Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/108 E. 2021/104 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/108 Esas
KARAR NO : 2021/104

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/04/2020
KARAR TARİHİ : 05/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/04/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … firmasının, Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulmuş olan, özellikle forklift, traktör, taşıma, kaldırma makine ve araçları ile taşımacılık platformları ürünlerinin üretim ve satışı ajanında dünyanın liderler kuruluşlarından olduğunu, müvekkilleri şirketin dünya çapında 17 üretim tesisi ve 84 ülkede 500’den fazla perakende yerleri ile faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkili şirkete ait “V …” ibareli akü ve batarya sistemlerinde kullanılan marka ile davalıya ait “…” ibareli markanın ilişkilendirilecek, karışıklığa sebep olacak derecede benzediğini, markalara ait hitap edilen tüketici kitlesinin, sınıfların ve faaliyet alanlarının bire bir aynı olduğunu, taraflara ait markaların aynı sınıfta olması, aynı ürünü üretmeleri, her iki markada da “…” kelimesinin aynı şekilde yer alması ve taraflara ait olan markalardaki tek harfli kelimelerin de ardışık harfler olması sebebiyle markalar arasında ilişkilendirilme / karıştırılma ihtimalinin varlığının sabit olduğunu gösterdiğini, iş bu marka başvurusuna itiraz etmek ve marka başvurusunun reddine karar verilmesini talep edilmesinin zaruri olduğunu, kararın hukuka aykırı olduğunu, iptalinin talep edildiğini, ortak ibareyi taşıyan iki markanın ardışık harfler olan “v” ve “x” harflerine sahip olması konusunun irdelenmediğini, zayıf bir ibare olsa dahi “…” ibaresinin markalardaki genel görünümü etkilediği, hal böyleyken, “w,x,v,y,z” gibi ardışık harfleri içeren “…” ve “y …” ya da “v …” ibareli markaların, Yargıtay içtihatları ve yerleşik Kurum kararları dikkate alındığında, “genel görünüm” olarak değerlendirildiğinde aynı alanda ve aynı sektör bakımından aynı şirkete ait birbirinin devamı olan markalar olarak değerlendirilmesi ve ilişkilendirilmesi riskinin sabit olduğunu, “…” ibaresinin ilgili alanda çokça kullanılıyor olması ve zayıf ibare olmasının iş bu ibarenin jenerik ibare olarak değerlendirilmesi dolayısıyla da değerlendirme dışı bırakılması sonucunu doğurmadığını, kararda, 2011/30199 no’lu “x-…” ibareli markanın kazanılmış hak oluşturduğu konusunda hiçbir beyanda bulunulmadığını, aksine, sadece önceki tarihli bir “…” asli unsurlarına sahip önceki tarihli bir markanın da olduğunun belirtildiğini, kararda önceki tarihli markanın kazanılmış hak mı olduğunu yahut, karıştırılma ihtimalini etkilemeyen bir ibare mi olduğu hususlarının net olmadığını beyanla; … karar no’lu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurul Kararının iptaline, 2019/33885 no’lu ve “…” ibareli marka tescil talebinin reddine, tescil edildi ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 20/05/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 2019/33885 kod numaralı markanın, büyük harflerle yazılmış “…” ibaresi ile devamında yer alan “Battery” kelimesinden müteşekkil olduğunu, “X” harfinin kırmızı, “…” ibaresinin ise gri renkli olduğunu, markanın bütününün dikdörtgen bir zemin üzerinde yer aldığını, zeminin üzerinde de renk ve şekil unsurunun bulunduğunu, davalı markasının ise siyah büyük harflerle bitişik biçimde yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, yapılan incelemede, Türkçe karşılığı “güç” olan ihtilaf konusu “…” ibaresinin, özellikle 9. sınıfta bulunan “piller, aküler, güç kaynakları” ve tescili talep edilen 9. sınıfta bulunan malların bulunduğu birçok sektörde yaygın olarak kullanımı olan ve yine çok sayıda farklı firmanın markalarında bir bileşen olarak kullandığı bir ibare olduğunu,“…” ibaresinin, dava konusu YİDK kararında da ifade olunduğu üzere herkesin kullanabileceği türden, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, dolayısıyla; eski markanın ayırt edici gücü yönünden markaları ele alındığında düşük düzeyde ayırt ediciliğe haiz “…” ibareli davacı markası ile davaya konu “… Battery” ibaresinin karıştırılmasının olası olmadığını, ortak kelime unsuru bulunmasının tek başına karıştırılma ihtimali yaratacak bir sebep olmadığını, ortalama tüketici nezdinde bütün halde bıraktığı izlenim bakımından benzerlik bulunmadığı sürece, tüketicilerin bu markaları birbirlerinden kolaylıkla ayırt edebileceğini, başvuru sahibinin ihtilaflı mallar üzerinde tescilli “…” asli unsurlu 2011 30199 sayılı önceki markası ve başvurunun ret gerekçesi markalardan farklı olarak ihtiva ettiği diğer unsurlarla birlikte dikkate alındığında markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığını, davalı, “…” ibaresini, başında yer alan “V” harfi, “Battery” tali unsuru, şekil ve renk unsurları ile birlikte bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullandığını, davalı markasındaki “…” ibaresinin hiçbir zaman münferit olarak seçip algılanmayacağını, tüketicinin “… Battery + şekil” ibaresini bir bütün olarak algılayacaklarını, “…” ibaresinin zayıf niteliği sebebiyle farklı kelime veya eklerle birlikte kullanımı halinde genel izlenimin farklılaşabileceğini beyanla; haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … OTOMOTİV LASTİK SAN VE TİC A.Ş. vekili 16/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … … A.Ş.’nin (… Grup) lastik kaplama, jant ve akü alanlarındaki yatırımlarıyla, Çankırı ve Kırşehir hattında Türkiye’nin lastik ve otomotiv yan sanayi sektöründe dünya ile yarışan, % 100 yerli sermayeli en büyük sanayi ve ticaret gruplarından birisi olduğunu, “…” markasını bünyesinde bulunduran … Grubun, “…”ın dışında, “Sumitomo grubu” ile de ortaklığı bulunduğunu, müvekkilinin “X-…” markasının 12/04/2011 tarih 2011/30199 numaralı başvuru ile 09. sınıfta zaten tescilli olduğunu, müvekkilinin, yeni başvuruda bulunduğu 2019/33885 no.lu “… BATTERY” markasını, logolu müracaat ederek, “X” ibaresini ön plana çıkardığını, “…” tanımında “X”, “extra” anlamına gelmekte ve davacının markası olan “V …” ibaresinden ayrıştığını, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde 2011/30199 no.lu markası gereği tescil tarihinden 5 yıl geçmesi neticesinde müktesep hak sahibi olduğunu, müvekkili tarafından zaten hak sahibi olduğu marka ibaresinin elinden alınmasının söz konusu olamayacağını, markalar arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alma süresi içerisinde “Xforcebattery” ibareli işareti gördüğünde, hiç düşünmeden bunu “…” ibareli markadan farklı bir marka olduğunu algılayabileceklerini, davacının “…” markalı ürünlerini satın almak isterken müvekkillerinin “Xforcebattery” markalı ürünlerini satın alma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceklerini, davacı ile esasen faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacının aküsünün de hem şekil ve kimyasal yapı olarak müvekkilleri ürününden farklı olup otomobil aküsü değil davacının ürettiği ürünlerde kullanılan özel bir akü olduğunu, müvekkillerine ait ürün ise otomobillerde kullanıldığını, “Türkçe karşılığı “güç” olan ihtilaf konusu “…” ibaresinin, özellikle 9. sınıfta bulunan “piller, aküler, güç kaynakları ve tescili talep edilen 9. sınıfta bulunan malların bulunduğu birçok sektörde yaygın olarak kullanımı olan ve yine çok sayıda farklı firmanın, markalarında bir bileşen olarak kullandığı bir ibare olduğunu, 9. sınıfta “…” ibaresi ile biten tescilli veya tescil aşamasında bir çok marka bulunduğunu beyanla; haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/33885 nolu “… Battery” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli tescilli markasından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… Battery” ibaresinin 09. sınıfta bulunan “Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teles-koplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikros-koplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, tele-vizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihaz-lar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikro-fonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre do-nanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme ma-kineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kul-lanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik dev-reler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elekt-ronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” emtialarının tescili amacıyla 03.04.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/33885 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.04.2019 tarih ve 323 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 12.06.2019 tarihinde 2018/110385 sayılı markasını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 25.07.2019 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın incelenmesi sonucunda Md. 6/1 kapsamında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca “Sınıf Kodu:9 Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.” in çıkarılmasına karar verildiği, dava dışı 3.kişinin yayına itirazının da kabulüne karar verilerek marka başvurusunun tümden reddine karar verildiği, bu karara karşı davalı şirket tarafından 01.11.2019 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davacı şirketin 13.12.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; “İtirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına” karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 21.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 05.03.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2019/33885 sayılı marka başvuru kapsamında 09. sınıfta yer alan “Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri” emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet 2018/110385 sayılı markanın koruma kapsamı altında yer alan “Batteries; battery chargers; accessories for batteries and battery charging systems, namely, battery charging monitors, battery racks, carts specially adapted for battery transfer, and battery watering systems comprising appara-tus to automatically inject water into battery cells. (Türkçe tercümesi; Piller (Bataryalar); pil şarj cihazları; Piller (bataryalar) ve pil (batarya) şarj sistemleri için aksesuarlar, şöyle ki, batarya şarj monitörleri, batarya rafları, batarya transferi için özel olarak uyarlanmış araçlar ve batarya hücrelerine otomatik olarak su enjekte etmek için aparat içeren batarya sulama sistemleri.)” emtiaları aynı, aynı tür, benzerdir. Zira bu emtiaların kullanım amaçları ve işlevlerinin birbiri ile ilişkili olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu 2019/33885 sayılı marka incelendiğinde; şekil ve kelime unsurlarını birlikte içerdiği, “… Battery” ibarelerinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet 2018/110385 sayılı marka incelendiğinde; “…” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin markalarda müşterek olarak bulunan unsur olduğu, “…” ibaresinin Türkçe karşılığının güç, kuvvet, zorlamak, baskı yapmak vb. şeklinde olduğu, fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor, sınırsız, mutlak nitelik, bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği, bir ulus, bir ordu vb.nin ekonomik, endüstriyel ve askerî potansiyeli vb. anlamlara geldiği, bu ibarenin anlamının ülkemiz ortalama tüketicisi açısından bilinebilir olduğu, davacıya ait redde mesnet marka kapsamında yer alan emtialar ile benzer olduğu tespit edilen dava konusu marka kapsamında yer alan “Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri” emtiaları bakımından “…” ibaresinin somut ayırt edici niteliği değerlendirildiğinde; genel olarak elektrik enerjisini ileten, dönüştüren, depolayan kontrol cihazları ve araçlarının esasında bir enerji çeşidi olan elektriğin güç ve kuvvet fonksiyonu da nazara alındığında, Türkçe “Güç, Kuvvet” gibi anlamlara gelen “…” ibaresi ile ilişkili emtialar oldukları, başka bir deyişle bu emtialar üzerinde “…” ibaresini gören ilgili tüketici kesiminin “…” ibaresini, davaya konu bu emtiaların elektrik enerjisi/gücü fonksiyonunun işlerliğinde kullanılan ve bunları anımsatan ve bu nedenle markasal ayırt edici etkinliği zayıf bir ibare olarak algılayacakları, dolayısıyla markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunun söylenebileceği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; davacıya ait redde mesnet markanın standart yazı karakteri ile ve bitişik halde salt “…” ibaresinden oluştuğu, markayı oluşturan tek ve esaslı unsurun bütüncül algı çerçevesinde bu “…” ibaresinden oluştuğu, dava konusu markanın ise yukarıda izah edildiği üzere şekil ve kelime unsurlarını birlikte içeren “… Battery” ibaresinden oluştuğu, “Battery” ibaresinin “Pil” anlamına geldiği ve davaya konu emtialar bakımından ayırt edici etkinliği bulunmayan tali bir unsur olduğu, bunun haricinde markada yer alan “X” ve “…” kelimelerinin farklı yazım stili ve renklerde yazıldığı, “X” harfinin turuncu renkle ve ortasında zemine paralel kesik bir boşluk içerdiği ve dik yazı stili ile oluşturulduğu, bu harften hemen sonra gelen “…” ibaresinin ise italik olarak ve gri renkle yazıldığı, dolayısıyla görsel olarak markada yer alan “X” ve “…” ibarelerinin ilgili tüketici kesimi nezdinde ayrı ayrı algılanabilir nitelikte olduğu, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” markasını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin bu markayı bir bütün halinde “…” olarak algılayacağı, bu tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “… Battery” markasını aynı/benzer emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde bu markayı “…” şeklinde algılayacağı, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin ayırt ediciliği zayıf bir ibare olması nedeniyle markaların birbiri ile örtüşmeyen unsurlarının markaların genel görünümüne kattığı ayırt edici etkiyi görmezden gelmeyeceği, bu nedenle dava konusu markanın renkli ve stilize bir yazım şekli ve arka planda yer alan şekil unsuru ile birlikte markayı bir bütün halinde algılanacağı, bütüncül algı neticesinde dava konusu markayı davacıya ait itiraza mesnet markadan farklı bir marka olduğunu ortalama tüketicinin tespit edebileceği, markalar arasında ilişki kurmayacağı gibi marka sahipleri arasında da idari ya da ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, davacı vekili her ne kadar “X” harfinin müvekkiline ait markada yer alan “V” harfinden sonra gelen harflerden olduğunu belirterek dava konusu markanın müvekkiline ait markanın serisi olduğu yönünde tüketicinin yanılsamaya düşebileceğini ileri sürmüşse de; söz konusu iddianın geçerli bir varsayım olabileceğine mahkememizin katılmadığı, zira yukarıda ifade edildiği üzere markaları oluşturan genel görünümlerde yer alan farklılıkların dava konusu markanın davacıya ait itiraz markasının serisi niteliğinde bir marka algısı oluşturma ihtimalini bertaraf ettiği, bunun yanı sıra salt alfabede yer alan ve sınırlı sayıda bulunan harfleri takip eden başka harflerin yer aldığı başka marka başvuruları bulunduğu gerekçesiyle iltibas tehlikesinden söz edilemeyeceği, zira bizatihi alfabede yer alan ve sınırlı sayıda bulunan harflerin kendilerinin tek başına ayırt edici etkilerinin zayıf oldukları, somut olayda dava konusu markanın yazım şekli ve oluşturulma biçimi itibariyle itiraza mesnet marka ile yakınlaşmadığı da nazara alındığında salt markalarda yer alan zayıf karakterli müşterek bileşenlerden kaynaklı olarak markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle somut olayda karşılaştırılan markalar bakımından SMK m.6/1 hükmü koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı şirket vekili önceki tarihli markasından kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunmuştur.
Yargıtay 11. HD.’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547E., 2008/10251K. sayılı “Ece Lady / Ece Toff” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davalı şirkete ait 2011/30199 sayılı “X-…” markasının bulunduğu, bu markanın 25.07.2012 tarihinde tescil edildiği, tescil tarihi ile dava konusu marka başvuru tarihi arasında 5 yılı aşkın süre bulunduğu, dosya kapsamında, davalı şirketin, marka işlem aşamasında sunmuş olduğu dilekçelerinde, bu markasını “akü” olarak kullandığına dair, çeşitli görsellere yer vermiş olmakla, dava konusu markanın davalı şirkete ait önceki tarihli 2011/30199 sayılı “X-…” markasının asli unsuru korunarak oluşturulmuş ve yenileştirilmiş versiyonu olduğu, önceki tarihli markanın 5 yılı aşkın süredir tescilli olduğu ve artık olası hükümsüzlük tehdidi altında olmadığı, yine akü emtiaları üzerinde bu markanın kullanıldığı anlaşıldığından dava konusu marka kapsamında yer alan “Aküler” emtiaları bakımından davalı şirketin önceki tescilli markasından kaynaklı müktesep hakkının bulunduğu, davalı şirketin başka emtialar üzerinde önceki tarihli markasını kullandığını ispatlayamadığından “Akü” emtiası haricinde kalan diğer emtialara müktesep hakkın sirayet etmediği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı ve yine davalı şirkete ait önceki tarihli 2011/30199 sayılı markanın davaya konu 2019/33885 sayılı marka kapsamında yer alan “Aküler” emtiaları bakımından müktesep hak teşkil ettiği olguları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 158,50 TL posta, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.675,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … OTOMOTİV LASTİK SAN VE TİC A.Ş.’nin yapmış olduğ 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … … OTOMOTİV LASTİK SAN VE TİC A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/03/2021