Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/455 E. 2021/23 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/455 Esas – 2021/23
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/455 Esas
KARAR NO : 2021/23

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; …’un İngiltere’de kurulan ilk GSM operatörü olduğunu, … kelimesinin Voice kelimesinin … hecesi, data sözcüğünün …hecesi ve phone sözcüğünden esinlenen …hecelerinin birleşimi ile oluşturulduğunu, dünyanın 5 kıtasında 32 ülkesinde GSM operatörlüğü yaptığını ve Dünya’nın en büyük operatörlerinden biri olduğunu, … Global Enterprise bölümü üzerinde 65 ülkede kurumsal müşterilerine telekomünikasyon ve “IT” hizmetleri sağladığını, Türkiye’nin 81 ilinde tüketiciler tarafından en çok tercih edilen operatör olma hedefiyle faaliyet gösterdiğini, Türkiye’de ilk defa sesli görüşmelerde yüksek tanımlamalı teknolojiyi başlattığını, marka başvurularında ve sahip olduğu tescilli markalarda son derece özgün ve ayırt edicilik vasfına haiz ibareler kullanıldığını, davaya konu “…” marka başvurusu için müvekkilinin marka başvurusundan önce kullanıma dayalı kazanılmış hakkı olduğunu, dilekçede reddragonna ait bazı görsel ve marka çalışmaları sunduklarını, müvekkilinin bu markanın tanıtımı için çok fazla reklam harcaması yaptığını, müvekkilinin marka kurumsal kimliğini gerçekleştirmek adına, … … ismiyle, ar-ge birimi, kurumsal takım yarışmaları, kürek ve atletizm gibi yarışmalar ve benzeri etkinlikler düzenlediğini, itiraza konu marka başvuru sahibinin kullanımlarının da bu markanın benzer etkinlik alanlarında olduğunu, mutlak bir karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkacağını, müvekkilinin … … markasını sadece 41. sınıfta değil başvuru yapılan diğer sınıflarda da kullandığını, markanın diğer sınıflarda da reddedilmesi gerektiğini, müvekkili markalarından özellikle redteammarkası ile anlam ve konsept bütünlüğü bulunduğunu, bu itibarla itiraz konusu markanın sanki müvekkiline ait markanın devamı ve bir parçası olarak algılanma ihtimalinin yüksek olduğunu, markalar arasında bir sponsorluk ya da marka işbirliği anlaşması bulunduğu izleniminin doğacağını, müvekkilinin markasının ayırt edici karakterini ve itibarını zedeleyeceğini, müvekkilinin … ibaresini taşıyan markalarının tanıtımları için çok yoğun ve fazla reklam ve tanıtım harcaması yaptığını, tüketicilerin … ibaresini taşıyan markalarını gördüğünde akıllarına … geleceğini, … kök markasına ek getirerek pek çok yeni marka yarattığını, başvuru markasının müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin bu sektördeki saygınlığını koruyabilmek, hizmet kalitesinden ödün vermemek ve bunları zedeleyebilecek her türlü taklit olaydan kendisini korumak için markalarını TÜRKPATENT nezdinde tescil ettirdiğini beyan ederek; davanın esası yönünden Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen 10.10.2019 tarihli … numaralı kararın iptaline, tescil işlemleri devam eden 2019/02988 başvuru numaralı “…” ibareli markanın tescil işlemlerinin durdurulmasına, tescili halinde iptaline, hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden silinmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 14/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Bir marka tescil başvurusunun önlenebilmesinde itiraza gerekçe olarak gösterilen tescilsiz marka veya ticarette kullanılan işaret ile inceleme konusu marka başvurusunun aynı ya da yüksek düzeyde benzer olmasının dikkate alındığını ve karıştırılma ihtimalinin ispatlanmasının şart olduğunu, üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullanmak ve belli bir oranda tanınır hale getirmesi gerektiğini, ancak bu ihtimalde, işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olabileceğini, somut olayda davacı tarafından YİDK ya itiraz aşamasında sunulan belgelerin “… …” ibareli markanın başvuru tarihinden önceye dayalı markasal kullanımını göstermediği için reddedildiğini, davacının önceye dayalı kullanımını ispat edemediğini, ayırt ediciliğin ve işaretlerin benzerlik ve karıştırılma ihtimaline neden olup olmayacağının