Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/111 E. 2021/93 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/111 Esas
KARAR NO : 2021/93

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/04/2020
KARAR TARİHİ : 19/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/04/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, davalı yanın … sayısı ile gerçekleştirdiği “…” ibareli başvurunun, müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu kapsamda kurum nezdinde gerçekleştirdikleri itirazların reddine karar verildiğini, taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler bakımından benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun 37. Sınıf hizmetlerde tescil edilmek istendiğini, müvekkilinin 2011/59470 sayılı “…” esas unsurlu markasının da aynı sınıfta tescilli olduğunu, kaldı ki 37. Sınıf hizmetlerin, müvekkili markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile ilişkili hizmetler olduğunu, müvekkili markalarının “ELEKTRİKLİ EV ALETLERİ, BEYAZ EŞYA” emtialarında tescilli ve tanınmış olduğunu, davalı yana ait marka kapsamında ise “elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” nin yer aldığını, yine taraf markalarının benzer olduklarını, markalar arasında yalnızca iki harf farklılığının bulunduğunu, markalardaki dört harfin ortak olduğunu, dava konusu markaların bu nedenle görsel ve fonetik olarak benzer olduklarını, davalı yanın markasını tercih etme sebebinin müvekkili markalarının tanınmışlığı ve bu tanınmışlıktan yararlanmak olduğunu, müvekkilinin yarattığı “…” ibareli seri markalar ile dava konusu markanın benzerlik taşıdığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, bu tanınmışlığın pek çok mahkeme kararında da açıkça tespit edildiğini, müvekkilinin aynı zamanda www….-tr.com alan adının da sahibi olduğunu, dolayısıyla markanın bu nedenle de reddinin gerektiğini beyan ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 27/05/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Anılan markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırılmaya sebep olacak derecede benzer olmadığını, taraf markalarının genel görünümlerinin ve bütünüyle bıraktığı izleniminin farklı olduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğu yönündeki iddiaların da hukuka uygun olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan tescili halinde Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı …’a ait … nolu “Şekil+… destek hizmetleri” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin iki ayrı rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’un “Şekil+… destek hizmetleri” ibaresinin 35 ve 37. sınıfta bulunan ” 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 37.sınıf: Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” hizmetlerinin tescili amacıyla 13.03.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, SMK m.5/1-ç hükmü gereği “35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri..” hizmetlerinin başvurudan re’sen çıkartılmasına karar verildiği, akabinde kalan hizmetler bakımından başvurunun 27.03.2019 tarih ve 321 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 17.05.2019 tarihinde 2000/17224, 2011/59470, 2011/58777, 2011/113120, 2011/110344, 2004/05819, 2015/30331 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 30.10.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 02.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içerisinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran 11/12/2020 ve 08/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan 11/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvuru kapsamında yer alan “Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” davacı yana ait 2011/59470 sayılı markada aynen yer almaktadır.
Dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan “Isıtma, havalandırma kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” hizmetlerinin davacıya ait 2000/17224 ve 2004/05819 sayılı markalar kapsamındaki “Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar:…Klimatizasyon ve havalandırma cihazları:..” malları, 2011/58777 ve 2015/30331 sayılı markalar kapsamındaki “Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil). İklimlendirme ve havalandırma cihazları.” malları ile ilişkili olduğu,
Dava konusu markanın kapsamında yer alan “su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” hizmetlerinin davacıya ait 2011/58777 sayılı marka kapsamındaki “Sıhhi tesisat, vitrifiye.” malları, 2015/30331 sayılı marka kapsamındaki “Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar.” malları, 2011/5877, 2015/30331, 2004/05819 sayılı markalar kapsamındaki “Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı.” malları ile ilişkili olduğu,
Dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri” hizmetlerinin davacıya ait 2000/17224 ve 2004/05819 sayılı markaları kapsamında yer alan “…Elektrikli süpürgeler ve elektrikli halı yıkama makineleri ile bunların boruları, parçaları ve aksesuarları…Bulaşık yıkama makineleri, çamaşır yıkama ve sıkma makineleri, elektrikli veya motorlu zemin cilalama makineleri…” malları, 2011/58777, 2011/113120, 2011/110344, 2015/30331 sayılı markalar kapsamında yer alan “araç yıkama makineleri, yıkama makineleri (çamaşır / bulaşık yıkama makineleri dahil); zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler, elektrikli süpürgeler ve bunların parçaları.” malları ve 2015/30331 sayılı marka kapsamında yer alan “Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları.” malları ile ilişkili olduğu,
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “haşere ilaçlama hizmetleri” hizmetlerinin davacıya ait 2000/17224, 2004/05819 ve 2011/58777 sayılı markaların kapsamında yer alan “Sinek ve haşaratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar.” malları, 2015/30331 sayılı marka kapsamında yer alan “Sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri.” malları ile ilişkili olduğu,
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri.” hizmetlerinin davacıya ait markaların (2011/59470 sayılı marka hariç) kapsamında;
“…Elektrikli süpürgeler ve elektrikli halı yıkama makineleri ile bunların boruları, parçaları ve aksesuarları…Bulaşık yıkama makineleri, çamaşır yıkama ve sıkma makineleri, elektrikli veya motorlu zemin cilalama makineleri…”,
“araç yıkama makineleri, yıkama makineleri (çamaşır / bulaşık yıkama makineleri dahil); zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler, elektrikli süpürgeler ve bunların parçaları.”
“Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları.”
“sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri.” malları ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 11/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri.”nin ise davacı markalarının kapsamında yer alan mallar/hizmetlerle benzer alıcı çevresine hitap etmediği, benzer ihtiyaçları karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olmadığı dolayısıyla söz konusu hizmetlerle davacıya ait markaların kapsamındaki mallar/hizmetlerin aynı tür/benzer/ilişkili olmadıkları belirtilmiştir.
Davacı vekili 22/12/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde; taraf markalarında yer alan tüm mal ve hizmetlerin birbiri ile ilişkilendirilebilir nitelikte olduğunu, buna bağlı olarak dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri.”nin müvekkili markları kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilişkilendirilebilir hizmetler olmadıkları değerlendirmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi heyetinde “mobilya sektörü”nde uzman bilirkişi bulunmadığını, bu nedenle farklı olarak nitelenen bu sektör yönünden yeterli bir inceleme/değerlendirme yapılamadığını belirterek yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda inceleme yapılması için içerisinde “mobilya sektörü”nde yer alan ikinci bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. 08/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu başvuru kapsamında yer alan 37. sınıftaki altı çizili ve koyu hizmetlerden “Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” davacı yana ait 2011/59470 sayılı başvuruda aynı sınıfta yer alan hizmetler ile aynı ya da aynı türdeki hizmetlerdir. Dolayısıyla ilgili hizmetler bakımından kapsamlı bir karşılaştırma yapılmasına gerek dahi duyulmamaktadır. Bununla birlikte başvuruda yer alan ve yine altı çizili ve koyu renk ile gösterilen hizmetlerden “Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” de davacı yana ait önceki tarihli markalarda 11. Sınıfta yer alan ve genel olarak “ısıtma, havalandırma ve su tesisat” sistemlerine ilişkin emtialar ile; yine dava konusu marka başvurusundaki “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri.”, önceki tarihli davacı markalarındaki “araç yıkama makineleri , zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineleri,” mal – hizmet ilişki kapsamında kalan bir benzerlik taşımaktadırlar. Zira söz konusu mallar bakımından tüketicinin ilgili malların montaj, tamir, bakım ve servis hizmetleri açısından da öncelikli olarak malı satın aldığı işletmeden bu yönde hizmet bekleyeceği düşünülmekte olup bu anlamda ilgili mal ve hizmetler arasında, mal, malın satışı ve mal satışı sonrasında ihtiyaç duyulan hizmetler silsilesi kapsamında değerlendirilebilecek bir benzerlik bulunmaktadır.
İçinde “mobilya sektörü”nde yer alan bir bilirkişinin de bulunduğu 08/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporuna göre de; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri.”nin davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer olmadıkları tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; gerek 11/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporu, gerekse 08/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporu içerikleri birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” ile davacıya ait itiraza mesnet 2011/59470, 2000/17224, 2011/58777, 2011/113120, 2011/110344, 2015/30331 ve 2004/05819 sayılı markalar kapsamındaki bir kısım mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ve benzer oldukları; ancak dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri.”nin davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer olmadıkları tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; üst kısmında mavi rengin açıktan koyuya pek çok tonunu içerecek şekilde dairesel yapılı, orta noktasında yıldız figürünü andıran şekillerin yer aldığı, görsel olarak ön planda olması hasebiyle bu şekillerin ayırt edici vasfı yüksek bir logo olarak algılanacağı, bu logonun hemen altında “…” kelimesinin yine ön plandaki sözcük unsuru olarak kullanıldığı, daha altta ise “destek hizmetleri” şeklinde, oldukça küçük yazılmış, yardımcı unsur konumunda jenerik bir ifadeye yer verildiği görülmüştür. Markada yer alan “…” kelimesinin bilinen bir yıldız adı olduğu görülmekle birlikte (Bkz; https://tr.wikipedia.org/wiki/….u anlamının ülkemiz tüketici açısından bilinmesinin ise mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet her bir markanın “…” esas unsurunu taşıyan markalardan oluştuğu, bu markaların bir kısmının figüratif bir bütünlük arz edecek görsel unsurlar taşıdığı, bir kısmında “… Express18, … Pratica” gibi ek kelime unsurlarının yer aldığı bir kısmının ise tek başına “…” ya da “…” şeklinde düz kelime markaları olarak oluşturulduğu görülmektedir. Davacı markalarındaki “…” kelimesi İngilizce bir kelime olup “krallık, muhteşem, şahane” gibi anlamlara gelmektedir. Bu çerçevede davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu tereddütsüzdür.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda bulunan şekil unsurlarının birbirlerinden oldukça farklı oldukları, şekil unsurları yönünden markalar arasında benzerlik bulunmadığı, markalardaki “…” ve “…” kelimelerinin her ikisinin de beş harften oluştuğu ve “…” harflerini ortak olarak taşıdıkları görülmekte ise de salt bu husustaki ortaklıkların, işaretler arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede yeterli benzerlik oluşturmadığı, “…” ve “… şeklinde okunacakları düşünülen markaların başlangıç heceleri ve bitiş hecelerinin birbirinden farklı oldukları, “i-e” sesli harflerinin yarattıkları farklılık ve yine “E” sesli harfinin her iki markada farklı heceler içerisinde kullanımının, markaların fonetik olarak da birbirlerinden uzaklaşmaları sonucunu doğurduğu, her iki kelimenin salt birtakım harflerin ortaklığı nedeniyle işitsel açıdan benzer olarak algılanmalarının, makul bir tüketiciden beklenen bir davranış biçimi olmayacağı, taraf markalarının sahip oldukları anlamların ortalama tüketicilerce bilinmeleri mümkün olmamakla birlikte yine ortak bir anlamı taşıyan yabancı sözcükler olmadıkları, ortalama tüketicinin her iki kelimeyi de anlamsız yabancı kelimeler olarak algılayacağı, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” ibareli markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “Şekil+… destek hizmetleri” markasını aynı ya da benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde bu markayı davacı markalarından farklı başka bir marka olarak algılayabileceği, ortalama tüketicinin markaları bir bütün olarak incelemesi ilkesinin markalar arasındaki karıştırılma tehlikesini ortadan kaldıracağı, yine bu tüketici kesiminin marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü uyarınca markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı yanca dosya kapsamına dava dilekçesi içerisinde sunulan güncel tarihli Yargıtay kararı da dikkate alındığında, davacının “…” markalarının hususiyetle “Beyaz eşya” sektöründe tanınmış olduğu yönünde hükme varıldığı görülmüş olup bunun dışında dosya kapsamında davacı yanca tanınmışlık iddiaları ile ilgili sunulmuş somut delillerin mevcut olmadığı görülmüştür. Öncelikle salt önceki tarihli bir Yargıtay kararının tanınmışlık ispatı açısından tek başına yeterli olmadığı, tanınmışlık iddiasının dinamik bir olgu olup her somut olayda ayrıca ispat edilmesinin gerektiği mahkememizin kabulünde olmak üzere; bir an için davacıya ait “…” markasının “Beyaz eşya” sektöründe tanınmış olduğu iş bu uyuşmazlık bakımından kabul edilse bile, taraf markaları arasında somut bir şekilde mevcut olduğu görülen farklılıklar nazara alındığında, dava konusu markanın tescilinin davacı yanın tanınmışlığından haksız yarar sağlama, tanınmışlığından faydalanma veya tanınmışlığından kaynaklı ayırt edici karakterini sulandırma gibi sonuçlar doğurmayacağı, tüketicinin dava konusu marka başvurusu ile karşılaşması halinde aklına refleksif olarak davacı markasının gelme ihtimalinin var olmadığı, dava konusu markanın davacı yan markasının reklam değeri ve piyasa gücünün azalması veya itibarının zarar görmesi sonuçlarını doğurabileceğine dair de dosyada hiçbir delilin mevcut olmadığı anlaşıldığından SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı tespit edilmiştir.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın www….-tr.com alan adı kapsamında yer alan faaliyetlerin, davacı yan tescilli markaları kapsamındaki beyaz eşya ve elektronik eşyalar ve bu eşyaların satışına yönelik mağazacılık hizmetlerine ve satış sonrası servis hizmetlerine ilişkin olduğu, dolayısıyla ilgili içerik itibariyle dava konusu marka kapsamındaki pek çok hizmetten farklı nitelikteki faaliyetleri kapsadığı, bununla birlikte dava konusu markadaki “elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” açısından benzer görülebilecek faaliyetler mevcut ise de yukarıda yer verilen sair değerlendirmelerde de belirtildiği üzere taraf markaları karıştırılabilecek düzeyde birbirlerine benzememektedir. Buna ilaveten, davacının www….-tr.com alan adı ile davalının tescil ettirmek istediği markası da birbirlerine benzememektedir. Bu nedenlerle de; somut olayda davacının alan adı ile ilişkili olarak, SMK 6/6 maddesi hükmüne göre himaye edilmesi gereken bir hak ihlalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 205,50 TL posta, 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 3.122,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’un yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
19/02/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza