Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/460 E. 2021/15 K. 08.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/460 Esas – 2021/15
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/460 Esas
KARAR NO : 2021/15

DAVA : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali – Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2021
YAZIM KARİHİ : 03/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali – Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 18/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağladığını, “…” markasının tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, davalı firmanın 26.3.2019 tarih ve … başvuru numaralı tasarım başvurusuna, müvekkiline ait “… … KEYFİ” markaları ile benzerlik ihtiva etmesi gerekçesiyle itiraz ettiklerini, ancak bu itirazın davalı kurum tarafından reddedildiğini, gıda tüketicisinin dava konusu tasarım ile müvekkil markalarını karıştıracağını ve davalı şirket ile müvekkilinin (co-branding gibi) bir idari/ekonomik bağ içinde olduğu yanılgısına düşeceğini, müvekkilinin “… KEYFİ” ibaresini ilk kez 2004 yılında kullanmaya başladığını ve bu ibare adı altında pek çok farklı ürün marka ve seri marka ürettiğini, dava konusu tasarımda “… KEYFİ” ibaresinin hiçbir değişikliğe uğramadan yer aldığını ve mezkur ibarenin tanınır/bilinir haldeki müvekkili markaları ile iltibas teşkil edecek düzeyde kullanıldığını, bu uyuşmazlık çerçevesinde karıştırılma tehlikesi içinde olan tüketicinin ortalama gıda tüketicisi olduğu ve bu tüketicilerin genellikle bildikleri markaların kendilerinde yarattığı genel izlenime göre karar verdiklerini; büyük bir kısmının ise çocuklardan oluştuğu ve hızlı karar verdiklerini beyan ederek; … sayılı YİDK kararının 12.1 nolu tasarım yönünden kısmen iptalini ve … sayılı tasarımın tescilinin hükümsüzlüğünü ve tasarımın dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 16/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalıya ait tasarım ile davacıya ait 2018/78374 sayılı “… … KEYFİ” markasının genel izlenim itibarı ile bir bütün olarak farklı olduğunu, yenilik ve ayırt edicilik şartını sağladığını beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … MAĞAZALAR A.Ş. vekili 07/02/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Çikolota keyfi” ifadesinin ambalajlar üzerinde yer alması gereken içindeki ürünün türüne ve içeriğine dair genel geçer bir ifade olduğunu, ambalaj tasarımında asıl dikkat çeken unsurun ürünün markası olduğunu, bu ambalajda … Gold markasını kullandıklarını, 97/020670 nolu … markasını 1997 yılından beri kullandıklarını, … Gold markasının ise 2004/03104 no ile tescilli olduğunu, davalı adına tescilli düz yazı karakteri ile oluşturulan … … KEYFİ ibareli marka ile müvekkile ait tasarımının renk ve şekil unsurları ile karşılaştırması sonucu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz olduğunu, “… aşkı”, “… karnavalı”, “dondurma keyfi”, “… şelalesi” gibi öğelerin ambalajlar üzerinde benzer şekilde konumlandırıldığını, “… keyfi” ibaresinin de ürünün içeriğini açıklayan bir ibare olduğunu, tasarım hukuku açısından müvekkili tasarımının yenilik ve ayırt edicilik kriterine haiz olduğunu beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.77 hükmüne göre açılan Tasarımın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının … sayılı tasarım hakkında verilen kararı yönünden hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu tasarımın başvuru tarihi itibari ile mutlak anlamda yeni ve ayırt edici olup olmadığı, tasarım koruması kapsamında kalıp kalmadığı, davacının fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımının bulunup bulunmadığı, davalı tasarımının tescili halinde hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tasarım tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 26.03.2019 tarihinde 2019/02002 sayılı çoklu tasarım başvurusunda bulunduğu, başvurunun 09.04.2019 tarihli 314 sayılı Resmi Tasarım Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 05.07.2019 tarihli dilekçesi ile yayına itiraz ettiği, 2019/02002-8, 9 ve 12 nolu tasarımların kendisine ait “FORM” ve “… KEYFİ” markalarını kapsaması nedeniyle yenilik ve ayırt edicilik vasfını haiz olmadığını, bu nedenle ya bu tasarımların iptalini ya da “FORM” ve “… KEYFİ” markalarının söz konusu tasarımların üzerinden çıkartılmasını talep ettiği, 2006/00904-4, 2004/02317, 2002/01776, 2002/01680, 2002/01533 sayılı tasarımları ve “FORM” ile “… KEYFİ” ibarelerini içerir markaları itirazına mesnet gösterdiği, davalı şirket tarafından 23.07.2019 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz edildiği, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı kararı ile; “itirazın kısmen kabulüne ve 2019/02002-8 ve 9 sıra numaralı tasarımların tescilinin iptaline ve … sıra numaralı tasarımın tescilinin devamına” şeklinde oybirliği ile karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 08.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tasarım, bir ürünün veya onun bir kısmının görmek veya dokunmak gibi insan duygularıyla fark edilen görünümüdür. Görünüm, ürünü veya onun üstündeki süslemeyi oluşturan çizgilerin, özel şekillerin, çevre çizgisinin, renklerin, biçimin ve/veya malzemenin sonucudur .
