Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/149 E. 2021/101 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/149 Esas – 2021/101
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/149 Esas
KARAR NO : 2021/101

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/06/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/06/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının Gaziantep’te kurulmuş ve dünyada 40’dan fazla ülkeye ürünlerinin ihracatını yapan bir firma olduğunu, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinin davacının “…”li markaları ile yakın benzer olduğunu, davalının markasının bu ibareden başka ayırt edici bir unsur ihtiva etmediğini, dolayısıyla davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, tüketicinin bu ibareyi esas unsur olarak ihtiva eden bir markanın davacının “…”li markaları ile ilişkili olduğunu zannetmesinin ve taraflar arasında ekonomik bir bağ olduğunu düşünmesinin çok muhtemel olduğunu, ayrıca taraf markalarının aynı emtialar üzerinde kullanılacağını iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 20.03.2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve … sayılı davalıya ait markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 29/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının benzer olmadığını, bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılanacaklarını, davaya konu markanın birden fazla şekil ve yazı unsurundan oluştuğunu ve bir bütün olarak algılandığını, dava konusu markada geçen ibarenin Türkçe’de bir karşılığı bulunmadığından ayırt edici niteliğinin de arttığını, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … Gıda Temizlik Plastik İnşaat Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti., davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+…” ibaresinin 29, 30 ve 32.sınıfta bulunan “29.Sınıf:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.Sınıf:Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 32.Sınıf:Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtialarının tescili amacıyla 24.06.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.07.2019 tarih ve 328 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.08.2019 tarihinde 2013/12025, 2013/12026, 2013/08116, 2013/104251, 2015/99284, 2017/78426 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 10.02.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 25.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır (7226 sayılı Kanun Geçici 1.maddesi hükmü uyarınca durma süreleri dikkate alınmıştır.). Dava konusu marka 01.07.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında 29, 30 ve 32.sınıfta bulunan “29.Sınıf:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.Sınıf:Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 32.Sınıf:Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları, davacıya ait itiraza mesnet 2013/12025, 2013/08116, 2013/104251, 2017/78426 ve 2013/12026 sayılı markaların kapsamındaki emtialar içerisinde de yer almaktadır. Dolayısıyla 2015/99284 sayılı marka hariç, davacının markaları açısından emtia ayniyetinin gerçekleştiği, ilave bir inceleme/değerlendirme yapılmaksızın, doğrudan, söylenebilecektir. Zira bu emtialar; aynı/benzer alıcı çevresine hitap ederler, aynı/benzer ihtiyaçları giderirler, son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri aynıdır, dağıtım kanalları ve satışa sunuldukları yerler aynıdır, birbirleri yerine ikame imkânları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri vardır.
Davacının 2015/99284 sayılı markası da, 29, 30 ve 32. Sınıflara giren emtiaların perakende/toptan satışı hizmetleri için tescillidir. Davalının markasının tescili kapsamına almak istediği tüm emtiaların perakende/toptan satışı hizmetlerinin de, bu emtialar ile bağlantılı ve benzer emtialar olduğu tespit edilmiştir. Zira; bir mal sınıfı 35. Sınıf kapsamında perakendecilik hizmetine konu oluyorsa bu durumda benzerlik bulunduğu, doktrin ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Zira; “Praktiker” kararında da belirtildiği üzere, “somut bir malı satmak için verilen bu hizmet tabiatıyla bu mal olmadan bir mana ifade etmeyecektir.”
