Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/464 E. 2021/52 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/464 Esas – 2021/52
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/464 Esas
KARAR NO : 2021/52
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2018/06750 sayısı ile gerçekleştirdiği marka başvurusunun, davalı …’ya ait önceki tarihli markalara dayalı olarak 29 ve 43. Sınıf mallar bakımından reddedildiğini, halbuki bu kararın hatalı olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın ilk olarak itirazların reddine karar verdiği halde, sonra kararı sehven verdiğini belirttiğini, bu karara karşı itiraz ettiklerini, ancak YİDK kararı neticesinde de itirazlarının yalnızca kısmen kabul edildiğini, 29. Sınıf yönünden verilen ret kararı kaldırılsa da 43. Sınıf hizmetler yönünden verilen kararın isabetli bulunduğunu, müvekkilinin 1996 yılından beri ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, “… … köfte” markası ile hem kasap hem restoran hizmeti sunduğunu, müvekkilinin markasını 43. Sınıf hizmetler yönünden bilinir hale getirdiğini, Bilecik, Afyon, Eskişehir, Niğde ve Denizli’de toplam 6 restoran ile faaliyet gösterdiğini, davalının itirazlarında markasının kullanımını gösteren bir belge dahi sunmadığını, taraf markalarının kelime ve şekil unsurundan oluşan markalar olduğunu, taraf markaları aynı olmadıkları gibi benzer dahi olmadıklarını, müvekkilinin markasında “…” ve “köfte” kelimeleri yer alırken, davalı markasında farklı olarak “döner” kelimesinin yer aldığını, bu farklılıkların markaların ayrıştırılmaları için yeterli olduğunu, markalarda “…” kelimesi ortak olsa da yalnızca tek bir unsurun ortak olmasının yeterli görülemeyeceğini, markaların bütün olarak ortalama tüketicide bıraktıkları etkisinin farklı olduğunu, markaların şekil, renk ve görsel unsurlar bakımından farklı olduklarını, müvekkilinin markalarını yoğun bir şekilde kullanarak bilinir hale getirdiğini, davalının markasını zaten kullanmadığını beyan ederek; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini, müvekkili markasının 43.sınıfa dahil hizmetler bakımından da tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 04/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Yapılan incelemede başvuruya konu markanın “… dönya köfte” ibaresinden oluşurken, kısmi ret gerekçesi markanın “… döner” ibaresinden oluştuğunu, markaların her ikisinde de “…” ibaresinin asli ayırt edici unsuru oluşturduğunu beyan ederek; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 12/02/2020tarihli cevap dilekçesinde özetle; Ret gerekçesi 2014/37427 sayılı markanın, müvekkili tarafından Sultanbeyli 3.Noterliğinin 21.01.2020 tarih ve 02030 yev.no.lu Marka Devir Sözleşmesi ile 3. Kişiye devredildiğini, markanın yeni sahibinin … olduğunu, markanın müvekkilince dava dilekçesinin tebliğinden önce devredildiğini, dava dilekçesinin markanın yeni sahibine tebliğine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 20/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının “… … köfte” markasının tescili için başvuru yaptığını, bu başvurusunun kısmen reddedildiğini, ret gerekçesinin müvekkiline ait “… döner” markası ile başvuru yapılan “… … köfte” markasının karıştırılma ihtimalinin olduğunu, vurgulanan benzerliğin “ismen benzerlik” ve “kapsadığı hizmetler açısından benzerlik” noktasında toplandığını, somut olayda sıradan bir vatandaşın dava konusu markalar noktasında hem ismen hem de kapsadığı hizmetler noktasındaki benzerlikler nedeniyle bu markaların birbiriyle karıştırılma riskinin olduğunu, müvekkilinin markasının ülke çapına yayılmış 50 civarı franchise ile müşterilere hizmet verdiğini, “… … köfte” ibaresinin hizmet ettiği sektör ile müvekkilinin markasının aynı olması ve müvekkilinin markasınını ulusal çapta tanınır olması nedeniyle tüketiciler nezdinde iltibas yaratmaya açık olduğunu, taraf markaları arasında organik bir bağ bulunduğu algısının oluşabileceğini, 43. Sınıf hizmetlerde markaların benzer olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmı bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2018/06750 sayılı “… … köfte” ibareli marka başvurusunun 43.sınıfta bulunan hizmetler bakımından redde mesnet alınan 2014/37427 sayılı marka arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı …’in pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 23.01.2018 tarihinde “… … köfte” ibareli 29, 35 ve 43. Sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, 2018/06750 