Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/125 E. 2021/276 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/125 Esas – 2021/276
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/125 Esas
KARAR NO : 2021/276

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 27/05/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/08/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 27/05/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket faaliyetlerinin 1952 yılında İstanbul’da bir şekerci dükkanında başladığını, bugün 6 tanesinin yurt içinde, 2 tanesinin yurt dışında bulunan fabrikaları ve 3000’e yakın çalışanı ile uluslararası bir kimliğe bürünmüş artan ürün gamı ile paralel olarak şirketler grubu haline geldiğini, müvekkiline ait markalar ile davalı yanın markası arasında benzerlik ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, tescili talep edilen işaretin, tescilli veya başvurusu yapılan müvekkiline ait marka işareti ile aynı veya benzer olduğunun görüleceğini, markaların sınıf karşılaştırmasında, 30.sınıf markaların birebir aynı/benzer sınıfta olduğunun görüleceğini, 30.sınıfa ait tüketici kitlesinin göz önüne alındığında ise tüketicilerin alışveriş sırasındaki dikkat, özen ve ayrılan süre bakımından markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu marka bakımından aynı işletmenin ekonomik olarak bağlantılı ürünlerini işaretleyen seri markası olduğu düşüncesinin önüne geçen bir ayırt edicilik görünmediğini, davalı tarafın “…” ibareli markasının müvekkili şirketin seri markası olma görüntüsü yarattığını, yine davalıya ait “…” markasının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve müvekkili şirketin haklı menfaatlerine zarar verdiğini, dava konusu “…” markasında davalının kullanılabilecek onlarca renk ve işaret ile bunların genel kompozisyonu için de sınırsız sayıda kelime, renk ve tasarım imkanı varken teknik bir zorunluluk olmadan bu derece benzer kompozisyonların kulanılmış olmasının müvekkili markaları ile davalının markasında şüpheye yer vermeyecek derecede benzerlik tehlikesi yaratmış olduğunu ve bu tercihin iyi niyetle izah edilebilecek bir yönünün bulunmadığını, müvekkili şirketin hem ticari unvanının hem de tescilli markalarının sunduğu hizmetle özdeşleştiğini ve yoğun kullanımı sonucu ayırt edici nitelik kazandırdığını, müvekkiline ait TÜRKPATENT nezdinde tescilli “… … … şekil”, “…”, “… …”, “… …”, “… …”, “…” ibareli markalarının da tüketiciler tarafından bilinen ve tercih edilen markalar olduğunu iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından 18.03.2020 tarihli … sayılı karar numarası ile verilen ret kararının iptaline, davalı … Gıda San. Dış Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı 2019/26691 başvuru numaralı “…” ibareli markasının tescil edilmesi halinde başvurduğu tüm sınıflar açısından hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 08/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle itiraza mesnet gösterilen 2010/12823 sayılı “… …” ibareli başvurunun tescil talebinin reddedildiğini ve SMK m.6/1 anlamında mesnet olarak değerlendirilemeyeceğini, davaya konu 2019/26691 numaralı markasıyla itiraza mesnet 2017 02737, 2012 98353, 2010 11133, 2006 32696, 2013 16643 sayılı markaları ile benzerliklerinin “…” ibaresi olduğunu, ilgili sektörde bu ibarenin sıklıkla kullanıldığını, dolayısı ile bu tür ibareleri marka olarak seçenlerin önceden alınmış olan markalardan bir takım değişiklikler yapmak suretiyle aynı sözcüklerden türetilen veya bu sözcükleri de bünyesinde barındıran başkalarına ait yeni markalara engel olabilme olanağının baştan itibaren zayıfladığını, davacı yanın özgün niteliği düşük, tüketicilerin ilgili sektörde sürekli maruz kaldıkları “…” ibaresini seçmekle; bunun artılarından yararlanıldığı gibi bu ibarede değişiklikler ve/veya eklemeler yapılarak yeni markalar türetilmesine de katlanmak durumunda olunması gerektiğini, markaların fonetik, okunuş, ses, genel izlenim ile bıraktığı intibanın, şekil ve sair sebeplerle dışa yansıyan karakteristik özellikleri yönünden benzerlik/ayniyet bulunmadığını, hedef tüketici kitlesi üzerinde iltibas ihtimalinin de olmadığını, markalar arasında herhangi bir bağlantı olmadığının ilk bakışta anlaşılacağını, davacı yanın kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sadece karıştırılma tehlikesi olduğundan bahsedilmesinin ya da tanınmışlık iddialarının ileri sürülmesinin kötü niyetin ispatı için yeterli olamayacağını da ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … GIDA SANAYİ DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ vekili 14/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın öncelikle dava şartı arabuluculuğa başvurulmamış olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın davaya konu ettiği markaları ile müvekkilinin tescil edilmiş olan markası arasında bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirket unvanının … GIDA SAN. DIŞ TİC.LTD. ŞTİ. olduğunu, ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere şirketin 24.03.2009 tarihinde kurulduğunu ve tescil ettirildiğini, müvekkilinin kendi şirket unvanının kısaltması olan “…” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini ve markasını ticari unvanı ile ilişkilendirerek, usule uygun olarak kullandığını, müvekkilinin … markasını ilk olarak 16.03.2011 tarihinde 2011/21446 no ile 28.sınıfta tescil ettirdiğini, daha sonra 2017/94933 no ile 24.10.2017 tarihinde 35.sınıfta tescil ettirdiğini, son olarak 15.03.2019 tarihinde ise 2019/26691 başvuru numarası ile tescil ettirdiğini, tüm bu hususların dikkate alındığında davacı yanın “…” ibareli markasını kendi şirket unvanıyla ilişkilendirmek suretiyle uzun yıllardır kullandığını, müvekkili şirketin “…” ibaresini şirket unvanı olarak tescil ettirmekle öncelikli hak sahibi olduğunu, şirketin kuruluşu ve müvekkilinin … markasını ilk kullanmaya başladığı tarihlerin dikkate alındığında 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesinde belirtilen öncelik-sonralık ilişkisinin de oluşmayacağını, yine müvekkili markası ile davacının itiraza mesnet gösterdiği markaları arasında benzerlik ya da halk tarafından ilişkilendirilme de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, TÜRKPATENT’in web sayfasında yapılan sorgulamada “…” ibareli ve 30. sınıf 1165 kayıt çıktığını ve kişiye aidiyetinin söz konusu olamayacağını, markaların bir bütün olarak dikkate alındığında renk ve şekil özellikleriyle birlikte davacı şirketin markasından ayırt edici özellikler taşıdığını, hedef tüketici kitlesi önünde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı yan markalarının tanınmış marka olmadığını ve tanınmış markalara yönelik hukuki korumalardan faydalanmasının mümkün olamayacağını, son olarak yine davacı yanın kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu da ileri sürerek; işbu davanın önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmamış olması sebebiyle usulden reddine, aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/26691 nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… …, …, … …, … …, … …, …” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyası getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 30. sınıfta bulunan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Kekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilyalar, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” mallarının tescili amacıyla 15.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/26691 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2019 tarih ve 325 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 26.07.2019 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1 hükmü kapsamında 2017 02737, 2012 98353, 2010 11133, 2006 32696, 2010 12823, 2013 16643 sayılı markalar mesnet gösterilerek SMK m.6/1 hükmü uyarınca yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı yanın 03.02.2020 tarihinde karara yeniden itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.03.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 23.03.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır. (7226 sayılı Kanun Geçici 1.maddesinde belirtilen durma süreleri de dikkate alınmıştır.) Dava konusu marka başvurusu 18.06.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
Tahkikat aşamasında, davacı vekili 23/06/2021 tarihli dilekçesi ile; davalı şirketle sulh olduklarını belirterek, dilekçe ekinde ibraz edilen 21/06/2021 tarihli sulh ve ibra protokolü gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir. Davacı vekilinin ibraz ettiği 21/06/2021 tarihli sulh ve ibra protokolünün davacı vekili Av…. tarafından elektronik imza ile imzalandığı UYAP ortamında tespit edilmiştir. Ayrıca; mahkememizin 30/06/2021 tarihli duruşmasına katılan davacı vekili Av…. imzaları ile tasdik ettikleri sözlü beyanları ile; sulh protokolü çerçevesinde karar verilmesini, dava konusu 2019/26691 sayılı marka hakkında daha önce tesis edilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
HMK m.313 hükmüne göre; Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir.
HMK m.314 hükmüne göre; Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
HMK m.315 hükmüne göre; Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
Somut olayda mahkememize ibraz edilen sulh protokolü, davacı ve davalı şirket arasında yapılmış olup, eldeki uyuşmazlıkta asli istemlerden biri olan YİDK kararının iptali bakımından davalı TÜRKPATENT’in sulh sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle, sulh protokolü YİDK kararının iptali istemi bakımından sonuç doğurmasa da, dava konusu tescilli markanın hükümsüzlüğü taraflarının; davacı ve davalı şirket olduğu, bu uyuşmazlık tipinin tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir asli istem olduğu, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin sulh olma hususunda vekaletnamelerinde HMK m.74 hükmü uyarınca ayrıca ve açıkça yetkilerinin bulunduğu anlaşıldığından; markanın hükümsüzlüğü istemine yönelik tanzim edilen sulh protokolünün geçerli olduğu, hüküm ve sonuçlarını doğurmaya matuf olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; “Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı … Gıda San. Ve Tic. AŞ ile davalı … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. arasında akdedilen 21/06/2021 tarihli Sulh ve İbra Protokülü’ne göre karar verilmesine, buna göre;
… Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin, 2019/ 26691 sayılı “…” ibareli markası ile ilgili olarak, … Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş. ‘nin 2017/ 02737 sayılı “…” ibareli markasının üzerinde kullanıldığı ürünleri üretmeyeceğini ve ürettiği ürün üzerinde ürün markası olarak kullanmayacağını kabul beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİT EDİLMESİNE,
… Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş. ‘nin, … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin, “…” ibaresini şirket ünvanı olarak, her türlü evrak, belge, vesika, katalog, broşür, kartvizit, fuar, tabela, basılı evrak ve ürünler, fatura, irsaliye, tahsilat makbuzu, stand başlıklarında ve şirket tabelasında, şirket dağıtım araçlarında, … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından ithalatı yapılan ürünlerin üzerinde, reklam vasıtası, ürün satış ve pazarlamasına yönelik olarak kullanılan her türlü tanıtım ve sergi alet, aparat ve materyalinde, ürün tanıtımı, reklam ve tanıtım vb evraklarında ve her türlü basılı ve/veya görsel-digital-internet ortamında kullanma hak ve yetkisinin bulunduğunu, bu hususlarda hiç bir itirazlarının bulunmadığını ve herhangi bir hak ve talepte bulunmayacaklarını, yasal yollara müracaat etmeyeceklerini kabul, beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİTİNE,
… Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş., … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin “…” ibareli ve 2011/ 21446 numarası ile 28. Sınıfta tescilli markası ile ve yine 35. sınıfta 2017/ 94933 numarası ile tescilli markalarının kullanımına ilişkin herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, bu markaların … Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş.,’nin tescilli markalarını ihlal etmediğini, bu hususta her türlü talep ve dava haklarından feragat ettiklerini kabul, beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİTİNE,
Sulh ve İbra Protokolünün 4, 5 ve 6 numaralı diğer maddelerinin ONAYLANMASINA” şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; aşağıda salt YİDK kararının iptali istemi bakımından işin esası incelenmeştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 18.03.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Buna göre; davacının itiraza mesnet gösterdiği markalardan; 2010/12823 sayılı marka müddet kaydı ile hükümsüz olduğundan değerlendirmeye esas alınmamıştır.
Davalı marka başvurusu; karma marka olup, beyaz zemin üstüne kırmızı çerçeveli dolgulu harflerle yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. İ harfinin noktası kırmızı renkli bir top görünümünde olup, U ile N harflerinin üstünde yer alan lacivert renkli bir top sıçrama, sekme figürü mevcuttur. Markanın ayırt edici, esaslı unsuru … ibaresidir.
İtiraza mesnet gösterilen davacı markaları ise; “Şekil+… …, …, … …, … … ve …” şeklindedir. 2017 02737 sayılı itiraza mesnet marka dışındaki davacı markalarının tümü, beyaz zemin üstüne siyah renkte düz yazı karakteri ile yazılmış kelime markalarıdır. Bu markalardan … … ve … … markalarında yer alan … kelimesi TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca; “Şerbet içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve” anlamını haizdir. Gıda sektöründe herkesin kullanımına açık bu kelimenin, 30. Sınıftaki mallar için yapılacak iltibas değerlendirmesinde “ayırt edici” bir unsur gibi ele alınması mümkün değildir. Dolayısıyla bu markaların ayırt edici esaslı unsurları … ve … kelimeleridir. Bu kapsamda, … ibareli davalı markası ile … … ve … … markalarının, benzer olmadıkları değerlendirilmektedir.
Davalının … ibareli markası ile … ve … ibareli davacı markaları, sonda yer alan … hecesi itibariyle örtüşmekteyse de; bu markalar da iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer değildir. Zira; … kelimesinin 30. Sınıftaki şekerleme ürünleri bakımından tanımlayıcı bir sözcük olmasından kaynaklı, özellikle şekerleme emtiası bakımından, … ibaresi kullanılarak marka türetilmesi yaygın bir piyasa uygulamasıdır. Örneğin; …. … vb. Öyle ki TÜRKPATENT nezdinde 30. Sınıf emtia için tescil edilmiş ve/veya tescil için başvurusu yapılmış “…” ibareli 1.222 adet marka kaydı bulunmaktadır. Bu durum da … ibaresinin/ekinin şekerleme ürünleri bakımından yaygın piyasa kullanımı ile zayıflamış bir marka işareti olduğunu tevsik etmektedir. Bu bağlamda … ibaresinin/ekininin sadece şekerlemeler emtialarıyla sınırlı kalmayarak 30. Sınıftaki mallar için, farklı marka konseptleri dahilinde kullanımı, Yargıtay içtihatları gereği de davacının marka haklarını ihlal etmeyecektir. Zira zayıf bir marka işareti olan … ibaresi ile marka türetme hakkı davacının tekelinde değildir. Burada önemli olan zayıf markasal unsuru kullanarak yeterince farklılaşmış markalar yaratmaktır. Somut olayda … ve … ibareli davacı markaları ile … ibareli davalı markasının görsel kompozisyon itbariyle yeterince farklılaşmış markalar oldukları değerlendirilmektedir.
Sonuç itibariyle … markası ile … ve … markalarında, … son hecesinin ortak unsur olması, bu ekin piyasa kullanımı içinde yarattığı çağrışım karşısında, markalar arasında bağlantı kurulacağını kabule yeterli değildir. 30. Sınıftaki çekişme konusu malları satın alan kişiler, … hecesinin “…” şekerlemesine referans verdiğini algılayacaklardır. Zira benzer çok sayıda marka ile bugüne kadar karşılaşmış olma ihtimalleri oldukca yüksektir.
Açıklanan nedenlerle; … ibareli davalı markası ile …, … …, … … ve … markaları arasında 30. Sınıftaki mallar bakımından 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Zira bütünsel açıdan söz konusu markalar birbirlerinden yeterli düzeyde farklılaşmışlardır.
Davacının 2017 02737 sayılı markası bakımından ise mahkememiz farklı görüştedir. Şöyle ki; bu marka, davacının diğer markaları gibi düz yazı karakteri ile oluşturulmuş bir kelime markası olmayıp, ambalaj görselini içeren, “kelime+şekil”den oluşan karma bir işarettir. Markanın baskın görsel kompozisyonu pembe zemin renginden ve pembe çerçeveli dolgulu harflerle yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. Dava konusu … markası da aynı yazım stilini ve benzer renk kullanımı haizdir. Bu haliyle … ibaresi ile türetilen … markası, davacının … markasından yeterli düzeyde uzaklaşıp farklılaşmış bir marka olmadığı gibi; markanın genel görsel kompozisyonu, yoğun biçimde davacı markasını çağrıştırmaktadır. … kelimesinin … markası içinde bütün halinde yer alması, görsel benzerlikle pekiştiğinden markalar arasında bütünsel açıdan benzerlik ve aynı/aynı tür mallar bakımından iltibas tehlikesi mevcuttur.
Kavramsal Yönden: … kelimesinden hareketle türetilmiş taraf markalarının kavramsal kurgulanışları itibariyle benzer oldukları;
İşitsel Yönden: Davalı marka başvurusu U-Nİ-…, davacı markası ise İ-… şeklinde telaffuz edildiğinden, markalar arasında işitsel benzerlik bulunduğu;
Görsel Yönden: Ortası beyaz olacak şekilde pembe/kırmızı çerçeveli harflerle, yuvarlak formda dolgulu şekilde yazılmış olan ve genel görünüm bakımından birbirlerini çağrıştıran markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu, sonucuna varılmaktadır.
Kavramsal, işitsel ve görsel benzerliklerin taraf markaları arasında iltibas ve seri/ilişkili marka imajı yarattığı değerlendirilmektedir.
Davalının … markasını gören bir tüketicinin, bu markanın Şekil+… … markası ile ilişkili bir marka olduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemeldir. Davalı markasını taşıyan malların, davacı markası ile ilişkili ya da bağlantılı bir mal olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır. Zira … ibareli davalı marka başvurusu, davacının Şekil+… … markasının türevi gibidir. Bu sebeple de tüketicilerin, önceden bildikleri davacı markasının zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları … markasını aynı/aynı tür ve benzer mallar üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları oldukça yüksektir.
Davalının … ibareli markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının 2017 02737 sayılı … ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabilir. Tüketiciler bu bağlamda davacının … kelimesini içeren … şeklinde yeni bir marka türettiğini yahut markanın kullanımı konusunda davalıya bir hak ve/veya lisans verildiğini düşünebilirler. Marka sahibi işletmelerin ilişkilendirilmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır.
Somut olayda, markalarda kullanılan şekillerin ve ek ibarelerin detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde markalar arasında bir irtibat kurulması ve davacı markası ile aynı seri içinde bir marka olarak algılanması dolayısıyla karıştırma ihtimali mevcuttur. Somut olayda, marka işaretinin yazımında aynı görsel tasarımın kullanılması benzerliği arttırdığı gibi, … ibaresinin davalı markasında aynen yer alması da ilişkilendirme ihtimalini güçlendirmektedir. Zira davalı davacı markasını yoğun biçimde çağrıştıran bir marka türetmiştir.
Bu noktada çözümlenmesi gereken; davalı markasının kapsadığı malların, benzer olduğu değerlendirilen 2017 02737 sayılı davacı markasının kapsadığı mallarla aynı/aynı tür veya benzer olup olmadığıdır.
Bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan 30.sınıf emtiaların tamamı, davacıya ait 2017 02737 sayılı marka kapsamında yer alan 30.sını emtialarla aynı/aynı türdür.
Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmelidir. Zira marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesi artmaktadır.
Dava konusu mallar gıda emtiası olup, içinde çocukların da yer aldığı, çok geniş bir tüketici kitlesine hitap etmektedir. Dolayısıyla ortalama bir tüketici tarafından, davalı ve davacı markalarının ve/veya işletmelerinin kolaylıkla ilişkilendirileceği düşünülmektedir. Zira markaların bütünsel olarak tüketici algısında yarattığı etki oldukça yakındır.
Açıklanan nedenlerle; davalının 2019 26691 sayılı ibareli markası ile 2017 02737 sayılı ibareli davacı markasının benzer olduğu; davalı markasının kapsadığı 30. Sınıftaki malların tamamı bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Marka işlem dosyasında, davacının yayına itirazına ve Markalar Dairesi Başkanlığı Kararı’na itirazlarına karşı, davalı şirketin karşı görüş dilekçesi/dilekçeleri ibraz etmediği, müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürmediği, bu nedenle marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen bu hususun YİDK kararının iptali istemli davada mahkemece re’sen nazara alınamayacağı, yine SMK m.6/5 ve m.6/9 hükümlerinin marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılmadığı, marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılmayan bu iddiaların da YİDK kararının iptali istemi bakımından ileri sürülemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu 2019/26691 sayılı marka ile itiraza mesnet 2017/02737 sayılı marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunduğundan YİDK kararının iptali istemi bakımından davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı … Gıda San. Ve Tic. AŞ ile davalı … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. arasında akdedilen 21/06/2021 tarihli Sulh ve İbra Protokülü’ne göre karar verilmesine, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin 30/06/2021 tarihli duruşmada birlikte talepleri üzerine; dava konusu 2019/26691 Sayılı marka hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davacı vekili ile davalı şirket vekili arasında akdedilen sulh sözleşmesine göre; davacı ile davalı bakımından karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, ancak davalı TÜRKPATENT açısından, YİDK kararının iptali istemi kabul edildiğinden, davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali istemi bakımından DAVANIN KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı … Gıda San. Ve Tic. AŞ ile davalı … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. arasında akdedilen 21/06/2021 tarihli Sulh ve İbra Protokülü’ne göre KARAR VERİLMESİNE, buna göre;
… Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin, 2019/ 26691 sayılı “…” ibareli markası ile ilgili olarak, … Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş. ‘nin 2017/ 02737 sayılı “…” ibareli markasının üzerinde kullanıldığı ürünleri üretmeyeceğini ve ürettiği ürün üzerinde ürün markası olarak kullanmayacağını kabul beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİT EDİLMESİNE,
… Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş. ‘nin, … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin, “…” ibaresini şirket ünvanı olarak, her türlü evrak, belge, vesika, katalog, broşür, kartvizit, fuar, tabela, basılı evrak ve ürünler, fatura, irsaliye, tahsilat makbuzu, stand başlıklarında ve şirket tabelasında, şirket dağıtım araçlarında, … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından ithalatı yapılan ürünlerin üzerinde, reklam vasıtası, ürün satış ve pazarlamasına yönelik olarak kullanılan her türlü tanıtım ve sergi alet, aparat ve materyalinde, ürün tanıtımı, reklam ve tanıtım vb evraklarında ve her türlü basılı ve/veya görsel-digital-internet ortamında kullanma hak ve yetkisinin bulunduğunu, bu hususlarda hiç bir itirazlarının bulunmadığını ve herhangi bir hak ve talepte bulunmayacaklarını, yasal yollara müracaat etmeyeceklerini kabul, beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİTİNE,
… Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş., … Gıda Sanayi Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin “…” ibareli ve 2011/ 21446 numarası ile 28. Sınıfta tescilli markası ile ve yine 35. sınıfta 2017/ 94933 numarası ile tescilli markalarının kullanımına ilişkin herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, bu markaların … Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş.,’nin tescilli markalarını ihlal etmediğini, bu hususta her türlü talep ve dava haklarından feragat ettiklerini kabul, beyan ve taahhüt ettiğinin TESPİTİNE,
Sulh ve İbra Protokolünün 4, 5 ve 6 numaralı diğer maddelerinin ONAYLANMASINA,
3- Dava konusu 2019/26691 Sayılı marka hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kararın icrası için bir örneğinin TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalı TÜRKPATENT’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı TÜRKPATENT’ten alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 125,10 TL harç, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 209,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.734,10 TL yargılama giderinin davalı TÜRKPATENT’ten alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … GIDA SANAYİ DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2021