tespitinde belirleyici unsurun; markanın münferit unsurlarından daha ziyade markanın bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim olduğunu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin, davacıya ait tescilli markalarla toplu olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde benzemediğini ve iltibasa sebebiyet vermeyeceğini, davalı şirketin “…+şekil” ibareli başvurusu ile davacı şirkete ait itiraz konusu marka; kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden farklı markalar olduğunu, “…” sözcüğünün İngilizce ‘de kırmızı anlamına geldiğini, herkesin kullanımına açık olan bir ibare olduğunu, herhangi bir renk ile ilgili tescilli markaları bulunan gerçek veya tüzel kişinin o rengi tekeline alması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, somut olayda da “…” ibaresi “…” ve “club” ibareleri ve baskın olarak kullanılan şekil ile birlikte kullanıldığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, benzerlik bulunmadığından davalı markasının tescil edilmesi halinde haksız rekabet yaratacağı, davacı markasının ayırt edici karakterine zarar vereceği, diğer davalının kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların da mesnetsiz kaldığını, davaya konu markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılmadığını belirterek; davanın esası önünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 31/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın yasaya ve usule aykırı ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, haksız davanın reddi gerektiğini, YİDK incelemesi neticesinde, yapılan itiraz ile birlikte, başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçesi ile yapılan itiraz kabul edilmediğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2019/02988 nolu “… CLUB+ŞEKİL” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davalı şahsın marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın “… CLUB+ŞEKİL” ibaresinin 25. ve 35. sınıfta bulunan “25.Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.35.Sınıf:Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 12.01.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/02988 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.012019 tarih ve 317 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 27.03.2019 tarihinde 2011/10692, 2011/10695, 2013/37104, 2011/40688, 2012/29128, 2010/30986, 2015/50866, 2014/22974 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 20.08.2019 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 18.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 02.03.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu 2019/02988 sayılı marka kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” ile davacıya ait 2013/32703, 2013/32699, 2013/37104, 2011/40688, 2012/29128, 2010/30986, 2015/50866 ve 2014/22974 sayılı markaların kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ve sarı ile renklendirilen mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ve benzer oldukları tespit edilmiştir. Aynı olan hizmetler haricinde benzer olan mal ve hizmetler değerlendirildiğinde; başvuru markasında 35. Sınıf kapsamında kalan “büro makinelerinin kiralanması hizmetleri,” nin davacının 2010/30986 tescil numaralı … ACADEMY markasının tescili kapsamında yer alan “büro makineleri” ile birbirini tamamladığı, yine başvuru kapsamında kalan 35. Sınıftaki “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetlerinin davacının markalarında yer alan 42. Sınıftaki “bilgisayar hizmetleri, bilgisayar programlama” hizmetleri ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu 2019/02988 sayılı marka incelendiğinde; siyah zemin üzerine yeşil ve sarı renklerinin ağırlıklı olduğu alev üfleyen ejderha figürü ve hemen altına konumlandırılmış kırmızı ve büyük harflerle “…” ibaresi ile bu ibarenin sağ alt köşesinde yer alan “CLUB” ibaresinden oluştuğu görülmüştür.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; genellikle beyaz zemin üzerine … ibaresinin yanına çeşitli sözcükler eklenerek oluşturulan markalar ile kırmızı zemin üzerine karakteristik ve beyaz renk ile yazılmış “…” sözcüğünden oluşan bir tane marka, siyah zemin üzerine karakteristik ve beyaz renk ile “…” sözcüğü ve hemen yanına konumlandırılmış kırmızı renkli “+” işaretinden oluşan markası ve kırmızı renkli mankenin hemen sağ üstüne konumlandırılmış REDMAN ibareli markalarının bulunduğu görülmüştür.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin İngilizce bir ibare olduğu, anlamının ülkemizde yaygın olarak bilindiği ve “Kırmızı” anlamına gelen bir renk adı olduğu, bu rengin ana renklerden biri olduğu, bir ana renk adı olan ve “Kırmızı” anlamına gelen, anlamı ülkemizde yaygın olarak bilinen “…” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği güçlü bir marka olduğundan söz edilemeyeceği, zira bilirkişi raporunda da dosyadaki delillerle birlikte TÜRKPATENT sitesinden yapılan marka araştırmasında önünde veya arkasında “…” ibaresini taşıyan birden fazla benzer ve farklı sınıflarda tescilli marka ve marka başvurusu olduğu da göz önüne alındığında, taraf markalarında ortak unsur olarak yer alan “…” sözcüğünün ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunun belirtildiği, davacının “…” ibaresini kelime anlamından sıyırarak uzaklaştırdığı ve bu ibareyi tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından kendisine sıkı şekilde bağladığına dair dosya içerisinde yeterli delil bulunmadığı, ayrıca dava konusu markada “…” ibaresinin müstakil olarak ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, şekil unsuru ile birlikte “…” ibaresini niteleyecek şekilde sıfat olarak konumlandırıldığı, bu hale göre daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, davaya konu “… CLUB+ŞEKİL” ibareli markayı yukarıda aynı, aynı tür ve benzer olduğu belirtilen hizmetler üzerinde gördüğünde, bu markayı bir bütün olarak algılayacağı, bütün olarak algılaması neticesinde, bu markayı davacı markaları ile herhangi bir şekilde bağdaştırmayacağı, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının … … markasına yönelik bir takım marka çalışmaları sunduğu, Forsquare gibi internet sitelerinde … … … şeklinde açıklamanın bulunduğu iş yeri isimlerine ait görseller, İstanbul ilinde yer alan Bahçeşehir okulunun basketbol takımının isminin … olduğuna dair dokümanlar ile buna ilişkin sosyal medya görselleri sunduğu anlaşılmış olup, söz konusu delillerde … … ibaresinin davya konu marka kapsamındaki mal ve hizmetler aynı ya da benzer emtialar üzerinde markasal olarak yoğun ve sıkı surette davacı tarafından kullanıldığına dair somut bir veri bulunamamıştır. Bununla birlikte Forsquare gibi internet sitelerinde yer alan iş yeri isimlerinin bulunduğu görsellerde … ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmış olup markasal çalışmalarda olduğu gibi herhangi bir … … ibaresinin görseldeki fotoğrafta yer almadığı anlaşılmıştır. Ayrıca … … marka çalışması adı altında sunulan görsellerin davalının başvurusundan çok daha önce olduğuna yönelik, hangi tarihlerde yapıldığına dair somut bir veriye de rastlanılmamıştır. Bununla birlikte … … ibareli İstanbul İlinde yer alan Bahçeşehir okulundaki basketbol takımının isminin … … olduğuna dair bir takım dokümanların davacının marka hakkını ispata elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Sunulan eklerde … … markasının önceye dayalı kullanımına yönelik yeterli delile rastlanılmadığından yaygın, yoğun kullanım olmadığından bu ibarenin davacı tarafından tescilsiz kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanmadığı, tüketicilerce marka olarak algılanır hale gelmediği, davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Somut olayda yapılan incelemede; markaları oluşturan işaretlerin; görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları, bu nedenle tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak, öncelikle işaretler arasındaki benzerliğinin gerçekleşmesi şartı mevcut olmadığından, tanınmışlık iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 353,00 TL posta, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.248,20 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/01/2021