Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/441 E. 2021/6 K. 06.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/441 Esas – 2021/6
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/441 Esas
KARAR NO : 2021/6
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 06/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin veri alışverişi yüksek olan firmalar için sanal WAN (wide Area Network) optimizasyon cihazları üreten bir firma olduğunu, bulut çözümler geliştirdiğini, dünyanın lider SD-WAN üretici haline geldiğini, müvekkilinin müşteri kitlesini büyük ve orta ölçekli işletmeler ile bulut hizmet sağlayıcılarının oluşturduğunu, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanının çekirdek unsurunu oluşturduğunu, … … markası için Dünya Fikri mülkiyet ofisi (WİPO) nezdinde Türkiye’nin de aralarında olduğu pek çok ülkeyi kapsayacak şekilde 35, 41 ve 42. sınıflarda yer alan hizmetler için 1428499 numarası ile Uluslararası Tescil (IR) başvurusunda bulunduğunu ve tescil ettirdiğini, taraf markaları arasında 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, markaların görsel açıdan incelendiğinde beyaz zemin üzerinde kırmızı renkte eğik ve küçük harflerle stilize bir biçimde özellikle “e” ve “a” harflerinin bir düzen halinde “e” bir de ters “a” olacak şekilde bir araya getirildiğini, redde mesnet markalardan ikisinde “games”, birinde “games plus” diğerinde ise “plus” ibaresinin eklendiğini, müvekkilinin standart harflerle yazılmış “… …” kelime markasının ikincil unsuru olan “…” ibaresinden görsel olarak oldukça farklılaşmış olduğunu, … ibaresinin daha uzun ve ilk başta yer almasının algıyı kendisinde topladığını, büyük ve küçük harf kullanımının genel görünümleri farklılaştırmaya etkili olduğunu, davalı … Oyun’a ait markalarda yer alan “PLUS” ibaresinin belli bir düzeyde ayırt edicilik niteliğini haiz olduğu, müvekkilinin marka başvurusundaki “…” ibaresinin, markada birincil unsur olması sebebiyle “silvır” şeklinde ya da bir bütün olarak “silvırpik” şeklinde telaffuz edileceğini, davalı markalarının ise “….” şeklinde telaffuz edileceğini, bu telaffuzlar ile “silvirpik” telaffuzu arasında işitsel benzerlik bulunmadığını, …” kelimesinin “ZİRVE” ve “TEPE” anlamlarına geldiğini, özellikle iş hayatında gerçekleştirilen iş etkinlikleri, kariyer çalışmaları ve hatta kişisel gelişim etkinliklerinde çok sık kullanılan bir kelime olması sebebiyle anlamı Türk tüketicisi tarafından yaygın olarak bilindiğini, “… …” markası ile karşılaşan tüketicinin markayı doğrudan “Gümüş Zirve” şeklinde algılayacağını ve davalı … Oyun’un faal olduğu “oyun” sektörüyle bağlantı kurmayacağını, … ibaresinin 35 ve 41. sınıf hizmetlerinde sıkça kullanılan ve tescile konu olan bir kelime olduğunu, yüksek ayırt ediciliğe sahip bir marka olmadığını, her iki markanın hedef tüketici kitlesinin farklı olduğunu, kullanım alanlarının tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin hedef tüketici kitlesinin bireysel tüketici olmadığını, büyük ve orta ölçekli işletmeler olduğunu, davalı hizmetinin bireylere, çocuklara ve genç yaştaki yetişkinlere hitap ettiğini, müvekkili markasının 35. sınıfta sadece “veri yönetimi hizmetleri” için ve 41. sınıfta da “veri aktarımı, bilgisayar bilimi, teknoloji, bilgi teknolojileri, ağ oluşturma mimarisi, ağ tasarımı, ağ bağlantıları, yazılım tasarımı ve yazılım geliştirme konularında eğitim hizmetleri, seminer ve konferans gerçekleştirme hizmetleri” üzerinde tescil edilmek istendiğini, müvekkilinin marka başvurusu ile redde gerekçe gösterilen 2011 88382 ve 2016 55756 sayılı markalar arasında da ortak bir hizmet bulunmadığını, müvekkilinin “… …” markalı “veri aktarımı – veri yönetimi” hizmetleri ile davalı şirket tarafından sunulan “online oyun” hizmetlerinin herhangi bir kanalda kesişmesinin mümkün olmadığını, aynı tüketiciye sunulmayacağını, davalılardan TÜRKPATENT nezdinde, diğer davalı … Oyun’un markalarının tescilli olduğu sınıflar da dahil olmak üzere çeşitli sınıflarda, aynı ve farklı sektörlerde faaliyet gösterenler adına tescilli olan ve “…” ibaresini içeren 282 adet marka başvurusu ve/veya tescili bulunduğunu, bu markaların bir arada var olup piyasada kullanılmalarının müvekkilinin marka başvurusunun hem davalı … Oyun’a ait markalarla hem de diğer “…” unsurlu markalarla karıştırılma ihtimali yaratmayacağını ortaya koyduğunu, davalı TÜRKPATENT kararının haksız olduğunu belirterek; … YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 26/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu markanın “SILVERPEAK” ibaresi olduğunu, 35,41 ve 42’nci sınıflarda başvurusunun yapıldığını, itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların da başvurunun kapsadığı hizmetlerle benzer mal veya hizmetleri kapsadığını, her iki markada da “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığını, itiraza dayanak markalar “…” ve “games” ibarelerinden oluşmakta olup “games” ibaresinin Türkçe çevirisinin “oyunlar” olduğunu, “… plus” ibaresindeki “plus” kelimesinin “artı” anlamına geldiğini ve anlamsal karşılığı herkesçe bilinen bir ibare olduğunu, “games” ve “plus” ibareleri anlamlarından ötürü markalarda sıklıkla kullanılan, tanımlayıcı ibareler olduklarını, itiraza dayanak markalardaki tek esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, itiraza dayanak markanın esas unsurunun başvuru markasında aynen kullanılıyor olmasının karıştırılma ihtimalini arttıran bir etken olduğunu, davacı markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin bu ibarenin aynısını daha önce başka bir markada görmüş olduğundan yanılgıya düşebileceğini, bu markalar altında sunulan hizmetlerin en azından birbiri ile bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sürüldüğünü düşünebileceğini, karşılıklı etkileşim kuramı çerçevesinde yapılacak değerlendirmede ise, karşılaştırılan hizmetler arasındaki benzerlik düzeyi ve aralarındaki yüksek düzeyde benzerlik düşünüldüğünde karıştırılma tehlikesinin oluşacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Oyun Yazılım ve Pazarlama A.Ş. vekili 09/01/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türkiye, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere online sosyal ve mobil oyun pazarında dünya çapında üne sahip, bu alanda kullanıcı sayısı bakımından global pazardaki en büyük 5 şirketten biri olup, hali hazırda günlük 12 milyon ve aylık 36 milyondan fazla aktif kullanıcısı olduğunu, facebookta ve mobil cihazlarda online olarak oynanabilen oyunların sahibi olduğunu, müvekkilinin oyunlarını “…” ibaresi ile birlikte tescil ettirdiğini, “…” ibaresinin markayı taşıyan hizmetlerin/ürünlerin aynı işletmeden geldiğini göstermeye yaradığını, ilgili sektörde “…” ibareli hizmetlerin tüketiciler tarafından müvekkili işletmesi ile ilişkilendirileceğini, itiraza konu marka incelendiğinde “… …” markası esaslı unsur olarak “…” ibaresi ile Türkçe’de “Gümüş” anlamına gelen ve markada tali unsur olarak yer alan “…” ibaresinin bir araya gelmesiyle oluştuğunu, markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, markadaki tali unsur olan “…” ibaresinin kalite, nitelik veya nicelik bakımından üstünlüğe işaret eden bir ibare olduğunu ve ayırt ediciliğinin bulunmadığını, müvekkilinin markalarında yer alan “Games” ve “Plus” ibarelerinin de tali unsur olduğunu, dolayısıyla davacı ve müvekkili markalarının görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, … ibaresinin her iki marka da “Pik” seklinde telaffuz edileceğini, bu durumun markalar arasında işitsel yönden de benzerlik oluşturduğunu, davaya konu marka başvurusunun 35. ve 41. sınıfı kapsadığını ve ürünlerin tümünün müvekkilinin markalarıyla aynı/benzer türden olduğunu, “Veri Yönetimi Hizmetleri” ile “Veri aktarımı, bilgisayar bilimi, teknoloji, bilgi teknolojileri, ağ oluşturma mimarisi, ağ tasarımı, yazılım tasarımı ve yazılım geliştirme konularında eğitim hizmetleri, seminer ve konferans geliştirme hizmetleri”nin müvekkili markaları kapsamında yer alan ürün/hizmetlerle karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzer olduğunu, müvekkili ile davacının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, dava konusu marka ile müvekkilinin markaları ile ticaret unvanının çekirdek kelimesi arasında görsel ve işitsel benzerlik mevcut olduğunu, markanın normal düzeyde bilgilenmiş, makul ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı mal ve hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 35 ve 41. sınıftaki ürün ve hizmetlerin alımlarında aynı markayla sunulan ürün ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu derhal ve hiç düşünmeden ilk bakışta algılamalarının mümkün olmadığını, bir kısım alıcıların yararlanıcıların iki farklı marka karşısında bulunduğunu