Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/148 E. 2021/355 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/148 Esas
KARAR NO : 2021/355

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 23/06/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/06/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından … sayılı “… …” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunulduğunu, başvurunun yayımına yapılan itiraz üzerine başvurunun reddedildiğini, ret kararının gerekçesinde markanın coğrafi işaret olarak tescilli “…” ibaresini birebir içermesinin belirtildiğini, müvekkiline ait marka başvurusu ile C2008/046 numaralı “…” coğrafi işaretinin görsel ve fonetik açıdan benzemediğini, tüketici nezdinde tescilli coğrafi işareti çağrıştırmadığını, müvekkilinin marka başvurusu ile tescilli coğrafi işaretin birbirinden tamamen farklı nitelikte olduğunu ve bu durumun kurum kararında da “coğrafi işaretten kısmen uzaklaşmış” ifadesi ile tespit ve deklare edildiğini, dava konusu YİDK kararının SMK m.5 hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili adına 2007 24513 numaralı … ve 2007 24509 numaralı … … … ibareli marka tescilleri bulunduğunu, müvekkilinin başvurusunun davalı kuruluş adına tescilli “…/…” coğrafi işareti ile ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığını, tescilli coğrafi işaretten oluşan işaretlerin marka olarak tesciline izin verilmediğini, 2019 yılı Marka İnceleme Kılavuzu’nda da belirtildiği gibi coğrafi işaretlerin faaliyet alanına giren sektörde ağırlıklı olarak marka yanında bu ifadelerin yazıldığının ve ürünlerin sunumunun bu şekilde yapıldığının görüldüğünü, bu nedenle, coğrafi yer adı bulunduran coğrafi işaretlerin aksine … gibi coğrafi işaretleri içeren marka başvurularının SMK 5/1(i) gereğince doğrudan reddedilemediğini, müvekkili markasının … ibaresini değil ayırt edici ve özgün … ibaresini içerdiğini, bu noktada müvekkiline ait marka başvurusunun tescilli coğrafi işareti çağrıştırmamakla beraber bir an için çağrıştırdığı kabul edilse dahi ilgili kurum kararında mal/hizmet sınırlandırılmasının yanlış yapıldığını, doğrudan 29. sınıf kapsamındaki “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).”nin çıkartıldığını, oysa kurum tarafından yayınlanan 2019 tarihli marka kılavuzunda açıkça düzenlendiği üzere coğrafi yer adı bulundurmayan coğrafi işaretleri içeren marka başvurularının tescile konu ürün kapsamında sınırlanarak tescil edilmesi gerektiğini, buna göre müvekkilinin marka başvurusundan 29. sınıf emtianın doğrudan çıkarılmaması gerektiğini, “… coğrafi işareti özelliklerine uygun peynirler” şeklinde sınırlandırma yapılması gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun coğrafi işaret kelime unsurları yanı sıra görsel olarak da farklı şekilde tasarlandığını, başvuruda … ibaresinin değil müvekkili tarafından uzun yıllar önce yaratılan ve uzun yıllardır müvekkili adına 2007 24513 sayı ile tescilli … ibaresinin kullanıldığını, bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda marka ile coğrafi işaret arasında bağlantı kurulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin 2007 24513 ve 2007 24509 numaralı marka tescilleri nedeniyle … ibaresi üzerinde kazanılmış hakkı bulunduğunu, müvekkilinin önceki tarihli markalarının coğrafi işaretten eski tarihli olduğunu ve iyi niyetle tescil edildiğini, Kurum kararına mesnet gösterilen C2008/046 sayılı “…” coğrafi işaretinin 24.05.2010 tarihinde (müvekkilinin önceki markalarından sonra) tescil edildiğini, bunun müvekkilinin coğrafi işaretin ününden faydalanma gibi bir amacı olmadığını ve iyi niyetli olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkilinin kazanılmış hakkı nedeniyle başvurusunun tescil edilmesi gerektiğini, Kurum kararının yerinde olmadığını beyan ederek; 23.04.