Sonuç olarak somut olayda dava konusu marka kapsamındaki emtialar ile davacıya ait itiraza mesnet markaların tescili kapsamındaki mal ve hizmetler arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ayniyet/benzerlik ilişkisi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlığa konu 29, 30 ve 32. sınıflara giren emtiaların hepsi nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerdir ve bu ürünler toplumun geniş kesimine hitap ederler. Dolayısıyla bu ürünlerin ortalama tüketicisi; makul düzeyde bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama halk kesimidir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir marka olduğu, davalının markasının kompozisyonunda, turuncu/kırmızı tonlardaki dikdörtgen bir zemin üzerinde sol tarafa konuşlandırılmış üç tane yaprak figürü ve kırmızı zemin üzerinde siyah renkli beyaz çerçeveli büyük harflerle yazılmış “…” ibaresi mevcuttur. Her ne kadar davalının markasının genel görünümünde renk ve şekil unsurlarının varlığı kendini belli ediyorsa da, markada hakim pozisyonda konuşlandırılmış “…” kelime unsurunun, markadaki ayırt edici niteliği en yüksek unsur olduğu değerlendirilmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; 2013/12020 sayılı olan marka hariç, “…” ibaresini ve bu ibare ile birlikte şekil ve “BEST …” ibarelerini ihtiva etmektedir. “…+Şekil” ve “…+Şekil+BEST …” görselli markalarda “…” kelimesi markaların tek unsuru olmasa da, markaların genel kompozisyonu ve görünümü içerisinde ayırt edici niteliği yüksek olan birer unsurdur. “…” markası da “…” ibaresini tek başına ihtiva etmektedir. Davacının arapça yazılışlı “…” şeklindeki markasında ise “…” ibaresi (en azından Türkçe olarak) geçmemektedir. Davacının arapça yazılan bu markası davaya konu emtiaların hitap ettiği halk kesimi nezdinde Türkçe “…” olarak herkes tarafından okunamayacağı, Arapça bilmeyen halk kesiminin ülkemizde kanıksanamayacak derecede fazla olduğu, dolayısıyla bir kısım ortalama tüketicinin bu arapça ibareyi “…” olarak algılama ihtimali bulunsa bile, bu tüketici kesiminden oransal olarak çok daha fazla bir tüketici kesiminin bu ibareyi anlamsız arapça bir kelime dizisi olarak algılayacağı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, davacının “…”, “…+Şekil” ve “…+BEST …” görselli markalarında “…” ibaresinin markaların en azından esas unsurlarından biri/tek esas unsuru olduğu söylenebilecektir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davacıya ait 2013/12026 sayılı markanın arapça bir ifade olduğu, davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin Arapça dilini yaygın olarak bilmediği dikkate alındığında, bu ibareyi gören ortalama tüketicinin bu ibareyi “…” olarak okumayacağı, arapça ve anlamı bilinmeyen bir ibare olarak algılayacağı, dolayısıyla davacıya ait bu marka ile dava konusu “Şekil+…” markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, davacıya ait “…” esas unsurlu diğer markalar bakımından ise “…” ibaresinin Kürtçe’de “sarı, altın sarısı” anlamlarına geldiği, aslen Kürtçe olan bu kelimenin, hitap ettiği tüketici kitlesinin (Kürtçe bilmeyen) büyük kısmı tarafından anlamının bilinmesinin yüksek bir olasılık olmadığı, dolayısıyla “…” ibaresinin hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin bu ibareyi anlamsız bir kelime olarak algılayacağı, davaya konu “…” ibaresinin de Türkçe’de bilinen bir anlamsal karşılığının bulunmadığı, dolayısıyla bu markanın hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin de bu markayı anlamsız bir kelime olarak algılayacağı, dolayısıyla markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, aynı ya da benzer nesnelere çağrışım oluşturmadıkları, her ne kadar davacıya ait “…” kelimesini oluşturan harfler dava konusu marka içinde yer alsa da, makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin markaları oluşturan ayırt edici unsurları bir bütün halinde algıladıkları, markaları bölüp parçalayarak analiz etmedikleri, bu nedenle dava konusu markayı bir bütün halinde “Şekil+…” olarak algılayacakları, “…” ibaresi içinde ayrıca ve açıkça “…” ibaresinin otonom bir özelliğinin bulunmadığı, bir bütün halinde “…” ibaresi ile “…” ibaresinin iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, çünkü Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.05.2014 tarih 2014/985 E 2014/8947 K sayılı kararında belirtildiği üzere; esasen soldan sağa doğru okunup algılanan kelimelerde ilk hece ve harfin vurguyu üzerinde taşımasının ortalama tüketici bakımından önem arz ettiği, somut olayda da dava konusu markanın “D” harfi ile başladığı, ancak davacıya ait markaların “Z” harfi ile başladığı, dava konusu markanın “DE-…” olarak, davacıya ait markaların ise “…” olarak telaffuz edileceği, bu hale göre bütüncül olarak dava konusu markanın iki ya da üç heceli olarak, dava konusu markanın ise tek heceli olarak okunacağı, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede işitsel benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği, yine gerek markaları oluşturan kelime unsurlarının bütüncül olarak farklılığı ve markalarda yer alan şekil unsurlarının birbirine benzememesi nedeniyle görsel olarak da markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, bu hale göre daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “Şekil+…” ibaresini davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde bu markayı davacıya ait itiraz markalarından farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 144,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.661,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
03/03/2021