Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/124 E. 2021/34 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/124 Esas
KARAR NO : 2021/34
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/05/2020
KARAR TARİHİ : 22/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/05/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının … başvuru numaralı “…” markasına ilişkin tescil talebinin uygun bulunduğunu, başvuruya itiraz edildiğini, ancak itirazlarının reddedildiğini, müvekkilinin 1923 yılından beri faaliyette olduğunu, 2018 yılından itibaren … Et ve Et ürünleri Gıda Sanayi Tic. A.Ş unvanı ile pastırma ve sucuk başta olmak üzere 100’e yakın et ve et mamulü gibi ürünlerde üretim yaptığını, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait … Kesim ve … … Dilim ibareli markaları kapsamındaki emtialar ile birebir benzer olduğunu, başvuru markasından çok daha önce müvekkilinin “… Kesim” ve “… … Dilim” markaların üzerinde hak sahibi olduğunu, piyasada bu markaları maruf hale getirdiğini, başvuru tarihinden çok daha önce TÜRKPATENT nezdinde müvekkili adına tescilli olması sebebiyle gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili markalarında yer alan … ibaresinin başvuru markasında aynen yer aldığını, davalı marka başvurusunun müvekkili markalarına ait seri marka izlenimi yaratacağını, müvekkili markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının iş yeri açması durumunda bağlantılı iş yeri olduğunun zannedebileceğini, markaları gören tüketicilerin müvekkilinin vermiş olduğu lisans ile açtığını ya da müvekkili ile arasında özel bir anlaşma neticesinde kullanılmakta olduğunu düşüneceğini, … Kesim markasının tescilli olduğu sınıfta tescil istenmesinin kötü niyetli olduğunu, başvuru markasının reddedilmesi gerektiğini beyan ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 31/08/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 2019/ 03158 numaralı “…” markasının kelime, şekil ve renk unsurundan oluşan ayırt edici bir kombinasyona sahip olduğunu, markadaki boğa görselinin ve geometrik şekillerden oluşturulmuş özgün bir logo olduğunu, davacı markasında aynısının ya da benzerinin yer almadığını, markada ilk görünen ve algılananın bu şekil, renk ve logo unsuru olduğunu, bunların esas unsur olarak yer aldığını, markanın yarattığı bütünsel algı ve imajı tamamen değiştirdiğini, … ibaresinin tamamlama şeklinde oluşturulmuş özgün bir ibare olduğunu, davacı markasının farklı bir birlik ve bütünsellik içerisinde tüketiciye sunulduğunu, davacının 2011/110118 tescil numaralı markasının münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, davalı markasında yer alan şekil logo gibi unsurların burada olmadığını, davacının diğer 2011/110158 tescil numaralı markası ise, kırmızı, beyaz, mavi, sarı ve beyaz renk kombinasyonunda oluştuğunu, daire ve kurdele şeklinde bir çerçeve içerisinde konumlandırıldığını, markada büyük harflerle … ibaresine yer verildiğini, bunun markada ilk okunan ve algılanan esas unsuru konumunda olduğunu, bu ibarenin hemen altında … logosuna yer verildiğini, markalarda kullanılan tamlamaların farklı olduğunu, algı ve imajın farklı olduğunu, ortalama tüketicinin sadece … ibaresini okumayacağını markanın tamamını görüp algılayacağını, tanınmışlığı iddia edilen dava konusu markanın mevzuatta belirtilen koşulları oluşturduğuna yönelik davacı tarafça bir belge sunulmadığını, tanınmışlık iddiasının varsayımdan öteye geçmediğini, davacının sunmuş olduğu delillerin başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlayamadığını, davacıya zarar verme kastıyla hareket ettiğini kabule yeterli olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “…+Şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… KESİM” ve “… … DİLİM+Şekil” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış markalar olup olmadıkları, davalı şahsın marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın “…+Şekil” ibaresinin 29. ve 35. sınıfta bulunan “29.Sınıf: Sucuklardan Afyon Sucuğu, Pastırmalardan Afyon Pastırması. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri.Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmezİşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Ormancılık ürünleri.Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar.Hayvan yemleri.Malt (insan tüketimi için olmayan).Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu.Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar.Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar.Kibritler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 14.01.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.06.2019 tarih ve 327 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 18.07.2019 tarihinde 2011/110158, 2011/110118 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 28.12.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 24.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 23.06.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında 29.sınıfta yer alan; “Sucuklardan Afyon Sucuğu, Pastırmalardan Afyon Pastırması. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet 2011 110158 ve 2011 110118 sayılı marka kapsamında 29.sınıfta yer alan emtiaların aynı ve aynı tür oldukları tespit edilmiştir.
Yine davalı markasında 35.05 sınıf kapsamında yer alan 29, 30, 31 ve 32. sınıf mallar ile davacı markalarında ayrıca tescilli 30. sınıf “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamülleri. Pekmez.” malları ve bununla birlikte davacı markalarının tescilli olduğu 35. sınıftaki 35.05 kapsamındaki yukarıda mal sınıfı belirtilen 29. ve 30. sınıftaki emtialar ile 31.sınıftaki “Tarım ürünleri, bahçecilik ürünleri ve tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri ve tıbbi amaçlı olmayan katkıları. Malt (insan tüketimi için olmayan)” ve 32. Sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarının aynı, aynı tür, benzer olduğu anlaşılmıştır.
Davacının redde mesnet markalarında 35.05 kapsamındaki 33. sınıfta yer alan “Alkollü içecekler” emtiasının ise davalı markasındaki 35.05 kapsamında yer alan 32. sınıftaki “Biralar; Maden suları, sodalar, tonikler” ile ilişkili olduğu, birbirini tamamlayan, aynı raflarda yan yana satılan ürünler olduğu, bazı içkilerin tonik ve soda gibi içeceklerin karışımı ile hazırlandığı, maden suyu ile alkollü kokteyllerin hazırlandığı, keza biranın da aslen alkol içerdiği dolayısıyla alkollü bir içecek olduğu anlaşılmıştır.
Bundan ayrı olarak; davalının tescil kapsamında kalan yer alan 29. sınıftaki “Sucuklardan Afyon Sucuğu, Pastırmalardan Afyon Pastırması” emtialarının davacı markalarında yer alan 29. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” malları kapsamında yer alan spesifik emtialar oldukları tespit edilmiştir.
Taraf markaları kapsamında kalan 35.01/02/03/04 “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” nin de aynı/aynı tür olduğu anlaşılmıştır.
Bu hale göre; dava konusu marka kapsamında yer alan ve yukarıda aynı/aynı tür/benzer olduğu belirtilen mal ve hizmetler bakımından itiraza mesnet markalar bakımından SMK m.6/1 hükmü bağlamında emtia benzerliği koşulunun gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; siyah zemin üzerine bronz sarı renkle yazılı “…” ibaresi yer almaktadır. İbarenin hemen üstüne konumlandırılmış kırmızı renkli yarım daire bulunmakta, yine bu dairenin üstüne tam ortaya denk gelecek şekilde öküz başının konumlandırıldığı, kırmızı yarım dairenin üzerinde de yine bronz sarı renkli çizginin geçtiği görülmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet 2011/110158 sayılı marka incelendiğinde; “…” ibaresinin ön planda olduğu, kırmızı renkli çember şeklinde çerçevenin bulunduğu, çerçevenin orta kısmının sarı dolgulu olduğu ve tam ortasında … başının yer aldığı, dairenin hemen altında mavi renkli şerit yer aldığı, bunun içerisinde ise beyaz renkli “… Dilim” ibaresinin yer aldığı, iş bu ibarenin daha küçük puntolarla yazıldığı, markadaki baskın unsurun … ibaresi ile … başı figürü olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet 2011/110118 sayılı diğer markası incelendiğinde; düz beyaz zemin üzerine hepsi büyük harfle yazılı “… KESİM” ibaresinden oluştuğu anlaşılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda müşterek olarak yer alan “…” ibaresinin “Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C’de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer.” anlamına geldiği, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici nezdinde bu ibarenin değerli bir maden olarak kavramsal karşılığının bulunduğu, yine bu ibarenin önüne eklendiği isimleri niteleme özelliğinin de bulunduğu, önüne eklendiği ismi “Üstün nitelikli, değerli.” olarak nitelediği, bu bakımdan söz konusu ibarenin bir isimle birlikte sıfat tamlaması oluşturacak şekilde kullanıldığı hallerde, nitelediği ismi tanımlayan, tasvir eden, onun niteliğini ve değerini yansıtan bir ibare olduğu, dava konusu markada da “…” ibaresinin “SUCUK” emtiasını nitelediği ve ilgili tüketici kesimi nezdinde “SUCUK” emtiasının “Üstün nitelikli, değerli.” olduğuna ilişkin açıklama fonksiyonunu icra ettiği, aynı değerlendirmelerin davacıya ait “…-… DİLİM” ve “… KESİM” markaları bakımından da söylenebileceği, bu markalarda da “…” ibaresinin “DİLİM” ve “KESİM” ibarelerini niteleyen sıfat fonksiyonu icra ettiği ve bu isimleri tasvir eden bir konumda yer aldığı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olayda da markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük zayıf bir ibare olduğu, bu hale göre davacıya ait önceki tarihli “…-… DİLİM” ve “… KESİM” markalarını gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin davaya konu “…+Şekil” markasını gördüğünde veya işittiğinde, bu markayı kelime ve şekil unsuru ile birlikte bir bütün olarak algılayacağı, genel görünüm itibariyle bu markayı davacı markalarından farklı başka bir marka olarak algılayacağı, markada yer alan “…” ibaresine tek başına ve bağımsız bir şekilde markasal ayırt edicilik atfetmeyeceği, bir bütün halinde zihninde oluşan marka imajının davacı markalarından farklı olacağı, zira markaların mizanpajının görsel olarak birbirlerinden oldukça farklı olduğu, bu farklılık nedeniyle marka sahipleri arasında da idari veya ekonomik herhangi bir bağlantı kurmayacağı, belirtilen nedenlerle SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 E 2016/778 K sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekmesi karşısında bilirkişi raporunun iltibas değerlendirmesine ilişkin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Davacının örnek olarak önceki tarihli Markalar Dairesi kararları ile YİDK kararlarını delil olarak gösterdiği, redde mesnet markaların ilgili tüketici kesimi nezdinde hemen akla gelecek markalar arasında olduğunu gösterecek destekleyici verilere dayanılmadığı, markaların pazar paylarına ilişkin dokümanlara, satış broşürlerine, kataloglara, fiyat listelerine, yıllık faaliyet raporlarına, ciro bilgilerine, reklam ve yatırım masraflarını yansıtan belgelere ya da tüketicilerin davacı markalarını yoğun olarak tercih ettiğine ilişkin kamuoyu yoklamalarına, resmi kuruluş, araştırma enstitüsü, meslek veya ticaret odalarının geniş çevrelerin görüşünü yansıtacak şekilde kayıtlarına, tüketici farkındalığını gösteren araştırma raporlarına ve buna benzer tanınmışlığı ispata yönelik başkaca delile dayanılmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle davacıya ait itiraza mesnet markaların tanınmışlığı sûbut bulmadığından SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 133,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.650,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’ın yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/01/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza