Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/462 E. 2021/260 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/462 Esas
KARAR NO : 2021/260

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 19/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 19/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sağlık çözümleri a.ş markasının tescili talebi ile TÜRKPATENT’e 2018/102594 başvuru numarası ile 14/11/2018 tarihinde tescil talebinde bulunduğunu, söz konusu başvuruya davalı … D.O.O unvanlı firma tarafından itiraz edilerek marka başvurusunun reddedildiğini, söz konusu ret üzerine kuruma itirazda bulunulduğunu, TÜRKPATENT YİDK tarafından itirazın reddedildiğini, müvekkiline ait marka başvurusu ile redde mesnet marka arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığını, redde mesnet markanın kullanılmadığını beyan ederek; … YİDK kararının iptali ile müvekkiline ait marka başvurusunun gerekli prosedür işletilerek tescil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 10/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile mesnet markaların kıyaslanmasında başvuruya konu marka ve ret kararına mesnet olarak gösterilen 2016 70903 sayılı “…” ibareli markada “…” ibaresinin aynen yer aldığını, markaların ihtiva ettikleri diğer unsurların söz konusu ibare üzerinde oluşan benzerliği ortadan kaldıracak nitelikte olmadığını, markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığını, ayrıca başvuru kapsamında yer alan hizmetler ile ret gerekçesi markanın eşya listesinde yer alan hizmetlerin aynı veya benzer olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin başvuru kapsamında yer alan hizmetler için ayırt edici nitelikte olduğunu, 44. sınıf hizmetler bakımından dava konusu marka ile redde mesnet markanın karşılaştırılmasında YİDK kararında belirtilen hizmetler bakımından karıştırma/benzerlik ihtimali bulunduğundan; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …O.O. vekili 05/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markaların neredeyse birebir aynı ibareyi içerdiğini, markaların emtialarının aynı ve bağlantılı olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, müvekkili “…” tüm dünyada sağlık teknolojileri ve hizmetleri ile ünlenmiş, tanınmış bir marka olduğunu, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu savunarak; iş bu davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2018/102594 sayılı “… … sağlık çözümleri a.ş.” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet 2016/70903 sayılı “…” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, redde mesnet markanın kullanmama def’ine tabi marka olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 14.11.2018 tarihinde “… … sağlık çözümleri a.ş.” ibareli 2018/102594 sayılı başvuru ile 44. sınıftaki “Tıbbi hizmetler” için tescil talebinde bulunduğu, başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.11.2018 tarih ve 313 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirket tarafından 17.01.2019 tarihinde SMK m.6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında 2016/70903 sayılı marka mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacının 26.04.2019 tarihinde itiraza karşı karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca redde mesnet 2016/70903 sayılı marka ile başvuru markası arasında iltibas tehlikesi bulunduğu kabul edilerek marka başvurusunun reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 19.07.2019 tarihinde itirazda bulunduğu, davalı şirketin 29.08.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 21.10.2019 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 24.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
Redde mesnet markanın 31/10/2018 tarihinde tescil edildiği, dava konusu marka başvurusunun 14/11/2018 tarihinde gerçekleştirildiği, her iki tarih arasında 5 yıldan daha az süre bulunduğu, dolayısıyla redde mesnet markanın SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanmama def’ine tabi bir marka olmadığı, bu nedenle tescilli olduğu tüm emtialar bakımından kullanım şartı aranmaksızın SMK m.6/1 hükmü bağlamında değerlendirmeye alınması gerektiği,
Dava konusu marka başvuru kapsamından çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Tıbbi Hizmetler” ile redde mesnet marka kapsamında yer alan “Medical Services (Türkçesi;Tıbbi Hizmetler)” hizmetlerinin aynı/aynı tür hizmetler oldukları, bu nedenle markalar arasında hizmet ayniyeti/benzerliğinin yüksek düzeyde gerçekleştiği, dava konusu markanın esas unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, redde mesnet markanın esas unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, her iki markada ilk beş harfin aynı ve aynı dizilimle oluşturulduğu, markalar arasında sadece tek harf farklılığının bulunduğu, bu farklılığın redde mesnet markanın en sonuna eklenen “O” harfinden kaynaklandığı, ancak bu farklılığın markalar arasındaki iltibas tehlikesini bertaraf etme kabiliyetinin bulunmadığı, davaya konu “Tıbbi Hizmetler” in gündelik, ucuz ve sıradan hizmetler olmadıkları, insan sağlığını etkileyen hizmetler oldukları gözetildiğinde, bu hizmetlerin ortalama tüketicisinin dikkatli ve bilinçli olduğunun söylenebileceği, bu tüketici kesiminin dikkatli ve bilinçli olduğu kabul edilse bile her hal ve şartta iltibas tehlikesi içerisine düşmeyeceklerin ise söylenemeyeceği, somut olayda markalar arasındaki hizmet benzerliği ayniyet seviyesinde olduğu gibi, markaları oluşturan işaretlerin de özellikle görsel ve işitsel olarak yüksek düzeyde benzerlik oluşturduğu, gerek hizmet benzerliğinin yüksek derecede olması, gerekse işaret benzerliğinin yüksek derecede benzer olması karşısında, davaya konu hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin dahi markalar arasındaki farklılığı algılayamayacağı, redde mesnet markayı daha önce gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi dahi, daha sonra davaya konu markayı aynı/aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu markayı davalı şirkete ait önceki marka olarak veya önceki markanın serisi bir marka olarak algılayabileceği gibi, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebilecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle davaya konu YİDK kararının iptalini gerektirir hukuka aykırı bir yön tespit edilmediğinden, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 103,70 TL harç, 186,00 TL posta, 1.360,00 TL bilirkişi tercüme ücreti olmak üzere toplam 1.649,70 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …O.O. tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …O.O.’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
25/06/2021

Katip 238078
E-imza

Hakim …
E-imza