6769 sayılı SMK’nın 56. maddesinde koruma koşulları düzenlenmiş olup, bir tasarımın tescili için yeni ve ayırt edici nitelikte olması gerektiği vurgulanmıştır. 6769 sayılı SMK’nın 56/4. maddesine göre bir tasarımın “yeni” olması o tasarımın aynısının daha önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması anlamına gelir. Eğer herhangi iki tasarım arasında sadece küçük ayrıntıda farklılık varsa o tasarımlar aynı kabul edilir. Yenilik değerlendirmesinde temel alınan kriter mutlak yenilik, yani dünyada yenilik ilkesidir. Yenilik mutlaktır; çünkü, tescili istenen tasarımın aynısının kamuya sunulması halinde, Türkiye’de dünyanın neresinde, ne zaman yapılmış olursa olsun, yenilik ortadan kalkar. Bundan tescil başvurusunda bulunan tasarımcının haberinin bulunup bulunmaması, hiçbir etki yapmaz.
Ayırt edicilik kriterini düzenleyen 56/5. Madde uyarınca, “Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b)Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.” Bir tasarımın ayırt edici nitelikleri o tasarıma has, yani sadece o tasarıma ait özelliklerdir. Yine 56/5. maddeye göre tasarımlar arasındaki kıyaslama bilgilenmiş kullanıcı tarafından yapılacak olup, 56/6. maddeye göre ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınacaktır.
Bilgilenmiş kullanıcı, tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı demektir. Bilgilenmiş kullanıcı, sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği tasarımın önemli özelliklerini fark eder. Ama bir tasarım uzmanı kadar da bilgi birikimine sahip olmadığı için ayrıntılarla ilgilenmez.
Seçenek özgürlüğü kavramı ile ilgili olarak, koruma dışı hallerin değerlendirildiği 58/2. Maddede “Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.” ifadesi yer almaktadır. Bir ürün, tasarımcısına ne kadar seçenek özgürlüğü bırakıyorsa koruma kapsamı da o denli genişler; seçenek özgürlüğü ne denli darsa koruma kapsamı da o denli daralır. Bir ürün işlevini yerine getirebilmesi için ancak belirli bir şekilde tasarlanması zorunluysa, bu ürünün tasarımı hiç koruma görmez. Yine 58/4-c. bendine göre, “Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri koruma kapsamı dışında kalmaktadır.”
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, tasarım işlem dosyası, itiraza mesnet gösterilen tasarımlar ve markalar, hukuki nitelendirme hariç maddi tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu tasarım günlük hayatta sıkça karşılaşılan nitelikte bir … içerikli dondurma ürünü ambalaj deseni tasarımıdır. Bu tür tasarımlar için teknik zorunluluk olarak değerlendirilebilecek yegane özellik ambalajın, kapladığı ürünün formu ile uyumlu olacak bir şekle sahip olması olup bunun dışında ambalajda kullanılan desen, şekil, motif, renk, kurgu, kompozisyon itibariyle hiçbir teknik zorunluluğun var olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Ancak özellikle gıda sektöründe kimi ürün türleri açısından mutat olarak kullanılan renk unsurlarının var olduğu bilinmektedir. Söz gelimi … ürünlerinde, ürün içeriğinde kullanılan meyve, kuruyemiş ürünlerine atfen ambalajların şekillendirilmesi mutat bir uygulamadır. Örneğin Antep fıstıklı ürün ambalajlarının yeşil renk ile olması, bitter çikolatalı ürün ambalajlarının siyah/çok koyu kahve, sütlü çikolatalı ürün ambalajlarının ise açık kahve rengi olması yine mutat nitelikteki uygulamalardır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda görsel olarak örneklendirildiği üzere; dava konusu ambalaj tasarımı seçenek özgürlüğüne sahiptir.
Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğuna karar verecek doğru kişi tasarımcı değil, bilgilenmiş bir kullanıcıdır. Bilgilenmiş kullanıcılar birer uzman olmayacakları için tasarımın detaylarındaki küçük farklılıklara dikkat etmeyecek, ancak alım tercihlerini etkileyecek hususlarda yapılan değişiklikleri fark edebilecek kişilerdir. Somut uyuşmazlıkta ise bilgilenmiş kullanıcı; bu tür ürünlerin satışının gerçekleştirildiği herhangi bir bakkal, market, … dükkanında çalışan bir satış görevlisi olabileceği gibi, bu ürünü satın almak adına araştıran, okuyan, dükkanları ve internet satış mağazalarını ziyaret eden bir kimse de olabilir.
Somut uyuşmazlıkta davacı iddialarının temelinde, davacı yan adına 2018/78374 sayısı ile 30. Sınıftaki “…” emtialarını kapsayacak şekilde tescilli “… … KEYFİ” markasında çatı unsur “…” ibaresinin yanında yer alan “… KEYFİ” ibaresinin, dava konusu tasarımda da izinsiz bir şekilde kullanılması ve bu durumun ise SMK m. 67/2 uyarınca bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği” gerekçesine dayalı olarak itiraz ettiği görülmüştür.
Davacı taraf ayrıca hükümsüzlük talepli dava dilekçesinde de en eskisi 2003/37802 sayılı “… … KEYFİ” markası olan çok sayıda marka tescil görselini de yine dayanak yapmıştır. Bununla birlikte davacı yanın … KEYFİ ibaresinin el yazısı fontu ile uygulanmış şeklini içeren muhtelif ambalajlarını marka tescili altında koruduğu görülmüştür.
Bu anlamda yapılacak olan değerlendirmede standart bir yenilik – ayırt edicilik karşılaştırması yapılmayacak olup, dava konusu tasarımdaki ihlale konu edildiği ileri sürülen “… … KEYFİ” ibaresi ile ilişkilendirilebilecek bir kullanımın var olup olmadığı incelenecektir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davacı yan önceki tarihli 2018/78374, 2003/37802, 2004/34778, 2004/34649, 2009/07696, 2009/07698, 2010/44315, 2010/76817 sayılı marka tescil görselleri, bilirkişi heyetinin re’sen yaptığı araştırma sonucunda tespit ettiği davacı ambalaj görseli ile dava konusu tasarım başvurusunun gerek renk kombinasyonu, gerek bütünsel şekil itibarı ile birbirlerinden farklı oldukları, tasarımları arasında görsel anlamda ortak olduğu düşünülen tek hususun “… KEYFİ” ibaresi olduğu, ancak karşılaştırmada tasarımın bütünü incelendiğinden salt “… KEYFİ” ibaresi arasındaki benzerliğe bağlı olarak dava konusu tasarımların “yenilik” ve “ayırt edicilik” vasfını yitirmiş olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet gösterdiği dokümanların yanı sıra bilirkişi kök raporunda re’sen mutlak yenilik araştırması da yapılmış olup, dava konusu tasarımın mutlak anlamda yeniliğini öldürecek herhangi bir önceki tarihli dokümana rastlanmadığı da tespit edimiştir.
Bununla birlikte yukarıda da ifade olunduğu üzere taraflar arasındaki temel çekişme noktası da karşılaştırma konusu görsellerin birbirinden farklı ve ayırt edici olup olmadığı değil, dava konusu tasarımda davacı adına tescilli olan markanın kullanılmış olması noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mevzuatta da belirtildiği üzere tasarım görsel anlatımı içerisinde başkasına ait bir marka, (yahut başkasına ait bir tasarımın veyahut da tescilli başka bir sınaî hakkın) bulunması, başka bir ifadeyle bir fikri mülkiyet hakkının izinsiz kullanımı gibi bir nedenle tasarımın kısmen ya da tamamen iptali mümkündür.
Bu durumda SMK m. 68/5 düzenlemesi uyarınca fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımı gerekçesiyle tasarımın bir kısmına yapılan itirazın kabul edilmesi hâlinde sadece o kısmın tescili hükümsüz kılınması mümkün olup kısmi hükümsüzlük sonucunda tescilin devamı için, kalan kısmın koruma şartlarını sağlaması ve tasarım kimliğini muhafaza etmesi gerekmektedir.
Bu düzenlemenin temel hareket noktası, sınai mülkiyet hakkına tecavüzdür. Hal böyle olunca davalının tasarım başvurusuna konu ettiği ambalaj tasarımındaki “… KEYFİ” ibaresinin davacının marka hakkına tecavüz edip etmediği dikkatle incelenmelidir.
Davacı yanın “… … KEYFİ” şeklindeki markalarında “…” ibaresi davacının çatı/lider markasıdır. Çatı” marka olarak da kabul edilen firmaların lokomotif markalarının (ülker, …, turkcell, vodafone vs) işaretin kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurlar oldukları, ancak bu şekilde yapılan başvurularda genelde marka ile koruma altına alınmak istenilen unsurun “çatı” marka değil bu markanın yanına eklenen ayırt edici sözcük ya da şekil unsurları olduğu, bu bakımdan çatı markanın ve bu marka yanında yer alan işaretin, bütün içerisindeki konumu, ek ibarenin ayırt edici olup olmadığı gibi unsurların her somut olayda ayrı ayrı ele alınarak değerlendirmede bulunulması gerektiği aşikardır. Zira kimi zaman çatı markaların bütün içerisindeki konumları veya nitelikleri nedeniyle arka planda kalıp benzerlik değerlendirmesinde ikincil önem gösterdiği, kimi zaman ise diğer tüm unsurlarla aynı öneme sahip oldukları yönünde değerlendirmelerde bulunulması mümkündür.
Bu anlamda davacı yan markalarında asli olarak korunmak istenilen unsurun “… KEYFİ” ibaresi olduğu ve davacının bu ibareye markasal bir nitelik atfedecek şekilde her bir marka görselinde çatı unsur dışındaki vurgulanan – baskın unsur olarak yer verdiği bilirkişi kök raporunda oluşturulan tablodan da görülebilmektedir. Başka bir ifadeyle davacının, “… KEYFİ” ibaresinin, tüketici algısında markasal bir izlenim uyandırmasının amaçlandığı görülebilmektedir. Bu bağlamda bir an için “… KEYFİ” ibaresinin, özellikle … ürünleri açısından zayıf bir ayırt ediciliği bulunduğundan bahsedilebilir ise de bu ibarenin “… şelalesi, … dolgusu” tamlamaları gibi doğrudan cins – vasıf belirtir, satılan ürünün içeriğine yönelik bir anlam ifade etmediği, ancak dolaylı bir şekilde tüketiciye bu yönde bir izlenim yarattığı, tüketicinin “yoğun … içerikli” bir ürünü tanımlamak adına aklına ilk gelecek ibareler arasında “… keyfi” ibaresinin yer almayacağı düşünülmektedir. Kaldı ki anılan ibarenin güçlü bir ayırt ediciliği bulunmadığı varsayımında dahi bu ibarenin sonraki izinsiz kullanımlarının, hiçbir hal ve koşulda karıştırılma ihtimaline neden olmayacağı veyahut tüketiciler nezdinde işaretlerin iktisadi – idari açıdan ortak bir kaynaktan gelip gelmedikleri yanılgısını meydana getirme ihtimali bulunmayacağı gibi bir yorumda bulunulması isabetli olmayacaktır. Nasıl ki kimi durumlarda hiçbir ortak unsurun bulunmadığı ve fakat bütünsel algılar itibariyle birbirine yakınlaşan işaretler dahi karıştırılma ihtimaline neden olabiliyorsa benzer şekilde ayırt edici vasfı düşük unsurların da kimi durumlar karıştırılma ihtimalini beraberinde getirmeleri mümkündür.
Bu kapsamda dava konusu … sayılı tasarım incelendiğinde; sol bölümünde, davalı adına tescilli markalar olduğu belirtilen “… GOLD” markasal unsurlarına yer verildiği, anılan ibarenin hemen altında oldukça küçük bir şekilde yazılmış “…” markasının yer aldığı, tasarımın sağ üst bölümünde ise, tasarımın yaklaşık %20-25’lik bir bölümünü kapsayacak şekilde konumlandırılmış “… KEYFİ” ibaresine yer verildiği görülmektedir. İlgili ibarenin hemen alt kısmında ise beyaz renkli dondurma üzerine akan … görseli ve yine beyaz çikolatanın alt kısmını, başka bir ifadeyle tasarımın orta ve sağ alt kısmını kaplayan akışkan … kompozisyonuna yer verildiği görülmektedir.
Davalının tasarımda kullandığı “… KEYFİ” ibaresi, her şeyden evvel, davacının ambalaj görseli de içerir markalarındaki yazım biçimi ile neredeyse aynıdır. Keza yine tasarım içerisindeki kullanım biçimi, boyutu, yazım şekli gözetildiğinde yalnızca ürün içeriğini tanımlama amacı taşımadığı, zira yukarıda da belirtildiği üzere ambalajın yaklaşık %20-25’lik bölümüne bu ibarenin hakim olduğu görülebilmektedir. Davacı ve davalı tarafın birbirlerinin doğrudan ticari rakibi pozisyonunda oldukları göz önüne alındığında, davalı tarafın, davacı yanın 2003 tarihinden beri tescilli bir şekilde “…” lider markası ile birlikte kullandığı “… KEYFİ” ibaresini bu şekilde kullanması, tüketici nezdinde de taraf markaları arasında iktisadi – idari anlamda bir ilişki kurulduğu algısına neden olabilecektir. Başka bir ifadeyle, davalıya ait “… GOLD” markasını daha önce deneyimlememiş tüketicinin, “… GOLD … KEYFİ” şeklindeki unsurları içerir ibarelerden oluşan dava konusu tasarım ile karşılaşması halinde, ilgili tasarımı, davacı yanın yeni bir markası için yarattığı bir ambalaj tasarımı olarak algılaması mümkündür. Zira tüketici nezdinde “… KEYFİ” ibaresi, gıda sektöründe ve özellikle ambalajlı ürünlerde davacı ile anılmış bir markadır. Hal böyleyken davalıya ait tasarımdaki “… KEYFİ” yazısı, iki kelimenin konumlandırılışı, yazı karakteri ve stili açılarından … … Keyfi markalarındaki “… KEYFİ” yazısına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu değerlendirilmekte olup bu durumun davalının kendisine ait tasarımın sınırlarını aşan ve davacı markasının sınırlarına müdahale eden bir sonuç ortaya koyacağı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımı olarak değerlendirilebileceği tespit edilmiştir. Dolayısıyla somut tasarımda SMK m.68/5 ve m.77/2 hükümleri gereği “… KEYFİ” ibaresinin, davacıya ait içinde bu ibareyi içerir markaların yetkisiz kullanımı niteliği taşıdığı, mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere; dava konusu tasarımdan “… KEYFİ” ibaresinin çıkartılması halinde geriye kalan tasarım unsurlarının davalı şirketin tasarım kimliğini ortadan kaldırmayacağı tespit edildiğinden; davanın kabulü ile; Davacının “… Keyfi” markasının itiraz edilen … sayılı tasarım üzerinden çıkartılmasına ilişkin itirazının reddi yönündeki … sayılı YİDK kararının kısmen iptaline, dava konusu … sayılı tasarım üzerinde yer alan “… KEYFİ” ibaresinin 6769 sayılı SMK m.77/2 hükmü uyarınca kısmen hükümsüz kılınmasına ve sicilden terkinine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; Davacının “… Keyfi” markasının itiraz edilen … sayılı tasarım üzerinden çıkartılmasına ilişkin itirazının reddi yönündeki … sayılı YİDK kararının kısmen İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı tasarım üzerinde yer alan “… Keyfi” ibaresinin 6769 sayılı SMK m.77/2 hükmü uyarınca KISMEN HÜKÜMSÜZ KILINMASINA ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.79/4 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 1.805,00 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.900,20 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … … MAĞAZALAR A.Ş. tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatı ve 200,00 TL diğer yargılama gideri olmak üzere toplam 207,80 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, tüm taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/01/2021