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2018 tarih ve 294 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, söz konusu ilana karşı davalı …’nın 23.03.2018 tarihinde 2010/06772, 2014/37427, 2011/86846, 2010/10403, 2010/04425, 2009/07111, 2009/07081, 2008/53388 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davacının 05.06.2018 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, 2010/06772, 2014/37427, 2010/10403, 2010/04425, 2009/07111, 2009/07081, 2008/53388 sayılı markaların 29, 35 ve 43.sınıfta kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürdüğü, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca incelenmesi sonucunda SMK’nın 6 ncı maddesi hükmünce marka tescil başvurusundan “SINIF KODU: 29Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. SINIF KODU:43. Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakım (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, redde mesnet olarak 2014/37427 sayılı markanın kabul edildiği, davalı …’in 08.12.2018 tarihli itirazın yeniden incelenmesine ilişkin itiraz dilekçesi sunulduğu, …’in yayına itiraz aşamasında mesnet gösterilen 2010/06772 sayılı markayı devralarak yayına yeniden itiraz ettiğinin marka işlem dosyasından anlaşıldığı, davacının 11.01.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, akabinde 23.07.2019 tarihli dilekçe ile Markalar Dairesi Başkanlığı kararına itiraz ettiği, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 15.10.2019 tarih … sayılı YİDK kararı ile; itirazın kısmen kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının “Sınıf29: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” malları bakımından kaldırılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 04.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Her ne kadar davalı …’e karşı da husumet yöneltilmişse de, eldeki davanın konusu … sayılı YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı, yukarıda özetlendiği üzere Markalar Dairesi Başkanlığı’nın redde mesnet aldığı 2014/37427 sayılı marka dolayısıyla başvurudan çıkartılan bir kısım mal ve hizmetlerin tescil işlemlerinin devamı için Markalar Dairesi Başkanlığı kararına itiraz etmiş, bu itiraz doğrultusunda davaya konu YİDK kararı tesis edilmiştir. Başlangıçta davalı …’ya ait olan, ancak daha sonra davalı …’e devredilen 2010/06772 sayılı marka redde mesnet alınmamıştır. Söz konusu bu marka redde mesnet teşkil etmediğinden, davalı …’in eldeki davada pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı …’e yöneltilen davanın pasif husumet ehliyeti noksanlığı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Redde mesnet alınan 2014/37427 sayılı markanın Sultanbeyli 3.Noterliği’nin 21/01/2020 tarih 02030 nolu “Marka Devir Sözleşmesi” ile davalı … tarafından diğer davalı …’a devredildiği, dava tarihinden sonra redde mesnet marka devredildiğinden ve davacı vekilinin talebi doğrultusunda HMK m.125/1-a hükmü uyarınca redde mesnet markayı devralan …’a husumet yöneltilmesi imkânı sağlanmış, … davaya dahil edilmiş, taraf teşkili sağlanmış ve yargılama yürütülmüştür.
Belirtilen açıklamalardan sonra işin esasının incelenmesine geçildiğinde;
Redde mesnet markanın tescil tarihi ile dava konusu marka başvuru tarihi arasında 5 yılı aşkın süre bulunmadığından redde mesnet markanın SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanmama def’ine tabi bir marka olmadığı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas değerlendirmesine mesnet bir marka olabileceği tespit edilmiştir.
Davacıya ait 2018/06750 sayılı marka başvurusunun davaya konu olan ve başvurudan çıkartılan “43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakım (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” hizmetleri ile redde mesnet alınan davalı …’ya ait olup dava tarihinden sonra diğer davalı …’a devredilen 2014/37427 sayılı markanın tescili altında bulunan “43.sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin aynı, aynı tür, benzer hizmetler oldukları tespit edilmiştir. Zira, bu hizmetler benzer tüketici kitlelerine hitap etmekte, benzer ihtiyaçları karşılamakta olan hizmetler olup bu hizmetler birbirlerini tamamlayan, birbirleri ile rekabet halinde olan, tüketicinin ortak noktalardan hizmeti temin edebildikleri nitelikteki hizmetlerdir. Genel anlamda yiyecek – içecek sağlama, konaklama ve kreş ve hayvan barınma hizmetleri olarak tanımlanabilecek bu hizmetlerin tamamı her iki marka kapsamında da aynı ya da benzer ifadeler ile yer almaktadır.
Dava konusu 2018/06750 sayılı marka; kelime ve şekil markasıdır. Markanın sol üst kısmında “…” harfleri yer almakta olup kalan kısımda ise daha büyük harf karakterleri ile ve logonun en az %90’lık bölümünü kapsayacak şekilde “… köfte” kelimelerine yer verildiği, markanın bütününe hakim rengin kırmızı olduğu, ayrıca “köfte” sözcüğünün “ö” harfinin de yine “… simgesi” şeklinde stilize edildiği görülmektedir.
Redde mesnet markanın; yine şekil ve kelime unsurlarından oluştuğu, bu markanın da orta kısmında mavi renkli bir … görselinin içine konumlandırılmış “döner” resminden oluşan bir logo ile bu logonun etrafında gelecek şekilde kırmızı renk ile yazılmış “… DÖNER” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Söz konusu markalar bir bütün olarak incelendiğinde, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olduğu, gerek davacı markasında yer alan “köfte”, gerekse de davalı markasında yer alan “döner” ibarelerinin faaliyet alanı belirtmesi nedeniyle ayırt ediciliği bulunmayan ibareler olması nedeniyle markaların esas ve baskın unsurunun … ibaresi olduğu görülmektedir.
Somut olayda karşılaştırılan markalar arasında yer alan “…” ibaresinin kavramsal olarak ve ilk etapta ortalama tüketici nezdinde; üzerinde yaşadığımız toprak, denizler ve yeryüzünden oluşan bir gezegen olarak algılanacağı açıktır. Bu bağlamda “…” ibaresinin, bir bakıma insanların ve diğer canlıların yaşam ortamını oluşturan en geniş ölçekli coğrafi yer adı olduğu söylenebilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.11.1999 tarih, 1999/5790-9590 E.K. sayılı kararında, “… ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır. Örnek verilmek gerekirse İstanbul, Ankara veya İzmir veya dava konusu olayda olduğu gibi İstanbul’un maruf bir ilçesinin adı olan sadece “Pendik” sözcüğünün bir kişi adına marka olarak tescil edilmesi halinde, bu sözcük artık bir kişinin tekelinde kalacak ve bu şekilde bir kamu adı başkaları tarafından markalarında kullanılamayacaktır. Zira, yerleşen uygulamaya göre, bu isim, markanın “kök” sözcüğü olacak ve iltibas iddiası ile diğer marka başvurularının önlenmesine neden teşkil edecektir. 556 sayılı KHK’nın genel amacı dikkate alındığında böyle bir imtiyazın kimseye tanınmaması gerekir. Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkan verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi de bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin “İstanbul” ve “Ankara” adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, “İstanbul Şarabı”, “Restaurant İstanbul”, “Ankara Pazarları” gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir.” denilmiştir.
O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla, yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 04.06.2018 tarih, 2016/11850 E., 2018/4241 K. sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Redde mesnet alınan “… DÖNER +Şekil” ibareli marka karşısında, davacıya ait “… … köfte” ibareli marka başvurusunun tescili mümkündür. Zira davacı, itiraza mesnet markada da kullanılan “…” ibareli yer adını farklı bir ekle marka olarak tescil ettirmek istemekte olup, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde söz konusu başvurunun tesciline engel bir durum bulunmamaktadır. Bu hale göre daha önce “… DÖNER +Şekil” markasını gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davacıya ait “… … köfte” markasını aynı, aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, salt “…” kelimesinin ortaklığından kaynaklı olarak markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi altında bulunmayacağı, zira “…” ibaresinin tek başına kimsenin tekeline verilemeyecek, insanların ve diğer canlıların yaşam ortamını oluşturan en geniş ölçekli coğrafi yer adı olduğu, dava konusu markada “…” ibaresinin başına “…” ibaresi ve sonuna “köfte” kelimeleri eklenerek redde mesnet markanın oluşturduğu genel görünümden uzaklaşıldığı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 E 2016/778 K sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekmesi karşısında bilirkişi raporunun iltibas değerlendirmesine ilişkin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.
Belirtilen nedenlerle davacının davalı …’e yönelttiği davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, davacının diğer davalılara yönelttiği davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının aleyhine olan kısmının İPTALİNE, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davalı …’e yönelttiği davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacının diğer davalılara yönelttiği davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının aleyhine olan kısmının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin müteselsilen davalılar TÜRKPATENT, … ve …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılar TÜRKPATENT, … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı …’e yöneltilen dava PASİF HUSUMET YOKLUĞU nedeni ile reddedildiğinden ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.7/2 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 1.840,00 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.935,20 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılar TÜRKPATENT, … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı … vekili Av. …’ın yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2021