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı marka başvurusunun tescil işlemlerinin tüm mal/hizmetler bakımından devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 01/07/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının saptanmasında markanın bütünü itibariyle nazara alınması gerektiğini, dava konusu başvurunun bütünü itibariyle bırakılan izlenim açısından dikkate alındığında coğrafi işaret olarak tescilli olan “…” ibaresi ile karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzerlik gösterdiğini, gerek başvuru markasında gerek kısmi redde konu coğrafi işarette baskın olan unsurun … ibaresi olduğunu, başvuru markasında itiraz markalarından farklılaşmayı sağlayabilecek güçte ek unsurların mevcut olmadığını, YİDK kararının isabetli olduğunu, kısmi redde mesnet coğrafi işaretin konusu olan “peynir” ürünleriyle aynı ya da ilişkili olan ürünler için tescili halinde “…” coğrafi işaretiyle ilişkilendirilmesi ihtimali mevcut olduğundan başvuru markasının kapsamından çıkarıldığını, başvuru sahibi adına tescilli bulunan önceki markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak oluşturmadığını, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 26/11/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 133 tescil numarası ile kayıtlı “…/…” ibareli coğrafi işaretin sahibi olduğunu, taze hellimi ve olgunlaşmış hellimi üretmek için kullanılan hammaddeler arasında çiğ koyun-keçi, koyun-keçi-inek sütü veya ayrı ayrı koyun ve keçi sütleri, peynir mayası, tüketicinin isteğine bağlı olarak taze ve kurutulmuş aroması yüksek ve hellime özel bir aroma katan Kıbrıs’ta yetişen nane yaprakları ve tuzdan oluşan ilave maddeler bulunduğunu, … yapımında kullanılan sütün ve süt hayvanlarının yem ihtiyaçlarının özel nitelikleri olması gerektiğini ve … yapımında kullanılacak sütte antibiyotiklerin, bitki ilaçlarının ve diğer zararlı kimyasal maddelerin bulunmasının yasak olduğunu, … Peynir’in esas nitelik ve özellikleri itibariyle Kıbrıs’a özgü doğa ve beşeri unsurlardan kaynaklanan bir ürün olduğunu, coğrafi işaret tescil belgesinde de ifade edildiği üzere Kıbrıs’ta bugüne kadar tespit edilmiş 1400 farklı yabani bitki türü olduğunu, bunlardan 128 adedinin endemik bitki olup, sadece Kıbrıs’ta yetiştiğini, yapılan araştırmalarda süt veren hayvanlarda beslemenin süt verimi, sütün organik yapısı ve bitkilerde bulunan aromatik maddelerin yemden süte sütten de peynire geçtiğinin kabul edildiğini, bundan dolayı da Kıbrıs bitki örtüsünün süt kalitesini ve sonuç olarak da hellimin özelliğini etkilediğini, … peynirinin en önemli özelliğinin çiğ sütten kültür kullanılmaksızın üretilmesi olduğunu, coğrafi işaret tescil koruması altına alınan … Peynirinin üretiminde kullanılan sütün ve sütün elde edildiği süt hayvanlarının muhakkak surette Kıbrıs menşeili olması, denetim ve izlenirliğin sağlanması için de üretiminden, paketlenmesine ve satış aşamasına kadar tüm süreçlerin muhakkak surette Kıbrıs’ta gerçekleşmesi gerektiğini, bunun doğal sonucu olarak da … işareti/kelimesinin ancak ve ancak coğrafi işaret olarak kullanılabilir olduğunu, … kelimesi/işaretinin coğrafi işaret sahibinin mezkur yönetmelik hükümlerinin çizdiği çerçevenin dışında marka veya başka bir fikri ve sınai hak kapsamında bir başkası tarafından kullanılmasının, … işareti üzerinde bir başkasına marka veya başkaca bir fikri ve sınai hak tanınmasının mümkün olmadığını, dava konusu marka başvurusunun esas unsur olarak … kelimesini içerdiğini, bu haliyle başvurunun “…” coğrafi işaretini içerdiğini, başvurunun marka olarak tescil edilemeyeceğini, coğrafi işareti içeren herhangi bir isim/sıfat takısının anılan hükümler uyarınca marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, başvuru markasındaki … kelimesinin doğrudan … coğrafi işaretini içermesinin yanında …/… olarak tescilli coğrafi işaretin diğer kelimesi olan … kelimesi ile fonetik olarak da iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, davacının dava konusu markayı tescil ettirmek istediği mal ve hizmetler dikkate alındığında …’dan kastın … olduğuna şüphe olmadığını, böyle olmasa dahi objektif olarak müvekkili adına tescilli …/… ile dava konusu marka başvurusu arasında kesin ve mutlak bir iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davacının aksi yöndeki iddialarına itibar edilemeyeceğini, davacının 2007 24513 ve 2007 24509 tescil numaralı markalarının hem başvuru tarihlerinin hem tescil tarihlerinin müvekkilinin coğrafi işaret belgesinin başvuru ve tescil tarihinden önce olduğunu, mezkur markalar ile ilgili kötü niyet iddiasına dayalı hakları saklı kalmak kaydıyla ileri sürülen müktesep hak iddiasının her bir marka başvurusunun kendi şartları ve özellikleri çerçevesinde dikkate alınması gerektiğinden tartışılamayacağını, davacının söz konusu markaları bakımından tartışmalı olan müktesep hak iddiasının işbu davaya konu marka başvurusuna teşmil edilemeyeceğini, SMK m. 48 uyarınca esas unsur olarak coğrafi işaret içeren bir markanın tescil başvurusunun reddedilmesi gerektiğini, tescil edilmiş olsa bile hükümsüzlüğünün dava yoluyla talep edilebileceğini, dava konusu marka başvurusunun tescilli coğrafi işaret olan “…/…” kelimesini içerdiğini, tescili talep olunan ürünün coğrafi kaynağı konusunda yanıltıcı olduğunu, coğrafi kaynak ifade ettiğini, markanın reddi gerektiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davalı …’nın itirazının kabulüne ilişkin kısmı bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun YİDK kararı ile başvurudan çıkartılan emtialar bakımından SMK m.5/1-i hükmü uyarınca mutlak tescil engeli kapsamında kalıp kalmadığı, davacının önceki tarihli seri markalarından kaynaklı müktesep hak iddiasının eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından mutlak tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, eldeki davada davalı …’nın pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin 24.12.2018 tarihinde “… …” ibareli … sayılı başvuru ile 29, 30 ve 43.sınıflarda bulunan “29.Sınıf:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.Sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 43.Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetler için tescil talebinde bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 12.02.2019 tarih ve 318 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı …’nın 25.02.2019 tarihinde C2008/046 sayılı coğrafi işareti mesnet göstererek itirazda bulunduğu, davacı şirketin 30.05.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davalı … ve Sanayi Odası tarafından 23.08.2019 tarihinde itirazda bulunulduğu, bu itiraza karşı davacının 27.09.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın kısmen kabulüne ve “Sınıf 29: Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).” nin başvuru kapsamından çıkarılmasına karar verdiği, redde mesnet olarak SMK m.5/1-i hükmünün gösterildiği, bu kararın davacı marka vekiline 27.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
SMK m.5/1-i hükmüne göre; Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler, marka olarak tescil edilemezler.
Maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere, madde fıkrası ile tescilli bir coğrafi işaretten oluşan veya tescilli bir coğrafi işareti içeren markaların tescil edilemeyeceği hüküm altına alınmış olup, bu düzenleme ile müstakil bir sınai mülkiyet hakkı olan coğrafi işaretlerin korunması amaçlanmıştır. Koruma kapsamı tescilli coğrafi işaretin ilgili olduğu mal veya hizmetler gözetilerek belirlenecektir (Yasaman, Hamdi ‘Marka Hukukuna İlişkin Temel Yenilikler’ : Coğrafi işaretler, bilinen nitelikleri, tanınmışlıkları veya üstün özellikleri sayesinde kaynağını aldığı bölge veya ülke ile özdeşleşmiş emtiayı gösteren işaretlerdir. Coğrafi işaretlerin kaynak gösterme, ayırt edicilik, reklam, kalite belirtme, geleneksel bilgiyi koruma, ülke tanıtımına katkıda bulunma, yerel kalkınmayı sağlama ve göçü önleme gibi işlevleri bulunmaktadır. Coğrafi işaretlere sunulan koruma hem tüketicilerin hem de teşebbüslerin meşru menfaatlerini muhafaza eden bir araçtır. Bu işaretlerin tescili ile coğrafi kökene bağlı olarak ürünün sahip olduğu özelliklerin veya üretim biçiminin yarattığı artı değerin üreticilere adil dönüşü hedeflenir. Ayrıca tüketicilerin alım kararını daha fazla bilgi ile yapması ve kalitesi yüksek ürünlere daha kolay ulaşması sağlanır.
Marka ve coğrafi işaretlerin başlıca ortak yönleri, uygulandıkları ürünleri tanıtma, aynı nitelikteki ürünlerden ayırma ve bu ürünlerin kaynağını göstermektir. Ancak marka bu ayrımı ve kaynak göstermeyi, belli bir teşebbüsü temel alarak yaparken; coğrafi işaretler belirli bir yöreyi esas alarak yapmaktadır. Coğrafi işaretler hiçbir suretle belirli bir teşebbüse atıfta bulunmamaktadır. Dolayısıyla bunların 6769 sayılı SMK m.44/7 hükmü uyarınca, tek başına belirli bir teşebbüsün tekeline bırakılması söz konusu olmaz. Tescilli coğrafi işaretin 3.kişiler tarafından kullanımı, tescili gerçekleştirenin onayına değil, denetimine tabidir. İlgili şartnameye ve vasıflara uyan herkes, ürünlerinde coğrafi işareti kullanabilir.
SMK m.5/1-i bendinde yer alan mutlak tescil engelinin uygulanmasında, coğrafi işaretin marka başvurusunda asli veya tali unsur bir olması herhangi bir farklılık yaratmamaktadır. Hükme göre, bir işaretin “coğrafi işaret” vasfını taşıması, başlı başına özel bir marka tescil engelidir. Ancak hükmün uygulanması için coğrafi işaretin marka başvurusundan önce tescil işlemlerinin tamamlanmış olması aranmaktadır.
SMK m.5/1-i bendinin gerekçesinde, yasağın kapsamının tescilli coğrafi işaretin “ilgili olduğu” mal veya hizmetler gözetilerek belirleneceği ifade edilmektedir. SMK m.48 hükmünde ise tescile konu “coğrafi işaretle ilgili mal veya hizmetler için kullanılmak üzere” yapılan marka başvurularının reddedileceği belirtilmektedir. Buna karşılık, bu hükmün atıfta bulunduğu SMK m.44/2 hükmünde, “tescil kapsamındaki ürünlerle ilişkilendirilebilecek ürünler”, “çağrışım yapacak şekilde benzeri olan ürünler” ifadeleri kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bir marka başvurusunun önceki tarihli tescilli coğrafi işaretten kaynaklı olarak mutlak tescil engeline tabi tutulacak malları, tescilli coğrafi işaret kapsamındaki ürünlerle birlikte bu ürünlerle ilişkilendirilebilecek ürünleri de kapsamaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi kök ve ek raporunda tespit edilen maddi vakıalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı …, dava konusu marka başvurusuna itiraz ederek eldeki davaya konu YİDK kararının oluşumuna sebebiyet verdiğinden eldeki davada pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır.
TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu yargı mercilerini bağlayıcı niteliği haiz normatif düzenlemelerden olmadığından, 6769 sayılı SMK hükümleri karşısında, TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu içeriğinden bağımsız olarak aşağıdaki şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur:
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan emtialar; “29.SINIF: Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).” mallarıdır.
Redde mesnet alınan C2008/046 sayılı coğrafi işaret tescil belgesi incelendiğinde; menşe adı olarak tescil edilen …/… coğrafi işaretinin peynir ürünlerine ilişkin olduğu ve coğrafi sınırlarının Kıbrıs olduğu anlaşılmıştır. Belirtilen coğrafi işaret 10.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere tescil edilmiştir.
Teknik özellikler ve denetim biçimine ilişkin bilgilerin bulunduğu coğrafi işaret tescil belgesine göre; … peynirinin, taze ve olgun olmak üzere iki tipte üretilip pazarlaması yapılmaktadır. Taze …; süte peynir mayası ilavesi ve hellime özgü üretim metodu uygulanması neticesinde elde edilen ürün olarak ifade edilmiş ve özelliklerine ilişkin detaylara belgede yer verilmiştir. Olgun … ise; süte peynir mayası ilavesi ve hellime özgü üretim metodu uygulanması sonucunda elde edilen ve noru alınmış tuzlu peynir altı salamurasında olgunlaşmaya bırakılan ürün olup özelliklerine ilişkin detaylar belgede belirtilmiştir. Her iki ürün tipi açısından da organik özellikler arasında belirtilen koku ve tat ile ilgili olarak süt hayvanlarının Kıbrıs’ta yetişen bitkilerle beslenmesinden kaynaklanan kendine has tat ve koku (hafif asidik, az tuzlu, mayamsı koku olmayan, ekşimsi koku olmayan, yem kokusu olmayan, isteğe bağlı olan nane kokusu hariç belirgin bitki kokusu olmayan ve küfümsü koku olmayan) üzerinde durulmuştur.
… üretiminde süt tedarikçisinin ismi, sütün cinsi, miktarı ve kalitesine; diğer hammaddelerin tedarikçilerinin adı ve menşeine; son ürün dağıtım kayıtlarına dikkat edileceği ve … üretiminde belirli aralıklarla teslim alınan sütün ve hellimin kalite ve mikrobiyolojik kontrollerinin gerçekleştirileceği, … üretim tesislerinde … peyniri üretim aşamalarına uyulması, üretim, kalite kontrol ve satış kayıtlarının tutulmasının zorunlu olduğu da coğrafi işaret tescil belgesi kapsamında yer almaktadır.
Ürünün hammadde tanımı da belgede belirtilen hususlar arasındadır. Buna göre; taze hellimi ve olgunlaşmış hellimi üretmek için kullanılacak hammaddeler aşağıdaki gibidir:
– Çiğ koyun-keçi, koyun-keçi-inek sütü karışımlarından veya ayrı ayrı koyun ve keçi sütlerinden yapılmaktadır.
– Peynir Mayası: Buzağılarının dördüncü midesinden (şirdeninden) alınan usare, rennin enzimi içermektedir. Rennin enziminin sütü pıhtılaştırma özelliği vardır. … üretiminde domuz şirdeninden elde edilen maya kullanılmaz.
– İlave Maddeler: Tüketicinin isteğine bağlı olarak, taze veya kurutulmuş, aroması yüksek ve hellime özel bir aroma katan Kıbrıs’ta yetişen nane (Mentna viritis) yaprakları ve tuz.
İncelenen coğrafi işaret tescil belgesi kapsamında … peynirinin yapılması için kullanılan süt ürünleri ile ilgili olarak vurgulanan bazı hususlardan örnek verilirse;
… yapımında kullanılan süt; süt hayvanlarının yem ihtiyaçlarının tamamının veya büyük bir kısmının, Kıbrıs’taki serbest otlaklardan ve yerli bitkilerden üretilen kaba yemlerle karşılanmasından dolayı oluşan kendine özgü tat ve aromaya sahip çiğ veya pastörize Kıbrıs sütüdür. … yapılacak sütün koyulaştırılmasına, içerisine süt tozu veya koyulaştırılmış süt, kaya tuzu, renklendirici, koruyucu veya diğer katkı maddeleri eklenmesine izin verilmez. Ayrıca … yapımında kullanılacak sütte antibiyotiklerin, bitki ilaçlarının ve diğer zararlı kimyasal maddelerin kullanılması yasaktır.
Koyun ve keçi sütü, yerli ırk hayvanlardan ve Kıbrıs’taki klimatolojik şartlara uyum sağlamış melez hayvanlardan sağlanmaktadır. Daha açık söylemek gerekirse, koyun sütü, yağlı kuyruklu Kıbrıs yerli koyunlarından ve koyunların çeşitli ıslah programları doğrultusunda Sakız, İvesi ve …. ırkları ile melezlenmeleri neticesinde elde edilen döllerinden sağlanmaktadır. Keçi sütü ise, yerli ırk kıl keçilerinden ve bunların tüm Adaya yayılmış Şam keçileri (Damascus) ile olan melezlerinden elde edilmektedir.
İnek sütü, geçen yüz yıldan başlayarak aşamalı olarak Kıbrıs’a getirilen ve Kıbrıs iklim şartlarına çok iyi uyum sağlayan siyah-alaca (Holstein Freisian ırkı) ineklerden elde edilmektedir. İnekler, büyük bir kısmı Kıbrıs’ta üretilen konsantre tip yemlerden yapılan, pelet ve toz formunda karma yemler ile Kıbrıs’ta yetişen ve önemli bir kısmı Kıbrıs’a özgü endemik bitkilerden oluşan kaba yemler (yeşil, kuru ot, silaj ve saman formu) ile beslenmektedir.
Bu belirtilen özelliklerin yanı sıra üretim alanına ait iklim ve beşeri faktörler, coğrafik konum ve morfolojik bölgeler, bitki örtüsü/yabani bitkiler, bitki isimleri ve hayvanların tükettiği kısımları, süt hayvanları, üretim yöntemi ve denetim hakkında da detaylı bilgiler coğrafi işaret tescil belgesi kapsamında yer almaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında dava konusu marka başvurusunun reddedildiği mallar olan “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).”, redde mesnet alınan coğrafi işaret olan peynir ürününün hammaddesi olan süt ile aynı/aynı türdür. Bu mallar, peynir ürünü ile aynı hammaddeden imal edilmeleri veya birbirine yakın yahut aynı raflarda satışa konu edilmeleri, benzer ihtiyaçları karşılamaları, birbirinin yerine ikame edilebilmeleri gibi özellikleri nedeniyle de benzerlik içermektedirler. Zira süt ve süt ürünleri olarak genel bir ifadeye konu olan bu ürün grubu temel gıdalar arasında yer almakta ve insanların beslenmedeki temel ihtiyaçlarından olan proteinlerin karşılanmasını sağlamaktadır. Bu nedenlerle hedef tüketici kitlesi, ortalama seviyedeki tüketicilerden oluşmaktadır.
Dolayısıyla dava konusu marka başvurusunun reddedildiği malların, redde mesnet gösterilen coğrafi işaret tescili ile aynı/aynı tür ürünlerden oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Başvurudaki “…” ibaresi, davacının dilekçelerinde dayanak olarak gösterdiği marka listesi de gözlemlendiğinde tespit edildiği üzere (aynı zamanda ticaret unvanının kılavuz unsurunu da oluşturan) çatı markasıdır. Bu durumda çekişme konusu başvuru ile tescil talebine esas alınan unsur, … ibaresidir.
Başvuru markasının kısmen reddine mesnet gösterilen coğrafi işaret ise …/… ibaresini içermektedir. Dava konusu başvuruda yer alan … ibaresi, redde mesnet coğrafi işaretteki … ibaresini aynen içermektedir. Başvuru markası gerek görsel gerek işitsel olarak redde mesnet coğrafi işaretle benzerlik ilişkisi içindedir. Davacı iddialarında bir bütün olarak “…” ibaresinin tescil talebine konu edildiği ve … ibaresinden uzaklaşıldığı üzerinde durulmuştur. Ancak, sözcük unsurları durumundaki ibareler karşılaştırıldığında; …-… ibarelerinin “…” sözcüğünü aynen içerdikleri, başvuruda son ek durumunda olan “-ino” ibaresinin ilgili tüketici nazarında ibareleri birbirinden kesin olarak uzaklaştırmaya elverişli olmadığı gözlemlenmiştir. Aynı şekilde …-… ibarelerinde de görsel veya işitsel olarak ilgili tüketici nazarında ilişkilendirilmelerinin mümkün olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Belirtilen ilişki, benzer harf ve seslerin birbirine son derece yakın olan dizilimlerinden kaynaklanmaktadır. Karşılaştırma konusu ibarelerin ilgili tüketici nazarında anlamsal olarak da birbirleri ile bağlantılı olduklarının düşünülmesi mümkündür. Zira aynı harf ve ses dizisini içeren ibarelerin ilgili tüketici nazarında aynı/benzer algıya konu olmaları doğaldır.
Yapılan tüm bu açıklamalar ışığında dava konusu marka başvurusu ile çatı marka dışında kalan ve tescil talebine konu edilen asıl unsur olan … ibaresi ile 10.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere tescil edilmiş olan …/… coğrafi işareti arasında ortalama tüketicilerin ilişkilendirmesine konu olacak düzeyde işaret benzerliği bulunmaktadır. Başvurunun reddedildiği mallar ise süt ve süt ürünlerine ilişkin olup, coğrafi işarete konu peynir ürününün hammaddesidir. Günümüz koşullarında insanların organik ürünlere duyduğu gereksinim veya yönelim sonucunda evde yoğurt peynir gibi ürünlerin yapılmasına yönelik tercihler de artmıştır. Bu nedenle … peynirinin hammaddesi olan süt ürününün satışa konu edildiği düşüncesiyle ve evde peynir yapma tercihi ile başvuru kapsamında redde konu olan malların coğrafi işaretli ürünle ilişkilendirilmesinin mümkün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Belirtilen kanaat ışığında dava konusu marka başvurusunun reddedildiği mallar bakımından redde mesnet gösterilen C2008/046 sayılı (başvurudan önceki tarihli) …/… coğrafi işareti nedeniyle SMK m.5/1-i hükmü uyarınca mutlak tescil engeli bulunduğu düşünülmektedir.
Davacı başvuru sahibi tarafından 2007 24513 numaralı … ve 2007 24509 numaralı … … … ibareli marka tescillerine dayanılarak müktesep hak iddiasında bulunduğundan bu husus aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ….K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olay bu kriterler çerçevesinde incelendiğinde; müktesep hak iddiasına dayanak yapılan davacı markalarının başvuru ve tescil tarihleri (04.05.2007 ve 08.04.2008), dava konusu marka başvurusunun kısmen reddine mesnet gösterilen coğrafi işaretin tescilinden (10.10.2008) önceki tarihlidir. Coğrafi işaret tescilinin sonraki tarihli marka başvuruları için tescil engeli yarattığına ilişkin açık düzenleme (m. 48/1) karşısında söz konusu marka mesnet gösterilerek davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasında bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır. Zira; müktesep hak müessesesi, SMK m.5/1-ç ve m.6/1 hükümlerinden kaynaklı tescil engellerine ilişkin olarak yargı içtihatları ile getirilen bir istisnai kurum mahiyetinde olup, SMK m.5/1-i hükmünü bertaraf edecek şekilde, davacı tarafın önceki tarihli tescilli markalarından kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunamayacağı kanaatine varılmıştır (Seri markaların birbirinden bağımsız olduğu hakkında Bkz; Yıldız, Burçak (2018) ‘Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna-‘ BATİDER, C:34, S:4, s.96.). Davacı tarafın önceki tarihli tescilli markaları, olsa olsa SMK m.48/2 hükmü bağlamında mütalaa edilebilir ve şartları oluşmuşsa, davacının önceki tarihli tescilli markalarının kullanımına, redde mesnet coğrafi işaret mesnet gösterilerek karşı çıkılamaz. Ancak somut davaya konu marka başvurusu bakımından ise redde mesnet coğrafi işaret, SMK m.5/1-i hükmü uyarınca mutlak tescil engeli oluşturmaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davaya konu marka başvurusunun kısmen reddine ilişkin YİDK kararının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 16,30 TL vekalet harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 120,50 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.345,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ na verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza