Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/13 E. 2021/46 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/240 Esas – 2021/45
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/240 Esas
KARAR NO : 2021/45
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 24/10/2019
KARAR TARİHİ : 29/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış ve tescilli markalarına olan benzerliğine rağmen dava konusu “…” ibareli markayı davalı TÜRKPATENT’in tescil etmesinin hukuka aykırı olduğunu, birebir aynı ibareleri içermekte olan marka başvurusunun 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4, 5 ve 6. maddeleri uyarınca reddi gerekirken tesciline karar verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici özelliği bulunan ve tescilli markalarından anlaşılacağı üzere müvekkillerine ait bir marka olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının gerek tescil sistemine gerekse de gerçek hak sahipliği ilkesine göre, öncelikli korunması gereken markalardan olduğunu, bu markayı tüm Türkiye’de tanıtan, onu ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getirenin müvekkili olduğunu, müvekkilinin bilinen “…” ibareli markaları, davalının “…” ibareli markasının kullanılması durumunda, müvekkilinin kazanılmış haklarınının ihlal edileceğini ve markanın Türkiye’de kazanmış olduğu haklı ünden davalı yanın haksız olarak faydalanacağını, müvekkilinin, 2004 yılından bu yana süre gelen zaman içerisinde markasının tanıtımı için bugüne kadar para harcadığını, TV, gazete, dergi, internet billboard ve ticari araçlarda reklamlarının yayımlandığını ve büyük satış rakamlarına ulaştığını, bu surette “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfı kazandığını, müvekkilinin, ticaret hayatında bu markayı kabul ettirdiğini, markayı kendisine bağladığını ve tanıttığını, davalı markasında bulunan “…” ibaresinin müvekkilinin markalarıyla neredeyse aynı olması, aynı sınıfta tescil edilmiş olması, aynı tüketicilere hitap ediyor olması, bağlantı kurması ve bu nedenle iltibas yaratarak piyasada onun tanınmışlık, güvenirlik ve bilinirliğinden istifade amacını taşıdığını beyanla; davalı adına 29.08.2019 tarihinde 2018/33030 sayı ile tescil edilen “…” markasının YİDK kararının iptaline, hükümsüzlüğünün tespitine, tescilin sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde ileri sürdüğü talep sonucunda müphemlikler bulunduğu, eldeki davada tesis edilmiş bir YİDK kararının bulunmadığından hareketle HMK m.31 hükmü gereği hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında ön inceleme duruşmasında davacı vekilinden talep sonucunu açıklaması istenmiştir.
Davacı vekili 09/10/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında verdiği sözlü beyan ile; Davanın 2018/33030 sayılı markanın hükümsüzlüğü isteminden ibaret olduğunu belirtmiştir.
C E V A P :
Davalı …. 13/03/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Şahsına ait marka ile davacı tarafa ait markanın hiçbir şekilde ilişkilendirilme veya karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı yanın sunmuş olduğu karar ve maddelerin hiçbir şekilde davacı tarafın açmış olduğu işbu davanın haklılığını göstermediğini, davacı tarafın ve şahsı adına tescilli markanın bütün olarak incelenmesi halinde birbirleri ile hiçbir şekilde karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali olmadığının görüleceğini, “…” ibareli markanın “…” ve “…” kelimelerinden oluştuğunu, davacı tarafa ait tanınmış marka statüsünde olan markanın ise “… Türkiye’nin düğün paketçisi” şeklinde olduğunu, kendisine ait markanın yazılış şekli, renklendirmesi, kullanılan karakterlerin türü, arka fonu, anlamı hiçbir şekilde davacı tarafın markasıyla herhangi bir noktada kesişmediğini, benzeşmediğini, “Türkiye’nin düğün paketçisi” ibarelerinin, hali hazırda davacı tarafın markasını tamamen farklı bir yapıya büründürdüğünü, mobilya sektöründe “…” kelimesinin kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu, mobilya denilince akla ilk gelen isimlerden birinin “…” kelimesi olduğunu, bu ismin bu sektörde kullanılmasının gayet doğal bir durum olduğunu, “…” kelimesinin evin bir bölümünü ifade ettiğinden mobilya ile birbirini çağrıştıran, tamamlayan bir isim olduğunu, ayrıca “…” kelimesini isminde kullanan birçok firma bulunduğunu, “…” markasının, “…” kelimesinin anlamı yaşam, hayat manasında olması sebebiyle “yaşam odası” anlamına geldiğini, davacı tarafa ait “…” ibaresinin ise hayatın modası, yaşamın modası gibi anlamlara geldiğini, kendisine ait marka ile toptan mobilya üreticiliği alanında faaliyet gösterdiğini, hitap ettiği kesimin ise mobilyacılığı meslek olarak yapan, kumaşına kadar her türlü unsurunu en ince ayrıntısına kadar ayırt edebilen kimselerden oluştuğunu, bu sebepten ötürü hitap edilen kesim bakımından karıştırılma ihtimalinin olmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından, 2018/33030 nolu tescilli markaya karşı ikame edilen iş bu dava ile hükümsüzlük talep edilmekte ise de bu davanın müvekkiline karşı ikame edilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu sebeple davanın müvekkili yönünden husumetten reddi gerektiğini, davacı tarafından yayına itirazda bulunulmamış ve herhangi bir benzerlik iddiası ileri sürülmeyerek Kurum tarafından SMK 6. maddeye dayanan benzerlik incelemesi yapılabilmesi için gerekli sürecin başlatılmadığını beyanla; kurum yönünden dava şartı yokluğu ve husumet açısından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı TÜRKPATENT’in pasif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı, davalı şahsa ait 2018/33030 sayılı “…” ibareli markanın SMK m.5 hükmü bağlamında mutlak tescil engeli içerip içermediği, bu markanın davacıya ait “…” ibareli markalarla SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötüniyetli olup olmadığı, davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.25/1 hükmüne göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
SMK m.25/3 hükmüne göre; Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
SMK m.25/1 hükmüne göre SMK m.5 hükmünde sayılan mutlak tescil engelleri veya SMK m.6 hükmünde sayılan nispi tescil engellerine dayalı olarak, tescilli bir markanın hükümsüz kılınması istenebilir. Bu davayı SMK m.25/2 hükmüne göre; Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları açabilir.
SMK m.6/1 hükmüne göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2018/33030 sayılı “…” markası 20 ve 35.sınıfta bulunan mal ve hizmetler bakımından 29/08/2018 tarihinde tescil edilmiştir. Tescilli markanın hükümsüzlüğü talepli davada SMK m.25/3 hükmüne göre TÜRKPATENT hasım gösterilemez. Bu nedenle eldeki hükümsüzlük davasında TÜRKPATENT’in pasif husumet ehliyeti bulunmadığından, TÜRKPATENT’e yöneltilen davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 2018/33030 sayılı markanın tescilli olduğu; “20.SINIF:Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Yatak şilteleri, yastıklar, tıbbi amaçlı olmayan havalı yataklar ve yastıklar, deniz yatakları (kampçılar için uyku tulumları hariç). Aynalar. Arı kovanları, suni petekler ve petek çıtaları. Bebekler için ana kucakları, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), bebek beşikleri, yürüteçler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat (nalburiye) eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları. Tahta, mantar, kamış, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, istiridye kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Sepetler, balıkçı sepetleri. Ev hayvanları için kulübeler, yuvalar, yataklar. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul portatif merdivenler, hareketli merdivenler. Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar. 35.SINIF:Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Yatak şilteleri, yastıklar, tıbbi amaçlı olmayan havalı yataklar ve yastıklar, deniz yatakları (kampçılar için uyku tulumları hariç). Aynalar. Arı kovanları, suni petekler ve petek çıtaları. Bebekler için ana kucakları, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), bebek beşikleri, yürüteçler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat (nalburiye) eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları. Tahta, mantar, kamış, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, istiridye kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Sepetler, balıkçı sepetleri. Ev hayvanları için kulübeler, yuvalar, yataklar. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul portatif merdivenler, hareketli merdivenler. Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerle hükümsüzlük iddiasına mesnet gösterilen davacıya ait 2000/21777, 2003/13803, 2004/37201, 2004/45097, 2004/45182, 2005/06735, 2005/06736, 2005/06738, 2005/29446, 2005/29447, 2008/61163, 2008/61164, 2008/61165, 2008/61166, 2008/66088, 2008/66089, 2008/66730, 2008/66731, 2008/66729, 2009/02883, 2009/02884, 2009/10829, 2009/22377, 2009/49142, 2009/49143, 2009/49144, 2009/66568, 2009/31070, 2010/09193, 2010/57525, 2013/83572, 2014/56238, 2014/81135 sayılı markaların kapsamı altında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile koyu ve altı çizgili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin; aynı, aynı tür, benzer oldukları tespit edilmiştir. Zira bu mal ve hizmetler; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında birbiri yerine ikame veya tamamlayıcılık ilişkisi bulunur.
Davacı şirketin davaya mesnet markalarının “… …” ortak unsurlu olacak şekilde (2008 66729 tescil numaralı “düğünshop” markası hariç) tescil edildiği, markalarda çeşitli ibare ve şekillerin bulunduğu, genel olarak şekil unsuru ile birlikte “…” ve “…” ibarelerinin yer aldığı, davalı markasının ise “…” ibaresi ile birlikte şekil unsuru içerdiği görülmüştür.
Dava konusu “…” markasının “…” ve “…” kelimelerinin birleştirilmesinden oluştuğu, “…” kelimesinin Türkçe olduğu, Güncel Türkçe Sözlüğe (TDK) göre; “Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz, serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik, Yeniçeri kışlası” anlamlarına geldiği, “…” ibaresinin ise İngilizce olduğu, “Yaşam, hayat, can, ömür vb.” şeklinde Türkçeye çevrilebileceği, bir bütün olarak “…” ibaresinin kavramsal olarak “… Yaşamı” şeklinde davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici nezdinde anlamsal çağrışımının bulunduğu, bu ibarenin davaya konu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, soyut ve somut ayırt edici niteliği olup, hemen ve ilk bakışta davaya konu mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerinden birini belirtmediği ve SMK m.5 hükmü uyarınca mutlak tescil engeli barındırmadığı, davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet markaların “… …” ibaresi etrafında kümelenen seri marka ailesi oluşturduğu, davacı markalarının esas unsurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, “… …” ibaresinin de Türkçe ve İngilizce iki ibarenin birleşiminden oluştuğu, “…” kelimesinin karşılıkları aynı olmakla birlikte, Türkçe olan “…” ibaresinin TDK Sözlüğü’ne göre; “Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük.” anlamına geldiği, taraf markalarında “…” ibaresinin anlamları aynı olmakla birlikte, “…”/“…” markalardaki kavramsal farklılığın ortaklık derecesini düşürdüğü, fonetik olarak yapılan karşılaştırmada, davacı markalarında yer alan ortak unsur (2008 66729 tescil numaralı marka hariç) olan “… …” ibaresi ile davaya konu markada yer alan “…” ibaresinin okunuşlarının birbirlerine yakın olduğu, davacı markalarının bazılarında yer alan diğer unsurların ise söz konusu benzerlik derecesini düşürdüğü, görsel açıdan ise, davaya konu markanın, beyaz fon üzerine tek satıra gelecek şekilde, kendine özgü yazı karakteri ile “…” ibaresini içerdiği, yazı karakterinin şekil unsurları barındırdığı, davaya mesnet gösterilen davacı markalarının (2008 66729 tescil numaralı marka hariç) aynı nitelikteki logo ve yazı karakteri ile farklı karakter ve kompozisyon ile tescil edildiği, genel olarak “… …” ibarelerinin davalı yan markasındaki gibi figüratif özelliğe sahip olduğu, davacı markalarında söz konusu seri marka dışında çeşitli ibarelerin de yer aldığı, bazı davacı markalarında yer alan “salon paketi, seçmece düğün paketi, düğün, … seti, düğün seti, mobilya paketi” vs. ibareler ile davalı markasında yer alan şekil unsurunun ayırt edici özelliğe sahip olmadığı, “… …” / “…” ibareleri açısından, davacı yan markalarında ortak unsur olan “…” ibaresinin başındaki “m” harfi dışında bir farklılık bulunmadığı, taraf markalarında yer alan şekil unsurlarının ise tek başına ayırt ediciliklerinin olmadığı, ibareleri pekiştirdiği, bu hali ile markaların görsel açıdan da benzer olduğu, taraf markalarının, fonetik, anlamsal ve görsel olarak bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olacağından markaların bu hali ile karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer oldukları, daha önce davacıya ait “…” ibareli mal ve hizmetleri gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin davaya konu “…” markasını aynı veya benzer mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu markayı davacıya ait “…” markalarının devamı niteliğinde seri markası olarak algılayabileceği, “…” ve “…” ibarelerinin bir bütün olarak algılanma biçiminde türetme ibareler olmaları nedeniyle böyle bir yanılsamanın ortaya çıkabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebilecekleri, bu nedenle dava konusu marka ile davacıya ait (benzer görülmeyen 2008 66729 tescil numaralı marka hariç) 2005 06736, 2008 61166, 2009 02884, 2009 66568, 2000 21777, 2005 06738, 2008 66088, 2009 10829, 2010 09193, 2003 13803, 2005 29446, 2008 66089, 2009 22377, 2010 57525, 2004 37201, 2005 29447, 2009 31070, 2013 83572, 2004 45097, 2008 61163, 2008 66730, 2009 49142, 2014 56238, 2004 45182, 2008 61164, 2008 66731, 2009 49143, 2014 81135, 2005 06735, 2008 61165, 2009 02883, 2009 49144 sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı vekilinin, TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen kararı sunmuş olduğu, T/02446 numaralı “… … Türkiye’nin Düğün Paketçisi” ibareli markanın “mobilya” sektörü ile sınırlı kalacak şekilde tanınmışlığa sahip olduğunun tespit edildiği, gene dava dilekçesi ekinde, reklam kampanyalarına ait görseller ve 2019 yılı reklam harcamalarına ait dökümlerin sunulmuş olduğu, ayrıca içerisinde mobilya sektöründen bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinin yapmış olduğu inceleme neticesinde, davacı yanın tanınmış “… … Türkiye’nin Düğün Paketçisi” ibaresi üzerinde, tanınmışlığı düzeyini koruduğu değerlendirilmiştir. Davalı tescilli marka ile davacı yana ait “… …” esas unsurlu markaları arasında benzerlik ve bu hali ile markalar arasında bağlantı kurulabilme ihtimali karşısında, davalı yanın tescilli markasının bulunduğu sınıflar ile davacı markalarının tescilli olduğu ve tanınmış kabul edildiği sektör açısından, davacı marka sahibinin, dava konu markanın tescilinden zarar görme, ihtimalinin bulunduğu tespit edilmiştir. Tanınmış marka olmanın sonuçlarından bir tanesi de o mala veya hizmete olan güvendir. Somut olayda da, tüketicide mevcut olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, davaya konu marka açısından tescilli sınıfta yer alan ürünlerin de tanınmış marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyanabilecektir. Bu nedenlerle, davalı yan markası açısından davacı markasının tanınmışlığının oluşturduğu olumlu imajın kendi markasına transferi ihtimali söz konusu olduğundan haksız yararlanma ihtimalinin mevcut dava konusu marka nedeniyle gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle; SMK m.25/1 hükmü yollaması ile SMK m.6/1 ve SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşıldığından; davacının davalı …’a yönelttiği davanın kabulü ile; 2018/33030 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davalı …’a yönelttiği davanın KABULÜ ile; 2018/33030 sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Davacının davalı TÜRKPATENT’e yönelttiği davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı TÜRKPATENT’e yöneltilen dava PASİF HUSUMET YOKLUĞU nedeni ile reddedildiğinden ve davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.7/2 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 1.744,91 TL posta, tebligat, dosya kapağı masrafı ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.840,11TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/01/2021