algılayabilmeleri ihtimalinde bile marka ve işaretin birbiriyle idari veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlere ait olduğu yönünde algılamada bulunmalarının kaçınılmaz olduğunu, başvuru konusu işaretin davacının markasının serisi yahut yeni bir şekilde düzelenmiş versiyonu gibi algılamasının kaçınılmaz olduğunu, bu halin müvekkilinin markalarının anılan ürün ve hizmetlerden yararlananlar nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağını, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, iptali talep edilen Türkpatent YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın esası yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2018/98053 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait itiraza mesnet alınan “…” ibareli markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğu tespit edildi.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının Madrid Protokolü hükümleri uyarınca Türk Patent ve Marka Kurumuna yaptığı “… …” ibareli marka başvurusunun 2018/98053 no. ile işleme alındığı, marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 42.sınıfta yer alan hizmetler bakımından SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca reddine karar verildiği, 35 ve 41.sınıftaki hizmetler bakımından 14.01.2019 tarih ve 316 sayılı Bülten’de başvurunun ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirket tarafından 12.03.2019 tarihinde SMK m.6/1, m.6/3 ve m.6/5 hükümleri kapsamında 2014/50322, 2016/55756, 2016/85726, 2011/54437, 2016/85729, 2011/88382 sayılı markalar redde mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacı şirketin 12.04.2019 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 2016/55756, 2016/85726, 2011/54437, 2016/85729, 2011/88382 sayılı itiraza mesnet markalar bakımından SMK m.6/1 hükmü bağlamındaki itiraz gerekçesini kabul ederek marka başvurusunun reddine karar verdiği, davacı başvuru sahibi tarafından bu karara 13.09.2019 tarihinde itiraz edildiği, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 03.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu 2018/98053 sayılı marka başvurusundan davalı şirketin itirazı üzerine çıkartılan ve eldeki davaya konu edilen hizmetlerin Türkçe tercümesi; “35. Sınıf: Veri yönetimi hizmetleri. 41. Sınıf: Eğitim hizmetleri, bilgisayar bilimi, teknoloji, bilgi teknolojisi, ağ oluşturma mimarisi, veri aktarımı, ağ tasarımı, ağ bağlantıları, yazılım tasarımı ve yazılım geliştirme alanlarında yüz yüze ve çevrimiçi eğitim hizmetleri, seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları hizmetleri” dir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli dayanak markalarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları görülmüştür. Şöyle ki davacının başvuru kapsamında yer alan 35. sınıftaki “veri yönetimi hizmetleri” ve 41. sınıf kapsamındaki “Eğitim hizmetleri, seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları hizmetleri” ile davalıya ait “… plus” ibareli 2016 85726 tescil numaralı ve “… games plus” ibareli 2016 85729 tescil numaralı markalarda yer alan 35. Sınıf kapsamındaki “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” Hizmetleri ile 41. Sınıf kapsamında kalan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” ile birebir aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer nitelikte olduğu; bununla birlikte davacının başvurusu kapsamında yer alan 41. Sınıftaki “bilgisayar bilimi, teknoloji, bilgi teknolojisi, ağ oluşturma mimarisi, veri aktarımı, ağ tasarımı, ağ bağlantıları, yazılım tasarımı ve yazılım geliştirme alanlarında yüz yüze ve çevrimiçi eğitim hizmetleri” ile davalının “… games” ibareli 2011 54437 tescil numaralı markası, “… plus” ibareli 2016 85726 tescil numaralı markası ve “… games plus” ibareli 2016 85729 tescil numaralı markalarında tescilli 42. Sınıfında yer alan “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi” hizmetlerinin benzer hizmetler olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak davacıya ait 2018/98053 sayılı marka kapsamındaki hizmetlerle davalı şirkete ait 2016/85726, 2011/54437 ve 2016/85729 sayılı marka kapsamındaki bir kısım hizmetler aynı/aynı tür/benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; düz beyaz zemin üzerinde hepsi büyük harf ve siyah renkle yazılmış “…” ve “…” ibarelerinden müteşekkil “… …” olduğu tespit edilmiştir.
Davalıya ait redde mesnet markalar incelendiğinde; “…” ibaresi kırmızı renkle hepsi küçük harf olacak şekilde yazılmış ve karakteristik bir şekil verilerek “e” harfi ile “a” harfi olacak şekilde uzatma noktalarından birleştirilmiştir. Bununla birlikte markalarda “…” ibaresinin altına konumlandırılmış “games, plus ve games plus” ibarelerinden oluşan “…” ibaresine oranla çok daha küçük ve daha ince sözcükler bulunmaktadır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında, davacıya ait 2018/98053 sayılı marka başvurusu ile bu başvurudan çıkartılan hizmetlerle benzer hizmetleri kapsayan davalı şirkete ait 2016/85726 sayılı “… plus”, 2011/54437 sayılı “… games” ve 2016/85729 sayılı “… games plus” ibareli markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, redde mesnet alınan davalı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, markasal mizanpajda bu ibarenin diğer unsurlara göre daha büyük punto ile ve belirgin şekilde tüketicinin ilk anda dikkatini çekecek şekilde oluşturulduğu, “plus” ibaresinin “artı” anlamına gelen kalite, nicelik veya nitelik bakımından üstünlük çağrışımı oluşturması nedeniyle ayırt ediciliği bulunmayan tali unsur olduğu, “games” ibaresinin “oyunlar” anlamına geldiği, markasal mizanpajda “…” ibaresine göre arka planda kalacak şekilde konumlandırıldığı, dava konusu markanın sıfat tamlaması olarak “Gümüş Tepe” şeklinde anlamsal karşılığının bulunduğu, zira “…” ibaresinin “Zirve, Tepe, Doruk” gibi anlamlarının bulunduğu, “…” ibaresinin ise “Gümüş” anlamına geldiği, karşılaştırılan markalar arasında “…” ibaresinden kaynaklı benzerlik bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda TÜRKPATENT veritabanında yapılan araştırma sonucunda da belirtildiği gibi “…” esas unsurunu taşıyan çekişmeli sınıflarda tescilli ancak birkaç tane markanın bulunabildiğinin belirtildiği, “…” ibaresinin davaya konu hizmetler bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunu gösterir aksi yönde bir kanaatine ulaşılamadığı, bu nedenle markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin davaya konu hizmetler bakımından zayıf nitelikli marka olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, bu hale göre gerek redde mesnet alınan markalarda, gerekse dava konusu markada bu ibarenin esas unsur olarak yerini koruduğu, somut uyuşmazlık kapsamındaki çekişmeli hizmetlerin bilgisayar yazılım programları, eğitim, sempozyum hizmetleri, bilgisayar programlama vb. hizmetler olduğu, bu hizmetleri alan tüketicinin ortalama tüketici kesimine nazaran nispeten daha yüksek dikkat seviyesine sahip olduğu, ancak “…” ibaresinin zirve anlamına gelmesi, tescil olunan ve tescili talep edilen sınıflarda herhangi bir niteleyici, vasıf bildiren bir özelliğe sahip olmaması sebebiyle ayırt ediciliği yüksek bir ibare olması, dolayısıyla söz konusu hizmetlerin ilgili tüketicisinin yüksek dikkat seviyesine sahip olması durumunda dahi, hizmetlerin yüksek derecede inceleme/araştırma yapılmaksızın satın alınabilir hizmetler oldukları, dolayısıyla taraf markalarını gören tüketicinin başvuru markasını davalının yeni bir versiyonu, yeni bir çeşidi, hizmeti sanabileceği, iktisaden birbirine bağlı işletmelerden geldiğini düşünebileceğini, başvuru markasında yer alan … ibaresinin … ibaresine vurgu yaparak onu nitelendirdiği, dolayısıyla ek unsurun markayı farklılaştırmaya yeterli olamadığı, davalının … ibaresindeki “e” ve “a” yazı stilinin ise markaları farklılaştırmaya yeterli olmadığı, tüketicinin davalı markalarını yine “pik” şeklinde telaffuz ederek “…” şeklinde görecekleri, markaların bütün olarak bıraktığı genel izlenim itibariyle benzer olduğu, dikkat seviyesi yüksek olan tüketicinin dahi davacı markasının davalıya ait markaların serisi niteliğinde markası olduğu zannına kapılabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle yukarıda karşılaştırılan markalar bakımından SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda davalı şirkete ait 2016/55576 ve 2011/88382 sayılı markalar kapsamındaki hizmetler ile dava konusu marka başvurusu kapsamındaki hizmetlerin benzer hizmetler olduklarının belirtilmediği, söz konusu hizmetlerin benzer hizmetler olmadıkları değerlendirildiğinde, bu markalar bakımından davacı marka başvurusu ile SMK m.6/1 hükmü koşullarının oluştuğunun söylenemeyeceği, ancak bu durumun sonucu itibariyle YİDK kararının iptalini gerektirmeyeceği, zira yukarıda hizmet benzerliği bulunduğu belirtilen davalı şirket markaları nedeniyle davacıya ait marka başvurusunun nihai olarak reddedilmesine ilişkin YİDK kararının sonucu itibariyle hukuka uygun olduğu anlaşıldığından; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 14,90 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 95,20 TL harç, 331,50 TL posta, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.226,70 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/01/2021