizmetlerin ve organizasyonların gerçekleştirilmesinde tek yetkili olduğu, sanatçının, menajerin izni olmaksızın 3.kişi ve kuruluşlarla görüşmeyeceği ve/veya mukavele yapmayacağını beyan, kabul ve taahhüt ettiği, sanatçının; menajere devretmiş olduğu haklarla ilgili olarak sözleşme akdini takip eden 7 gün içerisinde noterden tasdikli vekaletname vermeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiği, menajerin; sanatçı adına iş teklifleri almak, iş teklifleri vermek, bu işlerle ilgili olarak sözleşmeler düzenlemek ve bu sözleşmeleri imzalamak ve sözleşmenin 4.1 maddesinde sayılan diğer işleri ve organizasyonları yapmak hak ve yükümlülüğünde olduğu, menajerin tüm bu faaliyetleri gerçekleştirirken sanatçı ile birlikte hareket etmenin yanı sıra, sanatçının çıkarlarını daima ön planda tutacağı ve sanatçının imajına ve çalışma kurallarına aykırı organizasyon ve anlaşmalara katılmaktan kaçınacağı, kayıt altına alınmıştır.
Sözleşmenin 5.maddesine göre; tarafların, iş bu sözleşmede yer alan madde ve şartlara tam olarak uymayı kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, sanatçının iş bu sözleşmedeki taahhütlerinden herhangi birini ihlal ettiği takdirde, ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden 20.000,00 USD karşılığı Türk Lirası cezai şartın menajere nakden ve defaten ödemeyi ve her ne suretle olursa olsun cezai şartın tenkisini istememeyi kabul ve taahhüt ettiği, kayıt altına alınmıştır.
Menajerlik sözleşmesi; Kanunlarımızda düzenlenmeyen, mahiyeti itibariyle isimsiz (atipik), iki tarafa borç yükleyen, rızai bir sözleşme türüdür. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/09/2014 tarih 2013/10073 Esas 2014/13628 Karar sayılı kararında, menajerlik sözleşmesinin amacı; sanatçıyı en iyi şekilde topluma tanıtmak, onun diğer sanatçılarla rekabetini ve kariyerini olumsuz etkileyecek davranışlardan da kaçınmak olarak özetlenmiştir.
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; Taraflar arasında akdedilen 05/01/2016 tarihli sözleşme sonrası davalının, davacının ortağı olduğu Ankara’nın Ulus semtinde bulunan … Gazinosu’nda ses ve saz sanatçısı olarak çalışmaya başladığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede her ne kadar “sanatçının, menajere devretmiş olduğu haklarla ilgili olarak sözleşme akdini takip eden 7 gün içerisinde noterden tasdikli vekaletname vermeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiği” yönünde kayıt bulunsa da, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 7 günlük süre geçtikten sonra davalının, söz konusu sözleşme şartını yerine getirecek şekilde davacıya devrettiği mali haklarla ilgili herhangi bir vekaletname vermediği, davacının, davalının bu olumsuz eylemine karşı herhangi bir hukuki takibatta bulunmadığı, nitekim davacı vekilinin 11/01/2018 tarihli replik dilekçesinde; davalının 2016 yılının sonuna kadar dava dilekçesinde belirtilen işyerinde çalışmış olması, davacının şifahi beyanlarını yerine getirmesi nedeniyle davalıya ihtarname çekilmediğini beyan ettiği, ancak sözleşme şartı olarak düzenlenen ve menajerlik sözleşmesinin doğası gereği menajere devredilmesi gereken sanatçıya ait mali hakların, davalının fiili olarak davacının ortağı olduğu işyeri ile sınırlı olarak değerlendirilmesi gereken bir işlem olmadığı, zira; menajere devredilen mali haklar sonrası, menajerin, sanatçı adına 3. kişilerle sanatçının yararına olacak şekilde sözleşmeler düzenleme yetkisi kazanacağı, ancak somut olayda, davacının, davalının 3. kişilerle davalının yararına olacak şekilde sözleşmeler akdetmek üzere davalıya ait mali hakların kendisine devredilmesini talep etmediği, davacının ortağı olduğu gazinoda davalının çalışmasını teminen davalı ile sözleşme akdettiği ve davalının işyerinden ayrılmasına kadar geçen süre içinde, davalıya, kendisine, üçüncü kişilerle sözleşme akdetmek üzere vekaletname vermesi hususunda herhangi bir ihtarda bulunmadığı, nitekim, davacı vekilinin dava ve replik dilekçeleriyle de; müvekkilinin esasen gazino işletmecisi olduğunu, davalının müvekkiline ait gazinoda çalışması için davaya konu sözleşmenin akdedildiğini, davalının bu gazinodan ayrılması nedeniyle icra takibinin yapıldığını beyan ettiği, davacı vekilinin ileri sürdüğü maddi vakıalara ve dinlenen tanık beyanlarına göre, davalının, davacıya ait … Gazinosu’nda işçi statüsünde çalışırken fiili olarak kurulan bu iş sözleşmesi ilişkisini feshederek davacıya ait işyerinden ayrıldığı, bu nedenle, davalının, davacının ortağı olduğu işyerinden ayrılmasından sonra, aslen davalı ile iş sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı halde, davacı yanın, davalı ile aralarında akdettikleri 05/01/2016 tarihli sözleşmenin bu şartını ileri sürerek cezai şart isteminde bulunmasının 4721 sayılı TMK m.2 hükmü uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu,
Ayrıca; davalının, davacının ortağı olduğu işyerinin gece çalışılan bir işyeri olduğu, ücret anlaşmazlığı, gece çalışmasının zorluğu ve iş değiştirme gerekçeleriyle bu işyerinde çalışmayı sonlandırdığı, ailesine ait ses sistemleri üzerine faaliyet gösteren işletmede çalışmaya başladığını ileri sürdüğü, davacı vekilinin ibraz ettiği 11/01/2018 tarihli replik dilekçesine göre, davalının, davacının ortağı olduğu işyerinde, bu işyerinin gece çalışılan bir işyeri olduğunu bilerek burada çalışmaya başladığını beyan ettiği, taraflar arasında akdedilen menajerlik sözleşmesine göre; menajerin, sanatçı adına iş teklifleri almak, iş teklifleri vermek, bu işlerle ilgili olarak sözleşmeler düzenlemek ve bu sözleşmeleri imzalamak ve sözleşmenin 4.1 maddesinde sayılan diğer işleri ve organizasyonları yapmak hak ve yükümlülüğünde olduğu, menajerin tüm bu faaliyetleri gerçekleştirirken sanatçı ile birlikte hareket etmenin yanı sıra, sanatçının çıkarlarını daima ön planda tutacağı ve sanatçının imajına ve çalışma kurallarına aykırı organizasyon ve anlaşmalara katılmaktan kaçınacağı, hususlarının kayıt altına alındığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre; davacının, ortağı olduğu işyerinde, davalının ses ve saz sanatçısı olarak çalışmasını temin ederken, davalı sanatçı ile birlikte hareket etmesi gerektiği, davalı sanatçının çıkarlarını ön planda tutması gerektiği, davalı sanatçının imajı ve çalışma kurallarına aykırı organizasyon ve anlaşmalara katılmaktan kaçınması gerektiği, söz konusu sözleşme hükmüne göre; davalının, davacının ortağı olduğu işyerinde ses ve saz sanatçısı olarak çalışma koşullarına ilişkin olarak, davacının, davalı sanatçı ile birlikte hareket ettiği, bu kapsamda çalışma saatlerinin ne zaman olacağı, davalının alacağı ücret miktarının ne kadar olacağı gibi hususlarda davalının çıkarlarını ön planda tutacak şekilde hareket ettiği hususunu ispatlayamadığı, mahkememizde dinlenen davacı tanık beyanları da bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, davalının çıkarlarını daima ön planda tutacak şekilde menajerlik hizmeti verdiği hususunun ispatlanamadığı, dolayısıyla; davacı tarafın, menajer olarak üzerine düşen asli edim yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlayamaması nedeniyle, davalı yanın, davacının ortağı olduğu işyerinden ayrılması eylemi, davacı ile yapmış olduğu sözleşmenin eylemli olarak feshi mahiyetinde olup, davacı tarafın, menajerlik sözleşmesinden kaynaklı asli edim yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, davalı yanın bu fesih beyanı, haklı nedenle fesih mahiyetinde olduğundan, davacı taraf, davalı ile akdettiği sözleşmeden kaynaklı olarak cezai şart talep edemeyeceğinden, davalının, davacıya karşı ödemesi gereken cezai şart borcu bulunmamaktadır.
Davalı vekili her ne kadar davacı tarafın kötü niyetli olduğunu ileri sürmüşse de, davacı tarafın açılan davayı ispatlayamadığından davasının reddine karar verildiği, davalının kendisine borcu olmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde icra takibi yaptığı ve itiraz üzerine takibin durması üzerine kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığına ilişkin somut delil bulunmadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2- Davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 903,40 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 822,70 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan …524,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 165,10 TL posta, tebligat ve dosya masrafı, 865,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.146,80 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 89,50 TL posta- tebligat masrafı, 7,25 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin olmak üzere toplam 96,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde Ankara 20.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının makamına iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza