Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/75 E. 2021/188 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/75 Esas – 2021/188
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/75 Esas
KARAR NO : 2021/188

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Men-i, Telif Tazminatı, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/10/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Men-i, Telif Tazminatı ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/10/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, uzun yıllar … TV’de 100 bölüm olarak yayınlanan, birbirinden farklı ve sıra dışı spor dallarına ve bu spor dallarının deneyimlenmesine ilişkin bir macera programı olan “…” isimli programın yaratıcısı olduğunu, bu programın yıllarca yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiğini, ayrıca bu programın içerik, format ve ismini kendi adına noter eliyle de tasdik ettirdiğini, müvekkil ile davalının anlaşması neticesinde adı geçen programın 26 bölümünün davalı … kanalında yayınlandığını, bundan sonra davalının haksız eylemlerinin söz konusu olduğunu, zira davalının … OKUL kanalında, müvekkil tarafından yapılan 26 bölümden sonra, müvekkilden izin almadan ve bedelini ödemeden, aynı isim ve aynı içerikli programın yapılıp yayınlandığını, davalının söz konusu haksız eylemlerinin 3 yılı aşkın zamandır devam ettiğini, müvekkilinin eser sahibi olduğu “…” programının FSEK m.5 hükmü uyarınca sinema eseri vasfında olduğunu belirterek; davalının … OKUL kanalında yayına devam eden “…” isimli programın yayından kaldırılarak tecavüzün ref’ine, men-ine, belirsiz alacak olarak; davalının yapmış olduğu her bir tecavüz için, davalının müvekkil ile sözleşme yapmış olsaydı verecek olduğu bedelin ve eserin rayiç bedelinin 3 katının tespiti ile bu rakamlardan hangisi yüksekse, yüksek çıkan rakamın şimdilik 10.000,00 TL’sinin işlemiş ve işlemeye devam edecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/01/2019 havale tarihli replik dilekçesi ile; Davalının müvekkiline ait programla aynı içerikle yayın yapmasının yanı sıra, müvekkiline ait program adının aynısını kullanarak yayın yapmasını da bir tecavüz eylemi olarak ileri sürmüştür.
C E V A P :
Davalı … KURUMU vekili 06/12/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ihlal iddiasına konu programların dava dışı “… İletişim Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti.” ye yaptırıldığını, 1 pilot, 12 ve 10 bölüm olmak üzere toplam 23 bölümden oluştuğunu, adı geçen programlarda davacının hak sahipliğinin bulunmadığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’nin eldeki davayı görmeye yetkili olduğunu, davanın esası bakımından davacının haksız olduğunu belirterek; ilk olarak yetki yönünden davanın Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi yönünde karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise; davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … KURUMU vekili 20/11/2018 havale tarihli süre uzatım dilekçesinde özetle; Görev, yetki, husumet itirazında bulunmuş ve zamanaşımı def’i ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eseri Kanunu hükümlerine göre açılan; eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüzün men-i, tecavüzün ref’i, telif tazminatı, manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dava ilk olarak İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, mahkemenin 02.07.2019 tarih 2018/460 E 2019/311 K sayılı karar ile davalı tarafın yetki ilk itirazı kabul edilerek, yetkisizlik kararı verilmiş, verilen karar 10.09.2019 tarihinde kesinleşmiş, akabinde talep üzerine dosya mahkememize gönderilerek yukarıda yazılı esasa kaydedilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının muvafakatine binaen dava dışı … ile davalı kurum arasında akdedilen 22/03/2003 tarihli sözleşme ile … isimli tv programının yayın haklarının davalı kuruma verildiği, akabinde davalı kurum ile dava dışı … iletişim arasında akdedilen 28/11/2012 ve 22/02/2013 tarihli sözleşmeler ile … isimli TV programının yayın hakkının davalı kuruma verildiği, sonraki tarihli sözleşmeler ile yayınlanan programın davacının sahipliğini iddia ettiği programdan aşırma suretiyle oluşturulup oluşturulmadığı, davacının meydana getirdiğini iddia etttiği tv programının eser vasfına sahip olup olmadığı, sahibinin hususiyetini taşıyıp taşımadığı, buna bağlı olarak davacının eser sahipliğinden kaynaklı mali ve manevi haklarının davalı kurumca ihlal edilip edilmediği, ihlal söz konusu ise davacının davalı kurumdan talep edebileceği telif tazminatı bedelinin ne kadar olabileceği, davacı tarafın manevi tazminat talep edip edemeyeceği, varsa söz konusu tazminatın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, davalı vekilinin talebi üzerine dava … İLETİŞİM SİSTEMLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne ihbar edilmiş, davacının dava dilekçesinde ifade ettiği ve üzerinde eser sahipliği bulunduğunu ileri sürdüğü TV kayıtları davacı taraftan temin edilmiş, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, davacı tanıklarının beyanları talimat mahkemesi aracılığıyla aldırılmış, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin raporlar alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, celp edilen kayıtlar, maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan 13.12.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının … programının; akrobasi pilotluğu, flyboard, rafting, motokros, wakeboard, paintball, g-max gibi insanlara heyecan veren spor, eğlence etkinlikleri hakkında bilgileri konunun uzmanı olan kişilerden bilgiler ve görüntüler eşliğinde sunma biçiminde gerçekleştirilen bir yapım olduğu, ancak söz konusu programın format olarak tespit edilebilmesi için gerekli olan karakterize edici unsurlarla yeterince somutlaştırılmamış olduğu, davacının önce …’de ardından …’de yayınladığı … isimli yapımın bir format olmamakla birlikte bir televizyon programı olarak eser niteliğinde olduğu, belli bir konu (macera veya doğa sporları) belli bir isimle (…), belli bir jenerik ve sırada (önce nerede olduğu tanıtılıyor, ardından spor hakkında bilgi ve sporun yapılması), belli bir sürede (bir saate yakın) seyircilere sunulduğu, içerik, konu, senaryonun, bazen sunucu ve sunum tarzı değişse de yukarıda belirtilen kurucu özelliklerin bir bölümden diğerine tekrar ettiği, tarafların programları incelendiğinde; fikir olarak macera programlarının tanıtımı ve sunumu hakkında olmakla ve aynı ismi paylaşmakla birlikte, programın akışı, jeneriği, sunucunun sunum şekli, kamera açıları, mikrofon kullanımı, çekimler, çekim yapılan yerin programdaki yeri gibi özellikler açısından esaslı denebilecek farklılıklar içeriyor olmaları nedeniyle davalının programının davacının eser niteliğindeki programı üzerindeki telif hakkını ihlal etmediği, kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bu bilirkişi raporuna davacı vekili 06.01.2020 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiş, içinde akademisyenlerin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden yeni bir bilirkişi raporu aldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin ileri sürdüğü itirazların değerlendirilmesi için; İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’ne talimat yazılarak dosyanın daha önce davalı … ile ilişkisi bulunmamış; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde görevli 1 öğretim üyesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-Televizyon Bölümü’nde görevli 1 öğretim üyesi ve 1 telif hakkı uzmanına dosyanın tevdii ile yeni bir bilirkişi raporu aldırılması istenmiş, talimat evrakı ikmalen yerine getirilmiştir.
İçinde radyo, tv ve sinema alanlarında uzman iki öğretim üyesinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 11.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının notere tasdik ettirdiği program formatının sunuluş biçimi, akışı, içeriği benzer formattaki programlar gibi hususiyet taşımayan alelade programlardan olup, FSEK kapsamında eser vasfını haiz olmadığı, zira davacıya ait programa hususiyet katan herhangi bir unsur söz konusu olmayıp, bu tür programların bir çok kişi tarafından yapılmakta ve genellikle aynı özellikleri taşımakta ve harc-ı alem nitelik arz etmekte olduğu, ayrıca; davacının sunduğu format dosyasının programın yapımı için gerekli teknik detayları taşımadığı (sahne tasarımı, ışık tasarımı, kamera açıları ve çekim tekniği v.s.), program ana fikrini oluşturmaktan öteye geçemediği, diğer taraftan; davaya konu program formatına dayalı olarak oluşturulan davacının yapım yönetmeni olarak isminin yer aldığı … isimli televizyon yayınının FSEK m.5 anlamında sinema eseri olup olmadığının da incelenmesi gerektiği, davaya konu davacının tv programı incelendiğinde; yayının yaklaşık 30 dakika olduğu, yayında dış sesin tanıtımı yapılacak sporun yapıldığı yerin görüntüleri eşliğinde tanıtılan spor ile ilgili bilgi ve açıklamaların olduğu, ilgili kişilerle röportajlara yer verildiği, yayın bir bütün olarak irdelendiğinde; yayının bu tür zorlayıcı spora dayalı daha önce yayınlanan programlarla aynı içeriği haiz olduğu, bu tür yayınlarda olmazsa olmaz unsurlar olan spiker veya dış ses vasıtasıyla sunum ve açıklama, görüntüler ve sporun özelliklerinin röportajlar dışında hususiyet yaratan herhangi bir unsuru haiz olmadığı ve bu sebeplerle FSEK 5 anlamında da eser vasfını haiz olmadığı, eser vasfını haiz olmasa bile davaya konu programın FSEK m.84 çerçevesinde korunabileceği, bu çerçevede; dava konusu uyuşmazlıkta davacıya ait program ile davalıya ait program arasında haksız rekabetin söz konusu olup olmadığının da irdelenmesi gerektiği, davacıya ait program format ve bu formata dayalı oluşturulan TV yayını ile davalıya ait TV yayını arasında yapılan karşılaştırmaya göre; davaya konu davacının tv programı incelendiğinde; yayının yaklaşık 30 dakika olduğu, yayında dış sesin tanıtımı yapılacak sporun yapıldığı yerin görüntüleri eşliğinde tanıtılan spor ile ilgili bilgi ve açıklamaların olduğu, ilgili kişilerle röportajlara yer verildiği, davalının aynı isimli ve dava dışı “… İletişim”e yaptırdığını savunduğu yayın incelendiğinde ise; yayının yaklaşık 10 dk. olduğu, yayında dış ses yerine spikerin olduğu, yayında ağırlıklı olarak programın konusu spora ilişkin görüntülerin olduğu, spikerin sporun ilgili kişileri ile röportaj yaptığı, davacı yayını ile davalı yayınındaki benzerliğin, bu tür zorlayıcı spora dayalı daha önce yayınlanan programlarla aynı içeriği haiz olmasından kaynaklandığı, bu tür yayınlarda olmazsa olmaz unsurlar olan spiker veya dış ses vasıtasıyla sunum ve açıklama, görüntüler ve sporun özellikleri ile röportajların olduğu, davacının yayın formatının dünyada daha önce yapılan ve halen yapılagelen programların harcıalem unsurlarını barındırdığı, davalının davacı programındaki içeriğinden farklı olarak daha kısa süreli, daha çok görüntü ağırlıklı ve spiker eşliğinde programa dönüştürdüğü, bu çerçevede de haksız rekabet teşkil eden herhangi bir hususun somut olayda bulunmadığı, kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 13.12.2019 havale tarihli bilirkişi raporu ile talimat mahkemesi aracılığıyla aldırılan 11.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporu arasında esasen; davacının … yevmiye numaralı beyannamesi ile kaydettirdiği “…” adlı TV program formatından hareketle oluşturulan ve davacının yapımcısı olduğu “…” isimli TV yayınının eser vasfının bulunup bulunmadığı hususunda çelişki bulunduğu, 13.12.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının eser vasfını haiz olduğunu ileri sürdüğü TV yayınının gerekçesi olarak; belli bir konu (macera veya doğa sporları), belli bir isimle (…), belli bir jenerik ve sırada (önce nerede olduğu tanıtılıyor, ardından spor hakkında bilgi ve sporun yapılması), belli bir sürede (bir saate yakın) seyircilere sunulduğu, içerik, konu, senaryo, bazen sunucu ve sunum tarzı değişse de yukarıda belirtilen kurucu özelliklerin bir bölümden diğerine tekrar ettiğinin gerekçe olarak ileri sürüldüğü, oysa ki; eser olmasının en önemli şartlarından birinin sahibinin hususiyeti yansıtır olmasının gerektiği, oysa ki; davaya konu, davacının yapımcısı olduğu tv programı incelendiğinde, yayının yaklaşık 30 dakika olduğu, yayında dış sesin tanıtımı yapılacak sporun yapıldığı yerin görüntüleri eşliğinde tanıtılan spor ile ilgili bilgi ve açıklamaların olduğu, ilgili kişilerle röportajlara yer verildiği, yayın bir bütün olarak irdelendiğinde; yayının bu tür zorlayıcı spora dayalı daha önce yayınlanan programlarla aynı içeriği haiz olduğu, bu tür yayınlarda olmazsa olmaz unsurlar olan spiker veya dış ses vasıtasıyla sunum ve açıklama, görüntüler ve sporun özellikleri ile röportajlar dışında hususiyet yaratan herhangi bir unsuru haiz olmadığı, dolayısıyla eser olmanın şartlarından birini oluşturan; “Sahibinin hususiyetinin bulunması” (Subjektif Şart) unsurunun davacının TV yapımcısı olduğu programda bulunmadığı, bu nedenle 13/12/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda yer alan aksi yöndeki hukuki nitelemeye mahkememizin iştirak etmediği, zira talimat yolu ile aldırılan ve dava konusu uyuşmazlık hakkında uzman iki adet akademisyen bilirkişinin de iştirak ettiği 11.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; somut dayanakları açıklanmak suretiyle söz konusu TV programının eser vasfını haiz olmadığının, taraf ve mahkeme denetimine elverişli olarak açıklandığı, esasen davacının üzerinde hak sahipliği iddia ettiği TV program formatı ve bu format mesnet olarak oluşturulan TV yayınının eser olsun veya olmasın, eldeki uyuşmazlığın sonucunu etkilemediği, zira eser sayılmasa dahi davacının FSEK m.84 hükmünden kaynaklı olarak; tecavüzün men-i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunabileceği, bu nedenle eser sayılsın ya da sayılmasın, davacının üzerinde hak sahipliği bulunduğunu iddia ettiği TV program formatı ve bu formattan hareketle oluşturulan TV yayını ile davaya konu, davalının dava dışı “… İletişim” şirketini yaptırdığını iddia ettiği TV yanını içeriği karşılaştırılarak davacının FSEK hükümlerinden kaynaklı mali-manevi haklarının ihlal edilip edilmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği, bu şekilde somut olay incelendiğinde ise; mahkememizce aldırılan her iki bilirkişi raporu arasında da çelişki bulunmadığı, zira her iki bilirkişi raporuna göre de; karşılaştırılan dokümanlar arasında intihal oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunun söylenemediği, sahibinin hususiyetini yansıtmayan, harcı alem birtakım unsurların müşterek olarak bulunmasının, davacının mali-manevi haklarının ihlal edildiği ve onun aleyhine haksız rekabet yaratıldığı anlamına gelmeyeceği, her ne kadar karşılaştırılan programlar arasında, programların ismi olarak “…” kelimesi müşterek olarak bulunsa da, davalının, davacının program ismi olarak kendisine seçtiği “…” isimli yayın yapmasının, FSEK m.83 bağlamında hak ihlaline sebep verdiğinin söylenemeyeceği, zira “…” kelimesinin; macera sporları bakımından kimsenin tekeline verilemeyecek, herhangi bir hususiyet teşkil etmeyen, ayırt ediciliği bulunmayan tasviri bir ad olduğu, FSEK m.83 hükmü uyarınca bir eserin ad ve alametlerinin korunabilmesi için, o eserin adının umumen kullanılmayan ve ayırt edici vasfı olması gerektiği (Bkz aynı yönde; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 22.10.2007, 2006/10358 E 2007/13169), somut olayda “…” adının umumen kullanılan ve ayırt edici vasfı olmayan bir ibare olması nedeniyle, FSEK m.83 hükmü uyarınca; davacının üzerinde hak sahipliği iddia ettiği TV formatı ve bu format mesnet alınarak yayınlanan TV yayını adının, davalı tarafından kullanılarak, hak ihlalinde bulunduğu iddiasının da yerinde olmadığı, dolayısıyla bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu TV yayınları nedeniyle, davacının FSEK mevzuatından kaynaklı mali-manevi haklarının ihlal edildiği söylenemeyeceğinden; açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.01.2016 tarih 2014/11-253 Esas 2016/75 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında; dava, eser sahipliğinden kaynaklı haklara tecavüzün men-i, tecavüzün ref’i istemlerinin yanı sıra, telif tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olmak üzere üç ayrı bağımsız istemi içinde barındırmaktadır. Söz konusu davada, objektif dava birleşmesi müessesesi mevcuttur. Bu durumda, her bir dava türü için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tecavüzün men-i, ref-i istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı telif tazminatı istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.10 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 77,00 TL harç, 520,95 TL posta, tebligat, talimat posta masrafı, 10,91 TL dosya kapağı masrafı, 60,00 TL tanıklık ücreti, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.668,86 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalının yapmış olduğu 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021