Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/113 E. 2021/91 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/113 Esas – 2021/91
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/113 Esas
KARAR NO : 2021/91

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/05/2020
KARAR TARİHİ : 19/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/05/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 2019/36735 işlem numaralı “…” ibareli marka başvurusuna karşı yaptıkları itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu karara karşı yapmış oldukları itirazın ise YİDK’nın 04.03.2020 tarihli … karar sayılı kararı ile reddedildiğini, dava konusu marka başvurusu ile müvekkili şirketin “…” ve “…” esas unsurlu markalarının benzer olduğunu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğurduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu ve davalı markasının müvekkilinin seri markası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının T/00176 işlem numarası ile tanınmış marka olduğunu ve bu ibarenin tanınmışlığı nedeniyle “…” ve “…” ibareli markaların da tanınmış olduğunu, davalı tarafın marka başvurusunda müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmak amacıyla kötüniyetli olduğunu, müvekkiline ait www…com.tr alan adı ile davalı markasının benzer olduğunu beyan ederek; TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve 2019/36735 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 01/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali değerlendirilmesi yapılırken markaların bıraktığı genel intibanın dikkate alınması gerektiğini, her ne kadar davalının başvurusunda “…” ibaresi yer alsa da markanın bütününün “…” olduğu, marka hukukundaki bütünlük ilkesi gereği davalının markasının bölünerek sadece “…” ibaresinin dikkate alınmasının yerinde olmadığını, ortalama tüketicilerinin dikkatinin daha çok markanın başlangıç kısmında olduğunu, dolayısıyla başvuru konusu markanın düzenleme, tertip tarzı itibariyle, görsel, işitsel ve anlamsal olarak davalı markaları ile benzer olmadığı ve karıştırılma ihtimali doğurmadığını, taraf markalarında yer alan “…/…” ibarelerinin ayırt ediciliği düşük, zayıf ibareler olduğunu, bu nedenle ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığını, somut olayda markalardaki ortak olmayan unsurlar birbirlerine benzemediklerinden markaların bütün olarak ortaya çıkardıkları izlenimlerin tamamen farklı olduğunu, davacının kötüniyet iddiasının da ispatlanamadığını, dava konusu YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … … Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi vekili 09/07/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin İngilizce’de “büyük” anlamına gelen ayırt edici özelliği olmayan bir sıfat olduğunu, “…” ibaresinin TÜRKPATENT markalar sicilinde birçok şirket ve gerçek kişi tarafından farklı sınıflarda tescil edilmiş bir genel ibare olduğunu, müvekkili şirketin başvuru konusu “…” ibareli markasının belirleyici unsurunun “poly” ibaresi olduğunu ve bu ibarenin müvekkilinin iştigal konusu olan … ürünlerini simgelediğini, davacı şirketin ayırt edicilik taşıyan markasının “… Center” ve bunun perakende sektöründeki türevleri olduğunu ve müvekkilinin markası ile arasında ayırt edicilik bakımından bir benzerlik bulunmadığını, tarafların faaliyet alanlarının tamamen farklı olduğunu, bu nedenle davacının müşteri kitlesi, ticari faaliyetleri, tedarikçiler ve kamuoyu nezdindeki görüntüsünün ve markasının müvekkili şirket ile karıştırılmasının mümkün olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/36735 nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…, ….” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 17, 22 ve 37. Sınıfta bulunan “17.Sınıf:Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler (motor, silindir contaları ve musluklar için contalar hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç). Taşıtlar için sentetik malzemelerden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı).22.Sınıf: Halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları. Çadırlar, tenteler, brandalar, yelkenler, araç örtüleri (araç şeklini almamış olanlar). Tekstilden mamul ambalaj torbaları. Kauçuk ve sentetik olmayan döşeme doldurma malzemeleri (yün, pamuk dahil). Tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar.37.Sınıf: İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 10.04.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/36735 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.04.2019 tarih ve 323 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 26.06.2019 tarihinde 2018/83525, 2018/83521, 2018/44367, 2016/53278, 2016/22627, 2016/18427, 2016/18267, 2016/103493, 2015/18474, 2015/09794, 2014/93106, 2014/93101, 2014/46637, 2014/46630, 2014/46615, 2014/46608, 2014/44579, 2014/44575, 2014/44564, 2014/43693, 2014/43688, 2013/13864, 2013/13136, 2012/06560, 2011/32522, 2011/32521, 2011/32520, 2010/60282, 2010/46527, 2009/42374, 2009/42373, 2009/42372, 2009/42371, 99/011019, 2004/41535, 99/001458, 99/000296, 99/000295, 99/000293 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, davacı şirket tarafından 06.11.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 06.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 03.06.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında bulunan 17, 22 ve 37.sınıftaki mal ve hizmetlerin, davacıya ait itiraza mesnet 2018/83525, 2018/83521, 2012/06560, 2016/22627, 2018/44367, 2016/53278, 2015/09794, 2013/13864, 2016/103493, 99/000296, 2015/37207 ve 2015/35900 sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan 17, 22, 37.sınıf mallar ve 35.sınıfta yer alan 17 ve 22.sınıftaki malların perakendeciliği/mağazacılığı hizmetleri ile aynı, aynı tür ve benzer oldukları tespit edilmiştir. Bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın perakendeciliği/pazarlanmasıdır. Dolayısıyla 35.sınıfta yer alan 17 ve 22.sınıftaki malların perakendeciliği/mağazacılığı hizmetleri ile dava konusu marka kapsamında yer alan 17 ve 22.sınıf mallar arasında birbirini tamamlayıcı işlev bulunur, dolayısıyla bu mal ve hizmetler arasında benzerlik ilişkisi söz konusudur.
Dava konusu 2019/36735 sayılı marka incelendiğinde; beyaz bir zemin üzerine lacivert küçük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşan bir kelime markası olduğu, markanın bütününü oluşturan genel görünümünün bu ibareden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacının dava konusu marka ile emtia benzerliği oluşturduğu tespit edilen ve yukarıda künyeleri belirtilen markaları incelendiğinde; “….” ibarelerinin kelime markaları olduğu, bunların haricinde kalan davacı markalarının “…” veya “…” ibaresi yanında başkaca kelime ve bazen de şekil unsurları ihtiva ettiği tespit edilmiştir. Kelime markası olanlarda, “…” ibaresinin yanısıra markalarda geçen diğer ibarelerin büyük çoğunluğu, marka olarak ayırt edici nitelikten uzak, tanımlayıcı ibareler veya cins isimlerdir. Bu ibarelerle “…” ibaresi, markalarda çoğunlukla “birleşik kelime” olarak yer almıştır. Renk ve şekil unsurlarını ihtiva eden karma markalarda renk ya da şekil unsurunun ön planda olmadığını söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla davacı markaları “…” ve “…” ibareleri ile birlikte yer alan diğer ayırt edici unsurlar ile birlikte bir bütün olarak korunmaktadır. “…/…” ibaresi Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir.(Ankara BAM 12/12/2019 Tarih 2018/1773 E 2019/1290 K) Nitekim bu husus, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edilmiştir. Yine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13/09/2017 tarih 2016/1578 Esas 2017/4311 Karar sayılı kararında da “…/…” ibareli davacı markalarının yüksek ayırt ediciliğinin bulunmadığı benimsenmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, zira markalarda ortak unsur olarak bulunan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu, davalı markasının “…” ibaresinden oluştuğu, ilgili tüketici kesimi nezdinde bir bütün olarak “…” olarak algılanacağı, taraf markaları arasında salt “…” ibarelerini dikkate alarak, bu markaların aynılığından kaynaklı olarak iltibas tehlikesinin bulunduğundan bahsedilmesi halinde, davacı lehine ayırt ediciliği oldukça düşük “…” ibaresi nedeniyle haksız rekabet ortamı sağlanacağı, emek ilkesine ve adil rekabet ortamına dayalı, serbest işleyen piyasa ekonomisinde, ayırt ediciliği oldukça düşük ibareler nedeniyle, salt bu ibareleri daha önce tescil ettiren kimse lehine her halükarda marka koruması sağlanmasının, gerek rekabet hukuku gerekse marka hukukunun temel ilkeleri ile bağdaşmayacağı, bu durumun piyasa ekonomisinin işleyişini bozacağı, piyasada tekelleşmenin yolunu açacağı, hakeza davacının salt kelime ibaresinden oluşan “…” veya “…” ibareli markası bulunmadığı, bu ibarelerin yanına eklenen kelime veya şekil unsurları ile birlikte marka korumaları elde ettiği, davacıya ait “….” ibareleri markalarının da dava konusu marka ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bu nedenle davaya konu emtialar ve başkaca emtialar bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük “…/…” ibareli ürün ve hizmetlerle yaygın olarak karşılaşan, bu nedenle bu ibarelerin markasal ayırt edici etkisinin oldukça düşük düzlemde kaldığı ilgili tüketici kesiminin, davaya konu “…” ibareli mal ve hizmetler ile karşılaştığında, salt “…” ibaresinden kaynaklı olarak bu markayı, davacıya ait “…, ….” ibareli markalarla ilişkilendirmeyeceği, dava konusu markanın bir bütün halinde “…” ibaresinden oluştuğu ve bu hali ile ayırt edici etkisinin bulunduğu, dolayısıyla ilgili tüketici kesiminin markaların farklı ticari kaynakları gösterir ibareler olduklarını algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacakları, bu nedenle somut olayda SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı tespit edilmiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirketin “…” ibareli markasının TÜRKPATENT nezdinde T/00176 numarası ile özel korunan markalar arasında tescil edildiği, ancak “…” ve “…” markalarına ilişkin bir tanınmışlık kararı olmadığı görülmüştür. Davacı şirket tarafından dosyaya sunulan yazılı ve görsel basın haberleri, reklamlar, tanıtım evrakları, faturalar ve mahkeme kararları dikkate alındığında, her ne kadar davacı tarafın “…” markasının yaygın ağı olan süpermarket zinciri olarak “perakendecilik” sektöründe toplumun belirli bir kesimi tarafından bilinir olabileceği göz önünde bulundurulsa da; davacının “…” ibareli markasının tanınmışlığının “…” ve “…” ibareli markaları da kapsadığının kabulü mümkün değildir. Bununla birlikte davacının “…” ve “…” markalarının olası bilinirliğinin davalı markasının tescil edilmesine engel olabilmesi için, taraf markalarının benzer olması ve bu tanınmışlığın davacı markasının kapsamında bulunan emtia ve hizmet sınıflarına tesir etmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda, taraf markaları benzer bulunmadığı gibi davacının “…” ibareli markalarının 17, 22 ve 37. Sınıflar bakımından ilgili tüketici kitlesi nezdinde bilinirliğinin arttırılmadığının kanısına varılmıştır. Başka bir deyişle davacının “…” markası ile süpermarket zinciri olarak “perakendecilik” sektöründe belirli bir bilinirliğinin bulunmasının, dava konusu markanın, davacıya ait bu marka ile işaret benzerliği oluşturmadığı ve tecilli olduğu mal ve hizmet sınıfı da dikkate alındığında, dava konusu markanın davacının markalarından haksız istifade edebileceği, onun ayırt edici karakterine zarar verebileceği veya itibarını lekeleyeceği yönündeki davacı iddiası sübut bulmamıştır. Belirtilen nedenlerle SMK m.6/4 ve SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği “….com.tr” alan adına ilişkin “nic.tr” sorgulamasında, bu alan adı sahibinin … Ticaret A.Ş olduğu, alan adı tahsisinin 21.12.2000 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Site içeriğinde yapılan incelemede, davacı şirketin iş bu alan adı altında “… center”, “… online”, “…. markalarını kullandığı ve 35. Sınıf “müşterilerin malları satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” bakımından ticari faaliyette bulunarak, “meyve, sebze; et, tavuk, balık, süt ürünleri kahvaltılık, temel gıda atıştırmalık, sağlıklı yaşam ürünleri, içecek, unlu mamul, tatlı, temizlik, kozmetik, ev yapımı ürünler, evcil hayvan, bebek ürünleri, çiçek, bahçe ve elektronik ürünler” başlıkları altında aşağıda tek tek belirtilen ürünlerin satışını gerçekleştirdiği görülmüştür:
• Meyve&Sebze : Meyve, sebze, mantar, Dondurulmuş, kabuklu yemiş, kuru sebze meyve, otlar ayıklanmış sebze, tropikal
• Et&Tavuk&Balık: Kırmızı Et, Beyaz Et, Balık & Deniz Ürünleri, Butcher Et Ürünleri Dondurulmuş, Et Şarküteri, Paketli Kırmızı Et
• SütÜrünleri&Kahvaltılık: Peynir, Süt, Yoğurt, Tereyağı, Margarin, Kahvaltılıklar, Dondurma, Sütlü Tatlılar & Krema
• Temel Gıda: Bakliyat & Pirinç, Çorba & Bulyonlar, Hazır Yemek, Konserve & Salça & Turşu, Makarna, Mayalar, Sıvı Yağlar, Soslar, Şeker,Tuz & Baharat
• Atıştırmalık: Çikolata, Gofret, Bisküvi, Cips, Kek, Bar, Kraker, Kuruyemiş, Kuru Meyve, Şekerleme, Sakız, İkramlıklar
• Sağlıklı Yaşam Ürünleri: Aktif Yaşam, Bar, Glütensiz, Organik, Süper Gıdalar, Şekersiz Tatlandırıcılar, Vegan & Vejetaryen
• İçecek: Çay, Gazlı İçecek, Gazsız İçecek, Günlük İçecek, Kahve, Kombucha & Malt İçecek, Maden Suyu, Su
• Unlu Mamül: Ekmek, Galetta & Grissini & Gevrek, Börekler, Gözleme & Bazlama & Katmer, Hamur & Pasta Malzemeleri, Pasta & Kek Çeşitleri, Yufka & Erişte, Dondurulmuş, Sabah Sıcakları, Tatlılar, Toz Tatlılar
• Home Made By …: Meze, Sandviç & Wrap, Tatlı, To Go, Turşu
• Temizlik: Bulaşık Yıkama, Çamaşır Yıkama, Ev Temizlik Gereçleri, Ev Temizlik Ürünleri, Hava Temizleyiciler, Temizlik Kağıtları
• Kozmetik: Ağız Bakımı, Cilt Bakımı, Duş & Banyo, Kişisel Bakım, Makyaj, Sabun, Saç Bakımı & Şampuan, Sağlık & Hijyen, Tıraş Malzemeleri
• Bebek Ürünleri: Bakım, Banyo, Beslenme, Bezler & Örtüler, Deterjan & Yumuşatıcı
• Ev, Yaşam, Evcil Hayvan: Aydınlatma Malzemeleri, Banyo & Çamaşır Ürünleri, Dekorasyon, Ev Tekstili, Evcil Hayvan, Giyim & Aksesuar, Kamp & Piknik, Kırtasiye, Kişisel İlgi & Eğlence, Kitap & Dergi & Gazete, Kullan – At Ürünler, Mutfak Eşya & Gereçleri, Sofra Ürünleri, Pil
• Çiçek&Bahçe: Bahçe, Kesme Çiçek, Saksılı Çiçek
• Elektronik: Elektrikli Ev Aletleri, Görüntü & Ses Sistemleri, Isıtma & Soğutma, Telefon & Aksesuarlar
Davacının yukarıda belirtilen alan adı ve içeriğinde bilirkişi heyetince yapılan inceleme neticesinde tespit edilen bulgulara göre; davacı şirketin “…” ve “…” esas unsurlu markaları 2000 yılından itibaren “….com.tr” alan adında ve 2008 yılından itibaren internet sitesi içeriğinde kelime ve şekil markaları olarak kullandığı görülmüştür. Davacı şirketin “….com.tr” alan adlı internet sitesinde satışı gerçekleştirilen ürünler bakımından yapılan detaylı araştırmada ise davaya konu edilen 17 ve 22. Sınıfta yer alan emtiaların satış ve ticaretinin gerçekleştirildiğine ve yine 37. Sınıf hizmetler bakımından bir faaliyetin bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanılamamıştır. Sonuç olarak davacı şirketin bahse konu alan adı altında gerçekleştirdiği markasal kullanımların benzerlik değerlendirmesinde, davalı şirket markası kapsamında olan emtia ve hizmetler bakımından herhangi bir faaliyet tespit edilememesi ve davacı şirket tarafından dosyaya bu yönde bir kullanımın olduğuna dair bilgi ve belge sunulmadığı da dikkate alındığında ve davacıya ait alan adı ve içeriğindeki markasal kullanımlarla davalı markası arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığından SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 151,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.668,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …. Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/02/2021